5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 82/1-(j) bendine göre; yerleşmiş Yargıtay kararlarında da kabul edildiği üzere, kan gütme saikiyle öldürme hâlinde ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmedilmesi, fiilin sadece kan gütme saikine bağlı olarak işlenmiş olması hâlinde söz konusudur.

Kan gütme saikiyle öldürme suçlarında, haksız tahrikin koşullarının bulunduğu hâllerde, bu bent hükmü uygulanamayacaktır.

Kan gütme, bir aile, kabile veya aşiretin üyelerine karşı, başka bir aile, kabile veya aşiret üyelerinin çeşitli nedenlerle duydukları kin dolayısıyla birbirlerini öldürme hallerinde ortaya çıkan bir kavramdır.[1]

Kan davası denilen olguda, genellikle haksızlığa uğrayan taraftan bir kişinin intikamını alma, onurunu kurtarma ya da misillemede bulunma girişimi bulunmaktadır.[2]

Birbirine hasım grupların, aynı siyasal ya da kültürel birimin üyeleri olmak gibi ortak özellikleri bulunmaktadır. Her topluluk içinde, tek tek üyeleri dışarıdan gelebilecek saldırılara karşı koruyan güçlü bir grupsal dayanışma kültürü egemendir.

Benzer yapıda bir başka topluluğun üyelerinin yol açtığı zarardan bu yabancı topluluğun bütün üyeleri grup kimliği altında sorumlu tutuldukları görülmektedir. Her iki tarafın ilk cinayete karşılık bir intikam cinayetini “hakkın yerine gelmesi” olarak görmesi durumunda kan davası kavramından söz edilemez.[3]

Öğretide, Kan davası aile bireyleri arasındaki ilişkilerin sıkı olduğu toplumlarda öç alma duygusundan kaynaklanan, misilleme biçiminde karşılıklı cinayetlerle süren aile ve gruplar arası ölümlü çatışma durumu olarak tanımlanmaktadır.[4]

Kan gütme saikiyle kasten öldürme suçunda , ‘saik’ kötü bir duygunun eyleme yansıtılmış hali olarak ortaya çıkmaktadır. Fakat bu saikin olayda var olup olmadığını tespit için, saikin doğru olarak belirlenmesi gerekir.

Başka bir söylemle, başka bir saikin olayda mevcut olup olmadığı kesin olarak belirlenmeli ve yargılamada bu husus derinlemesine araştırılmalıdır. Yargılama aşamasında, öncelikle kan gütme saikinin varlığı tüm delilleri ile ortaya konulmalıdır.

Kan gütme saiki demek, failin sadece kan gütme, öldürülenin intikamını alma, bir görevin yerine getirilmesi bilinci ile eylemi gerçekleştirmesi halidir.

Failde kan gütme saikinin kabul edilebilmesi için, daha önce iki taraf arasında bir adam öldürme olayının var olması ve ayrıca ilk olayla ikinci olay arasında belirli bir sürenin geçmiş olması gerekir.[5]

Kan gütme saikinde, aileler veya gruplar arasında meydana gelmiş olan ilk suçun adam öldürme suçu olması şartı aranır.[6]

Bu suç adam öldürme kastı ile gerçekleştirilmiş ancak teşebbüs derecesinde kalmış olması halinde, yani ilk olaydaki eylem yaralama ise, ikinci suçun kan gütme saiki ile işlenmiş olduğu söylenemez.

Öldürülenin ilk öldürme suçunun faili olması gerekmez hatta bu suçtan beraat etmiş bir kişi dahi olsa, failde suçu onun işlediğine dair kanatın hâsıl olması halinde kan gütme saiki var kabul edilir.

İlk öldürülen ile ikinci suçun faili arasında kan hısımlığı şart değildir; suçun kan gütme saiki ile gerçekleştirilmesi yeterli sayılır.[7]

Kan gütme saiki kavramı, öç alma duygusundan farklı bir kavramdır. Kan gütme saiki ile işlenen suçta karar suçun gerçekleştirilmesinden önce verilmekte, suç anı ile suç işleme kararı arasında belli bir sürenin geçmesi gerekmektedir.

