T.C.
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
E. 2024/2065
K. 2024/3897
T. 29.2.2024

İHTİYARİ ARABULUCULUK ANLAŞMA TUTANAĞININ GEÇERLİLİĞİ ( "İhtiyari Arabuluculukta Arabuluculuk Anlaşma Belgesi Tutanağı" ve "İhtiyari Arabuluculukta Son Tutanak" Başlıklı Belgelerde Çelişkili İfadelerin Bulunduğu Görülmekle Arabuluculuk Görüşmeleri Usulüne Uygun Olarak Yerine Getirilmediğinden İşin Esasına Girilerek Karar Verilmesi Gerekirken Geçerli Bir Anlaşma Belgesi Bulunduğu ve Anlaşılan Konularda Dava Açılamayacağı Gerekçesiyle Davanın Reddine Karar Verilmesinin Hatalı Olduğu )

ARABULUCULUĞUN ESASLARI SÜRECİ VE SONUÇLARI HAKKINDA AYDINLATMA YÜKÜMLÜLÜĞÜ ( Alacak Davası - Arabuluculuk Anlaşma Tutanağının Niteliği ve Hukuki Sonuçları Hakkında Taraflara Gerekli Açıklamaları Yapmadığı ve Aynı Zamanda "İhtiyari Arabuluculukta Arabuluculuk Anlaşma Belgesi-Tutanağı" ve "İhtiyari Arabuluculukta Son Tutanak" Başlıklı Belgelerde Çelişkili İfadelerin Bulunduğu Görülmekle Arabuluculuk Görüşmeleri Usulüne Uygun Olarak Yerine Getirilmediğinden İşin Esasına Girilerek Karar Verilmesi Gereği )

6325/m.8,9,17

ÖZET: Uyuşmazlık, taraflar arasında imzalanan ihtiyari arabuluculuk anlaşma tutanağının geçerli olup olmadığı ve buna göre anlaşma belgesinde yer alan dava konusu alacak ve tazminatların dava konusu edilip edilemeyeceğine ilişkindir.

Dosyada bulunan "ihtiyari arabuluculukta arabuluculuk anlaşma belgesi-tutanağı" ve "ihtiyari arabuluculukta son tutanak" başlıklı belgelerin incelenmesinde, arabulucunun arabuluculuk faaliyetinin başında tarafları; arabuluculuğun esasları, süreci ve sonuçları hakkında aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirmediği ve arabuluculuk anlaşma tutanağının niteliği ve hukuki sonuçları hakkında taraflara gerekli açıklamaları yapmadığı görülmektedir. Aynı zamanda "ihtiyari arabuluculukta arabuluculuk anlaşma belgesi-tutanağı" ve "ihtiyari arabuluculukta son tutanak" başlıklı belgelerde çelişkili ifadelerin bulunduğu görülmektedir. Bu hâlde arabuluculuk görüşmeleri usulüne uygun olarak yerine getirilmediğinden işin esasına girilerek karar verilmesi gerekirken geçerli bir anlaşma belgesi bulunduğu ve anlaşılan konularda dava açılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi hatalı olmuştur.

DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR : I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalıya ait yurt dışı şantiyelerinde 24.06.2019-18.01.2020 tarihleri arasında alçı boya ustası olarak 1.500,00 USD ücret karşılığında çalıştığını, iş sözleşmesinin davalı tarafça haklı neden olmaksızın feshedildiğini ve ödenmeyen alacakları bulunduğunu ileri sürerek ihbar tazminatı, fazla çalışma, ulusal ... ve genel tatil ücreti ile hafta tatili ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının 08.01.2020 tarihinde kendi isteği ile müvekkili Şirketi ibra ederek iş sözleşmesini sona erdirdiğini, taraflar arasında ihtiyari arabuluculuk anlaşma belgesinin düzenlendiğini ve sürecin anlaşma ile sona erdiğini, anlaşma belgesinde belirlenen bedel ile son çalışmış olduğu güne kadar hak kazandığı ücret alacaklarının davacıya ödendiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesi'nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; somut uyuşmazlıkta dava konusu alacaklar hakkında ihtiyari arabuluculuk son tutanağının düzenlendiği, arabuluculuk son tutanağında davacı asılın imzasının bulunduğu, tutanağın sahteliği konusunda iddia bulunmadığı gibi irade fesadının da dosya kapsamında ispat edilemediği, bu hâlde arabuluculuk faaliyeti sonucunda anlaşılan konularla ilgili dava açılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

V. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesi'nin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili; benzer dosyalarda arabuluculuk tutanaklarının geçersizliğine karar verildiğini, dosyaya sunulan arabuluculuk belgesinin kendi içerisinde çelişkiler barındırdığını, tutanağın müvekkilinin yurt dışında bulunduğu esnada serbestçe tasarruf edemeyeceği bir zamanda imzalandığının açık olduğunu, ibra niteliğinde arabuluculuk tutanaklarının geçersiz olduğunu, müvekkilinin arabuluculuk görüşmelerinin başından itibaren arabuluculuk faaliyeti hakkında bilgilendirilmediğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesi'nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; anlaşma belgesinin sahteliği ispatlanıncaya kadar geçerli olduğu, davacının bu yönde bir iddiasının bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesi'nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazları tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflar arasında imzalanan ihtiyari arabuluculuk anlaşma tutanağının geçerli olup olmadığı ve buna göre anlaşma belgesinde yer alan dava konusu alacak ve tazminatların dava konusu edilip edilemeyeceğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 369. maddesinin birinci fıkrası ile 371. maddesi.

2. 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu'nun "Taraflarla görüşme ve iletişim kurulması" başlıklı 8. maddesine göre arabulucu, tarafların her biri ile ayrı ayrı veya birlikte görüşebilir ve iletişim kurabilir.

3. 6325 Sayılı Kanun'un "Görevin özenle ve tarafsız biçimde yerine getirilmesi" kenar başlıklı 9. maddesi şu şekildedir:

"(1) Arabulucu görevini özenle, tarafsız bir biçimde ve şahsen yerine getirir.

(2) Arabulucu olarak görevlendirilen kimse, tarafsızlığından şüphe edilmesini gerektirecek önemli hâl ve şartların varlığı hâlinde, bu hususta tarafları bilgilendirmekle yükümlüdür. Bu açıklamaya rağmen taraflar, arabulucudan birlikte talep ederlerse, arabulucu bu görevi üstlenebilir yahut üstlenmiş olduğu görevi sürdürebilir.

(3) Arabulucu, taraflar arasında eşitliği gözetmekle yükümlüdür.

(4) Arabulucu, bu sıfatla görev yaptığı uyuşmazlıkla ilgili olarak açılan davada, daha sonra taraflardan birinin avukatı olarak görev üstlenemez."

4. 6325 Sayılı Kanun'un "Tarafların aydınlatılması" kenar başlıklı 11. maddesi şöyledir:

"(1) Arabulucu, arabuluculuk faaliyetinin başında, tarafları arabuluculuğun esasları, süreci ve sonuçları hakkında gerektiği gibi aydınlatmakla yükümlüdür."

5. 6325 Sayılı Kanun'un "Arabulucunun seçilmesi" kenar başlıklı 14. maddesi şöyledir:

"(1) Başkaca bir usul kararlaştırılmadıkça arabulucu veya arabulucular taraflarca seçilir."

6. 6325 Sayılı Kanun'un "Arabuluculuk faaliyetinin yürütülmesi" kenar başlıklı 15. maddesinin ilgili bölümü şöyledir:

"(1) Arabulucu, seçildikten sonra tarafları en kısa sürede ilk toplantıya davet eder.

2-) Taraflar, emredici hukuk kurallarına aykırı olmamak kaydıyla arabuluculuk usulünü serbestçe kararlaştırabilirler.

3-) Taraflarca kararlaştırılmamışsa arabulucu; uyuşmazlığın niteliğini, tarafların isteklerini ve uyuşmazlığın hızlı bir şekilde çözümlenmesi için gereken usul ve esasları göz önüne alarak arabuluculuk faaliyetini yürütür.

..."

7. 6325 Sayılı Kanun'un "Arabuluculuğun sona ermesi" kenar başlıklı 17. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:

" ...

(2) Arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaştıkları, anlaşamadıkları veya arabuluculuk faaliyetinin nasıl sonuçlandığı bir tutanak ile belgelendirilir. Arabulucu tarafından düzenlenecek bu belge, arabulucu, taraflar, kanuni temsilcileri veya avukatlarınca imzalanır. Belge taraflar, kanuni temsilcileri veya avukatlarınca imzalanmazsa, sebebi belirtilmek suretiyle sadece arabulucu tarafından imzalanır.

(3) Arabuluculuk faaliyeti sonunda düzenlenen tutanağa, faaliyetin sonuçlanması dışında hangi hususların yazılacağına taraflar karar verir. Arabulucu, bu tutanak ve sonuçları konusunda taraflara gerekli açıklamaları yapar ve taraflar hazır değilse her türlü iletişim vasıtasını kullanarak hazır bulunmayan tarafları bilgilendirir.

