Kişilerin Huzur ve Sükûnunu Bozma suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun İkinci Kitap, İkinci Kısım, Yedinci Bölüm içerisinde Hürriyete Karşı Suçlar başlığı altında 123/1 maddesinde düzenlenmiştir.

5237 sayılı TCK’nın “Kişilerin huzur ve sükununu bozma” kenar başlıklı 123. maddesi şu şekildedir:

Madde 123- (1) Sırf huzur ve sükûnunu bozmak maksadıyla bir kimseye ısrarla; telefon edilmesi, gürültü yapılması ya da aynı maksatla hukuka aykırı başka bir davranışta bulunulması halinde, mağdurun şikayeti üzerine faile üç aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir.

Madde metninden de açıkça anlaşılacağı üzere Kişilerin Huzur ve Sükûnunu Bozma suçu, seçimlik hareketli bir suçtur. Yine bu suçtan bahsedebilmemiz için genel kast yeterli olmayıp özel kast gereklidir. Bu bağlamda bu suçun olası kastla veya taksirle işlenmesi mümkün değildir.

Kişilerin Huzur ve Sükûnunu Bozma suçunun bir diğer özelliği suça konu eylemlerin belli bir kişiye karşı yapılmış olmasıdır. Yine bu suçtan bahsedebilmemiz için öncelikle seçimlik hareketlerin, belirli bir kimsenin sırf huzur ve sükûnunu bozmak amacıyla “ısrarlı” şekilde gerçekleşmesi gerekir. Ayrıca uygulama çokça karşılaştığımız “ısrarla telefon etme” ya da “gürültü yapma” gibi eylemlere madde metninde yer verilmiştir.

Kişilerin Huzur ve Sükûnunu Bozma Suçunda Öngörülen Yaptırım

Kişilerin Huzur ve Sükûnunu Bozma suçu için 5237 sayılı TCK’nın 123/1 maddesi gereğince 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür.

Kişilerin Huzur ve Sükûnunu Bozma Suçunda Şikâyet

Kişilerin Huzur ve Sükûnunu Bozma suçunun soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır. Zamanaşımı süresini geçmemek koşuluyla şikâyet hakkı olan kişinin fiili ve failin kim olduğunu bildiği veya öğrendiği günden itibaren altı (6) ay içinde şikâyette bulunması gerekir. Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olan suç hakkında yetkili kimse 6 ay içinde şikâyette bulunmadığı takdirde soruşturma ve kovuşturma yapılamaz.

Kişilerin Huzur ve Sükûnunu Bozma Suçunda Önödeme

Önödeme, 5237 sayılı TCK’nın 75. maddesinde düzenlenmiştir. TCK’nın 75/1 maddesine göre;

Uzlaşma kapsamındaki suçlar hariç olmak üzere, yalnız adlî para cezasını gerektiren veya kanun maddesinde öngörülen hapis cezasının yukarı sınırı altı ayı aşmayan suçların faili;

a) Adlî para cezası maktu ise bu miktarı, değilse aşağı sınırını,

b) Hapis cezasının aşağı sınırının karşılığı olarak her gün için yüz Türk Lirası üzerinden bulunacak miktarı,

c) Hapis cezası ile birlikte adlî para cezası da öngörülmüş ise, hapis cezası için bu fıkranın (b) bendine göre belirlenecek miktar ile adlî para cezasının aşağı sınırını,

Soruşturma giderleri ile birlikte, Cumhuriyet savcılığınca yapılacak tebliğ üzerine on gün içinde ödediği takdirde hakkında kamu davası açılmaz.

Kişilerin Huzur ve Sükûnunu Bozma suçu için 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezası öngörüldüğünü yukarıda belirtmiştik. Öngörülen hapis cezasının yukarı sınırı 6 aydan fazla olduğu için ve bu suç 5237 sayılı TCK’nın 75/6-a maddesinde sayılan suçlardan biri olmadığı için Kişilerin Huzur ve Sükûnunu Bozma suçlarında önödeme hükümleri uygulanmaz.

Kişilerin Huzur ve Sükûnunu Bozma Suçunda Uzlaştırma

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 253/1 maddesinde belirtilen suçlarda, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören gerçek veya özel hukuk tüzel kişisinin uzlaştırılması girişiminde bulunulur.

5271 sayılı CMK’nın 253/1-a maddesi gereğince, soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı suçlar uzlaştırma kapsamındadır. Bu bağlamda Kişilerin Huzur ve Sükûnunu Bozma suçu da şikâyete bağlı bir suç olduğu için uzlaştırma kapsamındadır.

Bu suçtan yürütülen soruşturmada kamu davası açılması için yeterli şüphenin bulunması hâlinde, dosya uzlaştırma bürosuna gönderilir. Büro tarafından görevlendirilen uzlaştırmacı, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar görene uzlaşma teklifinde bulunur. Uzlaşma sonucunda şüphelinin edimini def’aten yerine getirmesi halinde, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir.