Öç alma duygusu ile işlenen suçun varlığında ise, ilk suçun işlenmesiyle ortaya çıkan tahrik ve intikam duygusu ile fail eyleme geçmektedir. Bunun dışında, kan gütme saikiyle tasarlama kavramı da birbirinden farklıdır.

Burada, kan gütme saiki failin, esas kastettiği kişinin sıfatından kaynaklanan bir ağırlaştırıcı bir neden olarak öngörüldüğü gözetilmelidir.[8]

Kan gütme saikiyle işlenen kasten öldürme suçlarında manevi iştirak durumu bazı özellikleri içermektedir. Genellikle asli ve feri iştirak yaygın olarak uygulamada karşımıza çıkmaktadır.

Örneğin, bir çocuğa aile fertlerinin aynı intikam duygusunu devamlı olarak telkin ve tavsiye etmiş oldukları uygulamada sık görülen bir durumdur. Bu durumda teşvik veya azmettirme şeklinde diğer faillerin de sorumlu tutulması gerekir.

Olayın özelliklerine göre, bu husus soruşturma ve kovuşturma aşamalarında araştırılmalıdır.[9]

765 sayılı Türk Ceza Kanunu’n da ilk başlarda bu nitelikli hal düzenlenmemişti. 1953 yılından sonra bu suç türü yasal düzenlemede yer almıştır. Kan gütme saiki ile kasten öldürme suçu, 6123 sayılı kanunla Ceza Kanununun 450. maddesine eklenen 10. Bent ile düzenlenmiştir. 6123 sayılı kanun ile yapılan değişiklikten önce, kan gütme saiki ile kasten öldürme halinde, olayın niteliğine göre TCK 450/4 veya 448.maddeleri uygulanıyordu.[10]

Toplum olarak, sosyolojik bir vaka olan kan gütme olayları ile mücadele etme düşüncesi kanun koyucuyu kan gütmeyi ağırlatıcı sebep olarak kabul etmeye itmiştir.

Kan gütme saikiyle kasten öldürme suçlarında, fail, kendisini tutku altına alan ve daha önceden işlenen bir suça bağlı olan infial dolayısıyla tam bir irade serbestisi içinde değildir.

Kin ve husumet, intikam alma duygusu failin benliğini o derece kaplamıştır ki, her şeyi göze alarak, birinci suç failini ya da onun mensubu olduğu gruptan, aileden başka birisini tutkusu altına girdiği ihtirasın etkisi ile öldürmekte ve bunu adeta bir görev bilinci ile yerine getirmektedir.[11]

YARGITAY UYGULAMASI

Yargıtay’a göre kan gütme saikiyle kasten öldürme eylemini basit kasten öldürme suçundan ayıran özellik, birincisinde söz konusu olan acı ve öfke duygusunun değil, öç alma şeklinde beliren ahlaka aykırı düşünce ve tutkunun egemen olmasıdır.

Kan gütme saikiyle kasten öldürme eylemi için öngörülen düzenleme, toplumda kökleşmiş olan kötü bir göreneğin ortadan kaldırılması amacını taşımaktadır.[12]

Yargıtay, kan gütmeyi; failin daha önce öldürülen bir yakınının öcünü almayı görev bilerek ve bu görevi yerine getirme bilinci içinde öldürme suçunun failini veya onun mensup olduğu grup ve aileden birisini öldürmesi olarak tanımlamaktadır.

Kan gütme saikinin varlığı için, ilk işlenen suçun ölümle sonuçlanması şarttır.

Yani, öldürme eylemi ve suç tamamlanmış olmalıdır. Yargıtay burada, failin, önceki suç failini veya onun mensup olduğu grup ya da aileden birisini, doğrudan kan gütme saikiyle öldürmesini aramaktadır.[13]

Bu suç mutlaka önceki öldürme suçunun failine karşı işlenmesi şart değildir; onun mensup olduğu aile veya gruptan herhangi birinin öç alma duygusuyla ve bir görev bilinciyle öldürülmesi yeterli sayılmaktadır.

