ÖLÜNCEYE KADAR BAKMA SÖZLEŞMESİ NEDİR?

Kişiler yaşlılık ve hastalık hallerinde, özellikle kendilerini güvensiz yahut yetersiz hissettiklerinde (beslenme, barınma, giyinme, temizlik vb. günlük genel veya özel ihtiyaçlar gibi) başka bir kişinin bakımına ihtiyaç duyabilmektedir.

Bu durumda ihtiyaç sahibi kişi, karşılıklı iki tarafa borç yükleyen ölünceye kadar bakma sözleşmesiyle; belirli bir malvarlığını ya da maddi bir değeri sözleşme yaptığı kişiye devretmeyi üstlenirken, bakım görevini üstlenen kimse ise bakıma muhtaç kişi vefat edinceye kadar onun ihtiyaçlarını karşılamayı üstlenmektedir.

Söz konusu sözleşmede ihtiyaç sahibi gerçek kişi, “bakım alacaklısı”; bakım görevini üstlenen gerçek ya da tüzel kişi ise “bakım borçlusu” olarak adlandırılır. Bakım borçlusu, bakım alacaklısı ile kural olarak aynı evde yaşayan kan bağına sahip (hısım) olan biri olabileceği gibi eşi veya tarafların iradesine göre aynı yerde yaşamayan üçüncü bir kişi de olabilmektedir.

Ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile bakım alacaklısının devretme yahut verme borcu altına girdiği malvarlığı/maddi değer, bakım alacaklısına ait bir değer olabileceği gibi bakım alacaklısının gelecekte (örneğin miras yoluyla) elde edeceği kesin olan bir malvarlığı da olabilmektedir.

ÖLÜNCEYE KADAR BAKMA SÖZLEŞMESİ NASIL YAPILIR?

Ölünceye kadar bakma sözleşmesi, sağlararası ve ölüme bağlı olmak üzere esasen iki şekilde yapılabilmektedir. Bakım alacaklısı, sözleşmeyle kararlaştırılan malvarlığı değerini; TBK hükümlerine göre hayattayken bakım borçlusuna devretmeyi taahhüt edebilmektedir. Bunun yanında bakım alacaklısı, TMK hükümlerine göre malvarlığı değerinin kendisinin ölümünden sonra bakım borçlusuna geçeceğini taahhüt etmiş, yani bakım borçlusunu mirasçı olarak atamış da olabilmektedir.

Ayrıca ölünceye kadar bakma sözleşmesinin geçerli olabilmesi için tarafların ergin ve ayırt etme gücüne sahip olması ile kısıtlı olmaması gerekmektedir.

Mevzuata göre ölünceye kadar bakma sözleşmesinin, resmi vasiyetname şeklinde düzenlenmesi gerekmektedir. Resmi vasiyetname, resmi memur ve iki tanığın katılımıyla resmi memur tarafından düzenlenen bir tasarruftur. Söz konusu resmi memur, Sulh Hâkimi, noter veya kanunla yetkilendirilmiş başka bir görevli (ölünceye kadar bakma sözleşmesi, taşınmazın devrini içeriyorsa Tapu Sicil Müdürü) olabilmektedir.

ÖLÜNCEYE KADAR BAKMA SÖZLEŞMESİ NASIL SONA ERER?

Ölünceye kadar bakma sözleşmesi, taraflardan birinin sözleşmeden dönmesiyle feshedilebilmektedir. Sözleşmenin feshi, TBK m.616 uyarınca ihbar süresi verilerek ya da m.617’de düzenlenen hallerde süre verilmesine gerek kalınmaksızın yapılabilmektedir.

Ayrıca bakım alacaklısı sözleşme yapıldıktan sonra; bakım borçlusunun ölümü halinde 1 yıl içinde sözleşmenin feshini isteyebilme, iflası halinde ise bakım sözleşmesinde belirlenen malvarlığı değerindeki tutarını iflas masasına kaydettirme hakkına sahiptir.

Sözleşme, bakım alacaklısının ölümüyle kendiliğinden sonra erebileceği gibi taraflar sözleşmeyi, karşılıklı anlaşma yoluyla da başkaca şekil şartı aranmaksızın yazılı olarak sona erdirebilmektedir.

ÖLÜNCEYE KADAR BAKMA SÖZLEŞMESİNE DAYALI OLARAK HANGİ DAVALAR AÇILABİLİR?

Bakım alacaklısının kanuni yükümlülüklerini yerine getirmesinin, ölünceye kadar bakma sözleşmesi nedeniyle imkânsız hale geldiği durumlarda ilgili kişiler, TBK m.615 uyarınca ölünceye kadar bakma sözleşmesinin iptalini talep edebilmektedir.

Bakım alacaklısının saklı paylı mirasçıları ise, ölüme bağlı tasarruf şeklinde yapılan ölünceye kadar bakma sözleşmesi nedeniyle saklı paylarının zarar gördüğünü iddiasıyla tenkis davası açabilmektedir.

Ölünceye kadar bakma sözleşmesinin muvazaalı işlem niteliği taşıdığı, yani tarafların gerçek iradeleri farklıyken örneğin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla görünüşte ölünceye kadar bakma sözleşmesi olarak düzenlendiği hallerde ise mirasçılar, ölünceye kadar bakma sözleşmesinden kaynaklanan muris muvazaasına dayalı tapu iptal ve tescil davası açma hakkına sahiptir.