Mağdur ve suçtan zarar görenin 18 yaşından küçük olması halinde anne ve babasının müşteki sıfatıyla kanuni temsilcisi olarak davadan haberdar edilmesi, çağrı kâğıdı ile davet edilmesi gerekir.
Şayet 18 yaşından küçük olan mağdurun yasal temsilci sıfatı bulunmayan ve “Suçtan doğrudan zarar gören» konumunda olmayan kişinin duruşmaya çağrılması hukuka aykırı olacaktır.[1]
18 yaşından küçük olan mağdurun yasal temsilcisi annesi veya babası olabilmektedir. Bu durumda bu öznelerin duruşmadan yöntemine uygun bir şekilde haberdar edilmesi gerekir.
Örneğin; 15 yaşından küçük mağdurun yaralanması ile ilgili olarak mağdurun kanuni temsilcisi olan anne ve babasının duruşmadan haberdar edilmesi gerekecektir.[2]
Örneğin; 15 yaşından küçük olması nedeniyle ayırt etme gücü bulunmayan yaşı küçük mağdurun kanuni temsilcisi olan annesinin duruşmadan usulüne uygun haberdar edilmemesi hukuka aykırı olacaktır.[3]
Yasa yollarına başvurma aşamasında da 18 yaşından küçük mağdurun yasal temsilcilerinin beyanları önemlidir.
Örneğin; 15 yaşından küçük olması nedeniyle ayırt etme gücü bulunmayan yaşı küçük mağdurun kanuni temsilcisi olan babasının sanıktan şikâyetçi olmadığını ve kamu davasına katılmak istemediğini beyan etmiş olması ve mağdurun annesinin de gerekçeli kararın tebliğine rağmen temyiz talebinde bulunmamış olması halinde bu durum dikkate alınmalıdır.
Bu örnek olayda mağdura 5271 sayılı CMK’nin 234/2. maddesi uyarınca mahkemenin talebi üzerine baro tarafından görevlendirilen vekilin mağdurun katılan sıfatını almamış olması nedeniyle hükmü temyiz yetkisi olmayacaktır. Şayet bu durumda mağdur vekili tarafından yapılan temyiz talebinin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 317. maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekecektir.[4]
Kendisine yönelik suç oluşturan bir fiili tam olarak idrak edemeyen 15 yaşından küçük mağdurun, yargılama aşamasında suçtan zarar gören olarak temsil edilebilmesi için, yasal temsilcilerinin duruşmaya çağrılması gerekir.[5]
Şayet 15 yaşından küçük mağdurun yasal temsilcilerinin bulunmaması durumunda Türk Medeni Kanunu’nun 426/2. maddesi uyarınca temsil kayyumu atanması gerekecektir. Burada şikâyet ve davaya katılma hakkını yasal temsilcinin kullanması ve bundan başka hukuki haklarının korunmasının temini açısından CMK’nin 234/2, 239/2. maddesi gereğince mağdura vekil tayin edilmesi gerekmektedir.[6]
Bu durumda da katılma, şikâyetten vazgeçme, hükmü temyiz etme gibi doğrudan kişiyi temsille ilgili konularda yasal temsilci ile vekilin iradelerinin çatışması halinde yasal temsilcinin iradesinin geçerli olacağı dikkate alınmalıdır.[7]
İlgili öznelerin duruşmaya çağrılmalarında tebligat mevzuatı gözetilmeli ve yöntemine uygun tebligat yapılmalıdır.
Örneğin; müştekinin MERNİS ve hazırlıkta bildirdiği adresin aynı olması nedeniyle, duruşma günü tebliğinin öncelikle Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre, bu mümkün olmazsa aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca tebliğ edilmesi gerekecektir.
Yargıtay bazı kararlarında, Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre doğrudan yapılan tebliğin geçersiz olduğunu, kamu davasından haberdar edilmeyen mağdurun yasal temsilcisi konumundaki annesine gerekçeli kararın yöntemince tebliğ edilmediğini ifade etmektedir.[8]
Muhatabın bilinen en son adresine çıkartılan tebligatın iade edilmesi ve adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresinin bilinen adresten farklı olması hâli söz konusu olabilir.
Bu durumda adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine "Mernis adresi" şerhi verilerek tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesi uyarınca doğrudan tebligat çıkartılması yeterli olacaktır. Artık burada öncelikle bu adrese normal bir tebligat çıkartılması gerekli olmayacaktır.[9]
Bazı hallerde suçtan zarar gören konumundaki özne kamu kurumları olabilir. Burada kamu davasına katılma açısından iki kuralın dikkate alınması gerekmektir.
Birincisi, ilgili kamu kurumunun doğrudan suçtan zarar görmesi gerekir.
İkincisi ise, kamu kurumunun mevzuatında davaya katılması konusunda yasal düzenleme bulunması zorunluluğudur.
Örneğin; Suç tarihinde İlçe Tarım Müdürlüğünde veteriner hekim olarak görev yapan sanık hakkında irtikap suçundan kamu davası açıldığı olayda 3628 sayılı Yasanın 17 ve 18. maddelerine göre Tarım ve Orman Bakanlığının bu suçun zarar göreni olduğunun kabul edilmesi gerekecektir.
Bu durumda da Tarım ve Orman Bakanlığının CMK’nin 234/1-b maddesi uyarınca kovuşturma aşamasında sahip olduğu davaya katılma ve diğer haklarını kullanabilmesi için dava ve duruşmalardan haberdar edilmesi gerekecektir.[10]
Örneğin; kaçakçılık suçlarında suçtan doğrudan zarar gören şikayetçi Gümrük İdaresinin 5607 sayılı Kanun’un 18. maddesine göre davaya katılma ve temyiz hakkına sahip olduğu dikkate alınmalıdır.[11]
Örneğin; ele geçen kaçak sigaralar yönüyle suçtan zarar gören kurumun Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu olduğu gözetilerek duruşmadan haberdar edilmesi gerekecektir. Bu işlem yapılmadan yargılamanın sonlandırılması hukuka aykırı olacaktır.[12].
(Bu köşe yazısı, sayın Dr. Suat ÇALIŞKAN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)
--------------------
[1] Y.6.CD, E: 2018/473, K: 2020/3076, T: 29.09.2020; “(…) suç tarihinde 12-15 yaş aralığında bulunan mağdur Dilek’in yasal temsilcisi annesi müşteki Emine olup, mağdurun amcası sanık H’nin yasal temsilci sıfatı bulunmadığından ve “Suçtan doğrudan zarar gören» konumunda olmadığından (…)”,
[2] Y.12.CD, E: 2018/962, K: 2019/8940, T: 17.09.2019.
[3] Y.2.CD, E: 2020/5861, K: 2020/14158, T: 02.12.2020.
[4] Y.8.CD, E: 2020/2557, K: 2020/16448, T: 05.10.2020.
[5] Y.4.CD, E: 2020/19327, K: 2020/18736, T: 08.12.2020.
[6] Y.4.CD, E: 2020/19327, K: 2020/18736, T: 08.12.2020.
[7] Y.4.CD, E: 2020/19327, K: 2020/18736, T: 08.12.2020.
[8] Y.4.CD, E: 2020/19327, K: 2020/18736, T: 08.12.2020.
[9] Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı, E: 2019/2, K: 2020/3, T: 20.11.2020.
[10] Y.5.CD, E: 2016/829, K: 2020/11776, T: 01.07.2020.
[11] Y.19. CD, E: 2019/20291, K: 2020/17356, T: 30.11.2020.
[12] Y.7.CD, E: 2017/15074, K: 2020/15223, T: 21.10.2020.