Eşler göz göze gelip, ele ele tutuştuktan sonra, söz kesilmesi akabinde, kına gecesi seremonisi;
Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar
Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar
Aşrı aşrı memlekete kız vermesinler
Aşrı aşrı memlekete kız vermesinler
Annesinin bir tanesini hor görmesinler
Annesinin bir tanesini hor görmesinler
Uçanda kuşlara malum olsun
Ben annemi özledim
Hem annemi hem babamı
Ben köyümü özledim
Babamım bir atı olsa binse de gelse
Babamım bir atı olsa binse de gelse
Annemin yelkeni olsa açsa da gelse
Annemin yelkeni olsa açsa da gelse
Kardeşlerim yollarımı bilse de gelse
Kardeşlerim yollarımı bilse de gelse
Uçanda kuşlara malum olsun
Ben annemi özledim
Hem annemi hem babamı
Ben köyümü özledim
Uçanda kuşlara malum olsun
Ben annemi özledim
Hem annemi hem babamı
Ben köyümü özledim
Nişan, nikâh, düğün seremonisinden sonra, “düğün pastasını kimin keseceği” sorunu da, “alternatif uyuşmazlık çözüm yolu” kullanılıp, “arabulucu” ya da “uzlaştırmacı” yardımı ile çözüme kavuştuktan sonra,
Takı töreninde; “hayatım, yaz deftere; eltimden 1 çeyrek altın (kutunun içinde altın var mı, bir bak, sonra boş kutu vermesin, hemen poşete koyma), görümcemden 1 tane Trabzon burma bilezik, kayınçodan kapalı zarf (içinde 5 lira var)” gibi büyük meseleler de halledildikten sonra, ver elini İsviçre.
İsviçre Alplerinde kayak tatili,
Karayip adalarında kalipso yaparak geçen günler,
“Karayip Korsanları 5 - Salazarın İntikamı”, “Karayip Korsanları 6 –
Kraken’in Dönüşü” film seti ziyareti,
“Jack Sparrow & Jonny Depp” ile çekilen selfie,
İnstagramda kırılan takipçi, beğeni, yorum rekorları derken…
Balayımız göz açıp kapayıncaya kadar geçti, eve dönüş yolu göründü.
Ee, cepte de 5 kuruş kalmadı haliyle.
Olsun hayatım.
Nasıl olsun hayatım ya? Para kalmadı diyorum.
Bak hayatım, su ihtiyacımızı yağmurdan karşılarız, karbondioksitle de besleniriz, bir belgeselde izlemiştim, Brezilyanın balta girmemiş amazon ormanlarındaki kabileler, havadan karbondioksit alıp, havaya oksijen veriyorlarmış, bir nevi fotosentez, klorofil üretir, onla beslenir, geçinir gideriz.
Bak bir de, yeni bir diyet kampanyası duydum, şöyle diyordu;
Yeni diyet kampanyamızın adı: “Stokları eritiyoruz!”
“Kutup ayısı gibi stokladığınız göbek yağlarınız, hiç yemek yemeseniz bile, 1 yıl sizi idare eder, seneye de Allah kerim…”
Senin göbek yağlarında, hiç yemek yemesen bile, seni 1 yıl idare eder,
Hayatım, bırak gırgırı ya…
Sonunda, Leyla ile Mecnun, Aslı ile Kerem, Ferhat ile Şirin’den sonra dördüncü örnek âşık olmaya aday çiftimiz arasında geçimsizlik baş gösterir.
Ve bir gün, gelin kızımız, sevgili eşi hakkında, “6284 sayılı kanunun 5/1-c maddesi gereğince “müşterek konuttan 2 ay uzaklaştırma tedbiri kararı” aldırır.
Eş, müşterek konuta yaklaşamamaktadır.
Bir gece, gelin kızımız, nakliyat kamyonunu, müşterek konutun kapısının önüne çektirip, tüm eşyaları, meşhur Türk sihirbaz “Zati Sungur” gibi yok eder. (gelin kızımızın, “Jack Sparrow & Jonny Depp” ile kaçtığını düşünüyoruz.)
