Tebligat kanunu hükümlerine göre tebligatın yapılması sırasında bazen güçlüklerle karşılaşılabilir. Bu zorluklardan biri de, tebligat yapılacak kişinin yazı ve imza bilmemesi halidir.
Bazen kendisine tebligat yapılacak kişinin parmakları veya kol veya elleri bulunmamaktadır.
Hatta bazen hem tebligat yapılacak kişi yazı ve imza bilmemekte hem de yazı ve imza bilen komşu bulunamamaktadır.
Bazen de bu durumu teyit edecek komşu bulunamamakta veya bulunsa bile bu kişiler isim ve imza vermekten kaçınmaktadırlar.
İşte tüm bu durumlarda tebligatın ne şekilde yapılması gerektiği bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu belirttiğimiz özel durumlarda tebligatın ne şekilde yapılması gerektiği hususu hem 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun da hem de Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik’te hüküm altına alınmıştır.
Tebliğ yapılacak kişinin imza edecek kadar yazı bilmemesi veya imza edemeyecek durumda bulunması
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun[1] 24. Maddesinin birinci fıkrasında, Kendi sine tebliğ yapılacak kişinin imza edecek kadar yazı bilmemesi veya imza edemeyecek durumda bulunması halinde, komşularından bir kişi huzurun da sol elinin başparmağı bastırılmak suretiyle tebliğ yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
Tebliğ yapılacak kişinin sol elinin başparmağının bulunmaması
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 24. Maddesinin ikinci fıkrasında ise, sol elinin başparmağı bulunmaya kişiye tebligatın nasıl yapılacağı hüküm altına alınmıştır. Buna göre, sol elinin başparmağı bulunmayan kimsenin, aynı elinin diğer bir parmağı ve sol eli yoksa sağ elinin başparmağı ve bu da mevcut değilse diğer parmaklarından biri bastırılır.
Tebliğ yapılacak kişinin her iki elinin de bulunmaması
Fakat kişinin her iki eli yoksa ne şekilde hareket edileceği aynı yasal düzenlemenin üçüncü fıkrasında düzenlenmiştir. Bu yasal düzenlemeye göre, tebliğ yapılacak kimsenin iki eli de yoksa tebliğ evrakı kendisine verilmesi gerekmektedir. (Teb.K. md. 24/3)
Keyfiyetin belgelendirilmesi ve hazır bulunan kişiye imza ettirilmesi
Yukarıda belirtilen bu özel durumların belgelenmesi gerekmektedir. Nitekim Yukardaki belirtilen yazılı hallerde keyfiyet, tebliğ mazbatasında açıkça belirtilmeli ve hazır bulunan şahsa da imza ettirilmelidir. (Teb.K. md. 24/4)
Okuryazar bir komşunun bulunmaması veya bulunan komşu imzadan imtina etmesi
Okuryazar bir komşu bulunmaz veya bulunan komşu imzadan imtina ederse, tebliğ memuru o mahalle veya köyün muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birini veyahut bir zabıta memurunu, tebliğ sırasında hazır bulunmak üzere davet etmeli ve tebligatı bunların huzurunda gerçekleştirmelidir. (Teb.K. md. 24/5)
Yönetmelik hükümleri
Nitekim aynı şekildeki düzenlemenin, Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik’in[2] 37. Maddesinde de yer aldığını görmekteyiz.
Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik’in “İmza edemeyecek durumda olmak” başlıklı 37. Maddesinin birinci fıkrasına göre, kendisine tebliğ yapılacak kişi, imza atacak kadar yazı bilmez veya diğer sebeplerle imza atamayacak durumda bulunursa okuryazar komşulardan bir kimse, okuryazar bir komşu bulunmaz veya bulunan komşu imzadan kaçınırsa tebliğ memurunun daveti üzerine gelecek olan o mahalle veya köyün muhtar veya ihtiyar heyeti ya da meclisi üyelerinden birisi yahut bir kolluk görevlisi huzurunda aşağıdaki hükümlere göre tebligatın yapılması gerekir:
a) Kendisine tebliğ yapılan kişinin sol elinin başparmağı, sol elinin başparmağı yoksa aynı elinin diğer bir parmağı, sol eli yoksa sağ elinin başparmağı, bu da yoksa diğer parmaklarından biri bastırılır.
b) Tebliğ yapılacak kişinin iki eli de yoksa tebliğ evrakı kendisine verilir.
c) Tebliğ mazbatasında hangi elin hangi parmağının bastırıldığı ve sebebi, tebliğ yapılacak kişinin iki eli de yoksa evrakın kendisine verildiği ve huzurunda tebligat yapılan şahsın kimliği yazılarak hazır bulunan şahsa da imzalattırılır.