Kişilerin Huzur ve Sükûnunu Bozma Suçunda Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmesi Kararı Verilebilir mi?

5271 sayılı CMK’nın 171. maddesinin 2. fıkrasına göre, uzlaştırma ve önödeme kapsamındaki suçlar hariç olmak üzere, Cumhuriyet savcısı, üst sınırı üç yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı, yeterli şüphenin varlığına rağmen, kamu davasının açılmasının beş yıl süre ile ertelenmesine karar verebilir.

Görüldüğü üzere Cumhuriyet savcısı tarafından kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilebilmesi için ilgili suçun uzlaştırma ve önödeme kapsamında olmaması gerekir. Yukarıda belirttiğimiz üzere Kişilerin Huzur ve Sükûnunu Bozma suçu uzlaştırma kapsamındadır. Bu nedenle şüpheli hakkında Kişilerin Huzur ve Sükûnunu Bozma suçundan kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilemez.

Kişilerin Huzur ve Sükûnunu Bozma Suçunda Görevli Mahkeme

Kişilerin Huzur ve Sükûnunu Bozma suçu için 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezası öngörüldüğünü yukarıda belirtmiştik. Öngörülen ceza üst sınırı 10 yıldan fazla hapis cezası olmadığından 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun gereği bu suç için görevli yargı organı Asliye Ceza Mahkemeleridir.

Kişilerin Huzur ve Sükûnunu Bozma Suçunda Basit Yargılama Usulü

Basit yargılama usulü, 5271 sayılı CMK’nın 251. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir. Kanun metninden de açıkça anlaşılacağı üzere basit yargılama usulünün uygulanmasına karar vermek, mahkemenin takdirindedir. Basit yargılama usulünde, duruşma yapılmaksızın ve Cumhuriyet savcısının görüşü alınmaksızın hüküm verilir. Sanık hakkında mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir (1/4) oranında indirilir.

Kişilerin Huzur ve Sükûnunu Bozma suçu için öngörülen ceza miktarı ve türü dikkate alındığında, Asliye Ceza Mahkemesi tarafından basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir. Bu durumda, sanık hakkında mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç cezada dörtte bir (1/4) oranında indirim yapılır.

Kişilerin Huzur ve Sükûnunu Bozma Suçunda Tutuklama

Anayasa’nın 19. maddesi uyarınca bir kişinin tutuklanabilmesi, öncelikli olarak suç işlediği hususunda "kuvvetli belirti" bulunmasına bağlıdır. Bu, tutuklama tedbiri için aranan olmazsa olmaz unsurdur.

5271 sayılı CMK’nın “Tutuklama nedenleri" kenar başlıklı 100/1 maddesine göre, kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir.

5271 sayılı CMK’nın 100/4 maddesine göre, sadece adlî para cezasını gerektiren suçlarda veya vücut dokunulmazlığına karşı kasten işlenenler hariç olmak üzere hapis cezasının üst sınırı 2 yıldan fazla olmayan suçlarda tutuklama kararı verilemez.

Bu bağlamda, Kişilerin Huzur ve Sükûnunu Bozma suçu için öngörülen ceza miktarı ve türü dikkate alındığında, hakkında bu suçtan dolayı soruşturma ya da kovuşturma olan fail ile ilgili olarak tutuklama kararı verilemez.

Kişilerin Huzur ve Sükûnunu Bozma Suçunda Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) Kararı Verilebilir mi?

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231. maddesinin 5. fıkrası gereğince, sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, müsadereye ilişkin hükümler hariç, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi hâlinde sanık, beş yıl süreyle denetim süresine tâbi tutulur. Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak, davanın düşmesi kararı verilir. Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması hâlinde, mahkeme hükmü açıklar.

Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için gereken şartlar 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinin 6. fıkrasında belirtilmiştir. Buna göre hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için;

a) Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,

b) Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması,

c) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın; aynen iade, suçtan önceki hâle getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi,

gerekir.

Bu bağlamda sanık hakkında Kişilerin Huzur ve Sükûnunu Bozma suçundan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, 2 yıl veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise diğer şartların varlığı hâlinde HAGB kararı verilebilir.

Kişilerin Huzur ve Sükûnunu Bozma Suçundan Verilen Hapis Cezası Adlî Para Cezasına Çevrilebilir mi?

5237 sayılı TCK’nın 49/2 maddesine göre, hükmedilen bir (1) yıl veya daha az süreli hapis cezası, kısa süreli hapis cezasıdır. Yine 5237 sayılı TCK’nın “Kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlar” kenar başlıklı 50. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendine göre kısa süreli hapis cezası, suçlunun kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumuna, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre adlî para cezasına çevrilebilir.