Dördüncü örnek âşık olmaya aday çiftimiz arasında, derdest bir ayrılık davası da yoktur, verilmiş bir ayrılık kararı da mevcut değildir, sadece, eşin, “müşterek konuttan 2 ay uzaklaştırma tedbiri kararı” mevcuttur.
İşte Bu Makalemizde;
“6284 SK.-Müşterek Konuta Yaklaşmama Tedbiri”
“TMK 170-171-172.Md.-Ayrılık Kararı”
“TCK 142 Ve 167.Md.-Malvarlığına Karşı Suçlar” Yönünden;
Karşılaştırmalı İnceleme Yapmaya Çalışacağız
Buraya kadar okuduğunuz için teşekkürler, asıl aksiyon bundan sonra başlıyor;
Damadımız biraz utangaç. Utanmış, “aşkım, notere gidip, kendimize, düzenleme veya onaylama şeklinde, bir mal rejimi seçelim” diyememiş, Medeni Kanun da kalkmış, bunları, Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi içine sokuvermiş.
Damat, ev eşyalarını, evlilik birliğinin kurulmasından önce, kendi parasıyla almış.
Bir gece, gelin kızımız, nakliyat kamyonunu, müşterek konutun kapısının önüne çektirip, tüm eşyaları, meşhur Türk sihirbaz “Zati Sungur” gibi yok edip, “Jack Sparrow & Jonny Depp” ile kaçınca;
Damadımız; “eşim, hakkımda, “müşterek konuttan 2 ay uzaklaştırma tedbiri kararı” verildiği için, “mallarımı koruyamayacak durumda olmamdan yararlanarak, rızam dışında, bunları çalmıştır”, diye bir iddiada bulunup, Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunmuştur.
Şimdi, böyle bir iddiada haklılık payı var mı? Bunu değerlendirelim;
Türk Ceza Kanunu Yönünden Bir Değerlendirme:
“Sanık tarafından, müştekinin, “Müşterek Konuta Yaklaşmama Tedbiri Kararından” istifade edilerek yapılan çalma eylemi, “Kişinin malını koruyamayacak durumda olmasından yararlanarak yapılan hırsızlık suçunun” kanuni, maddi, manevi ve hukuka aykırılık unsurlarını oluşturabilecek midir?
1-Kanuni unsur
Kanuni unsur, işlenmiş bulunan bir fiilin ceza kanununda düzenlenen suç tanımına birebir uygun olmasıdır.
2-Maddi Unsur
Suçun meydana gelebilmesi için failin, bir fiil işlemesi gerekir. Fiilden kasıt, insanın kendi iradesiyle dış dünyayı değiştiren bir iş ortaya çıkarmasıdır.
3-Manevi Unsur
Suçu gerçekleştiren bir diğer unsur, kanuni unsuru mevcut hukuka aykırı fiilin isnat yeteneği var olan bir kimse tarafından bilerek ve isteyerek yapılmasıdır. Bu unsur aynı zamanda, ceza hukukunun evrensel ilkelerinden biri olan kusursuz suç ve ceza olmaz ilkesinin suçu oluşturan unsurlara yansımasıdır. Bir eylem tüm unsurları taşısa bile, kişinin kastı yoksa manevi unsur yokluğu nedeniyle kişinin eylemi cezayı gerektirmeyebilir.
4-Hukuka Aykırılık Unsuru
İşlenen fiil hukuk düzeniyle uyuşmazlık içindeyse hukuka aykırılık unsuru tamamlanır. İlke olarak kanuni unsuru gerçekleştiren bir hareket hukuka aykırıdır.
Kanun, bu suçların, haklarında ayrılık kararı verilmiş olan eşlerden birinin… zararına olarak işlenmesi halinde indirimli ceza müeyyidesi öngörmekte, müşterek konuttan uzaklaştırma tedbiri kararı verilmiş olanların zararına işlenmesi halinde ise, bu yönde bir indirimli ceza müeyyidesi öngörmemektedir.
“Nullum Crimens Nulla Poena Sine Lege”
“Kanunsuz Suç ve Ceza Olmaz”
İlkesi gereğince, cezalar ve suçlar ancak yasalar tarafından gösterilebilecek, diğer deyişle kanun dışında suç ve ceza getirilemeyecektir.