YARGITAY UYGULAMASI
Yargıtay, tebligat mazbatasında tebligattan haberdar edilen kişinin imzadan imtina etmesi ve isim vermekten de kaçınması halinde tebligatın geçerli olamayacağını bazı kararlarında ifade etmektedir.[3]
Yargıtay, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 24 ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik’in 37. Maddesinde ifade edilen kuralların tebligat işlemleri sırasında aynen yerine getirilmesini aramaktadır.
Örneğin; tebligat yapılacak kişi ile “aynı çatı altında oturan annesinin başparmağı bastırılarak tebliğ edildi” şeklinde şerh düşülmesine karşın komşularından bir kişi huzurunda tebliğ yapıldığına dair tebliğ evrakında bir bilgi yer almadığı, mahalle muhtarı veya ihtiyar heyeti üyelerinden biri ya da bir zabıta memuru huzurunda da tebliğin yapılmadığı tebligat işlemi 7201 Sayılı Tebligat Yasası'nın 24. maddesinde belirtilen usule aykırı olarak yapılmış sayılacaktır.[4]
Yargıtay, tebligat evrakında sadece davalının parmak izi ve tebliğ memurunun imzasının bulunmasını yeterli görmemektedir.
Yargıtay, bu gibi durumlarda tebligatın geçerli olabilmesi için, kendisine tebligat yapılacak kimsenin imza edecek kadar yazı bilmemesi veya imza edemeyecek durumda bulunması halinde, komşularından bir kişi huzurunda sol elinin başparmağı bastırılmak suretiyle tebligat yapılarak bu hususun tebliğ evrakında açıkça belirtilmesi ve hazır bulunan kişiye de imza ettirilmesi şartının da yerine getirilmesini aramaktadır.[5]
(Bu köşe yazısı, sayın Dr. Suat ÇALIŞKAN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)
----------------------------------
[1] Tebligat Kanunu, Kanun Numarası : 7201, Kabul Tarihi : 11/2/1959, Yayımlandığı Resmî Gazete : Tarih : 19/2/1959 Sayı : 10139, Yayımlandığı Düstur : Tertip : 3 Cilt : 40 Sayfa : 147.
[2] 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun uygulanmasına ilişkin usul ve esasları düzenlemek amacıyla Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik, 25.01.2012 tarih ve 28184 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
[3] Y.2.HD, E: 2018/10, K: 2018/12641, KT: 07.11.2018: “….1-Davalı kadına, gerekçeli karar ile davacı erkeğin temyiz dilekçesi Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine göre tebliğ edilmiştir. Tebligat Kanunu'nun 20, 21 ve özellikle Tebligat Yönetmeliğinin 29. maddesi uyarınca muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan her biri gösterilen adreste bulunmaz iseler tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti, zabıta amir ve memurlarından tahkik ederek, beyanlarını tebliğ mazbatasına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde de bu durumu yazarak imzalaması gerekir. Gösterilen koşul geçerlilik koşuludur (Y.H.G.K'nun 29.12.1993 tarihli 1993/18-778-876 sayılı kararı). Davalı kadına yapılan tebliğde tebligat mazbatasında tebligattan haberdar edilen kişi sadece imzadan imtina etmemiş isim vermekten de imtina etmiştir (Teb. K. md. 23/7. md. 24/5). Bu haliyle davalıya gönderilen, gerekçeli karar ve temyiz dilekçesinin tebliği geçersizdir. Açıklanan sebeple gerekçeli karar ve davacı erkeğin temyiz dilekçesinin usulüne uygun şekilde davalı kadına tebliğinin sağlanarak onun yönünden de temyiz süresi beklenildikten sonra,…”
