Haczedilen şey, borçlunun elinde olmayıp da üzerinde mülkiyet veya diğer bir ayni hak iddia eden üçüncü kişi nezdinde bulunursa, bu kişi yedieminliği kabul ettiği takdirde bu mal muhafaza altına alınmaz. İcra müdürü, üçüncü kişi aleyhine icra mahkemesinde istihkak davası açması için alacaklıya yedi gün süre verir. Bu süre içinde icra mahkemesine istihkak davası açılmaz ise üçüncü kişinin iddiası kabul edilmiş sayılır. Alacaklı tarafından süresinde açılan dava sonuçlanıncaya kadar, haczedilen malın satışı yapılamaz. Haczin, üçüncü kişinin yokluğunda yapılması ve üçüncü kişi lehine istihkak iddiasında bulunulması halinde de bu fıkra hükmü uygulanır.

I.GENEL OLARAK

Bir mahcuz ancak; borçlu elinde, borçlu ile birlikte üçüncü şahsın elinde ya da borçlunun elinde olmayıp üçüncü şahsın zilyetliğinde iken haczolunabilir. Haczin geçerli olabilmesi için ise alacaklı/vekili talebiyle birlikte icra dosyası kapsamında verilmiş bir haciz kararı olması, (kesin haciz, ihtiyati haciz, tamamlama haczi, ilave haciz) verilen haciz kararının icra memuru tarafından mahallinde tanzim edilen bir tutanak ile zapt altına alınması gerekmektedir.

Mahalde tanzim olunan haciz tutanağının kanunun emrettiği şekli ile düzgün tutulması büyük önem arz etmektedir. Zira ilk bakışta istihkak iddiasının doğru bir şekilde değerlendirilebilmesi tutanağa neyin yazıldığı ile mümkün olup, icra müdürü tarafından ancak haciz mahallinde tanzim olunan tutanak ve buna bağlanan ekler ile birlikte istihkak iddiası hakkında bir değerlendirme yapılabilmektedir.

İcra ve iflas kanunu, icra ve iflas dairesince tutulan tutanaklara büyük bir önem atfetmektedir. Öyle ki icra dairesi tarafından tutulan tutanakların hilafı sabit oluncaya kadar geçerli olacağını İİK 8/son madde düzenlemesi ile hüküm altına almıştır.

Haciz zaptının düzenlenmesine ilişkin olarak İİK 85/2 fıkrası ile haczi yapan memurun haciz mahallindeki tüm beyanları tutanağa geçirmek zorunda olduğuna hükmetmiş, memurun herhangi bir tereddüt görsün yahut görmesin haciz mahallinde hazır bulunan kimseleri beyana davet etmek zorunda olduğunu ve yine İİK85/Son madde düzenlemesi ile haczi koyan memurun borçlu ile alacaklının menfaatlerini mümkün olduğunca telif etmekle mükellef olduğunu düzenlemiştir.

İİK 96, 97 ve 99 madde bağlamında istihkak iddiası hakkında ispat külfetinin kimde olduğunu saptamak için tanzim olunan haciz tutanağı büyük bir öneme sahiptir. Öte yandan mahalde hazır bulunmayan ve lehine istihkak iddiasında bulunulan üçüncü kişi adına istihkak iddiası değerlendirilirken; üçüncü şahıs lehine istihkak iddiasında bulunan kimsenin bu iddiayı ileri sürmeye yetkili olup olmadığı, üçüncü şahıs çalışanlarının istihkak iddiasında bulunmaya bir hakkının bulunup bulunmadığı, üçüncü şahıs adresinde borçlu akrabalarınca yapılan istihkak iddiasının kabulünün mümkün olup olmadığı, haciz mahallinde borçlunun bizzat bulunması ve üçüncü şahıs lehine istihkak iddiasında bulunması halinde bu iddianın nasıl değerlendirilmesi gerektiği pratik uygulama açısından büyük önem arz etmektedir.