Ve özel hüküm, genel hükme tercih edilecektir. TCK 167 madde hükmü, TCK 142. madde hükmünden daha özel bir hüküm olduğundan, 167, 142’ye tercih edilecektir.
-Peki, bu durumda damat beyin, “mallarımı koruyamayacak durumda olmamdan yararlanarak, bunları çalmıştır” iddiası ne şekilde yorumlanabilir?
-Bu durumda, gelin kızımız, şahsi cezasızlık hakkına sahip midir?
TCK 142/2-a maddesi uygulanarak sanık hakkında cezalandırılma yoluna mı gidilecektir, yoksa TCK 167/1-a uygulanmak suretiyle, sanık hakkında, şahsi cezasızlık sebebi mi uygulanacaktır?
Şahsî cezasızlık sebebinin söz konusu olduğu durumlarda, ilgili kişinin sadece cezaî sorumluluğuna gidilmeyecek ancak, işlenen fiil, suç oluşturma özelliğini devam ettirecektir.
Bizce, TCK’ de yapılacak bir kanun değişikliği ile birlikte bu sorun çözülebilir.
Kanun Değişikliği Teklifi Örneği
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na
5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nda değişiklik yapılması hakkında kanun teklifi ve gerekçesi ek’te sunulmuştur.
Gereğini saygılarımızla arz ederiz. 14.12.2018
Ersen UYAR
Avukat
Gerekçe
İzlenen suç politikası nedeniyle, aralarında belli akrabalık ilişkisi bulunan kişilerin, birbirlerinin malvarlığına karşı işlemiş bulundukları suçlardan dolayı cezalandırılmamaları kabul edilmiştir. Şahsî cezasızlık sebebinin söz konusu olduğu durumlarda, ilgili kişinin sadece cezaî sorumluluğuna gidilemez. İşlenen fiil, suç oluşturma özelliğini devam ettirmektedir.
Yapılacak Kanun değişikliği ile birlikte, özel hüküm TCK 167, genel hüküm TCK 142’ye tercih edilemeyecek, 167 ve 142. maddeler arasında yollama yapılacak, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası da, yarı oranında indirilecektir.
Şahsî cezasızlık sebepleri, toplumsal hassasiyetler gözetilerek, bir nebze de olsa daraltılacak, Türk toplumunun çekirdeğini oluşturan “Ailenin” temelleri ve yapısı korunacak ve cezada yapılacak yarı oranında indirim de, hakça ve adilane bir çözüm olarak görülecektir.
Teklifle birlikte, şahsî cezasızlık sebeplerinin istisnaları olan, yağma ve nitelikli yağma eylemi yanına, 6284 sayılı kanunun 5/1-c maddesi gereğince “müşterek konuttan uzaklaştırma tedbiri kararı verilenler” hariç, fıkrası da eklenerek, istisnalı suç sayısı üçe yükseltilerek genişletilmekte, malvarlığına karşı suçların, şahsi cezasızlık sebebi veya cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebepler ise daraltılmaktadır.
Şahsi cezasızlık sebebi veya cezada indirim yapılmasını gerektiren, ceza ve suç, yasa tarafından gösterildiğinden, kanun dışında suç ve ceza getirilememesi durumu olan;
“Nullum Crimens Nulla Poena Sine Lege”
“Kanunsuz Suç ve Ceza Olmaz” ilkesinin de, uygulama alanı bulamayacağı düşünülmektedir.
5237 Sayılı Türk Ceza Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu
Madde 167- (1) Yağma ve nitelikli yağma ve 6284 sayılı kanunun 5/1-c maddesi gereğince “müşterek konuttan uzaklaştırma tedbiri kararı verilenler” hariç, bu bölümde yer alan suçların; (malvarlığına karşı suçlar); zararına olarak işlenmesi halinde, ilgili akraba hakkında cezaya hükmolunmaz.
167/1 maddesine yağma ve nitelikli yağma cümlesinden sonra gelmek üzere, “6284 sayılı kanunun 5/1-c maddesi gereğince, müşterek konuttan uzaklaştırma tedbiri kararı verilenler” fıkrası eklenmiştir.