[4] Y.2.CD, E: 2016/1676, K: 2017/3507, KT: 27.03.2017: “….5271 sayılı CMK'nın 42. maddesi uyarınca eski hale getirme talebi ile birlikte temyiz itirazı da yapılmış olduğunda eski hale getirme isteğini inceleme yetkisi, Yargıtay ilgili ceza dairesine ait olup bu konuda verilen ek karar hukuken geçersiz olacağından; sanığın yokluğunda verilen 15/01/2013 tarihli karar, savunmasında belirttiği adreste, 19/02/2013 tarihinde aynı konutta birlikte yaşadığı annesi imzasına tebliğ edilmişse de, sanık müdafiinin sanığın annesinin okuma yazma bilmediğini ileri sürmesi üzerine mahkemece yaptırılan araştırma sonucu tanzim edilen kolluk tutanağına göre sanığın annesinin okuma yazma bilmediği anlaşılmakla, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun ''Kendisine tebliğ yapılacak kimse imza edecek kadar yazı bilmez veya imza edemeyecek durumda bulunursa, komşularından bir kişi huzurunda sol elinin baş parmağı bastırılmak suretiyle tebliğ yapılır. Sol elinin başparmağı bulunmayan kimsenin, aynı elinin diğer bir parmağı ve sol eli yoksa sağ elinin başparmağı ve bu da mevcut değilse diğer parmaklarından biri bastırılır. Tebliğ yapılacak kimsenin iki eli de yoksa tebliğ evrakı kendisine verilir. Yukardaki fıkralarda yazılı hallerde keyfiyet, tebliğ mazbatasında tasrih edilir ve hazır bulunan şahsa da imza ettirilir. Okur yazar bir komşu bulunmaz veya bulunan komşu imzadan imtina ederse, tebliğ memuru o mahalle veya köyün muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birini veyahut bir zabıta memurunu, tebliğ sırasında hazır bulunmak üzere davet eder ve tebligat bunların huzurunda yapılır.'' şeklindeki 24. maddesine aykırı olarak yapılan bu tebliğ işlemi geçersiz olduğundan, sanık müdafiinin öğrenme üzerine verdiği 26/08/2015 tarihli eski hale getirme ve temyiz talepli dilekçesi üzerine mahkemece verilen 01/10/2015 tarihli eski hale getirme talebinin kabulüne ilişkin ek kararın hukuken geçersiz olması nedeniyle ek karar kaldırılıp sanık müdafiinin eski hale getirme ve temyiz isteminin kabulüne karar verilerek yapılan incelemede; Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde: Gerekçeli kararın tebliğine dair tebliğ mazbatasına, sanıkla aynı çatı altında oturan annesi N. Ç.nin başparmağı bastırılarak tebliğ edildi şeklinde şerh düşülmesine karşın komşularından bir kişi huzurunda tebliğ yapıldığına dair tebliğ evrakında bir bilgi yer almadığı gibi mahalle muhtarı veya ihtiyar heyeti üyelerinden biri ya da bir zabıta memuru huzurunda da tebliğin yapılmadığı anlaşıldığından, bu tebliğ 7201 Sayılı Tebligat Yasası'nın 24. maddesinde belirtilen usule aykırı olarak yapılmıştır. Bu durumda tebliğin usulsüz olarak yapılmış olması nedeniyle, temyiz süresi öğrenmeden itibaren başlayacağından. Özel Dairece temyiz süresinin başlangıcının gösterilmemesi gerekçesiyle temyizin süresinde olduğunun kabulü, sonucu itibariyle isabetli bir uygulamadır….”
[5] Y.8.HD, E: 2001/4640, K: 2001/5129, KT: 18.06.2001: “…Karar: Dava dilekçesi ve duruşma günü davalının bizzat kendisine tebliğ memuru tarafından tebliğ edilip parmak izinin alındığı davetiyede belirtilmiştir.7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 24 ve Tebligat Tüzüğü'nün 35. maddesi hükümlerine göre, kendisine tebligat yapılacak kimsenin imza edecek kadar yazı bilmemesi veya imza edemeyecek durumda bulunması halinde, komşularından bir kişi huzurunda sol elinin başparmağı bastırılmak suretiyle tebligat yapılarak bu hususun tebliğ evrakına derçedilmesi ve hazır bulunan kişiye de imza ettirilmesi gerekmektedir. Dava dilekçesi ve duruşma gününün tebliğine ilişkin evrakta sadece davalının parmak izi ve tebliğ memurunun imzası mevcuttur. Söz konusu tebligat bu şekliyle Tebligat Yasası ve Tüzük hükümlerine uygun bulunmamaktadır. Bu durumda, davalıya dava dilekçesi ve duruşma günü yeniden usulüne uygun şekilde tebliğ edilerek, duruşmayı takiple delil gösterdiğinde toplanıp tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir….”