Yargıtay’ın 3 Gün Kuralı yazımızda İhtar Zamanaşımını Keser mi yazımıza atıfta bulunduk ancak sitemizde olmadığı için tekrardan yayınlamıştık. Lakin o yazımızda da Tweet Beğenmek Suç mudur yazımıza atıfta bulunmuşuz ancak o da sitede yok. İş Self Plagiarism’den Auto Plagiarism’e doğru kaymasın diye, bu sefer biraz daha derinleştirelim konuyu, memurun sosyal medyadaki beğeni suçunu irdeleyelim. Buyrun efendim, Tweet Beğenmek Suç mudur?;

Bir şeyleri beğenmek neden suç olsun ki? Doğa, çiçekler, böcekler, kuşlar… Eğer illa ki bir şeyler suç olacaksa, bu beğenememek, sürekli eleştirmek, sevememek, sevdiğini gösterememek olmalıdır.

Yazarımız bir türlü hukuki konularda yazdığına alışamadığı için sorumuzu da yanlış anlamış. Doğru soru, içeriği suç teşkil eden paylaşımı beğenmek suç mudur olmalıydı.

Ha o zaman iş değişir. Siz diyorsunuz ki ortada terör örgütü olduğu yetkili makamlarca belirlenmiş bir teşkilatın paylaşımlarını beğenmek var, açıkça anayasal düzeni ortadan kaldıracağını ilan eden bir kuruluşun paylaşımlarını beğenmek var, devlet büyüklerine hakaret eden paylaşımları beğenmek var. Var oğlu var.

Bu devlet büyükleri lafına da bayılırım. Kimdir bu devlet büyükleri? Siyasi parti liderleri desen, onlar devletin değil, olsa olsa hükümetin büyüğüdür. Ya da muhalefetin. Demirel’in tabiriyle hükümetin başı. Ya da hükümetin küçük ortağı. Eskiden bir cumhurbaşkanımız vardı devlet büyüğü diyebileceğimiz, e şimdi başkanlık sistemine geçtik, o da partili oldu.

Velhasıl suç değildir efendim içeriği suç teşkil eden paylaşımları beğenmek. Bir paylaşım ne kadar suç içerirse içersin, siz onları başkalarıyla paylaşmadığınız sürece, yani suçun yayılmasını sağlamadığınız sürece, sadece beğeni düzeyinde kalmışsa bu bir suç değildir.

Kim mi söylüyor? En başta AİHM.

Demeyin AİHM Kararlarının ne önemi olduğu, bizim ciddiye almadığımızı, en büyük örnek KAVALA demeyin. Hatırlatmayın şimdi bize Memurun Grev Hakkı yazımızı.

Lakin AYM Kararları da aynı şekilde. Beğeniler, düşünce özgürlüğü içerinde değerlendirilir. Demeyin şimdi biz AYM Kararlarını da uygulamıyoruz, bakınız ATALAY örneği diye.

Şimdi konu çok dağılacak ama orada Yargıtay biraz haklı olabilir. AYM, suç ve cezalarda kanunilik ilkesi vardır, senin bu AY m. 14’ü yorumlaman çok muallak. Nedir bu demokratik ve laik insan haklarına dayanan cumhuriyeti ortadan kaldırmaya yönelik faaliyetler, bir belirle bakalım diyor. Eğer belirlemezsen, AY m. 83 yasama dokunulmazlığının pratikte hiçbir anlamı kalmaz ki diyor.

Yargıtay da, illa her şey için maddi anlamda kanun olmasına gerek yoktur, AİHM de şekli anlamda kanunu kabul ediyor, benim ATALAY ile ilgili verdiğim karar daha önceki içtihatlarımla uygundur, senin bu yaptığın artık yargı yolu denetimine girer diyor. Tamam, öyle olsa bile, hani AY m. 153 AYM Kararları yasama, yürütme, yargı organlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlardı?

O bireysel başvurular için geçerli değil. Neden geçerli olmasın ki? E orada soyut ve somut norm denetiminden bahsediyor, bireysel başvuru demiyor ki. E o madde konduğunda bireysel başvuru sistemi yoktu, daha yeni 23 Eylül 2012’de geldi; hani her şeyi maddi anlamda kanun haline getirmiyorduk, şekli kanun yetiyordu?

Neyse konuyu çok dağıtmadan biz kendi özümüze dönelim, sizi rahatlatmak için gene Yargıtay ve Danıştay örneklerine dönelim, onlar da suç olmaz diyor sadece beğeni düzeyinde kaldığı sürece. Hatta Yargıtay bazı kararlarında suç öğesi paylaşılmış olsa bile, hemen ceza vermeyeceksin, kişinin kaç takipçisi var, suç ne kadar yayılmış ona bakacaksın diyor. Hani MİT beni takip ediyor diyen paranoyak var ya, oğlum kaç takipçin var ki seni kim niye takip etsin hesabı.

