A.    Kamulaştırmasız El Atma Nedir?

Kamulaştırmasız el atma, bir kamu kurumunun kamulaştırmaya dair kanun ve yasalara başvurmadan, özel mülkiyete tabi bir taşınmazı kanunlara aykırı olarak fiilen veya kâğıt üzerinde ele geçirmesi ancak bunun karşılığında taşınmazın sahibine herhangi bir bedel ödememesidir.

Kamulaştırmasız el atma kanunlara aykırı bir eylem olsa da kamu kurum ve kuruluşları geçmişte ve günümüzde hatırı sayılır sayıda kamulaştırmasız el atmada bulunmuştur. Sevindirici haber ise kamulaştırmasız el atma mağduru olan kişiler mahkemeler önünde haklarını alabilmektedir.

B.     Kamulaştırmasız El Atma Türleri Nelerdir ?

Kamulaştırmasız el atma fiili el atma olarak ve hukuki el atma olarak iki farklı şekilde karşımıza çıkmaktadır. Bu el atma türleri fiili veya kâğıt üzerinde kamulaştırma yapılarak el atmada bulunulmasına bağlı olarak birbirlerinden ayrılır. Esasen bir kamu kurumu kamulaştırma yapacağı zaman Kamulaştırma Kanunu’nda düzenlenen hükümler doğrultusunda uzlaşmayla yapmak zorundadır.Kural bu olmakla birlikte kamu kurumlarının bu yasaya uygun şekilde kamulaştırma yapmadıkları bu nedenle kamulaştırmasız el atma davasıyla vatandaşların haklarını dava yoluyla elde ettikleri de sıkça karşılaştığımız bir durumdur.

Fiili El Atma Nedir?

Bir kamu kurumunun herhangi bir kamulaştırma yapmaksızın, bir taşınmazı fiilen kısmen veya tamamen kamu yararına ilişkin bir ihtiyaca özgülemesi, bir yapı inşa etmesi veya sahip olduğu kamu gücünü kullanarak hak sahibi kişinin mülkiyet hakkını engelleyici her fiili davranış da fiili el atma manasına gelir.

Bir kamu kurumunun taşınmazı kamulaştırarak imar planında park olarak düzenlemesi hukuki el atmayken iş makinaları getirerek söz konusu parkın inşasına başlaması fiili el atmadır. Bununla birlikte herhangi bir inşaa faaliyeti olması şart değildir. 

Hukuki El Atma Nedir?

Hukuki el atma bir taşınmazın imar planında değişiklik yapılarak taşınmazın sahibinin kullanımının ve tasarruf yetkisinin hukuken engellenmesi ancak buna rağmen gerekli kamulaştırma yapılmayıp taşınmazın sahibinin mağdur edilmesidir.

Hukuki el atmadan söz edilebilmesi için taşınmaz üzerindeki değişikliğin yapıldığı imar planının kesinleşmesinden itibaren 5 yıl geçmesi gereklidir.

5 yıl boyunca kamu kurumları tarafından İmar Kanunu ve Kamulaştırma Kanunu’ndaki yönergeler doğrultusunda kamulaştırma yapılmamış ve hak sahibi taşınmaz sahibine kamulaştırma bedelleri ödenmemişse taşınmaz sahibi kamulaştırmasız el atma davası açarak haklarını kamu kurumlarından tahsil edebilecektir.

C.    Kamulaştırmasız El Atma Davası Nedir?

Kamulaştırmasız el atma davası kamu kurumunun, kişi ve kişilere ait taşınmazlara fiilen veya hukuken el atmada bulunarak mülkiyet hakkının kullanılmasını engellemesi halinde taşınmazın kamulaştırma bedelinin ve el atma nedeniyle geriye dönük 5 yıllık ecrimisil bedelini talep edildiği dava türüdür.

Bu davalar el atmanın türüne göre adli yargıda ve idari yargıda görülmek üzere ayrı şekilde incelenir.

Fiili el atmalara karşı dava açmak için beklenmesi gereken bir süre olmadığı gibi hak kaybına uğranmasına neden olabilecek bir zamanaşımı da söz konusu değildir.

D.     Görevli ve Yetkili Mahkemeler Hangileridir?

İdarenin fiili şekilde el atmada bulunması bir idari işlem olarak nitelendirilmemekte, Medeni hukuk alanına giren haksız fiil kapsamında olduğu konusunda yargı ve doktrin görüşleri neticesinde fiili el atma davalarında görevli mahkemeler Asliye Hukuk Mahkemeleridir.

