İtiraz olağan yasa yolları arasında yer almaktadır. İtiraz yasa yolu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 267 ve 271. Maddeleri arasında hüküm altına alınmıştır.

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun "İtiraz olunabilecek kararlar" başlıklı 267. Maddesine göre; hâkim kararları ile yasanın açıkça belirttiği hâllerde, mahkeme kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilmesi mümkündür.

Genel olarak sadece hâkim kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir. Bununla birlikte yasalarda açıkça belirtilmesi halinde mahkeme kararlarına karşı da itiraz yasa yoluna gidilebilmesi mümkündür.

İtiraz yasa yoluna tabi kararlar

Ceza Muhakemesi Kanunu'nda itiraz yasa yoluna başvurma imkânı getirilen bazı karar türleri şunlardır:

1) Görevsizlik kararı (CMK m. 5/2),

2) Yetkisizlik kararı (CMK m.18/3),

3) Davanın nakli ve duruşmanın başka yerde yapılmasına dair kararlar (CMK m. 19/3)

4) Ret isteminin reddi kararı (CMK m. 28),

5) Ret isteminin geri çevrilmesine dair kararlar (CMK m. 31/3),

6) Eski hâle getirme isteminin geri çevrilmesi kararı (CMK m. 42/2),

7) Tanıklara ilişkin disiplin hapsine ilişkin kararlar (CMK m. 60/4),

8) Gözlem altına alma kararı (CMK m. 74/4),

9) Beden muayenesine ilişkin kararlar (CMK m. 75/6),

10) CMK’nin 76. Maddesi gereğince diğer kişilerin beden muayenesi ve vücuttan örnek alınması ile ilgili kararlar (CMK m. 76/5),

11) Tutuklama kararı (CMK m. 101/5),

12) Tutukluluk hâlinin devamı veya salıverilme kararları (CMK m. 104/2),

13) Adli kontrole ilişkin kararlar (CMK m. 111/2),

14) El konulan eşyanın iadesi isteminin reddine ilişkin kararlar (CMK m. 131/1),

15) CMK’nin 142/4 maddesi gereğince tazminat istemine ilişkin dilekçedeki eksikliğin süresinde tamamlanmaması nedeniyle reddine dair kararlar (CMK m. 142/4),

16) CMK’nin 143. Maddesi uyarınca tazminatın geri alınmasına dair kararlar (CMK m. 143),

17) CMK’nin 151 maddesi ile ilgili olarak Cumhuriyet savcısının yasaklamaya ilişkin talebi hakkında, hâkim veya mahkeme tarafından gecikmeksizin verilen kararlar (CMK m. 151/4),

18) Soruşturma yapılmasına yer olmadığına dair kararlar (CMK m. 158/6),

19) Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararları (CMK m. 172/1),

20) Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar (CMK m. 173/1),

21) İddianamenin iadesi kararı (CMK m. 174/5),

22) Durma kararı (madde 223/8) ve

23) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı (CMK m. 231/12).

24) Kaçaklar hakkında zorlama amaçlı elkoyma ile ilgili kararlar (CMK m. 248/8),

25) Seri muhakeme usulünde CMK’nin 250/9 maddesi kapsamında Cumhuriyet savcısının talebi doğrultusunda mahkemece kurulan hüküm (CMK m. 250/14),

26) Basit Yargılama usulünde CMK’nin 251. maddesi gereğince verilen hükümler (CMK m. 252),

27) Bölge adliye mahkemesinin yetkili olmadığının anlaşılması hâlinde dosyanın yetkili bölge adliye mahkemesine gönderilmesine dair kararlar (CMK m. 279/1-a),

28) Bölge adliye mahkemesine başvurunun süresi içinde yapılmadığının, incelenmesi istenen kararın bölge adliye mahkemesinde incelenebilecek kararlardan olmadığının, başvuranın buna hakkı bulunmadığının anlaşılması hâlinde istinaf başvurusunun reddine dair kararlar (CMK m. 279/1-b),

29) Yargıtay ceza dairelerinden birinin kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının re'sen veya istem üzerine itiraz etmesi (CMK m. 308/1),

30) Bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin kesin nitelikteki kararlarına karşı bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet başsavcılığının re’sen veya istem üzerine itiraz etmesi (CMK m. 308A/1),