(2) Bu suçların, haklarında ayrılık kararı verilmiş olan eşlerden birinin cümlesinden sonra gelmek üzere, haklarında, “6284 sayılı kanunun 5/1-c maddesi gereğince, müşterek konuttan uzaklaştırma tedbiri kararı verilenler”…zararına olarak işlenmesi halinde; ilgili akraba hakkında şikâyet üzerine verilecek ceza, yarısı oranında indirilir.
167/2. maddesine de “haklarında ayrılık kararı verilmiş olan eşlerden birinin” cümlesinden sonra gelmek üzere; “haklarında, 6284 sayılı kanunun 5/1-c maddesi gereğince, müşterek konuttan uzaklaştırma tedbiri kararı verilenler” fıkrası eklenmiştir.
5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu
Onuncu Bölüm
Malvarlığına Karşı Suçlar
Hırsızlık
Madde 141- (1) Zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden alan kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir.
Madde Gerekçesi
Madde metninde, hırsızlığın temel şekli tanımlanmıştır. Buna göre, taşınır malın alınmasının suç oluşturabilmesi için, zilyedinin rızasının bulunmaması gerekir. Rızanın geçerli olması için bulunması gereken koşulların varlığı hâlinde zilyedin rızası bir hukuka uygunluk nedeni teşkil edecek ve suç oluşmayacaktır.
Hırsızlık suçunun oluşabilmesi için, failin kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla hareket etmesi yeterli olup, bunun fiilen temini şart değildir. Bu yarar, maddî veya manevî olabilir.
Almak fiilinden maksat, suçun konusunu oluşturan mal üzerinde mağdurun zilyetliğine son verilmesi, mağdurun suç konusu eşya üzerinde zilyetlikten doğan tasarruf haklarını kullanmasının olanaksız hâle gelmesidir. Bu tasarruf olanağı ortadan kaldırılınca suç da tamamlanır.
Maddenin ikinci fıkrasında, ekonomik bir değer taşıyan her türlü enerji, taşınır mal sayılmıştır. Buna göre, elektrik enerjisi, gazlar, tabiî veya sun’i buharlar da hırsızlık suçunun konusunu oluşturabilecektir.
Madde 142-
(2) Suçun;
a) Kişinin malını koruyamayacak durumda olmasından yararlanarak işlenmesi hâlinde, beş yıldan on yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
Madde Gerekçesi
Maddenin ikinci fıkrasında, hırsızlık suçunun birinci fıkraya nazaran daha ağır cezayı gerektiren nitelikli şekilleri düzenlenmiştir.
İkinci fıkranın (a) bendine göre, hırsızlık suçunun kişinin malını koruyamayacak durumda olmasından veya ölmesinden yararlanılarak işlenmesi, suçun temel şekline nazaran daha ağır ceza ile cezalandırılmasını gerektirmektedir. Mağdurun trafik kazası geçirmiş olması, aklî veya bedensel bir hastalık veya sakatlıkla malul olması, malını koruyamayacak durumda olmasının örneklerini oluşturmaktadır. Hatta bir yakınının ölüm haberini almış olmaktan doğan büyük bir üzüntünün neden olduğu bir panik hâlinin de aynı durumu doğurmuş bulunması olanaklıdır.
Kişinin örneğin geçirmiş bulunduğu kaza sonucunda ölmüş olmasından yararlanılarak üzerindeki veya yanındaki eşya hakkında hırsızlık suçunun işlenmiş olması da bu bent kapsamında mütalâa edilmiştir.
Bu bent hükmünün uygulanabilmesi için, kişinin malını koruyamayacak duruma fail tarafından getirilmemiş olması gerekir. Aksi takdirde, duruma göre, yağma suçunun veya bir başka suçu işlemek amacıyla kasten öldürme suçunun oluştuğunu kabul etmek gerekir.
Şahsi cezasızlık sebebi veya cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebep
Madde 167- (1) Yağma ve nitelikli yağma hariç, bu bölümde yer alan suçların;
a) Haklarında ayrılık kararı verilmemiş eşlerden birinin zararına olarak işlenmesi halinde... ilgili akraba hakkında cezaya hükmolunmaz.