Hukuki el atma idarenin imar planı değişikliği gibi idari işlemleri sonucunda gerçekleşmektedir. Bu işlemler İdari yargının konusu olması nedeniyle hukuki el atma davalarında görevli mahkemeler İdare Mahkemeleridir.

6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu uyarınca taşınmazın aynına ilişkin davalarda kesin yetki kuralı söz konusudur. Bu nedenle gerek adli yargı olsun gerek idari yargı olsun davaya bakmakla yetkili mahkemeler taşınmazın bulunduğu yerdeki mahkemelerdir.

T.C.YARGITAY 5. HUKUK DAİRESİ E. 2011/17580 K. 2011/20948 T. 13.12.2011

• KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMA NEDENİYLE TAZMİNAT ( Taşınmazın Pilon Yeri İle İrtifak Hakkı Bedelinin Tahsili Talebi/Uzlaşma İçin İdareye Başvurulması İmkanının Dava Şartı Olmadığı - Uzlaşma Yoluna Gitmeden Malikin Her Zaman Tazminat Davası Açabileceği )

ÖZET : Dava, kamulaştırmasız el atılarak üzerine pilon dikilip enerji nakil hattı geçirilen taşınmazın pilon yeri bedeli ile irtifak hakkı bedelinin tahsili istemine ilişkindir. El konulan malik her zaman mahkemeye müracaat ederek tazminat davası açabilir. Kamulaştırma Kanunu Geçici 6.maddenin 1.fıkrasındaki uzlaşma için idareye başvurma; dava şartı olmadığı gibi, taşınmaz maliki dava açmakla uzlaşmak istemediği yönündeki iradesini ortaya koymuştur. Malikin idareye başvurmadan doğrudan doğruya dava açması hak arama özgürlüğüne ilişkindir. İşin esasına girilerek hüküm kurulması gerekirken, red kararı verilmesi hukuka aykırıdır.

DAVA : Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılarak üzerine pilon dikilip enerji nakil hattı geçirilen taşınmazın pilon yeri bedeli ile irtifak hakkı bedelinin tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Davanın reddine dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili yönünden verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Dava, kamulaştırmasız el atılarak üzerine pilon dikilip enerji nakil hattı geçirilen taşınmazın pilon yeri bedeli ile irtifak hakkı bedelinin tahsili istemine ilişkindir.

Mahkemece,davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.

2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'na 5999 sayılı kanunla eklenen Geçici 6. maddedeki hükümlerin 6111 sayılı Kanun'un Geçici 2. maddesi uyarınca 04.11.1983 tarihinden sonraki kamulaştırmasız el koyma işlemlerinde de uygulanacağı kabul edilmiştir.

5999 sayılı Kanun'la eklenen Geçici 6. Maddesinin 1.fıkrasında "... taşınmazlara malikin rızası olmaksızın fiilen el konulması sebebiyle malik tarafından ilgili idareden tazminat talebinde bulunulması halinde öncelikle uzlaşma yoluna gidilmesi esastır." hükmü getirilmiştir.

Ancak;

Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 16. 05. 1956 gün ve 1956/1-6 sayılı kararı uyarınca idarece taşınmazına kamulaştırmasız el atılması halinde malik müdahalenin önlenmesi talebinde bulunabileceği gibi bu fiili duruma razı olması halinde el konulan yerin bedelini talep edebilir.Bu hüküm uyarınca taşınmazına el konulan malik her zaman mahkemeye müracaat ederek tazminat davası açabilir. 5999 sayılı Kanunla getirilen uzlaşmaya gidilmesi hali kişinin dava açma hakkını ortadan kaldırmaz.

Kanunda, uzlaşmanın önerilmesinin amacı kişinin mahkemeye müracaat hakkını ortadan kaldırmak değil, malikin idareye başvurması halinde uzlaşma yolunun denenmesidir.İdare uzlaşma talebinde bulunan malik ile uzlaşma görüşmelerine başlamakla yükümlüdür. Malikin idareye başvurmadan doğrudan doğruya dava açması hukukun temel prensiplerinden biri olan hak arama özgürlüğüne ilişkindir.

Diğer bir deyişle 5999 sayılı Kanunla getirilen Geçici 6.maddenin 1.fıkrasındaki uzlaşma için idareye başvurma; dava şartı olmadığı gibi, taşınmaz maliki dava açmakla uzlaşmak istemediği yönündeki iradesini ortaya koymuştur.Bu itibarla işin esasına girilerek yapılacak inceleme sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği düşünülmeden , yazılı gerekçelerle red kararı verilmesi,Doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H. U. M. K.'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA , peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde ödeyene geri verilmesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 13.12. 2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Stj. Av. Kübra Nur GÖGERÇİN