Senede ilişkin menfi tespit davası, bir kişinin ya da kurumun, bir senedin (çek, bono, poliçe gibi) geçerli olmadığını veya borç doğurmadığını belirlemek amacıyla açtığı davadır. Bu dava, borçlunun borçlu olmadığının tespiti için açılır ve genellikle senedin geçerliliğinin tartışıldığı durumlarda kullanılır.

Örneğin, bir kişi adına düzenlenmiş bir senet sebebiyle borçlu gösterilmişse, ancak bu borcun gerçekte var olmadığını düşünüyorsa, bu kişi senedin geçersiz olduğunu tespit etmek için menfi tespit davası açabilir.

Bu dava, genellikle icra takibi başlatılmadan önce açılır ve davacı, borçlu olmadığını ispat etmeye çalışır. Eğer dava sonucunda mahkeme, davacının borçlu olmadığına karar verirse, senet hükümsüz sayılır ve icra takibi başlatılamaz ya da başlatılmışsa durdurulabilir. Ancak, icra takibi başlatıldıktan sonra menfi tespit davası açılırsa, davacı ayrıca icra takibinin durdurulması için teminat yatırmak zorunda kalabilir.

Bu tür davalar, genellikle senetlerdeki sahtecilik, hile veya senedin düzenlenmesi sırasında taraflar arasında borç ilişkisi bulunmaması gibi durumlarda açılır.

MENFİ TESPİT DAVASI GENEL HÜKÜMLERİ:

Taraflar: Bu davayı borçlu olduğunu iddia eden kişi (davacı) açar ve senet alacaklısı (davalı) olarak gösterilir.

Görevli Mahkeme: Menfi tespit davası, Asliye Ticaret Mahkemesi'nde açılır. Eğer senet ticari işlerle ilgili değilse ve dava konusu miktar veya senet tutarı belirli bir sınırın altındaysa (örneğin, 2024 yılı için 800.000 TL), bu durumda Asliye Hukuk Mahkemesi de görevli olabilir. Ancak genellikle kambiyo senetleri ticari işlerle ilgili olduğu için Asliye Ticaret Mahkemesi görevli kabul edilir.

Yetkili Mahkeme: Davanın hangi şehirde veya ilçede açılacağına, yani yetkili mahkemeye karar verilirken, genellikle borçlunun yerleşim yeri mahkemesi veya icra takibinin yapıldığı yer mahkemesi yetkilidir. Ancak taraflar arasında farklı bir yetki anlaşması varsa bu anlaşma da geçerli olabilir.

Açılacak Dava:

- Menfi Tespit Davası: Senedin kambiyo senedi olmadığına dair bu dava açılır. Dava sonucunda mahkeme, senedin kambiyo senedi niteliğinde olup olmadığını inceler ve eğer kambiyo senedi olmadığına karar verilirse, senetle ilgili icra takibi durdurulabilir veya iptal edilebilir.

Dava Konusu: Bu dava ile davacı, senedin kambiyo senedi olmadığını ve dolayısıyla kambiyo hukukuna özgü sıkı takip yollarının uygulanamayacağını tespit ettirmek ister. Örneğin, senedin üzerinde bulunması gereken zorunlu unsurlardan birinin eksik olması durumunda, bu senet kambiyo senedi niteliği taşımaz.

Davanın Amacı: Senet üzerinde, özellikle icra takibi aşamasında bir kambiyo senedi olarak işlem yapılmasının önüne geçmek. Bu durum, davacıyı olası bir icra takibine karşı korur ve senedin geçersizliğini ortaya koyarak borçlunun haksız bir borç yükünden kurtulmasını sağlar.

MENFİ TESPİT DAVASI ŞARTLARI:

Mevcut Bir İhtilaf: Menfi tespit davası açılabilmesi için bir borç ihtilafı mevcut olmalıdır. Yani, kişi kendisinden bir borç talep edildiğini iddia etmelidir.

Borç İlişkisinin Var Olmaması: Davacı, borçlu olmadığını, yani senedin dayanağı olan borç ilişkisinin bulunmadığını ispatlamalıdır.

Hukuki Yarar: Menfi tespit davasının açılması için davacının hukuki yararının bulunması gerekir. Yani, bu dava ile korunacak bir hakkı veya menfaati olmalıdır.

DAVA AÇMA SEBEPLERİ:

- Senedin hukuken geçerli olmadığına dair iddialar (örneğin, senedin zorla veya aldatılarak imzalatıldığı).

- Borcun senede bağlanmadan önce ödendiği ya da geçersiz hale geldiği durumlar. - Senetteki rakamların veya vadenin yanlış veya hatalı olduğu iddiası.

GÖREVLİ MAHKEME: Menfi tespit davası, genellikle senedin düzenlendiği veya davacının yerleşim yerindeki asliye ticaret mahkemesinde açılır.

GEÇİCİ HUKUKİ KORUMA: Davacı, senedin ödenmesini engellemek için tedbir kararı talep edebilir. Bu durumda mahkeme, senedin icraya konulmasını durdurabilir veya teminat karşılığında ödeme yapılmasına karar verebilir.

