Bütün dünyanın etkisi altında kaldığı ve ülkemizde de görülmek de olan koronavirüs (covid-19) salgını birçok sorunla birlikte özel hayatımızı etkileyen sorunlar arasında ev içi şiddeti de beraberinde getirmektedir. Salgının tüm dünyada yayılmasıyla, kamu sağlığı görevlilerinden gelen en büyük tavsiyeler sosyal mesafeyi uygulayın, evden çalışın, toplu taşımadan ve kalabalıktan kaçının, başkaları ile aranıza mesafe koyun, gerekirse kendinizi izole edin çağrılarıdır.  Dünya genelinde alınan bu önlemler kapsamında İnsanlara evlerinden çıkmama çağrısı yapılırken, ev içi şiddet aile içi şiddet gören kadınlar içinse bu önlem, kendilerine şiddet uygulayan erkeklerle aynı evi normalden çok daha uzun süreler paylaşmak anlamına gelmektedir. Salgının görüldüğü ülkelerde, salgın sırasında uzun süre evde kalan çiftler arasındaki şiddetin boyutuna baktığımızda ise salgın öncesine göre artış göstermektedir. Bu nedenle çok sayıda ülkeden ev içi şiddetin arttığına dair haberler ve açıklamalar duymaktayız.

Kadına yönelik şiddet her geçen gün toplumda artış gösteren, çok boyutlu, yaygın bir sosyal sorun olmasının yanında kadınlarda iş gücü kaybına, hatta yaşam kaybına neden olabilen ve sağlık hizmeti gerektiren önemli bir halk sağlığı sorunudur. Koronavirüs Salgınının başladığı ilk günden bu yana birçok ülkelerde kadına yönelik şiddet her boyutuyla artmakta, gerek fiziksel gerek psikolojik şiddete uğrayan ve sığınma evi talebinde bulunan kadınlarında oranında yükselme olmaktadır. Salgın ile mücadele kapsamında dünyanın birçok ülkesinde uygulanan kısıtlamalar, okulların kapanması ve insanların evden çalışmaya başlamasıyla zamanın tamamı evde geçirilmeye başlanmış olup, bu durum dünya çapında şiddette yönelik eğilimi arttırarak ev içi şiddetin daha sık daha şiddetli hale gelmesine yol açmaktadır. Salgından kaynaklanan korku, genel belirsizlik hali ve ekonomik zorluklar kadınlar ve çocuklar üzerinde şiddetin artmasına neden olmakta bu durum karşısında da şiddet mağdurları salgın nedeniyle şiddet önleme birimlerine ve yetkili mercilere bildirim yapmaktan kaçınmaktadırlar. Dışarıdaki salgın tehdidi, evdeki saldırgan ile birlikte şiddet mağdurlarının karantina koşullarını daha da zorlaştırmıştır. Mağdurlar için yalnızca fiziksel değil aynı zamanda psikolojik, ekonomik, tehditkar ve zorlayıcı davranışlar kaçınılmaz hal almaya başlamıştır. İstatistiklere bakıldığında Mart 2019 tarihlerinde  bin 804 aile içi şiddet olayı yaşanırken, 2020 Mart tarihinde bu sayı 38,2'lik artış göstererek 2 bin 493’e yükselmiştir. Kadın cinayetlerinin % 72.8’nin evde işlendiği ve katillerin eş, partner veya akraba olduğu düşünüldüğünde kimi kadınlar için koronavirüsün bu tehlike çok daha büyüktür. Bu durumda   koronavirüs salgını süreci boyunca acilen ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından ev içi şiddet mağdurlarını koruyacak önlemlerin alınması hayati önem arz etmektedir.

