Darbe teşebbüsü ve terör eylemi ile bu eylemin devamı niteliğindeki eylemler sebebiyle hayatını kaybeden veya malul olan sivillere gazilik unvanı verileceği, nakdi tazminat, istihdam hakkı gibi bir takım haklardan yararlandırılacakları hüküm altına alınmıştır. Hayatını kaybetmesine veya yaralanmasına rağmen hakkında örgüt üyeliği iddiasıyla soruşturma açılan kişilerin haklarının elinden alınmasının hukuka uygun olup olmadığı burada değerlendirme konusu yapılacaktır. İdare, hakkında örgüt üyeliği iddiasıyla soruşturma açılan kişilerin sahip olduğu tüm ayrıcalıkları yeni tarihli kararlar tesis ederek sona erdirmekte, istihdam hakkı ve nakdi tazminat gibi olanakları geriye dönük hak sahiplerinden talep etmektedir.
Konuya ilişkin mevzuat incelendiğinde,
A. 23/07/2016 tarihli KHK/667 "Vazife malulü aylığı bağlanması ve diğer haklar" başlıklı maddesi,
"MADDE 7 – (1) 15/7/2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve terör eylemi ile bu eylemin devamı niteliğindeki eylemler sebebiyle hayatını kaybeden veya malul olan sivillere 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 21 inci maddesinin birinci fıkrasının (j) bendi kapsamında bağlanacak aylıklarının hesabında aynı fıkranın (h) bendi hükümleri esas alınır ve kendileri ile hak sahipleri, söz konusu (h) bendi kapsamında bulunanlara ilgili mevzuatında sağlanan diğer haklardan aynı şekilde yararlandırılır. Ancak, dul ve yetimlerine bağlanacak aylığın toplam tutarı, malulün ya da ölenin kendisine bağlanacak aylıktan az olamaz. Ayrıca, bunlar ile bu eylemler sebebiyle yaralananlar hakkında 3/11/1980 tarihli ve 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanunun nakdi tazminat hükümleri uygulanır. Bu şekilde bağlanacak aylıklarda, genel sağlık sigortası primi dâhil, prim ve prime ilişkin borç olmama şartı aranmaz." hükmüne,
B. 17/08/2016 tarihli KHK/670 "Tazminat ödenmesi" başlıklı maddesi,
"MADDE 9- (1) 15/7/2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve terör eylemi ile bu eylemlerin devamı niteliğindeki eylemlerin ortaya çıkarılması, etkilerinin azaltılması veya bertaraf edilmesinin sağlanmasında yardımcı ve faydalı oldukları sırada yaralandıkları, tedavi amacıyla başvurdukları hastane ve sağlık kuruluşlarının kayıtları esas alınmak suretiyle, ilgili valinin teklifi üzerine İçişleri Bakanlığı Nakdi Tazminat Komisyonu tarafından karara bağlanan kamu görevlileri ile sivillerden, 3713 sayılı Kanunun 21 inci maddesinin birinci fıkrası kapsamında aylık bağlama şartları oluşmayanlara, 3/11/1980 tarihli ve 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun ile belirlenmiş esas ve usuller çerçevesinde engellilik ve yaralanma derecesine göre belirlenecek tazminatın beş katı tutarında nakdi tazminat ödenir." hükmüne,
C. 29/10/2016 tarihli KHK/675 "Gazilik unvanı verilenler" başlıklı maddesi,
"MADDE 14- (1) 15/7/2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve terör eylemi ile bu eylemin devamı niteliğindeki eylemler sebebiyle malul olan kamu görevlileri ve siviller ile bu eylemlerin devamı niteliğindeki eylemlerin ortaya çıkarılması, etkilerinin azaltılması veya bertaraf edilmesinin sağlanmasında yardımcı ve faydalı oldukları sırada yaralanan kamu görevlileri ve sivillere, yaralanma derecesine bakılmaksızın gazilik unvanı verilir." hükmüne amirdir.
İlgili mevzuat incelendiğinde gerek gazilik unvanı verilmesi gerekse de nakdi tazminat bağlanmasındaki temel kriterin "15/7/2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve terör eylemi ile bu eylemlerin devamı niteliğindeki eylemlerin ortaya çıkarılması, etkilerinin azaltılması veya bertaraf edilmesinin sağlanmasında yardımcı ve faydalı oldukları sırada yaralanma" hususu olduğu görülecektir. Mevzuata göre yaralama olayının tespitinde hastane ve sağlık kuruluşlarının kayıtlarının esas alınacağı yine açık biçimde belirtilmiştir. Darbenin bastırılması sırasında yaralanan sivillere ödenen nakti tazminatın salt örgüt üyeliği soruşturmasının bulunması gerekçe gösterilerek iadesinin talep edilmesinin anlatılan mevzuat hükümleri çerçevesinde hukuka aykırı olacağı tarafımızca değerlendirilmektedir.