Öte yandan borçluya herhangi bir şekilde tebligat yapılmayan ve borçluya aidiyeti tespit edilemeyen bir adreste alacaklı vekilinin talebi üzerine haciz yapılması halinde İİK 99 maddesine göre işlem yapılması gerektiği,

Borçlu şirket sahibi ya da ortağının başka bir şirketteki ortaklılığından kaynaklanan borç nedeniyle takip dışı üçüncü şahıs şirkette haciz yapılması halinde İİK 99 maddesine göre işlem yapılması gerektiği,

Borçluya ödeme emri tebliğ edilen adreste borçludan başka bir üçüncü şahıs olduğunun tespit edilmesi halinde İİK 99 maddesine göre işlem yapılması gerektiği,

Borçlu gerçek kişi hakkında başlatılan takip kapsamında üçüncü kişi ticaret şirketinde bulunan ortaklığı nedeniyle şirket adresinde yapılan haciz nedeniyle İİK 99 maddesine göre işlem yapılması gerektiği,

Borçlunun oğluna ait işyerinde yapılan haciz kapsamında İİK 99 maddesine göre alacaklıya üçüncü kişiye karşı istihkak davası açmak üzere 7 gün süre verilmesi gerekeceğine dair Yargıtay’ın yerleşik içtihat ve uygulamalarının olduğu bu kapsamda üçüncü şahıs istihkak iddiasını değerlendirirken yüksek mahkeme kararlarının özenle incelenmesi büyük önem arz etmektedir.

II. PRATİK UYGULAMADA KARŞILAŞILAN SORUNLAR

İcra ve iflas kanunu kapsamında pratik uygulamada, uygulama birliğinden çok öte haciz mahallinde icra memurunca yukarıda kısaca bahsedilen yasa maddeleri uyarınca haciz için gidilen mahallin kime ait olduğunun tespit edilmesi, haczi uygulayan memurun başlıca görevidir. Nihai itibar ile icra memuru, İİK 85/2 maddesi kapsamında borçlu yahut malı elinde bulunduran kimseyi beyana davet etmek zorunda olup bu beyanları tutanağa geçirmekle mükelleftir. Tutanağa beyan veren üçüncü kişinin bir şirket olması halinde geçerli bir istihkak iddiası sayılabilmesi için o şirketin yetkilisi yahut vekili, gerçek kişi olması halinde ise bizzat kendisi yahut vekili tarafından iddia edilen beyanların tutanağa geçirilmesi büyük önem arz etmektedir. Aksi surette yetkisi olmayan kişilerce beyanda bulunulan istihkak iddiasının kabulü yanılgılı bir sonuç doğurur.

Yetkili kişilerce istihkak iddiasına ilişkin beyanda bulunulması halinde mahallinde tanzim olunan haciz zaptına,

- Gelinen adresin takip dışı üçüncü kişi şirkete ait olduğunun derç ettirilmesi,

- Yapılan hacze açıkça itiraz ederek istihkak iddiasında bulunulması,

- Haciz mahallinin takip dışı üçüncü kişiye ait olduğunu tevsik eden belgeler ile mahcuzlara ilişkin faturaların ibrazı önemlidir.

Bu durumda, memur tarafından haczedilen mahcuzun üçüncü şahıs nezdinde bulunduğunun tespiti halinde, bu kişi yedieminliği kabul ettiği takdirde haczedilen mal muhafaza altına alınamaz. Ve İcra müdürü üçüncü kişi hakkında dava açmak üzere alacaklıya yedi gün süre verir. Bu süre içinde istihkak davası açılmaz ise üçüncü kişinin iddiası kabul edilmiş sayılır.

Hemen açıklamakta yarar görüyoruz ki istihkak davasının açılmaması halinde bir daha aynı üçüncü kişiye hacze gidilemeyeceğine mi yoksa üçüncü kişi nezdinde bulunan başkaca mallar için yeni bir haciz kararı ile daha evvel hakkında istihkak davası açılmayan mallar yönünden herhangi bir işlem yapılıp yapılamayacağı tartışmalıdır. Kanaatimce dava açılması için verilen süre sadece haczedilen mallar yönünden olup yeni bir haciz ile başkaca mallar hakkında istihkak iddiasının yeniden değerlendirilmesi gerekmektedir. O halde icra müdür tarafından alacaklıya dava açmak üzere yedi günlük süre verilmesi sadece üzerinde haciz tatbik edilen mahcuzları kapsar. Başka bir deyişle üzerine hiç haciz uygulanmayan mallar için alacaklının talebi doğrultusunda yeniden haciz kararı verilebilir.