Bu bağlamda, sanık hakkında Kişilerin Huzur ve Sükûnunu Bozma suçundan hükmedilen hapis cezası 1 yıl veya daha az süreli hapis cezası ise diğer şartların varlığı hâlinde bu ceza adlî para cezasına çevrilebilir. Bu durumda uygulamada asıl mahkûmiyet, 5237 sayılı TCK’nın 50. maddesi hükümlerine göre çevrilen adlî para cezasıdır.

5237 sayılı TCK’nın 52. maddesinin 2. fıkrasında, 1 gün karşılığı en az 20,00; en fazla 100,00 Türk Lirası olan adlî para cezası, 12/03/2024 tarih ve 32487 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 7499 sayılı Kanun’un 9. maddesi ile 1 gün karşılığı en az 100,00; en fazla 500,00 Türk Lirası olarak değiştirilmiş ve bu değişiklik 7499 sayılı Kanun’un 40/1-a maddesi gereğince 01/06/2024 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

Buna göre suç tarihi 01/06/2024 öncesi olan Kişilerin Huzur ve Sükûnunu Bozma suçlarında, 1 gün karşılığı olarak en az 20,00; en fazla 100,00 Türk Lirası adlî para cezası verilmesi gerekirken, suç tarihi 01/06/2024 ve sonrası olan suçlarda, 1 gün karşılığı olarak en az 100,00; en fazla 500,00 Türk Lirası adlî para cezası verilmesi gerekir.

Kişilerin Huzur ve Sükûnunu Bozma Suçundan Verilen Hapis Cezası Ertelenebilir mi?

5237 sayılı TCK’nın “Hapis cezasının ertelenmesi” kenar başlıklı 51. maddesinin 1. fıkrasına göre, işlediği suçtan dolayı iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm edilen kişinin cezası ertelenebilir. Ancak, erteleme kararının verilebilmesi için kişinin;

a) Daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkûm edilmemiş olması,

b) Suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması, gerekir.

Cezası ertelenen hükümlü hakkında, 1 yıldan az, 3 yıldan fazla olmamak üzere, bir denetim süresi belirlenir. Bu sürenin alt sınırı, mahkûm olunan ceza süresinden az olamaz. Denetim süresi yükümlülüklere uygun veya iyi halli olarak geçirildiği takdirde, ceza infaz edilmiş sayılır.

Bu bağlamda, sanık hakkında Kişilerin Huzur ve Sükûnunu Bozma suçundan hükmedilen hapis cezası 2 yıl veya daha az süreli hapis cezası ise diğer şartların varlığı hâlinde bu ceza ertelenebilir.

Kişilerin Huzur ve Sükûnunu Bozma Suçunda Dava Zamanaşımı

5237 sayılı TCK’nın 66/1 maddesine göre, Kanunda başka türlü yazılmış olan haller dışında kamu davası;

a) Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda otuz yıl,

b) Müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmibeş yıl,

c) Yirmi yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi yıl,

d) Beş yıldan fazla ve yirmi yıldan az hapis cezasını gerektiren suçlarda onbeş yıl,

e) Beş yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adlî para cezasını gerektiren suçlarda sekiz yıl, geçmesiyle düşer.

Kişilerin Huzur ve Sükûnunu Bozma suçunda, 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür. Bu nedenle dava zamanaşımı 8 yıldır.

Kişilerin Huzur ve Sükûnunu Bozma Suçunda Koşullu Salıverilme

Bilindiği üzere mahkûmiyet hükümleri kesinleşmedikçe infaz olunamaz. Bu anlamda Kişilerin Huzur ve Sükûnunu Bozma suçundan yargılanıp hapis cezasına mahkûm edilen kişiler için de cezanın infaz edilebilmesinin ön koşulu mahkûmiyet hükmünün kesinleşmesidir.

5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 107/1 maddesine göre koşullu salıverilmeden yararlanabilmek için mahkûmun kurumdaki infaz süresini iyi hâlli olarak geçirmesi gerekir. Aynı Kanun’un 107. maddesinin 2. fıkrası gereğince süreli hapis cezalarına mahkûm edilmiş olanlar cezalarının yarısını infaz kurumunda çektikleri takdirde, koşullu salıverilmeden yararlanabilirler.

Bu bağlamda Kişilerin Huzur ve Sükûnunu Bozma suçundan hapis cezasına mahkûm edilmiş olanlar için de koşullu salıverilme oranı 1/2’dir.

Ancak burada şu hususa da değinmekte fayda var. Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği’nin “Doğrudan açık kuruma alınacak hükümlüler” kenar başlıklı 5/1-a maddesine göre, kasıtlı suçlardan toplam üç (3) yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm olanların cezaları doğrudan açık kurumlarda yerine getirilir. Bu bağlamda Kişilerin Huzur ve Sükûnunu Bozma suçundan 3 yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm olan hükümlülerin de cezaları doğrudan açık ceza infaz kurumlarında yerine getirilir.