(4) Arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi hâlinde, arabulucu, bu faaliyete ilişkin kendisine yapılan bildirimi, tevdi edilen ve elinde bulunan belgeleri, ikinci fıkraya göre düzenlenen tutanağı beş yıl süre ile saklamak zorundadır. Arabulucu, arabuluculuk faaliyeti sonunda düzenlediği son tutanağın bir örneğini arabuluculuk faaliyetinin sona ermesinden itibaren bir ay içinde Genel Müdürlüğe gönderir."

8. 6325 Sayılı Kanun'un "Tarafların anlaşması" kenar başlıklı 18. maddesinin ilgili kısımları şu şekildedir:

"(1) Arabuluculuk faaliyeti sonunda varılan anlaşmanın kapsamı taraflarca belirlenir; anlaşma belgesi düzenlenmesi hâlinde bu belge taraflar ve arabulucu tarafından imzalanır.

(2) Taraflar arabuluculuk faaliyeti sonunda bir anlaşmaya varırlarsa, bu anlaşma belgesinin icra edilebilirliğine ilişkin şerh verilmesini talep edebilirler. Dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmuşsa, anlaşmanın icra edilebilirliğine ilişkin şerh verilmesi, arabulucunun görev yaptığı yer sulh hukuk mahkemesinden talep edilebilir. Davanın görülmesi sırasında arabuluculuğa başvurulması durumunda ise anlaşmanın icra edilebilirliğine ilişkin şerh verilmesi, davanın görüldüğü mahkemeden talep edilebilir. Bu şerhi içeren anlaşma, ilam niteliğinde belge sayılır.

(5) (Ek: 12/10/2017-7036/24 md.) Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde, üzerinde anlaşılan hususlar hakkında taraflarca dava açılamaz."

9. 02.06.2018 tarihli ve 30439 Sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği'nin 5, 10, 11, 13, 17, 20 ve 21. maddeleri.

10. Dairemizin arabuluculuk anlaşma belgesinin hukuki niteliği ve geçersizliği iddialarına yönelik ilke ve esasların ortaya konulduğu 31.10.2022 tarihli ve 2022/11077 Esas, 2022/13780 Karar sayılı ilâmının ilgili kısımları şu şekildedir:

"...

1. Arabuluculuk süreci sonunda düzenlenen anlaşma belgesi maddi hukuka ilişkin bir borçlar hukuku sözleşmesidir (... Ş. E., ... Kazmaz Tepe, ' İş Uyuşmazlıklarına İlişkin İbra Hükmü İçeren Arabuluculuk Anlaşma Belgesinin Arabuluculuğa Elverişlilik Bakımından Değerlendirilmesi', Çalışma ve Toplum, 2018/3, s.1497; Emel Badur, 'Arabuluculuk Anlaşma Belgesinin Borçlar Hukuku Açısından Değerlendirilmesi', Uyuşmazlık Mahkemesi Dergisi, Y.9, S.11, Aralık 2021, s.66-67; ... Akkan, 'Arabuluculuk Faaliyeti Sonucunda Anlaşılan Hususlarda Dava Açma Yasağı ve Sonuçları', DEÜHFD, C.20, S.2, s.16). Söz konusu belgede taraflar dışındaki bir üçüncü kişinin imzasının bulunması ve hatta bu belgenin mahkemece şerh verilebilir nitelikte olması, belgenin maddi hukuk sözleşmesi olma özelliğini ortadan kaldırmaz. Tarafların ehliyeti, sözleşmenin konusunun emredici hukuk kurallarına, kamu düzenine, genel ahlâka, kişilik haklarına aykırı olmaması, irade beyanlarının sağlıklı olması gibi diğer tüm sözleşmeler bakımından aranan geçerlilik şartlarının, arabuluculuk sonunda düzenlenen anlaşma belgesi bakımından da aranması, bu durumun bir sonucudur (Melis Taşpolat Tuğsavul, 'Arabuluculuk Faaliyeti Sonunda Varılan Anlaşmanın Hukuki Niteliği', Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2019/1, 344).

2. Öğretide de arabuluculuk anlaşma belgesi, arabuluculuk faaliyeti sonucunda uyuşmazlığın taraflarınca varılan anlaşmanın yazılı hâle getirildiği ve taraflar (yasal veya iradi temsilcileri) ve arabulucu tarafından imzalanmakla tamamlanan bir sözleşme olarak tanımlanmaktadır.