Alacaklı tarafından süresi içinde açılan istihkak davası sonuçlanıncaya kadar haczedilen mal satılamaz. Haczin üçüncü kişinin yokluğunda yapılması ve üçüncü kişi lehine istihkak iddiasında bulunulması halinde de bu fıkra hükmü uygulanır.

İcra ve iflas kanunu, mahcuz malların muhafaza tedbirleri başlıklı bölümü altında düzenlenen taşınırların muhafazası 88/2 madde düzenlemesinde “üçüncü şahsın elinde bulunan taşınır mallar haczedildiğinde, üçüncü şahsın kabulü halinde, üçüncü şahsa yediemin olarak bırakılır.” Amir hükmünden hareket ile haczedilen malın yedieminliğinin üçüncü şahıs tarafından kabulü halinde muhafaza altına alınmayacağını düzenleyerek bu durumu salt alacaklının muhafaza talebiyle sınırlamamıştır. Kanunun anılan bu düzenleme ile yalın bir halde izah ettiği şekilde uygulanmaması halinde üçüncü kişilerin mağduriyetlerinde telafisi mümkün olmayan zararlara sebebiyet verilebileceği düşünülerek kanun hükmü icabınca üçüncü şahsa yediemin olarak hacizli malın teslimi gerekir.

III. GÜNCEL YARGI KARARLARI

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2021/5 Esas ve 2021/1114 Karar

Somut olayda, icra müdürlüğünce, 18/06/2014 tarihli haciz müzekkeresi ile üçüncü kişi bankadan, borçlunun bankadaki haczi kabil nitelikteki hesapları ile fon ve mevduatlarının haczinin istendiği, bankaca verilen 25/06/2014 tarihli cevapta, borçlu ... Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile aralarındaki kredi ilişkisi nedeniyle banka alacağının doğması halinde, kredi sözleşmeleri uyarınca ve/veya mevzuattan kaynaklanan takas/mahsup, rehin/hapis haklarınının kullanılacağının, haczin taraflarına bildirilen miktar için borçlunun haczedilebilir hesaplarına banka hak ve alacağından ve önceki tarihli işlenmiş takyidatlardan sonra gelmek üzere sıraya işlendiğinin bildirildiği, icra müdürlüğünün şikayete konu 14/07/2014 tarihli kararı ile, borçlunun haczedilen hesaplarından borca yeter kadarının icra dosyasına gönderilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.

Haciz yazısının icra dairesinde yazıldığı tarihte haciz tamamlanmış olup, üçüncü kişi durumundaki bankanın haciz yazısına karşı, “mevduat üzerinde rehin hakkının olduğunu” ileri sürmesi istihkak iddiası niteliğindedir. Bu durumda icra müdürünün İİK'nun 99. maddesindeki kurallara göre işlem yapması gerekirken paranın bankadan istenmesi yasaya aykırıdır.

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2019/2919 Esas ve 2020/2328 Karar

Mahkemece bozma öncesinde asıl davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiş, asıl dosyaya ilişkin verilen kararı davacı alacaklı vekili temyiz etmemiştir. Birleşen dosyaya yönelik bozma kararı verilmiştir. Ne var ki, Mahkemece bozma ilamına uyulmasına rağmen, asıl dava yönünden esastan inceleme yapılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Öte yandan, uyulan bozma ilamında birleşen dosya eksik incelemeden bozulmasına rağmen, Mahkemece davanın süresinde açılmadığından bahisle reddine karar verilmesi hatalı olmuştur. Kaldı ki, haciz sırasında üçüncü kişi vekili istihkak iddiasında bulunmuş olup, Ünye 3.İcra Hukuk Mahkemesinin 21.12.2012 tarihli, 2012/ 17-5 Esas ve Karar sayılı kararı ile, takibin devamına, kararın tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde üçüncü şahsın dava açmakta muhtariyetine karar verilmiş, anılan kararın üçüncü kişiye tebliğ edilmediği anlaşıldığından, davanın süresinde açıldığının da kabulü gerekirken, davanın süre yönünden reddine karar verilmesi de usul ve yasaya aykırı olmuştur.