İlk öldürülen kişi ile ikinci suçun faili arasında kan hısımlığı bulunması şartı aranmamaktadır.

Yargıtay, failin olaydan önce öldürülen öznenin öcünü almak için görev bilinci ile ilk öldürenin kendisini veya yakınlarını kan gütme kastı ile öldürmesini şart olarak aramakta, ilk ölümün taksirli olmasının kan davasına engel teşkil etmediğini düşünmektedir.

Yargıtay’ın yerleşmiş ve süreklilik kazanmış uygulamalarına göre "öldürenin öldürülmesi" hallerinde kan gütme saiki geçerli sayılmamaktadır.[14]

Başka bir söylemle Yargıtay; öldürenin öldürülmeye kalkışılması halinde failin kan gütme saikiyle hareket etmiş sayılamayacağını, bu durumda fail hakkında haksız tahrik hükümlerinin uygulanabileceğini dile getirmektedir.[15]

(Bu köşe yazısı, sayın Dr. Suat ÇALIŞKAN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)

KAYNAKÇA

AKBULUT, İlhan: Yeni Türk Ceza Kanunumuza Göre Kan Gütme Saikiyle Adam Öldürme, Kazancı Hukuk Yayınevi, Birinci Basım, İstanbul,2006.

ALKUT, Necdet; “Çesitli Yönleriyle Kan Gütme”, Yargıtay Dergisi, C.4, S. 1, ss. 56–59.

ARTUK Mehmet Emin, GÖKÇEN Ahmet ve YENİDÜNYA A.Caner; Ceza Hukuku - Özel Hukuk, Seçkin Yayınevi, Gözden Geçirilmis 2. Baskı, Ankara, 2003.

CENGİZ, Recep: “Kan Davasının Toplumsal Değer ve Normlar Açısından Sosyolojik Görünümü; Tokat/Erbaa Örneği”, Sosyolojik ve Hukuksal Boyutlarıyla Töre ve Namus Cinayetleri Uluslar Arası Sempozyumu, Akader Yayınları, Diyarbakır, 2003, ss. 62–85.

DÖNMEZER Sulhi: “Kriminoloji Açısından Kan Gütme Saikiyle İşlenen Suçlar”, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, C. XL, S. 1-4, ss. 34-39.

DÖNMEZER Sulhi: Kişilere ve Mala Karsı Cürümler, Beta Basım Yayım, İstanbul, 2001.

GÖZÜBÜYÜK, Abdullah Pulat, Türk Ceza Kanunu Gözübüyük Şerhi, C.: II, 5. Bası, İstanbul; Akbulut, 2006.

HAKERİ, Hakan; Ceza Hukuku Temel Bilgiler, Seçkin Yayınevi, Son Değisiklikleriyle 1.Baskı, Ankara, 2006.

ÖNDER, Ayhan; Ceza Hukuku Genel Hükümler, İstanbul, 1989.

TEZCAN, Mahmut, Türkiye’de Kan Davası ve Önlenmesi Çareleri, Adalet Dergisi, Yıl:65, Sayı: 8.

----------------------------

[1] TEZCAN, Mahmut, Türkiye’de Kan Davası ve Önlenmesi Çareleri, Adalet Dergisi, Yıl:65, Sayı: 8.Tezcan, s. 667.

[2] AKBULUT, İlhan, (2006), Yeni Türk Ceza Kanunumuza Göre Kan Gütme Saikiyle Adam Öldürme, Kazancı Hukuk Yayınevi, Birinci Basım, İstanbul, s. 13.

[3] ARTUK Mehmet Emin, GÖKÇEN Ahmet ve YENİDÜNYA A.Caner; Ceza Hukuku - Özel Hukuk, Seçkin Yayınevi, Gözden Geçirilmis 2. Baskı, Ankara, 2003, s. 134.