31) CMK’nin 319. Maddesi gereğince yenileme isteminin kabule değer görülmemesi nedenleri ve kabulü hâlinde yapılacak işlemlere dair kararlar (CMK m. 319/3),

32) CMK’nin 321. maddesi gereğince yenileme isteminin esassız olmasından dolayı reddi, aksi takdirde kabulü ilgili kararlar (CMK m. 321/3),

Yukarıda belirtilen kararlara karşı itiraz yoluna başvurulabilmesi mümkündür. Bundan başka özel ceza kanunlarında da mahkeme kararlarına karşı itiraz yasa yoluna başvurmanın mümkün olduğu durumlar olabilir.

Örneğin, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 353. ve Kabahatler Kanunu’nun 29. Maddelerinin uygulama alanı bulduğu hallerde de itiraz yasa yoluna gidilebilecektir.

İtiraz Yöntemi ve süresi

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun "İtiraz usulü ve inceleme mercileri" başlıklı 268/1 maddesinde; hâkim veya mahkeme kararına karşı itirazın yazılı veya sözlü yapılabileceği hüküm altına alınmıştır. İtiraz yasa yoluna başvurma süresi yedi gündür. Bu süre öğrenme veya tebliğden itibaren başlamaktadır.

Burada yasal düzenlemenin ayrıca hüküm getirmediği durumlarda CMK’nin 35. maddesine göre ilgililerin kararı öğrendiği günden itibaren yedi gün içinde kararı veren mercie verilecek bir dilekçe veya tutanağa geçirilmek koşulu ile zabıt kâtibine beyanda bulunmak suretiyle itiraz işleminin yapılabilmesi mümkündür.

Belirtmek gerekir ki, sözlü olarak yapılan itirazın tutanakla tespit edilmesi halinde ilgilinin beyanı ve imzayı mahkeme başkanı veya hâkimin onaylaması gerekir. Burada 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 263. madde hükmü saklı tutulmuştur. Yani Tutuklunun kanun yollarına başvurması ilgili 263. Madde hükümleri uygulanması gerekmektedir.

Tutuklunun kanun yollarına başvurması

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 263/1 maddesine göre; tutuklu bulunan şüpheli veya sanık, zabıt kâtibine veya tutuklu bulunduğu ceza infaz kurumu ve tutukevi müdürüne beyanda bulunmak suretiyle veya bu hususta bir dilekçe vererek kanun yollarına başvurabilmesi mümkündür.

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 263. maddesi, tutuklu bulunan şüpheli veya sanığın yasa yollarına kolay bir şekilde başvurması, başvurunun zamanında yapılıp yapılmadığı, sürelerin kesilip kesilmediği konusundaki duraksamaları önlemek amacıyla getirilmiştir.

Zabit kâtibine başvurulması

Zabıt kâtibi kendisine yapılan başvuru üzerine, kanun yollarına başvuru beyanını veya dilekçesi ilgili deftere kaydetmelidir. Bundan sonra bu hususları belirten bir tutanak düzenlemelidir. Zabit kâtibi yaptığı bu işlemlere ilişkin olarak tutuklu bulunan şüpheli veya sanığa tutanağın bir örneği vermelidir. (CMK m. 263/2)

Kurum müdürüne başvuru

Tutuklunun kurum müdürüne başvurması halinde CMK’nin 263/2 maddesine göre işlem yapılmalıdır. Tutuklunun başvurusuna ilişkin tutanak ve/veya dilekçe derhal ilgili mahkemeye gönderilmelidir. Burada zabıt kâtibi başvuruyu ilgili deftere kaydetmek zorundadır. (CMK m. 263/3)

Sürelerin kesilmiş sayılması

Zabıt kâtibi veya kurum müdürü tarafından CMK’nin 263/2 maddesine göre işlem yapılması halinde kanun yolları için CMK’de belirlenen süreler kesilmiş sayılacaktır. (CMK m. 263/3)

Başka bir söylemle başvurunun yapıldığı ve deftere kaydedildiği anda yedi günlük süre değerlendirilecektir. Bu anda itiraz yapılmış sayılacaktır.