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2016/7620 Esas ve 2019/2631 Karar

Dava, alacaklının memur muamelesini şikayeti ile terditli olarak açtığı İİK’nin 99. maddesine dayalı istihkak iddiasının reddi talebine ilişkindir.

Mahkemece davacının şikayet talebinin reddine karar verildiğine göre, terditli talep hakkında da karar verilmesi gerekmektedir. İstihkak davalarına İİK’nin 97/11. maddeleri hükmünce genel hükümler dairesinde ve basit yargılama usulüne göre bakılır. İcra Mahkemesince takip konusu alacak ile mahcuz malların değerinden hangisi az ise o değer üzerinden peşin nispi harç alınmak suretiyle, harç tamamlattırılarak duruşma açılması, anlaşmazlığın istihkak davası prosedüründe tarafların delilleri toplanarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yanılgıya düşülerek şikayetin reddine karar verilmesi ile yetinilmesi hatalı olduğundan hükmün bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2016/21598 Esas ve 2019/11503 Karar

Dava, alacaklının İİK'nin 99. maddesine dayalı istihkak iddiasının reddi talebine ilişkindir.

Bu tür davaların dinlenebilmesi için ön koşul, malın üçüncü kişi elinde haczedilmesi üzerine üçüncü kişi tarafından haczedilen mal üzerinde mülkiyet veya rehin hakkı gibi sınırlı bir ayni hakka vs. dayanarak istihkak iddiasında bulunulmasıdır. İstihkak iddiası, tüzel kişilerde tüzel kişiyi temsile yetkili organlarca, gerçek kişilerde ise ya kendisi tarafından ya da bu kişiyi temsile yetkili kişilerce ileri sürülebilir. Tüzel kişiyi veya gerçek kişiyi temsil yetkisi olmayan kişinin yaptığı iddia, geçerli bir istihkak iddiası sayılmaz.

Somut olayda, dava konusu yapılan haciz sırasında üçüncü kişi yararına istihkak iddiasında bulunan kişinin Bodrum Belediyesinde çevre mühendisi olarak çalıştığı, anılan şahsın, üçüncü kişi yararına istihkak iddiasında bulunmaya yetkili olmadığı, bu durumda davalı üçüncü kişi lehine geçerli bir istihkak iddiası bulunmadığı sabittir.

Davalı üçüncü kişi tarafından hacizden itibaren İİK’nin 96/3. maddesinde belirtilen 7 günlük süre içerisinde yapılmış bir istihkak iddiası da bulunmamaktadır.

IV. İCRA MÜDÜRÜNÜN İSTİHKAK İDDİASINI DEĞERLENDİRİKEN DİKKAT ETMESİ GEREKEN HUSUSLAR

İcra müdürü üçüncü şahsın istihkak iddiasını değerlendirir iken ;

- Takipte ödeme emrinin kesinleştiği adresin haciz adresi olup olmadığının gözetilmesine,

- Borçlu ile üçüncü şahsın benzer ortaklık yapılarında olup olmadığına,

- Borçlu ile üçüncü şahsın benzer iş kollarında faaliyet gösterip göstermediği,

- Ticari unvanı ile ticari markanın aynı ve benzer şeyler olmadığı,

- Borçlu ile üçüncü şahıs çalışanlarının bir ve beraber olup olmadığı,

- Haciz yapılan adresin aidiyetinin tespit edilmesinde vergi levhası, kira kontratı, elektrik, su, telefon faturası, yönetim hizmet giderlerine ilişkin faturanın kim adına düzenlendiğinin dikkate alınması,

- Sosyal medya üzerinden haciz mahalline ilişkin yapılan bildirimlerin sadece ve tek başına takibin devamı hakkında karar vermek üzere yeterli olmadığı,