Dünyada birçok ülkelerden de karantina günlerinin ev içi şiddet üzerindeki etkilerine yönelik çarpıcı açıklamalar gelmekte ve bu konuda ilk olarak salgının çıkış yeri olan Çin de  karantina sonrasında karantina süresince birlikte çok fazla zaman geçirmek zorunda kalan çiftlerin boşanma oranın önemli ölçüde artığı görülmektedir. BM verilerine göre ise; son bir kaç haftada ABD, İngiltere, Hindistan, Fransa, İtalya, Türkiye ve Avustralya da kadına şiddetin arttığı bildirilmiştir. Yine aynı şekilde ilk koronavirüs vakıasının Kıbrıs’ta tespit edildiği 10 mart gününden bugüne değin ev içi şiddet vakıalarının artmakta olduğu ne yazık ki haberlere yansımıştır. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Aile İçi Şiddeti Önleme ve Mücadele Derneği, salgının başlaması ve akabinde devlet yönetimi tarafından evde kalma çağrılarının yapılması ile birlikte aile içi şiddetin arttığını ifade etmiştir. BM Kadın Birimi Genel Müdür Vekili Anita  Bhatia, “İnsanları virüsten korurken mecburen kullandığımız yöntem aile içi şiddet kurbanlarında olumsuz etkileri olabiliyor” diyerek sosyal yaşamdan uzak durmanın, eve kapanmanın şiddet uygulayanlara ‘doz artırmak’ için, daha fazla şiddet uygulamak için imkan yarattığını söylemiş ve hükümetlere bu süreçte kadına yönelik şiddetin önlenmesi çağrısında bulunmuştur. Çok sayıda ülkelerden evi içi şiddetin artmasına dair haberler gelmesi ülkeleri bu konuda harekete geçirmiş, Fransa İçişleri Bakanlığı şiddet mağdurlarının karakola gitmeden en yakın eczanelerden bildirimde bulunulmasını sağlamış ve boşalan otel odalarının bir kısmının şiddet mağdurlarına açılacağını duyurmuştur. İspanyada da kadınların eczanelerde görevlilerden “maske 19” talep etmesi durumunda eczane çalışanları polise gizli bir şekilde ev içi şiddet vakası bildiriminde bulunmaktadır.  Almanya yeni sığınma evleri açmakta ve Avusturya ise önlemlere uyumlu yasa hazırlığı yapmaktadır.

Türkiye’de de kadına şiddetin en fazla görüldüğü yer evler olmakta olup,  Koronavirüs tespit edildiğinden bu yana 15 gün içinde 12’si evinde olmak üzere 18 kadın erkekler tarafından öldürülmüştür. Kadın cinayetlerini durduracağız platformunun ilk 15 günlük verilerine göre ise; kadınların üçü birlikte olduğu erkek, üçü evli olduğu erkek, ikisi oğlu, biri babası, biri kardeşi, biri eskiden birlikte olduğu erkek tarafından öldürülmüştür. Kadınların ikisi tanıdığı, biri akrabası tarafından öldürülürken dört kadının kim tarafından öldürüldüğü tespit edilememiştir. Her 3 kadından birinin şiddete maruz kaldığı ülkemizde yalnızca ev içi şiddet suçlarında artış yaşanması, salgın ile mücadele ederken uygulanan önlemlerin kaçınılmaz bir sonucu olmuştur. Emniyet verilerine göre; hırsız, gasp vb. suçlarda azalma yaşanırken ev içi şiddet oranlarında büyük ölçüde artış olmaktadır. Bu konuda HSK’nın 30.03.2020 tarihli kararının 10. Maddesinde ki ”6284 sayılı kanun kapsamında verilen tedbir kararlarının yükümlülerin koronavirüs kapsamında sağlığını tehdit etmeyecek şekilde değerlendirmesi gerektiği” haklı tepkilere neden olmuştur. Çünkü böyle bir görüş, şiddet uygulayana karşı uzaklaştırma tedbirinin uygulanmamasına ve şiddet mağdurunun bir kez daha şiddet ile yüz yüze bırakılmasına neden olmaktadır. Belirtmek gerekir ki kadınların temel haklarını oluşturan İstanbul sözleşmesi ve 6284 sayılı yasa kadınların haklarının güvencesidir.