İtiraz üzerine yapılacak işlemler

Kararına itiraz edilen hâkim veya mahkeme, itiraz üzerine kararını tekrar değerlendirmeye almalıdır. Burada itirazı yerinde görürse kararını düzeltecektir. Şayet hâkim veya mahkeme itirazı yerinde görmezse en çok üç gün içinde, itirazı incelemeye yetkili olan mercie dosyayı göndermeli ve bu konuda itiraz merciinin karar vermesini temin etmelidir. (CMK 268/2)

İtirazı incelemeye yetkili merciler

İtirazı incelemeye yetkili merciler şunlardır: (CMK 268/3)

a) Sulh ceza hâkimliği kararlarına yapılan itirazların incelenmesi:

a1-O yerde birden fazla sulh ceza hâkimliğinin bulunması hâlinde: Bu durumda kararı veren sulh ceza hâkimliğinin numara olarak kendisini izleyen hâkimliği; son numaralı hâkimlik için bir numaralı hâkimlik itirazı incelemeye yetkili olacaktır.

a2- Ağır ceza mahkemesinin bulunmadığı yerlerde tek sulh ceza hâkimliği varsa: Bu durumda yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliği itirazı incelemeye yetkilidir.

a3- ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerlerde tek sulh ceza hâkimliği varsa: Bu halde ise en yakın ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliği itirazı incelemeye yetkili olacaktır.

b) İtiraz üzerine ilk defa sulh ceza hâkimliği tarafından verilen tutuklama kararlarına itiraz edilmesi: Bu durumda da (a) bendindeki usul uygulanacaktır. Fakat ilk tutuklama talebini reddeden sulh ceza hâkimliği, tutuklama kararını itiraz mercii olarak inceleyemeyecektir.

c) Asliye ceza mahkemesi hâkimi tarafından verilen kararlara yapılacak itirazların incelenmesi:

c1- yargı çevresinde bulundukları ağır ceza mahkemesine ve bu mahkeme ile başkanı tarafından verilen kararlar hakkındaki itirazların incelenmesi: Bu durumda o yerde ağır ceza mahkemesinin birden çok dairesinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen daireye; son numaralı daire için birinci daire itirazı incelemeye yetkilidir.

c2- O yerde ağır ceza mahkemesinin tek dairesi varsa: en yakın ağır ceza mahkemesi itirazı incelemeye yetkilidir.

d) Naip hâkim kararlarına yapılacak itirazların incelenmesi: Burada naip hâkimin mensup oldukları ağır ceza mahkemesi başkanı itirazı incelemeye yetkilidir.

d1- İstinabe olunan mahkeme kararlarına karşı itirazın incelenmesi: yukarıdaki bentlerde belirtilen esaslara göre bulundukları yerdeki mahkeme başkanı veya mahkeme itirazı incelemeye yetkili olacaktır.

e) Bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin kararları ile Yargıtay ceza dairelerinin esas mahkeme olarak baktıkları davalarda verdikleri kararlara yapılan itirazlar: Bu durumda üyenin kararını görevli olduğu dairenin başkanı incelemeye yetkili olacaktır.

e1- Daire başkanı ile ceza dairesinin kararına karşı itirazın incelenmesi: Bu durumda ise numara itibarıyla izleyen ceza dairesi incelemeye yetkili olacaktır. Şayet son numaralı daire söz konusu ise birinci ceza dairesi incelemeye yetkili olacaktır.

İtiraz süresi

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun yürürlüğe girmesi ile 1412 sayılı CMUK’de yer alan adi itiraz ve acele itiraz ayrımı sona ermiştir. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nda tüm itirazlar için yedi günlük itiraz süresi öngörülmüştür. İtiraz süresi ilgilinin kararı öğrenmesinden itibaren başlamaktadır.

İtiraz yasa yoluna başvurabilecek özneler

Kanun yollarına kimlerin başvurabileceği 5271 sayılı CMK'nın 260. Maddesinde hüküm altına alınmıştır, Buna göre itiraz yasa yoluna başvurabilecek özneler şunlardır:

1) Cumhuriyet savcısı,

2) Şüpheli,

3) Sanık

4) Katılan sıfatını almış olanlar,

5) Katılma isteği karara bağlanmamış, reddedilmiş veya katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanlar.

