Burada dört hususun dikkate alınması gerekmektedir.

1) 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 174/2 maddesinde, suçun hukukî nitelendirilmesi nedeniyle iddianamenin iade edilemeyeceği ifade edilmektedir.

2) İlk iade gerekçesinde gösterilmeyen nedenler ikinci iade kararında gösterilemeyecek ve iddianame tekrar iade edilemeyecektir.

3) Bundan başka, süresinden sonra da iade kararı verilmesi söz konusu olmayacaktır.

4) Yine iddianame düzenlemeye yeterli şüphenin varlığını gösterir somut delillerin varlığına rağmen yeterli şüphe olmadığından söz edilerek iddianamenin iadesi mümkün olmayacaktır.

2.1. İddianamenin iadesinin süresinde yapılmaması

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 174/1. maddesinde iddianamenin değerlendirilmesi için 15 günlük süre öngörülmüştür. Bu 15 gün içinde iddianame incelenmeli, varsa eksiklik ve hatalar bulunması halinde iade edilmesi gerekir.

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 174/1. Maddesinin 3. Fıkrasında, 15 günlük süre içerisinde iade edilmeyen iddianamenin kabul edilmiş sayılacağı belirtilmektedir.

Örneğin; Cumhuriyet savcısı tarafından 20.03.2019 tarihinde iddianame tanzim edildiği, 26.03.2019 tarihinde mahkemesine tevdii edildiği, hâkim tarafından 11/04/2019 tarihinde saat 00:39’da elektronik imza ile imzalandığı olayda, on beş günlük yasal süreden sonra iddianamenin iade edildiği, iddianamenin ve soruşturma evrakının verildiği tarihten itibaren on beş günlük süre sonunda iade edilmeyen iddianamenin kabul edilmiş sayılacağı gözetilmelidir. Burada artık iddianame iade edilemeyecektir.[1]

Bu nedenle İddianamenin 15 gün içerisinde değerlendirilmesi gerekir. Yapılan inceleme sonunda varsa gerekçeleri gösterilerek iade edilmesi gerekir. Şayet bu süreye uyulmaması halinde 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 174/3 maddesi gereğince iddianame kabul edilmiş sayılacaktır.[2]

2.2. Kamu davası açmaya yeterli şüphenin varlığını gösterir delillerin bulunması

Soruşturma aşaması sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturması halinde, Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenleyerek kamu davası açabilir.

Örneğin; şüphelinin ifadesi alınmadan dava açılması iddianamenin iadesi nedeni yapılamayacaktır.[3]

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 170/2. maddesi gereğince Cumhuriyet Savcısı, kamu davasını açmaya yeterli şüphe oluşturacak delil elde etmesi halinde iddianame düzenleyecektir.

Örneğin; İmar kirliliğine neden olma suçundan yapılan soruşturma dosyası içinde yapı tatil tutanağının, binanın ruhsata uygun olmadığına ilişkin delillerin bulunmaması nedeniyle iddianamenin iade edilmesi yasaya aykırı olacaktır.[4]

Yukarıda belirtilen örnekteki olayda, olay yeri incelemesi yapılmadan ve bilirkişi raporu aldırılmadan dava açılması iddianamenin iadesi nedeni yapılamayacaktır.[5]

Burada ifade edilen eksiklik 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 170/3. maddesine göre iddianamede yer alması zorunlu olan bilgiler kapsamında görülmemektedir.[6]

Örneğin; şüphelinin müştekiyi arayarak tehdit ettiğine dair iddiaya ilişkin olarak ses kayıtlarının analizinin yapılması gerekirken gerekli tespit yapılmadığı gerekçesiyle iddianamenin iadesine karar verildiği olayda Yargıtay, iddianamenin iadesi nedenleri arasında ses analizi yaptırmanın olmadığını, iddianamede gösterilen olaylarla ilgili olarak ibraz edilen deliller ve yargılama sırasında ibraz edilebilecek deliller birlikte değerlendirilerek yargılama sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği düşüncesiyle iddianamenin iadesini hukuka aykırı bulmuştur.[7]

