Son günlerde özellikle büyükşehirlere getirilen maske takma zorunluluğu sonucunda vatandaşların bu zorunluluğa uymaması nedeniyle idare tarafından gönderilen idari para cezalarının iptali gündemi meşgul etmektedir.
Bilindiği üzere; pandemi koşullarında idare tarafından birtakım tedbirler alınmakta olup; bu tedbirlerin Umumi Hıfzıssıha Kanunu çerçevesinde olması önem taşımaktadır. Tüm bunlarla beraber ülkemizde vaka sayılarının hızla artması, ölüm oranlarının yükselmesi ve vatandaşların tedbirlere riayet etmemesi nedeniyle illerde oluşturulan il umumi hıfzısıhha kurulları birçok tedbiri uygulamaya koymaktadır.
Bu tedbirlerden en çok konuşulan ve halkın günlük hayatını etkileyen tedbir ise bilindiği üzere maske takmaktır. Özellikle kolluk kuvvetleri tarafından maske takmayanların uyarıldığı; hatta idari para cezalarının kesildiğini dikkatle takip etmekteyiz.
Burada idari para cezalarının kim tarafından düzenleneceği, cezaların kanuniliği ve kanuna aykırı yapılan bu işlemlere karşı nasıl bir yol izleneceği karşımıza çıkmaktadır. Özellikle maske takmak gibi idari kararlara uyulmaması nedeniyle kesilecek idari para cezalarının mülki amirler tarafından düzenleneceği hususu çok açıktır. Başta Anayasa ve kanunlar gereğince; idareyi temsil eden bir makamın kendi görev alanındaki bir yetkiyi başka bir merciye devredebilmesi ancak bu konuda yasal düzenleme yapılması veya hukukun öngördüğü sınırlar içerisinde ve belirlediği usulde yetki devrinin yapılmasıyla mümkündür. Böyle bir durumun olmadığı noktada polisin idari para ceza tutanağı düzenleme yetkisi de bulunmamaktadır. Bu halde; kolluk kuvvetleri ancak maske takmayan yurttaşın durumuyla ilgili tutanak düzenleyip bir başka deyişle durumu tespit edip mülki amire bildirmek konusunda yetki sahibidir. Bunun dışında ceza tutanağı düzenlemesi kanuna aykırılık taşıyacaktır.
Bununla birlikte; ceza hukukunun temel ilkelerinden biri de kanunilik ilkesidir. Kanunda yer almayan bir suçtan dolayı ceza verilemez veya kanunda yer almayan bir ceza yaptırımı kişi hakkında uygulanamaz. Maske takılmaması nedeniyle verilecek cezaların kanunda yeri olmadığı gibi birtakım idari kararlarla da bu cezaların verilmesi olasılığı bulunmamaktadır. Bunun yanında temel hak ve hürriyetlerin kısıtlanması anlamına gelen idari kararların alınması; bu kararların dayanak gösterilerek yurttaşlar hakkında ayrıca işlem yapılması da yine Anayasa ve kanunlara aykırılık taşımaktadır. Temel hak ve hürriyetlerin geçici olarak sınırlanması ve/veya tamamen ne şekilde durdurulacağı, nasıl bir usül izleneceği, Anayasa’da açıkça belirlenmişken; bunun göz ardı edilerek Cumhurbaşkanlığı kararı, İç İşleri Bakanlığı genelgesi ya da il hıfzısıhha kurulu kararıyla temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması neticesinde kesilen cezaların iptali mümkün olabilecektir. Haklarında bu tür yaptırımlar uygulanan yurttaşlar, bulundukları yerdeki sulh ceza mahkemesine idari para cezasının iptali istemiyle başvurabilecekler ve kanuna aykırı bu cezaları ödemekten kurtulabileceklerdir.
Sonuç olarak; hukuk devleti olmanın bir gereği olarak tüm işlemlerin kanuna uygun olması ve kanunda yer almayan konularda yorum yoluyla birtakım uygulamalar ve yetki devirleri yapılması mümkün değildir. Bu nedenle; ülkemizde pandeminin etkileri bu denli yoğun görüldüğünde dahi; Anayasa ve kanunlarda yer alan kurallar gereğince işlem yapılması zorunludur aksi halde farklı uygulamaların ortaya çıkacağı, kanun önünde eşitlik ilkesinin zedeleneceği, yurttaşlar açısından haksız işlemlerin mağduriyetler oluşturacağı açıktır. Bir kez daha belirtmekte fayda görmekteyiz ki; idarenin tüm birimleri; kanunlara bağlı kalarak halk sağlığını korumalı; bunun tersi durumların oluşması halinde de vatandaşlar haklarını sonuna kadar aramalıdır.