Yukarıda verilen özneler tarafından, bir dilekçe veya tutanağa geçirilmek koşulu ile zabıt kâtibine beyanda bulunmak veya CMK’nin 263. maddesi uyarınca tutuklular için tutuklu bulunduğu ceza infaz kurumu ve tutukevi müdürüne beyanda bulunmak suretiyle yapılacak itiraz talebinin, kararına itiraz edilen hâkim veya mahkemeye sunulması gerekmektedir.

İtiraz üzerine yapılacak işlemler

İtiraz yasa yoluna başvuru talebini alan hâkim veya mahkeme, itirazı haklı görürse kararını düzeltecektir. Şayet itirazı haklı görmezse hemen ve nihayet üç gün içinde CMK’nın 268/3 maddesinde hüküm altına alınan kurallar çerçevesinde itirazı incelemeye yetkili mercie gönderecektir.

İtirazın Cumhuriyet savcısına ve karşı tarafa tebliği

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun "İtirazın Cumhuriyet savcısına ve karşı tarafa tebliği ile inceleme ve araştırma yapılması" başlıklı 270. maddesine göre; itirazı inceleyecek merci, yazı ile cevap verebilmesi için itirazı, Cumhuriyet savcısı ve karşı tarafa bildirmesi mümkündür.

İtiraz merci ayrıca inceleme ve araştırma yapabilecektir. Bundan başka itiraz merciinin gerekli gördüğünde bu inceleme ve araştırmanın yapılmasını da emredebilmesi mümkündür.

Duruşma yapılmaksızın karar verilmesi

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 271/1 maddesine göre; yasada belirtilen durumlar saklı kalmak koşuluyla, itiraz hakkında duruşma yapılmaksızın karar verilir. Bununla birlikte itiraz mercii, gerekli gördüğünde Cumhuriyet savcısı ve sonra müdafi veya vekili dinlenebilir.

Belirtmek gerekir ki, 5271 Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 271. maddesindeki hüküm dikkate alındığında bu dinlemenin duruşma şeklinde olacağı gibi bir sonuca varılmamalıdır. Çünkü duruşma yapılabilmesi ancak yasada açık bir hüküm varsa mümkün olabilir.

İtiraz mercii, itirazı yerinde görürse, aynı zamanda itiraz konusu hakkında da karar vermelidir. (CMK m. 271/2) İtiraz halinde kararın mümkün olan en kısa sürede verilmesi gerekir. (CMK m. 271/3)

İtiraz üzerine verilen kararların kesin olması

İtiraz üzerine merci tarafından verilen kararlar kesindir. Bununla birlikte ilk defa merci tarafından tutuklama kararı verilmiş ise, bu karara karşı itiraz yoluna gidilebilmesi mümkündür. (CMK m. 271/4)

Bunun yanında merci, yazı ile cevap verebilmesi için itiraz istemini Cumhuriyet savcısı ve karşı tarafa bildirebilecek, kendisi de inceleme ve araştırma yapabileceği gibi gerekli gördüğünde bunların yapılması konusunda emir de verebilecektir.

İtiraz merciinin yapacağı incelemenin kapsamı ve niteliği

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 271/2. Maddesinde, itiraz yerinde görülmesi halinde itiraz merciinin, aynı zamanda itiraz konusu hakkında da karar vermesi gerektiği hükme bağlanmıştır. Bu düzenlemenin nasıl anlaşılması gerektiği uygulamada duraksamalar yaşanmasına neden olmaktadır. Başka bir söylemle, itiraz incelemesi sonucunda nasıl bir karar verileceği ve kararın kapsamı cevaplanması gereken bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır.

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 271/2. Maddesine göre; merci, itirazı yerinde görürse itirazın kabulüyle birlikte "itiraz konusu" hakkında da karar vermesi gerekir. Yani itiraz mercii, itirazı kabul ederse, verilmesi veya kaldırılması gereken bir karar varsa bunu kararı veren mahkemeye bırakmadan kendisi karar vermeli veya kaldırmalıdır.[1]

Örneğin, görevsizlik kararına yönelik bir itirazı inceleyen merci, itirazı yerinde görmesi halinde aynı zamanda görevsizlik kararını kendisi kaldıracaktır.

Burada karşımıza bir başka sorun çıkmaktadır. İtiraz mercii, itirazı kabul etmesi halinde itiraz konusunu oluşturan olayın esası hakkında karar verebilecek midir?