Örneğin; şüphelilerin dernek karar defterinde tahrifatta bulunduklarından bahisle müştekinin dernek karar defteri fotokopileri üzerinde inceleme yapılması talebi üzerine düzenlenen rapor ve diğer hazırlık kayıtları değerlendirilerek Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen iddianamenin kamu davasının açılması için yeterli olduğu gözetilmelidir. Bu örnek olayda, dernek karar defterindeki tahrifatı dernek üyesi olan şüphelilerden hangilerinin yaptığının tespit edilmediğinden bahisle iddianamenin iadesine karar verilmesi isabetli olmayacaktır.[8]

Örneğin; mahkemece, Uyuşturucu madde ticareti yapmak suçundan şüpheli olarak belirtilen kişinin kim olduğunun tam olarak belirlenmediği, telefonu kullanan kişinin kim olduğu, abonman kaydı sırasında sahte kimlik kullanıp kullanmadığı araştırılıp ve delillerin karartılması ihtimali de bulunmadığından ifadesi de alınarak dava açılması gerektiği gerekçesi ile iddianamenin iadesine karar verilmiştir.

Yargıtay bu olayda, şüpheli hakkında, atılı suçu işlediğine ilişkin yeterli şüphe bulunduğunu, sahte kimlik kullanma olasılığının, bu şüpheyi zayıflattığını ve dava açılmadan önce şüphelinin ifadesinin alınmasının zorunlu olduğunu kabul etmenin mümkün olmadığını ifade ederek iade kararının hukuka aykırı olduğuna hükmetmiştir.[9]

İddianamede yer alan olayın anlatım biçimi ve soruşturma dosyası kapsamı, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturması kamu davası açılması için yeterli görülmektedir.[10]

Adil yargılanma hakkı kapsamında lekelenmeme hakkının ihlali niteliğinde haksız davanın açılmasının engellenmesi için sadece basit bir iddiaya dayanarak şüphelinin savunması alınmadan kamu davası açılmamalıdır.[11]

Bununla birlikte iddiayı doğrular başkaca delillerin varlığı halinde, şüphelinin adresinden temin edilememesi, nerede olduğunun belirlenmemesi halinde hakkında yakalama kararı çıkartılıp makul süre beklendikten sonra savunması alınmasa bile iddianame düzenlenmesi gerektiği dikkate alınmalıdır.

İddianame yer almayan suç konusu ve olaylar dışındaki olaylar ve nedenler iade konusu yapılamaz

Cumhuriyet Savcısının yeterli şüphenin bulunması halinde iddianame konusu yaptığı olay ve suçtan başka suçun varlığından bahsedilip iddianamenin iade edilmesi mümkün değildir. Bu durumda gerekirse ileri sürülen olay veya tespit edilen suç ile ilgili suç duyurusunda bulunulabilmesi mümkündür.[12]

Bundan başka iddianamede şüphelinin atılı suçu işlediğine ilişkin yeterli şüphe oluşturan kanıtların gösterilmesi ve olayın iddianame metninde delillerle ilişkilendirilerek anlatılması yeterli olacaktır.[13]

Örneğin; bilirkişi raporu alınması mahkemenin takdirindedir ve bu işlem bir kovuşturma işlemidir. Bu nedenle bilirkişi raporunun alınmaması iddianamenin iadesi nedeni yapılamayacaktır. Mahkeme, ihtiyaç duyması halinde bilirkişi incelemesi yaptırılabilecektir.[14]

Örneğin; vergi suçlarında fatura asıllarına ulaşarak duruşmada incelenmesi zorunluluğundan vazgeçilmiştir. İddianameye konu eylemin 213 sayılı VUK’un 359/b maddesinde düzenlenen vergi suçunu teşkil ettiği olaylarda, faturaların sahte olduğuna ilişkin dosyada mevcut vergi suçu raporu ve vergi tekniği raporu bulunması halinde kamu davası açılabilecektir. Bu durumda sahtecilik yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılmadığından bahisle iddianamenin iadesine karar verilemeyecektir. Bu örnek olayda olduğu gibi mahkemenin tekrar rapor alabilmesi mümkündür. Bu nedenle vergi suçlarında bilirkişi raporu bulunmadığından bahisle iddianamenin iadesine karar verilmemelidir.

