I.GENEL OLARAK

Borçlu elinde bulunan taşınır bir malın haczedilmesi halinde; malı başkasının mülkü veya rehni olarak gösterdiği yahut üçüncü bir şahıs tarafından o mal üzerinde mülkiyet veya rehin hakkı iddia edildiği takdirde, icra dairesi bunu haciz ve icra tutanaklarına geçirerek yapılan hacze müteallik olarak kanunun ilgili maddeleri gereğince istihkak prosedürünü uygulamak zorundadır.

Üçüncü şahıs elinde bulunan bir malın haczedilmesi sonrasında istihkak iddiasında bulunulması üzerine alacaklı veya borçlu tarafından itiraz edilmesi halinde dosya istihkak iddiası hakkında bir karar verilmek üzere icra mahkemesine sevk edilmektedir.

İcra mahkemesi, dosya üzerinden veya lüzum görürse ilgilileri davet ederek mürafaa ile yapacağı inceleme neticesinde varacağı kanaate göre takibin devamına veya talikine karar verir. 

Prtatik uygulamadaki en büyük problemlerden bir tanesi icra dairesi tarafından istihkak iddiası hakkında bir karar verilmek üzere dosyanın icra hukuk mahkemesine gönderilmesi halinde yaygın bir uygulama kurumu olarak takibin devamına karar verildiği dosyanın münderecatının ve haciz tutanağının önemli ölçüde incelenmediği ve verilen kararlar nedeniyle üçüncü şahıslar üzerinden icra dosyalarının tahsil edilmeye çalışıldığı görülmektedir.

Oysaki İ.İ.K 97 prosedürü tam olarak işletilebilse ve icra mahkemesi önüne gelen uyuşmazlıktaki şablon karar uygulamasının dışına çıkıp gerçekten müdürlükçe verilen kararın içeriği incelenebilmiş olsa bugün takibin devamı için mahkemelere sevk edilen birçok dosyanın aslında talikine karar verileceği açıktır.

İcra ve İflas Kanunu m. 97/5 gereğince takibin devamı hakkında verilen kararların kesin olması nedeniyle gerçekten dosya borcu ile ilgisi bulunmayan üçüncü şahıslar üzerinden borcunun tahsil edilmeye çalışılması açıkça hakkın kötüye kullanılmasından başka bir şey değildir.

Zira yapılan yargılamalar kapsamında takibin devamına karar verilmesinden sonra üçüncü kişiler tarafından açılan istihkak davalarında önemli miktarda kabul kararı çıktığı ortadayken uyuşmazlığın başlangıç aşamasında istihkak prosedürünün tam olarak uygulanmaması beraberinde birçok hukuki uyuşmazlığı da ne yazık ki doğurmaktadır.

Öte taraftan istihkak prosedürünün tam olarak uygulanmaması, haciz tutanaklarının karar verecek merciler tarafından tam olarak tetkik edilmemesi sonrasında verilen takibin devamı kararları neticesinde üçüncü kişi yedinde bulunan mallar ya muhafaza altına alınmakta ya da yasal süresi içerisinde dava açılması sonrasında dosya borcu ile ilgisi bulunmayan kişiler tarafından ciddi teminatların yatırılması ve yargılamadaki harç ve masraf yükü ile karşılaşılmasına sebebiyet verilmektedir.

II. İSTİHKAK İDDİASINDA TEMİNAT

İstihkak iddiasının incelenmesinde, takibin talikine karar verilirse, haksız çıktığı takdirde alacaklının muhtemel zararına karşı davacıdan 36’ ncı maddede gösterilen teminat alınır. Teminatın cins ve miktarı mevcut delillerin mahiyetine göre takdir olunur.

Pratik uygulamada, üzerinde istihkak iddia edilen mal miktarı dosya borcundan az olması halinde malın değeri, dosya borcunun malın değerinden az olması halinde ise borç miktarı dikkate alınarak mahkemece uygun görülen teminatın icra veznesine yatırılması mümkündür.

Zira dosyaya kabul edilen teminat ile bundan sonra yapılacak yargılama neticesinde alacaklının haklı çıkması halinde dosya yatırılan nakit teminat ya da mahkemenin kabul ettiği teminat mektubu paraya çevrilmek suretiyle alacaklının alacağı garanti edilmiş olmaktadır.

Bu halde üçüncü şahıs tarafından yedinde haczedilen mallarla ilgili olarak hacizli mal miktarının dosya borcundan az olması halinde malın değeri kadar, haczedilen mal değerinin ise dosya borcundan yüksek olması halinde borcun teminat altına alınması halinde fiilen haczedilerek muhafaza altına alınan malın yediemin deposunda tutulması doğru olmayacaktır.

Yapılan icra takibi ile ulaşılmak istenen asıl amaç alacaklının alacağına ulaşmasıdır. Bu kapsamda alacaklı karşılaştığı istihkak prosedürü sonrasında şayet üzerine haciz koyduğu maldan alacağını tahsil etme imkanına sahip olacaksa o halde üçüncü kişi tarafından icra veznesine, mahkemenin uygun gördüğü teminatın yatırılmasından sonraki evrede alacağını tahsil etme imkanını elde edebiliyorsa o halde hacizli malın muhafaza altına alınarak yediemin deposunda çürümeye bırakılmasının hukuken hiçbir mantığı olmayacaktır.   