3. Borçlar hukuku sözleşmesi olan arabuluculuk anlaşma belgesinde bulunması gereken esaslı unsurlardan ilki, bu anlaşmaya arabuluculuk faaliyeti sonucunda ulaşılmış olmasıdır (Badur, s.59). Tarafların kendi aralarında gerçekleşen bir müzakere veya görüşme sonucunda anlaşmaya varılması üzerine anlaşma belgesinin arabulucu tarafından imzalanması hâlinde kanuna uygun bir arabuluculuk faaliyetinden söz edilemez. Keza arabuluculuk faaliyeti sürecin başından sonuna kadar bizzat arabulucu tarafından yürütülmelidir. Anlaşmanın arabuluculuk faaliyeti sonucunda gerçekleşmiş olması, tek bir aşamayı değil arabulucuya başvuru ve arabulucunun seçiminden faaliyetin sona ermesine kadarki tüm süreci ifade eder. Arabuluculuk faaliyetinin kanuna uygunluğu, sürecin tamamında mevcut olmalıdır. Kanuna uygun biçimde yürütülen arabuluculuk faaliyetinin sonucunda düzenlenen anlaşma belgesinin varlığı hâlinde ilk koşul gerçekleşmiş kabul edilmelidir. İşçinin arabuluculuk faaliyetinin hiç gerçekleşmediği veya usulüne uygun olarak gerçekleştirilmediği yönündeki iddiası, bu ilke ve esaslar ile birlikte somut olayın özellikleri dikkate alınarak titizlikle araştırılmalıdır. Arabuluculuk faaliyetinin kanuna uygun olarak yürütülmediği sonucuna varıldığı takdirde arabuluculuk faaliyeti sonucunda gerçekleşen bir anlaşmadan söz edilemez. Bu hâlde anlaşma belgesinin iptaline karar verilmelidir.

4. Arabuluculuk faaliyeti sonucunda düzenlenen anlaşma belgesinin ikinci esaslı unsuru tarafların anlaşmasıdır. 6325 Sayılı Kanun'un 18. maddesinin birinci fıkrasına göre arabuluculuk faaliyeti sonunda varılan anlaşmanın kapsamı taraflarca belirlenir; anlaşma belgesi düzenlenmesi hâlinde bu belge taraflar ve arabulucu tarafından imzalanır. Kanun'un 17. maddesinin ikinci fıkrasında ise arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaştıkları, anlaşamadıkları veya arabuluculuk faaliyetinin nasıl sonuçlandığının bir tutanak ile belgelendirileceği ifade edilmiştir. Görüldüğü gibi arabuluculuğun sonuçlandığını ve ne şekilde sonuçlandığını gösteren bu son tutanak, arabulucu tarafından tutulması zorunlu olan bir belgedir. Anlaşma ile sonuçlanan bir arabuluculuk faaliyetinde arabulucunun anlaşmaya dair son tutanağı düzenlemesi ve imzalaması zorunlu ise de anlaşma belgesinin düzenlenmesi zorunlu değildir.

5. Anlaşma belgesinin düzenlenmemesi hâlinde, son tutanakta anlaşmanın kapsamına yer verilebilir. Her halükârdâ tarafların hangi konularda, hangi ölçüde ve koşulda anlaştıklarının anlaşma belgesinden veya son tutanaktan tespit edilebilmesi gerekir. Aksi takdirde 6325 Sayılı Kanun'un 18. maddesinin dördüncü fıkrasının uygulanabilir olması mümkün değildir. Söz konusu hükümde, kanunlarda icra edilebilirlik şerhi alınmasının zorunlu kılındığı hâller hariç, taraflar ve avukatları ile arabulucunun birlikte imzaladıkları anlaşma belgesinin, icra edilebilirlik şerhi aranmaksızın ilam niteliğinde belge olduğu ifade edilmektedir. Aynı maddenin beşinci fıkrasında arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde, üzerinde anlaşılan hususlar hakkında taraflarca dava açılamayacağı vurgulanmıştır. Her iki düzenleme, arabuluculuk faaliyeti sonucunda varılan anlaşmanın asgari unsurlarının tespit edilebilir olmasını zorunlu kılmaktadır. 6325 Sayılı Kanun'un 18. maddesinin gerekçesinde de '...arabulucu tarafından düzenlenecek ve taraflar ve varsa temsilcileri veya avukatları tarafından imzalanacak anlaşma tutanağında 'anlaşılan hususların' net bir şekilde ortaya konulmasında zorunluluk bulunmaktadır.' denilerek anlaşmanın açık ve net olması gerekliliği vurgulanmıştır. Meseleyi bir örnekle açıklamak gerekirse anlaşma belgesinde veya son tutanakta 'tarafların kıdem tazminatı ile ihbar tazminatı konusunda anlaştıkları' hususuna yer verilmesi yeterli değildir. Bu ifadeden anlaşmanın konusu tespit edilebilmekte ise de tarafların edimleri belirlenememektedir. Bu örnekte tarafların kıdem ve ihbar tazminatının ödenmesi konusunda mı, yoksa ödenmeyeceği konusunda mı veya bir başka alacakla takası konusunda mı anlaştıkları belirsizdir. Anlaşılan hususlarda dava açılamayacağına yönelik kural mahkemeye erişim hakkını sınırlayıcı bir düzenlemedir. Bu bakımdan söz konusu kural dar yorumlanmalı ve anlaşma belgesinden, üzerinde anlaşılan hususların açık ve net bir şekilde belirlenememesi hâlinde, arabuluculuk faaliyetinin anlaşma ile sona ermediği kabul edilmelidir.

