Teknolojinin yaygınlaşmasıyla birlikte birçok işyerinde güvenlik, iş sağlığı ve iş disiplini gerekçeleriyle kamera sistemleri kullanılmaktadır. Ancak bu sistemlerin nerelere yerleştirileceği, hangi amaçlarla kullanılacağı ve hangi sınırlar içinde kalınacağı, özellikle çalışanların temel hakları bakımından ciddi önem taşımaktadır. Kamera sistemleriyle yapılan izleme faaliyetleri; özel hayatın gizliliği, kişisel verilerin korunması ve iş hukukundan doğan yükümlülükler çerçevesinde sınırlandırılmıştır. Özellikle çalışanların dinlenme odaları, soyunma alanları veya tuvaletler gibi özel alanlara kamera yerleştirilmesi, hukuka aykırı uygulamalara yol açabilmektedir.

1. Kamera Kayıtlarının Hukuki Çerçevesi

İşverenin işyerine kamera sistemi kurması prensipte mümkündür. Bu durum, işverenin yönetim hakkı ve iş sağlığı–güvenliği yükümlülükleri kapsamında değerlendirilir. Ancak bu yetki sınırsız değildir; Anayasa, KVKK, İş Kanunu ve TCK gibi çeşitli düzenlemelerle çerçevelenmiştir.

6698 sayılı KVKK’nın 4. maddesi uyarınca kişisel verilerin işlenmesi hukuka ve dürüstlük kurallarına uygun olmalı, belirli, açık ve meşru amaçlarla işlenmeli, amaçla bağlantılı, sınırlı ve ölçülü olmalı ve ilgili mevzuatta öngörülen süre kadar muhafaza edilmelidir. Ve bu kamera kayıtları da kişisel veri niteliğindedir.

KVKK kapsamında açık rıza, belirli bir konuya ilişkin, bilgilendirmeye dayanan ve özgür iradeyle açıklanan rızadır. İşçinin rızası genel ve belirsiz bir şekilde değil; kamera izleme faaliyetinin kapsamı, amacı, kayıtların nerede saklanacağı, kimlerin erişeceği gibi hususları açıkça içerecek biçimde alınmalıdır. İş sözleşmesine genel bir “kameralarla izlemeyi kabul ediyorum” ibaresi koymak tek başına yeterli değildir. Rızanın geçerli olabilmesi için çalışana aydınlatma metni verilmesi, gerekli durumlarda ayrıca açık rıza beyanı alınması gerekir.

Anayasa’nın 17. maddesi herkesin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkını, 20. maddesi ise özel hayatın gizliliğini güvence altına alır. Kameraların özel alanlara yöneltilmesi bu hakların ihlali anlamına gelir. AYM’nin 2014/1970 başvuru numaralı kararında da bu husus vurgulanmıştır.

TCK m.134’e göre ise, kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlal eden kimseye hapis cezası verilir. Dinlenme alanları, soyunma odaları ve tuvaletler gibi özel mahremiyet alanlarına kamera yerleştirilmesi, bu madde kapsamında suç teşkil eder.

4857 sayılı İş Kanunu’nun 75. maddesi gereğince işveren, çalışanlara ait bilgileri dürüstlük kurallarına uygun olarak işlemeli ve gizli kalması gereken bilgileri ifşa etmemelidir. Kamera kayıtları da bu koruma kapsamındadır.

2. Dinlenme Alanlarında Kamera Kullanımı

Dinlenme odaları, soyunma alanları, yemekhaneler ve tuvaletler, çalışanların özel alanlarıdır. Bu alanlara kamera yerleştirilmesi KVKK’ya aykırıdır; çünkü meşru bir veri işleme amacı bulunmaz ve ölçülülük ilkesi ihlal edilir. Ayrıca Anayasa’ya aykırıdır ve TCK’ya göre suç teşkil eder. KVK Kurulu da bu tür yerlerde kameranın açıkça hukuka aykırı olduğunu belirtmiştir.

3. Çalışanların Başvuru Hakları

Hukuka aykırı kamera uygulamalarıyla karşılaşan çalışanlar:

- İşverene yazılı başvuru yapabilir,

- KVKK Kurumu’na şikâyet edebilir,

- Cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunabilir,

- Tazminat davası açabilir,

- Haklı nedenle fesih hakkını kullanabilir.

4. Sonuç

İşyerlerinde kamera sistemlerinin kurulması ve kullanılması, işverenin yönetim hakkı çerçevesinde meşru bir araç olabilir. Ancak bu hak; Anayasa, KVKK, İş Kanunu ve TCK ile çizilmiş sınırlar içerisinde kullanılmalıdır. Kamera ile izleme uygulamaları, çalışanların yalnızca iş sağlığı ve güvenliği veya işyerinin korunması gibi meşru ve somut amaçlara hizmet etmeli; keyfî, sürekli ve her alanı kapsayacak biçimde olmamalıdır.

Özellikle dinlenme alanları, soyunma odaları ve tuvaletler gibi mahremiyetin yoğun olduğu yerlerde kamera bulundurulması, hem kişisel verilerin korunması hukukuna, hem özel hayatın gizliliğine ilişkin anayasal güvencelere, hem de TCK m.134 kapsamında cezai sorumluluğa açık bir şekilde aykırıdır. Bu tür uygulamalar, işveren açısından yalnızca idari para cezası değil, aynı zamanda cezai yaptırım ve tazminat sorumluluğu doğurabilecek ciddi ihlaller niteliğindedir.

İşverenlerin, kamera sistemi kurmadan önce hukuki sınırları titizlikle gözetmeleri; çalışanları açık şekilde bilgilendirmeleri, gerekli durumlarda açık rıza almaları ve sistemi ölçülülük–şeffaflık ilkeleri doğrultusunda tasarlamaları gerekir. Aksi hâlde, sadece kurumsal itibarı zedeleyen değil, aynı zamanda yargısal süreçlere ve yaptırımlara yol açabilecek ihlaller ortaya çıkar.

Çalışanlar açısından ise; kamera uygulamalarının hukuka aykırı olması durumunda KVKK Kurumu’na başvuru, suç duyurusu ve tazminat davası açma gibi etkili yollar bulunmaktadır. Dolayısıyla bu alanda hem işverenlerin yükümlülüklerini bilmeleri hem de çalışanların hak arama yollarını etkin biçimde kullanabilmeleri büyük önem taşır.