Sekiz yaşındaki Narin 21 Ağustos günü Diyarbakır Bağlar ilçesi Tavşantepe Mahallesi'nde kayboldu. Narin günlerdir kayıp. Hepimiz güzel bir haber alacağız diye umutlu olmak istiyoruz.
Son görüntülerine göre Narin, Arkadaşı M. ile karşılaştı. Bu görüşmede kameraların açısında sadece M. vardı. M. psikolog ve pedagoglar eşliğinde dinlendi ve Narin’le görüşmesini anlattı.
Anlatımına göre arkadaşı M. Narin’e; “Oyun oynayalım” dedi.
Narin ise “Çok yorgunum, oynamayalım” diyerek oradan ayrıldı.
Oradan ayrıldı ama ya sonrası ? İşte sorun bu.
Yorgundu Narin. Zaten ismi kırılacak denli ince anlamını taşıyor. Ancak bu kırılacak gibi ince çocuklarımız yalnızca Türkiye değil, dünyanın birçok ülkesinde riskler altında yaşıyor.
Minicik çocuklarımızın gözleri önünde anneleri öldürülüyor. Öncelikle erken yaşta sözde evlendiriliyorlar. Çocuk olduklarına bakılmaksızın en zor işlerde çalıştırılıyor ve emekleri sömürülüyor. Okula aç giden olduğu gibi büyük çoğunluğu yeterli beslenme olanağı bulamıyorlar. Ayrıca kimi fuhuş çeteleri, kimi organ mafyası, kimi yine cinsel amaçlarla kaçırılıyor ve hatta büyük paralar karşılığında alım-satım konusu oluyorlar. Varlıklı ailelerin çocukları da fidye için kaçırılıyor.
Nedenler farklı, sapkınlıklar çeşitli ama sonuçlar aynı.
Nasıl ki kadınlar en çok sevdikleri, en çok güvendikleri, en yakınları tarafından öldürülüyorlarsa çocuklar da en çok aynı kişiler tarafından tecavüz ediliyor, tacize uğruyor, kaçırılıyor veya öldürülüyor.
Şimdi günlerdir Türkiye’de konuya duyarlı herkes kaygı ve kuşkulu bir bekleyiş içinde. Dualar havalarda uçuşuyor.
Hatta Erzurumlu iş insanı Ferit Kaya, küçük kızı sağ olarak bulan ya da yerini bildiren kişiye 2 milyon lira ödül vereceğini açıkladı ve şunları söyledi:
"Diyarbakır'da kaybolan Narin'in sağ olarak bulunması için hepimiz dua ediyoruz. Ailenin bir röportajında kızlarının fidye için kaçırılmış olabileceğini duydum. Kaya ailesi olarak Güran ailesine maddi destekte bulunmak için Narin'i bulan ya da yerini bildiren kişiye 2 milyon lira ödül vermeye karar verdik. Allah kimseye evlat acısı yaşatmasın. Her çocuk yaşamayı ve mutlu olmayı hak ediyor.... Çocukların mutlu olması benim vazgeçilmezim. Şimdi tek duam Narin'in sağ olarak bulunması ve ailesi ile kaldığı yerden hayatına devam etmesi."
Mahallenin muhtarı olan Narin'in amcası "cinayet" ve "alıkoyma" suçlamalarıyla "katil zanlısı" olarak tutuklu.
Çok şey konuşuluyor, belirsiz imalar, dedikodular var fakat at izi it izine karışmış gibi.
Bizde çocuklar genel olarak sokakta biri birleri ile buluşur, sokakta oynarlar. Çünkü yeteri kadar park, oyun ve spor sahalarımız yoktur. Bu bakımdan sokaktaki yakın çevre çok önemlidir.
Ne acıdır ki biz de her yıl 10 binden fazla çocuğun kaybolduğu bildiriliyor. Kayıp çocuk sıralamasında ilk 4’te yer alan iller sırasıyla; Antalya, Diyarbakır, Gaziantep ve İstanbul.
TÜİK verilerine göre; 2008 ile 2016 yılları arasında 104 bin 531 çocuk kayboldu.
Türkiye'de kadına yönelik ve aile içi şiddet her geçen gün daha da artarken, İzmir'de korkunç ve dehşet verici bir olay yaşandı. Eşiyle boşanma aşamasında olan Vesim Şimşek, kızları 14 yaşındaki Nira, 4 yaşındaki Cemre ve iki yaşındaki Ceylin'i öldürdü. 11 yaşındaki Hiranur'u da ağır yaraladı. Çocuklarını zeytinliğe götürüp ateş eden Vesim Şimşek, daha sonra intihar girişiminde bulundu. Hastaneye kaldırılan baba Vesim Şimşek de öldü. Ağır yaralı çocuğun tedavisi sürüyor.
Bu korkunç, dehşet verici ve tüyler ürpertici olaydan İki gün önce... Vesim Şimşek'in kızlarının yan yana bir arada yemek yerken çektirdikleri o fotoğrafının da hikayesi ortaya çıktı.
Çocukların köfte ekmeği çok sevdiği, olaydan iki gün önce de babalarının çocuklarına köfte ekmek alıp, eve getirdiği, ardından hatıra fotoğrafı çektirdikleri belirtildi.
Bu haberleri okurken, dinlerken ve yazarken de içimiz acıyor.
Çocuklara yakın olan anne-baba dahil herkesin sağlık açısından en ufak bir kuşku varsa denetim altında olması gerekmez mi?
Türkiye’de çocuklara özel olarak çeşitli eğitim veren insanların geçmişleri, eğilimleri, sabıkaları araştırılıyor mu?
Gerçek o ki biz de insanların saldırgan davranışları çok fazlalaştı. Her gün gazetelerde çıkan kadınlara karşı işlenen cinayet, diğer cinayetler, şiddetin her türlüsü, hırsızlık,gasp,cinnet geçirme vb haberler, yaşama sevincimizi ve yaşam güvencemizi büyük ölçüde zedeledi.
Adı ne olursa olsun şiddeti sistemli hale getiren bir toplum olmaktan hızla uzaklaşmanın ekonomik, sosyolojik ve psikolojik çözüm yollarını bir an önce bulmamız zorunlu.
Bu korkunç, bu dehşet verici ve bu tüyler ürperten, yuvaları ve içimizi yakan olayları “cinnet geçirdi” bahanesi ile açıklamak hiç de de inandırıcı değil.