İşin adli boyutunu hallettik, ya disiplin hukuku? Biliyorsunuz, disiplin hukuku ceza yargısı kadar kesin değildir. Kişiye adli ceza, özelikle hapis cezası verebilmek için kesin delil ararız. O suçu işlediğinden %100 emin olmalıyız. En ufak şüphe dahi, AY m. 38 gereği sanık lehine yorumlanır. Ancak disiplin hukukunda bu kadar kesin davranamayız. Memur olmak yanında bazı nimetleri getirdiği gibi bazı külfetleri de getirir.

AY m. 129 savunma alınmadan disiplin cezası verilemez ve bu cezalar da yargı yolu denetimine açıktır der. Eskiden uyarı ve kınama yollarına kapalıydı yargı yolu denetimi, artık o da açık. HSYK’nın da çıkarma kararlarına karşı yargı yolu açık (eskiden o da kapalıydı). Ceza soruşturmasına başlanması için kanunun gösterdiği idari merciinin izni gerekiyor. Görevleriyle ilgili tazminat davaları da ancak idareye açılabilir sonradan kendilerine rücu edilmek şartıyla DMK m. 13 gereği. DMK m. 18 iş güvencesi veriyor. Ama külfet olarak da AY m. 68 ve DMK m. 7 memurun siyasi partiye girmesini yasaklar.

Düşünce özgürlüğü memur için de var da, Diyanet İşleri’nde çalışan bir memur da Hayyam’ın “Ben şarap içiyorum, doğrudur; aklı olan da beni haklı bulur. İçeceğimi biliyordu Tanrı, içmezsem Tanrı yanılmış olur” şiirini de paylaşamasın artık. Hani devlet memurunun onur ve vakarına uygun hareket etmek.

Bir hakim yolda simit yiyerek dolaşabilir mi? Dolaşmalı mı? Osmanlı’da yolda bir şeyler yiyerek dolaşanların şehadeti sayılmazdı (tabii burada ulema arasında ihtilaf var. Deniyor ki o Ramazan için geçerli. İyi de, var mıydı öyle Ramazan’da serbestçe yiyip içip dolaşabilecek babayiğit?).

Madem memur olmayı seçtiniz, nasıl kılığınıza kıyafetinize özen göstermeniz gerekiyor, belirlenen kıyafet standartına uygun giyinmeniz gerekiyor aksi takdirde DMK m. 125/A-g gereği uyarı cezası alırsanız, biraz da beğenilecek paylaşımlara özen göstermeniz gerekiyor. Bu illa ki muhalif düşünceleri beğenmemek anlamına gelmez ama biraz daha kaliteli içerik beğenmek anlamına gelir.

E bunun foku fokumetresi mi var, nereden bileceğiz beğenilen paylaşımın devlet memurunun onu ve vakarına uygun olduğunu? Daha doğrusu, geldi önünüze bir dosya, falanca memurun beğenileri, bu adam nasıl o kurumun müdürü olarak kalabilir? Açacak mısınız soruşturmayı açmayacak mısınız?

Gene çok bilinen bir yanlış, burada açılacak olan soruşturma değil, incelemedir. İncelemenin sonunda zaten çok abartı bir durum olmadığı sürece düşünme özgürlüğü içerisinde değerlendirilip soruşturma açılmayacak ta, asıl mes’ele o ön inceleme dediğimiz olguya izin verecek misiniz? Yani Çankaya Noteri hesabı, ver inceleme iznini sonra zaten soruşturmaya dönmeyecek mi, yoksa soruşturmaya dönmeyen inceleme izninde de bir sıkıntı olur mu?

Nasıl bir sıkıntı olsun ki, birel işlem bunlar, kişinin hukuki durumunda bir değişiklik yapmıyor ki, ne iptal davasına konu olur, ne de tam yargı davasına. Tam öyle olmayabilir. Düşünsenize, sonu soruşturma olmasa da bir inceleme başlatılıyor, kişinin etrafı, yakınları bu olayı duyuyor. Bu durum kişide bir elem ve üzüntü yaratmaz mı? Bu elem ve üzüntü, Danıştay’ın tazminat için aradığı eşiğe ulaşmışsa daha sonradan sorumlulara rücu edilmek üzere bir tam yargı davası açılamaz mı?

Son bir husus, özellikle hem Danıştay hem de AYM Karalarında görüyoruz eğer sosyal medya paylaşımlarını kamu görevlisi olan kişi yapmışsa, pek Yargıtay gibi suç ne kadar yayılmış olarak bakmıyorlar. Burada gene devlet memuruna biraz daha katı yaklaşıldığı söylenebilir.

Özgür TÜRKEŞ