Dosya borcu yönünden alacak teminat mektubu ya da nakit teminat ile sabit kılınmış ve garanti altına alınmış ise artık söz konusu yargılama sonrasında elde edilecek tüm hak ve menfaatler hacizli maldan teminat mektubu üzerine ya da icra veznesindeki nakit para üzerine kaydırılmış olacaktır.

İcra ve İflas Kanunu kapsamında ilgili tüm merciler borçlu ile alacaklı menfaatlerini mümkün olduğu kadar telif etmekle mükelleftir. Bu kapsamda alacaklının ileride doğabilecek hakkının garanti altına alınması durumunda yatırılan teminata ilaveten dosyadan hacizli malın muhafaza altında tutulmasına karar verilmesi kanunu aşan keyfi bir durum olur.

Bilindiği üzere, İcra ve iflas hukuku, alacaklının, Devlet kuvveti yardımı ile alacağına nasıl kavuşacağını düzenleyen bir hukuk dalıdır. Bu hukuk dalının amacı, bir yandan takip alacaklısının alacağına kavuşması için borçlu veya üçüncü kişilerin çıkarabilecekleri  zorlukları ortadan kaldırmak, diğer yandan kötüniyetli takiplere karşı takip borçlusunun kendisini korumasını sağlayacak hukuki çareler bulmak, bu arada takipten etkilenen üçüncü kişilerin menfaatlerini korumak, takip işlemlerinin yapılması sırasında insan hak ve hürriyetlerinin ihlal edilmesini önlemektir. İcra iflas hukukunun en önemli kaynağı İcra ve İflas Kanunu olup, bu Kanun, icra ve iflas takibinin başlangıcından sonuçlanmasına kadar uygulanması gereken usul hükümlerini düzenlemektedir. İcra mahkemesi, önüne gelen itiraz ve şikayetleri, İcra ve İflas Kanunu'nda düzenlenen özel usul kurallarını uygulayarak takip hukuku bakımından kesin hükme bağladığından, anılan mahkemenin kararları kural olarak maddi anlamda kesin hüküm niteliği taşımaz. İcra mahkemeleri, uyuşmazlıkları İcra İflas Kanunu ve genel anlamda takip hukuku çerçevesinde değerlendirir ve sadece icra takibinin sonuçlanmasına odaklıdır. (Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2020/2947 Esas ve 2020/5861 Karar) 

III. SONUÇ

İstihkak iddiasına yönelik yapılan yargılamalarda hacizli mal değerinin dosya borcundan az olması halinde malın değeri, dosya borcunun hacizli mal değerinden düşük olması halinde dosya borcunu temin eden nakit yahut kesin ve süresiz teminat mektubunun ibrazı ve kabulü halinde muhafaza altına alınan malların üzerindeki haciz baki kalmak kaydıyla yediemin olarak istihkak iddia edene teslim edilmesi hususunun hakkaniyete uygun olacağı aksi surette hem hacizli mal miktarınca nakit yada teminat mektubunun dosyaya alınması hem de istihkak davasına konul edilen mahcuzların yediemin sıfatıyla üçüncü kişiye teslim edilememesi başta Anayasa olmak üzere icra ve iflas hukukunun ruhuyla bağdaşmaz.

IV. GÜNCEL YARGI KARARLARI

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2016/25794 Esas ve 2017/9475 Karar

Alacaklı tarafından borçlu aleyhine bonoya dayalı olarak başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla ilamsız icra takibinde, alacaklının, talimat haczi sırasında istihkak iddia eden 3. kişinin istihkak davası açması üzerine mahkeme tarafından tensip tutanağı ile haciz ve muhafaza altına alınan mahcuz malların istihkak iddia eden 3. kişiye %40 teminat karşılığında teslimine karar verildiğini, kesin ve süresiz teminat mektubunun istihkak iddia eden 3. kişi tarafından sunulduğu (…)

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi   2016/9444 Esas ve 2019/4154 Karar

Davacı üçüncü kişi vekili, Bursa 8. İcra Müdürlüğünün 2015/8171 Esas, Silivri 2. İcra Müdürlüğünün 2015/572 talimat sayılı dosyası ile 13.07.2015 tarihinde vekil edeninin işyerinde ve zilyetliğinde bulunan menkul malların haciz ve muhafaza altına alındığını, haczedilen ve muhafaza altına alınan mahcuzlar hakkında Silivri İcra Hukuk Mahkemesinin 2015/200 Esas sayılı dosyası ile istihkak davası açıldığını, açılan istihkak davası ile tedbir taleplerinin kabul edilerek muhafaza altına alınan tüm malların teminat karşılığında iadesine karar verildiğini, Mahkemece hükmedilen teminatın icra dosyasına yatırıldığını, mahcuzların iadesi için haciz memuru ile yediemin deposu (…)

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2015/22482 Esas ve 2015/32400 Karar

Somut olayda teminat mektubu, 3. kişi ... tarafından açılan istihkak davası neticesinde alacaklının haklarının korunması için verilmiş olup, mektup üzerine takip dosyasından konulmuş bir haciz bulunmadığı gibi alacaklının takibin durması nedeniyle bir zararı var ise, bunu ancak genel mahkemede açacağı dava ile isteyebilir. Öte yandan teminat ne için verilmiş ise ancak o amaç için kullanılabilir.