İSPAT YÜKÜ: Bu davada ispat yükü genellikle davacı üzerindedir. Yani davacı, senedin geçersiz olduğunu veya borç doğurmadığını kanıtlamak zorundadır.

SONUÇ: Mahkeme, senedin geçerli olmadığına karar verirse, senedin borç doğurmadığını tespit eder ve bu karar, senede dayalı bir icra takibinin durdurulmasına veya iptal edilmesine neden olabilir. Bu tür davalar, özellikle ticaret hayatında sıkça karşılaşılan sorunlar nedeniyle önemli bir hukuki koruma aracı olarak kullanılır.

MENFİ TESPİT DAVASI İCRA TAKİBİNE NASIL ETKİ EDER?

Menfi tespit davasının sonucunun icra takibine sirayet etmesi, davanın sonucuna ve icra takibinin durumuna bağlıdır. İki temel senaryo bulunmaktadır:

Menfi Tespit Davası Devam Ederken İcra Takibi Açılmışsa:

- Eğer menfi tespit davası sürerken alacaklı tarafından borçlu aleyhine bir icra takibi başlatılmışsa, borçlu icra takibine karşı "takibin durdurulması" talebinde bulunabilir. Bu talep, genellikle teminat yatırılması şartıyla kabul edilir.

- Eğer mahkeme, menfi tespit davasında borcun var olmadığına karar verirse, bu karar kesinleştiğinde borçlu, icra takibinin iptali için icra mahkemesine başvurabilir. Bu durumda, icra takibi iptal edilir ve borçlu takipten kurtulur. Yatırılmış olan teminat da geri alınır.

İcra Takibi Kesinleşmeden Menfi Tespit Davası Açılmışsa:

- İcra takibi kesinleşmeden önce borçlu, menfi tespit davası açmış ve mahkemeden "takibin durdurulması " kararı almışsa, takip durur. Eğer mahkeme borcun var olmadığına karar verirse, icra takibi iptal edilir. Eğer borcun varlığı tespit edilirse, takip kaldığı yerden devam eder.

Menfi Tespit Davası Sonrasında Açılan İcra Takibi:

- Mahkeme, borçlu lehine karar verip borcun var olmadığına hükmetmişse ve bu karar kesinleşmişse, alacaklı artık aynı borç nedeniyle icra takibi başlatamaz. Bu karar, alacaklının borç iddiasını ortadan kaldırır ve borçlu, menfi tespit davasındaki kararı delil olarak sunarak icra takibine engel olabilir.

Özetle, menfi tespit davasında borçlu lehine verilen karar, icra takibine karşı güçlü bir savunma sağlar ve takip sürecini durdurabilir veya iptal ettirebilir. Bu dava, borçlunun hukuki olarak korunması açısından önemli bir araçtır.

Menfi Tespit Davasının Borçlunun Lehine Sonuçlanması:

- Eğer mahkeme menfi tespit davasında borçlunun lehine karar verirse, bu karar icra takibine doğrudan etki eder.

- Borcun var olmadığı tespit edildiğinde, borçlu aleyhine başlatılmış olan icra takibi düşer. İcra takibi durmuşsa, bu takip tamamen sona erer.

- Borçlu, icra takibi nedeniyle yaptığı ödemeleri de geri alabilir. Bu durumda, icra dairesi, alacaklıya yapılan ödemeleri borçluya iade etmek zorunda kalır.

Menfi Tespit Davasının Borçlunun Aleyhine Sonuçlanması:

- Eğer menfi tespit davası borçlunun aleyhine sonuçlanırsa ve borcun var olduğu tespit edilirse, bu durumda icra takibi devam eder ve kesinleşir.

- İcra takibi durdurulmuşsa, yeniden başlatılır ve borçlu, borcu ödemekle yükümlü olur.

Tazminat Riski:

- Borçlu, menfi tespit davası sırasında ihtiyati tedbir kararı aldırmış ve bu nedenle alacaklıya zarar verdirmişse, dava borçlunun aleyhine sonuçlanması durumunda alacaklıya %20 tazminat ödemek zorunda kalabilir.

Özetle, menfi tespit davasının sonucu, icra takibinin devam edip etmeyeceğini veya durup durmayacağını belirler ve borçlunun ödeme yükümlülüğü konusunda önemli bir rol oynar.

Menfi tespit davasının sonucunda, mahkeme, dava konusu olan borcun var olup olmadığına dair bir karar verir. Bu karar, davanın tarafları ve olası icra takibi üzerinde çeşitli etkiler yaratır. Sonuç, davanın borçlu (davacı) lehine mi yoksa alacaklı (davalı) lehine mi sonuçlandığına göre değişir.

Menfi Tespit Davasının Borçlu Lehine Sonuçlanması:

- Borcun Olmadığının Tespiti: Mahkeme, borcun var olmadığına karar verirse, bu tespit kararı davacının (borçlunun) borçlu olmadığını gösterir.