(2) Bu suçların, haklarında ayrılık kararı verilmiş olan eşlerden birinin… zararına olarak işlenmesi halinde; ilgili akraba hakkında şikayet üzerine verilecek ceza, yarısı oranında indirilir.
Madde Gerekçesi
İzlenen suç politikası nedeniyle, aralarında belli akrabalık ilişkisi bulunan kişilerin birbirlerinin malvarlığına karşı işlemiş bulundukları suçlardan dolayı cezalandırılmamaları kabul edilmiştir. Ancak, yağma ve nitelikli yağma suçları açısından bu şahsî cezasızlık sebebinden yararlanma kabul edilmemiştir. Şahsî cezasızlık sebebinin söz konusu olduğu durumlarda, ilgili kişinin sadece cezaî sorumluluğuna gidilemez. İşlenen fiil, suç oluşturma özelliğini devam ettirmektedir.
Maddenin ikinci fıkrasında ise, malvarlığına karşı işlenen ve birinci fıkra kapsamına giren suçlardan dolayı cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsî nedenler gösterilmiştir.
4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu
I. Boşanma veya ayrılık
Madde 170- Boşanma sebebi ispatlanmış olursa, hâkim boşanmaya veya ayrılığa karar verir.
Dava yalnız ayrılığa ilişkinse, boşanmaya karar verilemez.
Dava boşanmaya ilişkinse, ancak ortak hayatın yeniden kurulması olasılığı bulunduğu takdirde ayrılığa karar verilebilir.
II. Ayrılık süresi
Madde 171- Ayrılığa bir yıldan üç yıla kadar bir süre için karar verilebilir. Bu süre ayrılık kararının kesinleşmesiyle işlemeye başlar.
III. Ayrılık süresinin bitimi
Madde 172- Süre bitince ayrılık durumu kendiliğinden sona erer.
Ortak hayat yeniden kurulmamışsa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.
Boşanmanın sonuçları düzenlenirken ilk davada ispatlanmış olan olaylar ve ayrılık süresinde ortaya çıkan durumlar göz önünde tutulur.
Türk Medeni Kanunu - Türk Ceza Kanunu - 6284 SK. İlişkisi Yönünden Bir Değerlendirme
Ayrılık Davaları, ülkemizde pek fazla rastlanılan davalardan değil. Boşanma, Ayrılığı da içine alıyor ancak, Ayrılık, Boşanmanın hüküm ve sonuçlarını doğurmuyor. Boşanmış olanlar bile “eşimden ayrıldım” diyor. Bu nedenle, anlam karmaşası yaşanıyor.
Ayrılık davaları, TMK 170 - 171 - 172. maddelerde düzenlenmiş ve Hâkim tarafından 1 ila 3 yıl arası bir süre, ayrılık kararı verilebiliyor.
TCK 167/2. madde yollamasıyla, TCK 142/2/A maddesi gereğince ilgili kadın eş hakkında, malvarlığına karşı suçlar kapsamında, "Kişinin malını koruyamayacak durumda olmasından yararlanarak hırsızlık suçunun işlenmesi" hâlinde, beş yıldan on yıla kadar hapis cezasına hükmolunuyor ve bu suçların, "haklarında ayrılık kararı verilmiş olan eşlerden birinin… zararına olarak işlenmesi hâlinde"; ilgili akraba hakkında şikâyet üzerine verilecek ceza, yarısı oranında indiriliyor.
Ancak, "Ayrılık Davası sonunda verilen Ayrılık Kararları, TCK'de, "kişinin malını koruyamayacak durumda olduğu bir hâl" olarak yer aldığı hâlde, "6284 Sayılı Kanunun 5/1-c maddesinde geçen “müşterek konuttan uzaklaştırma tedbiri kararı” ise, "kişinin malını koruyamayacak durumda olduğu bir hâl” olarak, TCK'de yer almamaktadır.
5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nda, bu yönde bir değişiklik yapılması gerektiği kanaatindeyiz.
Bu arada, "Jack Sparrow & Jonny Depp"; "Karayip Korsanları 6 - Kraken’in Dönüşü" filminde oynayacak mı?
2020 “Karayip Korsanlarının” Final Yılı olabilir mi?
Bekleyip, göreceğiz…