- Haciz mahallinde borçlu ve alacaklının birlikte ticaret yaptığına ilişkin ticari defter, kaşe ve ticari evrakların bulunmasının dikkat çekici delil olabileceği,

- Üçüncü kişi lehine istihkak iddiasında bulunan kimsenin geçerli bir istihkak iddiasında bulunması ve iddiasının kabul edilebilmesi için beyanda bulunanın üçüncü şahıs şirket yetkilisi olup olmadığı hususuna dikkat edilmesi gerektiği,

- Mahallinde yapılan evrak araştırması kapsamında borçlu hakkında alacaklının iddiasından başka adreste herhangi bir bilgi ve belgenin bulunamaması gibi hususları değerlendirerek somut dosya üzerinden karar vermesi gerekmektedir.

V. SONUÇ

Haczedilen şey borçlunun elinde olmayıp da üzerinden mülkiyet veya diğer bir ayni hak iddia eden üçüncü kişi elinde bulunup haczedilmesi halinde, üçüncü şahsın yedieminliği kabulü halinde söz konusu malın muhafaza altına alınamayacağı, icra müdürünün alacaklıya üçüncü kişi aleyhine icra hukuk mahkemesinde dava açmak için yedi gün süre vermesi gerektiği, bu süre içinde dava açılmaz ise hacizli mallar yönünden istihkak iddiasını kabul etmiş sayılacağı, alacaklı tarafından yedi günlük süre içinde dava açılması halinde dava sonuçlanıncaya kadar bu malların satışının yapılmasının mümkün olmadığı, haczin üçüncü kişinin yokluğunda yapılmış olması halinde ve üçüncü kişi lehine istihkak iddiasında bulunulmuş olması halinde de bu fıkra hükmünün uygulanması pratik uygulamada büyük önem arz etmektedir.

Pratik uygulamada var olması sebebiyle ;

- Alacaklının talebi doğrultusunda üçüncü bir şahısta bulunan mala haciz konulabileceği,

- Haciz sırasında hazır bulunan üçüncü kişinin istihkak iddiasında bulunup bunu tutanağa yazdırmasında fayda bulunduğu,

- Haciz sırasında hazır bulunmayan üçüncü kişinin haczi öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde istihkak iddiasını ileri sürebileceği aksi halde aynı takipte bir daha aynı mallar yönünden istihkak iddiasında bulunamayacağı,

- Haciz sırasında alacaklı – vekili hazır bulunması halinde icra müdürü tarafından yedi gün içinde istihkak davası açmak için tefhimde bulunulabileceği,

- İstihkak iddiası hakkında İİK 99 maddesine göre karar veren icra müdürünün yedi günlük dava açma süresini tebliğden itibaren sayması gerektiği,

- İstihkak davası açmak üzere alacaklıya verilen sürenin hak düşürücü olduğu ve tebliğ – tefimden itibaren işlemeye başlayacağı,

- Talimat icra dairesi tarafından gerçekleştirilen haciz kapsamında dava açmak için sürenin esas icra dairesi tarafından verilebileceği,

- İİK 99 maddesine göre dava açma külfetinin alacaklıya yükletilmiş olduğu,

- Üçüncü şahsın, icra müdürü tarafından alacaklıya dava açmak için yedi gün süre verilmesini beklemeden doğrudan istihkak davası açabileceği,

- İstihkak iddiasının üçüncü kişi himayesinde yapılmaması halinde icra müdürünün üçüncü kişiye söz konusu mahcuz mal üzerinde lehine yapılan istihkak iddiasının doğru olup olmadığının sorulduktan sonra müdürlükçe istihkak iddiası hakkında bir karar verilmesinin daha doğru olacağı,

- Süresi içerisinde dava açılmamış olması halinde ise söz konusu mal üzerindeki haczin kalkacağı,

- İstihkak davasının süresi içinde açılmış olması halinde İİK 106. Maddesinde yazılı sürelerin işlemeyeceği hususlarının,

İlgililerine faydalı olması dileğiyle

Mustafa Zafer

Hukukçu, (E) İcra ve İflas Müdürü