Milletçe okumayı sevmiyoruz. Bizim için okuma, talebeyken mecbur kaldığımız bir faaliyettir; o da sınıfımızı geçtirecek kadar. İş hayatına da atıldığımızda, mesleğimizle ilgili bir konuyu öğrenmemiz gerektiğinde de, o konuda yazılmış tezleri, o tezlerden üretilmiş makaleleri okumak yerine yazarız Google’a, artık hangi site çıkmışsa, hangisi bizim için hap yapıp o bilgiyi önümüze sunmuşsa ondan yararlanırız.
Instagram hukukçuluğu bunun en güzel örneği. Böyle uzun uzun yazmayacaksın, tıkladıkça değişen resimler, her resimde işimize yaracak kararın çarpıcı cümlesi, en dibinde de o kararın esası tarihi. Hatta bazen o kadar komik oluyor ki, sanki Yargıtay sosyolojik davranmış da pozitif hukuka aykırı karar vermiş gibi yazıyorlar; yahu onun aynısı zaten kanunda yazıyor, bir açıp baksan göreceksin zaten.
Biz merak edip o kararı Yargıtay’ın sitesinden de bakmayız. Kopyala yapıştır, koy dilekçene. Oysa ki ortadan alınmış bir cümle belki de senin aradığının tam tersidir.
İşte gene gördüm böyle bir karar. “…Bu firmaya yönelik olarak teslimatın geciktirileceği, paranın geç ödeneceği şeklinde bir zorlama bulunmakla birlikte, bu zorlamanın mağduru etkileyecek belirli bir boyuta ulaşmadığı, sonuç almaya elverişli olmadığı anlaşılmaktadır. Zira firma yetkililerinin sanığın zorlamasının etkisinde kalmayarak, durumu hemen yetkililere bildirdikleri ve sanığın kızı adına bankaya yatırılan paranın makbuzunu da yetkililere teslim ederek, hakkında soruşturma başlatılmasını sağladıkları görülmektedir. Bu nedenle sanığın, yapması gereken bir iş için para istemesi eyleminin de rüşvet almak suçuna uyduğu…”
Üstüne de yazmış flaş, flaş, irtikapçı memuru ihbar eden de rüşvet verme suçundan yargılanır diye. Altına da mini minnacık harflerle, ne de olsa kimse umursamıyor diye, YCGK 30.03.2010, 5-167/70 yazmış.
Hani konuyu bilmeyenler vardır, hukuki haber sitesi burası, yazan herkes hukukçu da, okuyan öyle olmayabilir. Zaten hukukçu da gitsin bahsettiğimiz şekilde kendisi arasın Yargıtay kararı, kanun gerekçelerine baksın, tezleri araştırsın…Lafımız hukuki okuryazarlık peşinde olan vatandaş için.
İrtikap dediğimiz yiyicilik. Kamu görevlisinin yapması gereken bir işi yapmayıp vatandaştan çıkar sağlaması. Şartları var, hepsi aynı maddede (TCK m. 250) geçmesine rağmen birbirinden farklı suçlar; icbar yoluyla irtikap, hile yoluyla irtikap ve hata yoluyla irtikap. Farklı suçlar olması zincirleme hükümlerinin uygulanmayacak olmasından ileri geliyor; yani ilk hafta gittim sizi mecbur bırakarak irtikap sağladım, sonraki hafta sizi kandırarak bu suçu gene işledim, en son hafta da hatanızdan mı yararlandım? İlki için beş ile on yıl arası cezası olur, hileden üç ile beş yıl arası gelir, hatadan da bir yıldan üç yıla kadar; cezaları bile farklı, o kadar ayrı suçlar yani.
Burada fail belli; kamu görevlisi. Mağdur da vatandaş, bu menfaati vermeye mecbur bırakılan. Dikkat, illa da para olmasına gerek yok. Evinde ücretsiz ya da çok düşük ücretle kalmak da olur, aynı şartlarda evini temizletmek de, skala geniş yani.
Rüşvet ise, böyle ders kitaplarında, Yargıtay kararlarında filan kamu görevlisinin yapmaması gereken bir iş için menfaat sağlayan diyor, devamında da irtikap meşru amaçlar için rüşvet de gayrimeşru amaçlar için olur deniyor da, biraz hatalı. Alkollüsünüz, trafik polisi durdurdu sizi. Hukuki zeminde misiniz, hayır, hatırlayın Alkollü Sürücünün Kusursuz Sorumluluğu’nu. Polis alkol mü var, cezası nedir biliyor musunuz, ama daha az da ceza alabilirsiniz diyor; sizi mecbur ediyor, işte oldu size icbar yoluyla irtikap.
Aslında aralarındaki kavram farklarından ziyade bizi sonuçları ilgilendiriyor; irtikap suçunda menfaati sağlayan mağdur olduğu için bir cezası olmazken, rüşvet suçunda alan da, veren de suçlu! Yani siz benden menfaat bekliyor, işimi görmeyecek, para vereyim, irtikap zannedip ondan sonra bir de şikayetçi olduğunuzda, eğer bu suç irtikâp değil de rüşvet çıkarsa siz de dört yıldan on iki yıla kadar ceza alırsınız niteliksiz halleriyle. Ayrım işte bu kadar önemli.
Dönelim bizim instagram hukukçumuza, yazdığından ne anlam çıktı, ortada bir zorlama filan yok, adamın istediği parayı hesabına yatırdım ve sonra da hemen şikayetçi oldum. Öyle ya, Engin CİVAN idi sanırım, hani mafya babası kendisine rüşvet verdiğini iddia ettiğinde belgesini göstersin demişti de, İnci Baba idi sanırım, tarihe geçecek o müthiş lafını etmişti “Rüşvetin belgesi mi olur p…?
Yani bir şekilde benim ispatlamam lazım bunu, sonra da muhbir vatandaş olarak görevimi yapıyorum ama Yargıtay Ceza Genel Kurulu burada irtikap yok, rüşvet var diyecek ve ben de mi ceza alacağım? Olabilir mi böyle bir şey? Resmi Belge Sahteciliğinde Hata gibi ama burada hatam bana 18 yıla mal oluyor eğer bir de ben de yargı görevi yapan, hakem, bilirkişi, noter ya da yeminli mali müşavir isem.
Olmuyor tabii ki. Kararı incelediğimizde bize yansıtıldığı gibi tek bir eylemin olmadığını görüyoruz. İki yıl içerisinde defalarca para yatırılmış. Hal böyle olunca ortada benden para istendi, yatırdım, sonra da ihbar ettim durumu yok. Ha, bu bozma olduğu için ne yapabilir derece mahkemesi, TCK m. 254/2’yi uygulayabilir etkin pişmanlık olarak, resmi makamlarca öğrenilmeden rüşvet veren pişmanlık duyarak ihbarda bulunmuştur, cezaya gerek yoktur diye de, ortada var mı ki bir pişmanlık?