Yasal düzenleme metninde yer alan "İtiraz yerinde görülürse merci, aynı zamanda itiraz konusu hakkında da karar verir" hükmü ne şekilde anlaşılmalıdır?

Bu yasa hükmü itirazı kabul eden merciinin sadece "itiraz konusu" hakkında karar vermesi şeklinde anlaşılmalı ve uygulanmalıdır.

İtiraz mercii, itiraz konusu dışında dosyanın esası hakkında da değerlendirme yaparak yargılamayı sonuçlandıracak bir karar vermesi mümkün değildir.

Örneğin, görevsizlik kararını kaldıran merciin dosyanın esası hakkında karar vermesi mümkün değildir.

Örneğin, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararı kaldıran merciinin hükmü açıklaması söz konusu olamaz.

Nitekim Yargıtay, Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına yapılan itirazı inceleyen merciinin, itirazı yerinde görmesi hâlinde dosyayı hükmün açıklanması için yargılamayı yapan asıl mahkemesine göndermesi gerektiğini bazı kararlarında ifade etmektedir.[2]

İtirazın kararın yerine getirilmesinde etkisi

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 269/1 maddesine göre; itiraz, kararın yerine getirilmesinin geri bırakılması sonucunu doğurmayacaktır.[3] Bununla birlikte, kararına itiraz edilen makam veya kararı inceleyecek merci, kararın yerine getirilmesini geri bırakılmasına karar verebilir.

Yasal düzenlemeye göre yapılan itiraz, kararın yerine getirilmesini kendiliğinden durdurmayacaktır.

Bu genel kurala karşın gözlem altına alınma kararına karşı yapılan itiraz, kararın yerine getirilmesini durdurur (CMK m. 74). Ayrıca tutuklanması istenen şüpheli ve sanık hakkında tutuklama kararı verilmezse derhal serbest bırakılır (CMK m. 104). Burada karara karşı yapılan itiraz salıverme işlemini engellemeyecek ve kişi derhal salıverilecektir.

Bu istisnalar haricinde kararına itiraz olunan hâkim veya mahkeme veya inceleme mercii icranın ertelenmesine isteğe bağlı olmaksızın karar verebilecektir.

Örneğin; Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı’nın sanığa tebliğ edilmesi gerekir. Bununla birlikte bu karar tebliğ edilmeden tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazına bir şekilde başlanması da mümkündür. Çünkü KDAE kararının tebliğ edilmeden şüphelinin tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlanamayacağına ilişkin herhangi bir yasa veya yönetmelik hükmü bulunmamaktadır.

5271 sayılı CMK’nin 269/1 maddesi bu duruma işaret etmektedir. Buna göre; itiraz, kararın yerine getirilmesinin geri bırakılması sonucunu doğurmayacaktır. Yani yükümlü KDAE kararı tebliğ edilmese de kendiliğinden öğrenmesi halinde denetimli serbestlik uygulamasına katılabilir.

Burada şüphelinin kuruma müracaat ederek tedbirin infazına başladıktan sonra da hiçbir aşamada itiraz etmediği ve tedbirin infazına devam ettiği, bu nedenle kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının kesinleşmesi beklenmeden denetimli serbestlik ve tedavi tedbirinin infazına başlanmış olmasının dava şartının gerçekleşmesine bir etkisi olmayacağı gözetilmelidir.[4]

(Bu köşe yazısı, sayın Dr. Suat ÇALIŞKAN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)

-------------------

[1] YCGK, E: 2019/11-32, K: 2019/500, İtrz no.2011/402897, KT: 25.06.2019.

[2] Nitekim Ceza Genel Kurulunun 26.10.2010 tarihli ve 182-209 sayılı kararında aynı esaslar dile getirilmiştir. Ayrıca bkz.; YCGK, E: 2019/11-32, K: 2019/500, İtrz no.2011/402897, KT: 25.06.2019.

[3] 31.03.2005 tarih ve 25772 Mükerrer sayılı R.G.de yayımlanan, 23.03.2005 kabul tarihli ve 5320 sayılı Kanunun 7. maddesi hükmü gereğince, 1412 sayılı CMUK ve diğer kanunlarda yer alan acele itirazlar hakkında bu bölüm (CMK m. 267-271) hükümleri uygulanır.

[4] Y.10.CD, E: 2020/371, K: 2020/1487, T: 02.03.2020.