Evli bir kişinin evlilik birliği içerisindeyken eşine karşı yerine getirmekle yükümlü olduğu yükümlülüklerini yerine getirmeyerek yani evlilik birliğinin gereklerine aykırı davranarak boşanmaya az da olsa neden olmasına boşanmada kusur denir.
Boşanmada kusur sayılan haller ve kusurun özellikleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu madde 161 ve devamı maddelerinde sayılmıştır. Ancak bu, kanunda sayılanlarla sınırlı değildir.
Esas itibariyle kusur kavramı çekişmeli boşanma davalarında karşımıza çıkmaktadır. TMK m.166 gereği; “Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.” Kanun hükmünden de anlaşılacağı üzere, eşlerden biri diğer eşe nazaran daha fazla kusurlu olsa dahi boşanma davası açabilmekte ve hakim tarafların boşanmalarına karar verebilmektedir. Bu durumda kusur boşanmanın ferilerine etki etmektedir.
Fer’i kelimesi; boşanma davasının sonuçlarına bağlı olan anlamına gelir. Yani bunlar sırasıyla; maddi tazminat, manevi tazminat, nafaka ve velayet olarak belirlenmiştir. Bu hususlar dışında hiçbir şey boşanma davasının ferisi olamayacaktır. Bundan dolayı halk arasında ziynet alacağı davası ya da mal paylaşımı davası boşanmanın sonuçlarına ilişkin dava türleri içinde yer almadığından boşanmanın ferisi olamayacaktır.
Dolayısıyla kusur tespiti boşanma davaları açısından önemli bir unsur olup, her somut olayda kusur tespiti ayrı ayrı yapılacaktır. Bu sebepten ötürü ilk eşten doğan çocuğa kötü muamelede bulunma hali Yargıtay kararları ışığında incelenecektir.
Yargıtay 2. HD., E. 2013/24903 K. 2014/8275 T. 8.4.2014
“Mahkemece; davacı-davalı (koca) daha ağır kusurlu kabul edilerek, kadın yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilmiştir. Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, kadının, kocasının önceki evliliğinden olan ergin olmayan çocuklarına özen ve ilgi göstermediği, bu çocuklara babalarıyla ilgili beddua ve hakaretlerde bulunduğu, babalarıyla “parası için evlendiğini” söylediği, birlik görevlerini ihmal ettiği; kocanın da, karısının ilk eşinden olan ergin olmayan çocuğunu kabullenmediği, ona kötü davrandığı ve eşine fiziki şiddet uyguladığı anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu duruma göre, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tarafların aynı oranda kusurlu olduklarının kabulü gerekir. Hal böyleyken, kocanın ağır kusurlu olduğunun kabulü ile buna bağlı olarak kadın yararına maddi ve manevi tazminata hükmolunması doğru bulunmamıştır.”
Yargıtay HGK., E. 2012/528 K. 2012/1189 T. 12.12.2012
“Yapılan soruşturma, toplanan delillerle davacı-davalı kocanın eşine şiddet kullandığı, hakaret ettiği, eşinin hamileliğinde ve doğumunda ilgilenmediği, birlik görevlerini yerine getirmediği; davalı-davacı kadının da, eşinin ilk evliliğinden olma ergin olmayan çocuğuna hakaret ettiği, onunla ilgilenmediği, evine karşı ilgisiz olup, mahrem hayatlarını başkalarına anlattığı ve güven sarsıcı davranışlar içerisine girdiği gerçekleşmiştir. Bu duruma göre, evlilik birliğinin sarsılmasına yol açan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı-davalı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, davacı-davalı kocanın boşanma davasının kabulü ile...”
Yukarıdaki kararlardan da anlaşılacağı üzere eşin ilk evliliğinden olan çocuklara yapılan kötü muamele kusur olarak atfedilmektedir.
Av. Begüm GÜREL & Hukuk Fakültesi Öğrencisi Gözde İKİZ
Kaynakça
https://kadimhukuk.com.tr/makale/bosanmada-kusur-sayilan-davranislar-haller/#:~:text=kusur%20sayilan%20haller-,Bo%C5%9Fanmada%20Kusur%20Nedir%3F,neden%20olmas%C4%B1na%20bo%C5%9Fanmada%20kusur%20denir.
https://www.milhukuk.com/bosanma-davasinin-ferileri-nelerdir