6. Belirtmek gerekir ki maddi hukuk sözleşmesi olan arabuluculuk anlaşma belgesinin geçerliliği için uyuşmazlığın taraflarının uyuşmazlığın çözümüne dair karşılıklı ve birbirlerine uygun irade beyanlarının buluşması ve bu anlaşmayı yazılı bir hâle getirme yönündeki karşılıklı istekleri gerekir. Şüphesiz karşılıklı irade beyanlarının uyuşmazlığın tamamını kapsaması zorunlu değildir (Badur, s.59). Kıdem tazminatı ve ihbar tazminatının uyuşmazlık konusu olduğu bir durumda, sadece kıdem tazminatının konu edildiği bir anlaşma belgesi düzenlenebilir. Arabuluculuk faaliyeti sonunda elde edilen ilam niteliğindeki anlaşma belgesi maddi anlamda kesin hüküm olmadığından, tarafların kesin hükümsüzlük, aşırı yararlanma, yanılma, aldatma, korkutma, sahtelik iddiası gibi hâllerde anlaşma belgesinin geçersizliğini ileri sürmesi mümkündür (Akkan, s.22-23). İrade fesadı iddiasıyla arabuluculuk anlaşma belgesinin iptalinin talep edilmesi hâlinde, yanılma ve aldatmanın öğrenildiği, korkutmanın ortadan kalktığı tarihten itibaren bir yıl içinde iptal iradesinin ileri sürülmesi gerektiği gözden kaçırılmamalıdır.

..."

3. Değerlendirme

1. Somut uyuşmazlıkta Mahkemece arabuluculuk faaliyeti sonucunda anlaşılan konularla ilgili dava açılamayacağı belirtilerek davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.

2. 6325 Sayılı Kanun'un "Tarafların aydınlatılması" kenar başlıklı 11. maddesinde arabulucunun arabuluculuk faaliyetinin başında tarafları; arabuluculuğun esasları, süreci ve sonuçları hakkında gerektiği gibi aydınlatmakla yükümlü olduğu düzenlenmiştir. 6325 Sayılı Kanun'un "Arabuluculuğun sona ermesi" kenar başlıklı 17. maddesinin üçüncü fıkrasında ise arabulucunun, anlaşma tutanağı ve sonuçları konusunda taraflara gerekli açıklamaları yapması gerektiği belirtilmiştir.

3. Dosyada bulunan "ihtiyari arabuluculukta arabuluculuk anlaşma belgesi-tutanağı" ve "ihtiyari arabuluculukta son tutanak" başlıklı belgelerin incelenmesinde, arabulucunun arabuluculuk faaliyetinin başında tarafları; arabuluculuğun esasları, süreci ve sonuçları hakkında aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirmediği ve arabuluculuk anlaşma tutanağının niteliği ve hukuki sonuçları hakkında taraflara gerekli açıklamaları yapmadığı görülmektedir. Aynı zamanda "ihtiyari arabuluculukta arabuluculuk anlaşma belgesi-tutanağı" ve "ihtiyari arabuluculukta son tutanak" başlıklı belgelerde çelişkili ifadelerin bulunduğu görülmektedir. Bu hâlde arabuluculuk görüşmeleri usulüne uygun olarak yerine getirilmediğinden işin esasına girilerek karar verilmesi gerekirken geçerli bir anlaşma belgesi bulunduğu ve anlaşılan konularda dava açılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi hatalı olmuştur.

SONUÇ : Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 29.02.2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kazancı Elektronik ve Basılı Yay. A.Ş.ne ait Kazancı Hukuk Otomasyon veritabanından alınmıştır. © Tüm Hakları Saklıdır