- İcra Takibinin Düşmesi: Eğer dava sırasında bir icra takibi başlatılmışsa ve mahkeme borçlunun lehine karar vermişse, bu durumda icra takibi düşer. Alacaklı, bu takip yoluyla artık borcu tahsil edemez.

- Tazminat Hakkı: Borçlu, dava sürecinde haksız yere takip yapılmış veya maddi/manevi zarara uğramışsa, alacaklıya karşı maddi ve manevi tazminat davası açma hakkına sahip olabilir.

- Alacaklının Masrafları Üstlenmesi: Mahkeme masrafları ve avukatlık ücretleri genellikle davayı kaybeden tarafa yüklenir. Bu durumda, alacaklı bu masrafları ödemek zorunda kalır.

Menfi Tespit Davasının Alacaklı Lehine Sonuçlanması:

- Borcun Var Olduğunun Tespiti: Mahkeme, borcun var olduğuna karar verirse, bu durumda davacı (borçlu) borcu ödemekle yükümlü olur.

- İcra Takibinin Devamı: Eğer icra takibi daha önce durdurulmuşsa, takip kaldığı yerden devam eder. Borçlu, borcunu ödemezse icra takibi sonucunda borcun tahsili için cebri icra işlemleri uygulanabilir.

Ek Yükümlülükler: Mahkeme, davacının (borçlunun) davayı haksız yere açtığına karar verirse, borçluya yargılama giderleri, icra masrafları ve avukatlık ücretleri gibi ek yükümlülükler de getirebilir.

Kararın Kesinleşmesi:

- Temyiz ve İstinaf: Taraflar, yerel mahkemenin kararına itiraz edebilir ve kararı bir üst mahkemeye taşıyabilir. Bölge adliye mahkemesi (istinaf) veya Yargıtay (temyiz) süreçleri devreye girebilir.

- Kesinleşen Kararın Etkisi: Karar kesinleştikten sonra, bu karar bağlayıcı hale gelir ve ilgili taraflar bu karara uymak zorundadır. Kesinleşen karar, taraflar için hukuki bir sonuç doğurur ve başka bir mahkemede aynı konuda tekrar dava açılamaz (kesin hüküm).

Maddi ve Manevi Tazminat Talepleri:

- Borçlu, dava sürecinde uğradığı zararlar için alacaklıya karşı maddi ve manevi tazminat davası açabilir. Ancak bu talep, menfi tespit davasında verilen kararın kesinleşmesinden sonra yapılabilir.

Sonuç olarak, menfi tespit davası, borç ilişkisinin varlığını veya yokluğunu kesinleştirir ve bu karar hem borçlu hem de alacaklı için bağlayıcı olur. Davanın sonucu, icra takibinin devam edip etmeyeceğini ve tarafların yükümlülüklerini belirler.

Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüşmesi, genellikle menfi tespit davasının sonucunda tahsil edilen paranın geri iadesinin talep edilmesi durumunu ifade eder. Bu dönüşüm, menfi tespit davasının sonuçlarına göre ortaya çıkar. İşte bu süreçle ilgili temel bilgiler:

Menfi Tespit Davası ve Sonuçları:

Menfi tespit davasında mahkeme, davacının borçlu olmadığını tespit ederse, bu karar icra takibinin geçersiz olduğunu ve borcun var olmadığını belirler. Ancak, bu karar tahsil edilen paranın geri alınmasını otomatik olarak sağlamaz.

İstirdat Davası:

İstirdat davası, bir kişi tarafından hukuka aykırı olarak alınan veya ödenen paranın geri iadesi için açılan davadır. Menfi tespit davası sonucunda borçlu olmadığını ispatlayan bir kişi, ayrıca istirdat davası açarak, haksız yere tahsil edilen paranın geri iadesini talep edebilir.

Dönüşüm Süreci:

- Menfi Tespit Davasının Açılması: İlk olarak menfi tespit davası açılır ve borçlu olmadığını kanıtlamak için bu dava sonuçlanır.

- İstirdat Davası Açılması: Menfi tespit davası sonucunda borçlu olmadığı tespit edilen kişi, tahsil edilen paranın geri iadesi için istirdat davası açar. Bu dava, borçlu olmayan kişiden haksız yere alınan paranın geri iadesini talep eder.

İstirdat Davası Süreci:

- İcra Takibinin İptali: Menfi tespit davası sonucunda icra takibinin geçersiz olduğunun belirlenmesi, istirdat davasının temel dayanağıdır.

- İade Talebi: İstirdat davasında, tahsil edilen paranın geri iadesi talep edilir. Mahkeme, tahsil edilen paranın geri ödenmesine karar verebilir.

İstirdat Davasının Şartları:

- Tahsil Edilen Para: Davacı, menfi tespit davası sonucunda tahsil edilen paranın geri ödenmesini talep eder. Bu paranın haksız yere alındığını ispatlamalıdır.

- Hukuki Yarar: İstirdat davasının açılabilmesi için davacının, bu davanın sonucunda bir hukuki menfaat sağlayacak olması gerekir.

Av. Tuğçe TEMELLİ