Bu dönemde Aile içi şiddette tüm boyutları ile mücadelede Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına önemli sorumluluklar düşmekte ve bu salgın döneminde ALO 183 hattının önleyici hizmetler sunması bireylerle iletişime geçilmesi her zamankinden daha büyük önem taşımaktadır. Özellikle 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun uygulama koşulları da koronavirüs salgınına göre uyarlanmalıdır. Sığınma evleri çoğaltılmalı ve hiçbir mağdur salgın nedeniyle geri çevrilmemelidir. Bu süreçte şiddete uğrayan kadınlar, 155 polis, 156 jandarma, 183 Bakanlık ve Baroların destek hatlarını arayıp acil yardım talebinde bulunabilirler. Faille aynı ortamda bulunuyor ve telefon açmak riskli ise İçişleri Bakanlığının KADES uygulamasını telefonlarına indirerek acil yardım butonu ile polisin konumlarına gitmesini sağlayabilirler. Kolluk kuvvetlerine gidebilirler ve acil durumlar için 3. Kişilerden yardım alabilirler. Uzaklaştırma kararı alabilirler, sığınma talebinde bulunabilirler, boşanma sürecinde olan ve gidecek hiçbir yeri olmayan kadınlar ev tahsis talep edebilirler. Darp  varsa darp raporu almak için hastaneye gitmeleri durumunda salgın nedeniyle maske, eldiven, gözlük gibi malzemeleri isteyebilirler.

Sonuç olarak, şiddet mağdurlarının yardım çağrısında bulunma imkanlarının giderek zorlaştığı bu süreç, mağdurlara yönelik destek hizmetinin sunumunda normal zamanlara kıyasla çok daha hızlı olunmasını gerektirmekte ve şiddet mağdurlarına yeterli düzeyde hizmet sunulması büyük önem taşımaktadır. Ayrıca içinde bulunduğumuz salgın sürecinde bu önemli konuların gündem ne kadar yoğun olursa olsun unutulmaması ve farkındalığının kazanıldığı güne dek sürekli olarak gündemde kalması gerekmektedir.

“Bir toplum, cinslerden yalnız birinin yüzyılımızın getirdiklerini elde etmesiyle yetinirse, o toplum yarı yarıya zayıflamış olur. Bizim toplumumuzun uğradığı başarısızlıkların sebebi, kadınlarımıza karşı ihmal ve kusurdur.”      M. KEMAL ATATÜRK

Av. Begüm GÜREL & İpek MENGİLLİ

KAYNAKLAR

1)Koronavirüs günlerinde ev içi şiddet artıyor: Kadınlar şiddetten korunmak için neler yapabilir? https://www.bbc.com

2)Koronavirüs Salgını ile Evdeki Şiddet Olayları Arttı: Kadınlar Korunmak İçin Neler Yapabilir? https://onedio.com

3) Koronavirüs: İngiltere'de üç haftalık kısıtlamalar döneminde aile içi şiddet sonucu ölümler 'iki katından fazla' arttı https://www.haberturk.com

4) Corona virüs salgınının gizli kurbanları: Bir istismarcı ile karantinadayım https://www.ntv.com.tr

5)TKDF'den vahim tablo: Koronavirüs günlerinde kadına yönelik şiddet yüzde 80 arttı. https://www.evrensel.net

6) Araştırma: Türkiye’de Koronavirüs Salgını Sürecinde Kadına Şiddet Yüzde 27.8 Arttı. https://tr.sputniknews.com

7) Korona günleri artan şiddete acil önlem gerektiriyor. https://www.dw.com

8) BM  den kovid-19 karantinasında artan kadına şiddeti önleme çağrısı. https://www.aa.com.tr

9) BM'den kadına şiddeti önleme çağrısı https://www.trthaber.com

10) ’Karantinadan Sonra Kadına Şiddetin Artmasından Endişeliyiz‘’ https://www.sivilsayfalar.org

11) İstanbul Sözleşmesi nedir? Türkiye sözleşmenin yükümlülüklerini yerine getiriyor mu?

https://tr.euronews.com/