[4]CENGİZ, Recep, (2003), “Kan Davasının Toplumsal Değer ve Normlar Açısından Sosyolojik Görünümü; Tokat/Erbaa Örneği”, Sosyolojik ve Hukuksal Boyutlarıyla Töre ve Namus Cinayetleri Uluslar Arası Sempozyumu, Akader Yayınları, Diyarbakır, ss. 62–85; s. 62.

[5] DÖNMEZER Sulhi, Kişilere ve Mala Karsı Cürümler, Beta Basım Yayım, İstanbul, 2001; DÖNMEZER Sulhi, “Kriminoloji Açısından Kan Gütme Saikiyle İşlenen Suçlar”, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, C. XL, S. 1-4, ss. 34-39

[6] Dönmezer, 2001; HAKERİ, Hakan; Ceza Hukuku Temel Bilgiler, Seçkin Yayınevi, Son Değisiklikleriyle 1.Baskı, Ankara, 2006.

[7] YALKUT, Necdet; “Çesitli Yönleriyle Kan Gütme”, Yargıtay Dergisi, C.4, S. 1, ss. 56–59; GÖZÜBÜYÜK, Abdullah Pulat, Türk Ceza Kanunu Gözübüyük Şerhi, C.: II, 5. Bası, İstanbul; Akbulut, 2006)

[8] Dönmezer, 2001; Gözübüyük, 1981.

[9] Akbulut, 2006, s. 21.

[10] Akbulut, 2006, s. 20.

[11] Dönmezer, 2001, s. 69.

[12] Tezcan, 1974, s. 8.

[13] Yalkut,1978, s. 56; Akbulut, 2006, s. 96; Dönmezer, 2001, s. 73; ÖNDER, Ayhan; Ceza Hukuku Genel Hükümler, İstanbul, 1989, s. 91.

[14] Y.1.CD, E: 2017/2681, K:2019/2607, Teb:1 - 2015/375534, KT: 08/05/2019 : “…Suça sürüklenen çocuklar SY ve ÖY hakkında maktuller İ, A, M, S ve Se.’ya yönelik tasarlayarak ve kan gütme saikiyle öldürme suçundan kurulan hükümlerin incelenmesinde; Dairemizin yerleşmiş ve süreklilik kazanmış uygulamalarına göre "öldürenin öldürülmesi" hallerinde kan gütme saikinin geçerli olamayacağı, yargılama konusu olayın maktuller İ, A, M, S ve Se.'nın Tokat Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/352 esas, 2014/218 karar sayılı dosyası kapsamında SB ve BY isimli şahısların öldürülmesi olayının failleri oldukları gözetilmeden suça sürüklenen çocuklar SY ve ÖY hakkında adı geçen maktullere yönelik haksız tahrik altında tasarlayarak kasten öldürme suçlarından hüküm kurulması gerekirken suç vasfında yanılgıya düşülerek tasarlayarak ve kan gütme saikiyle öldürme suçlarından mahkumiyetlerine karar verilmesi, BOZULMASINA, 08/05/2019 gününde oy birliği ile karar verildi…”

[15] Y.1.CD, E: 2018/2476, K:2018/4015, Teb:1 - 2018/10366, KT: 10.10.2018: “…. Mahkemenin gerekçeli kararında, töre saikinden (5237 sayılı TCK.nun 82/1-k) bahsedilmesine karşın hüküm kısmında TCK.nun 82/1-j bendi (kan gütme saiki) uygulanmak suretiyle çelişki oluşturulduğu sabit ise de; Dairemizin yerleşik uygulamalarına göre; öldürenin öldürülmeye kalkışılması halinde kan gütme saikiyle hareket etmiş sayılamayacağı, bu durumda sanıklar hakkında haksız tahrik altında kasten öldürmeye teşebbüs suçlarından hüküm kurulması gerektiği anlaşılmış ise de bu husus bozma nedeni sayılmamıştır….BOZULMASINA, 10.10.2018 gününde oybirliği ile karar verildi…”