Yani suçun sübutuna etki edecek dosyada rapor veya tespit olmasına rağmen, yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiğinden bahisle iddianamenin iadesi kararı verilemeyecektir.[15]

Her zaman soruşturma konusu olabilecek diğer failinin araştırılmaması gerekçe gösterilerek iddianame iade edilemez. Şayet toplanan deliller şüpheliler hakkında dava açılması için yeterli ise kamu davası açılabilecektir. Burada ele geçmeyen faillerin araştırılmaması hususu iade nedeni yapılamayacaktır.[16]

2.3. Suçun hukuki nitelendirilmesi

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 174/2 maddesinde suçun hukukî nitelendirilmesi nedeniyle iddianamenin iade edilemeyeceği hüküm altına alınmıştır.

Bilindiği üzere, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 170/3. maddesinde iddianamenin görevli ve yetkili mahkeme hitaben düzenlenmesi gerekmektedir.

Çünkü görevli ve yetkili olmayan mahkemeye hitaben düzenlenen iddianamenin iade edilmesi gerekir.

Bunun yanında, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 174/2 maddesinde, suçun hukuki nitelendirilmesi ile iddianamenin iade edilemeyeceği kuralı getirilmiştir.

Burada iddianamede gösterilen suçun başka suç oluşturduğu gerekçe gösterilerek iddianamenin iadesine karar verilemeyecektir.

Bu kural, hukuki bir sınıflandırma ve nitelendirme işlemi yapılarak görevli veya yetkili olmadığından bahisle iddianamenin iade edilemeyeceğini işaret etmektedir.

Yani Görev ve yetki konusunda iddianamede açık bir yanlışlık veya çelişki olması halinde iddianamenin iadesinin mümkündür.

Cumhuriyet Savcılığının hukuki nitelendirmesi ile mahkemenin hukuki nitelendirilmesinin farklı olduğu durumlarda ise iddianamenin kabulünden sonra kovuşturma aşamasında görevsizlik veya yetkisizlik kararları ile sorunun çözülmesinin mümkün olduğu gözetilmelidir.

Başka bir söylemle; Cumhuriyet Savcılığınca iddianamede yapılan nitelendirme kabul edilmeyerek görev hususu iade sebebi yapılamaz.[17]

Konuyu örnekle açıklamak faydalı olacaktır.

Örneğin, hırsızlık suçundan Asliye Ceza Mahkemesine yazılan iddianamenin, yağma suçunu oluşturduğu ve görevsiz mahkemeye gönderildiğinden söz edilerek iddianamenin iadesine karar vermek mümkün değildir.[18]

Bununla birlikte, hırsızlık suçunun yağma olarak nitelendirilmesi ve yağma suçundan sevk maddesi yazılan iddianamenin, Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesi durumunda iddianamenin görevli mahkemeye düzenlenmediğinden söz edilerek iade edilmesi mümkün olabilecektir.[19]

Örneğin; İstanbul’da meydana gelen kavga olayının devamı olarak Tekirdağ’da başka bir kavga olayı meydana gelmiş ve her iki olaya ilişkin Tekirdağ’da birlikte yürütülen soruşturma sonunda iddianame düzenlenmiştir.

Burada kesin yetki kuralı olmadığından ilk olay için soruşturma evrakı ayrılarak yetkili mahkemede kamu davası açılması gerektiğinden söz edilerek iddianamenin iadesine karar verilmesi mümkün değildir.

Bu örnek olayda, iddianame kabul edilmeli ve tensip aşamasında veya sanığın sorgusundan önce yetki durumu değerlendirilmelidir.

İddianamenin iadesi kararı verilirken yapılan değerlendirmede, dosya kapsamı ile çelişkili oluşturacak şekilde iade kararı verilmemesi gerektiği mutlaka dikkate alınmalıdır.

Örneğin; zaten KYOK (takipsizlik kararı) verilen bir suçtan ötürü suçun vasıflandırılmasına yol açacak şekilde inceleme yapılması istenmemelidir.

Örneğin; şüphelinin trafik güvenliğini tehlike sokma suçunu işlediği belirtilerek cezalandırılması talep edildiği olayda, mahkeme tarafından şüpheli hakkında taksirle yaralama ve mala zarar verme suçlarından ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği halde, şüpheli hakkında taksirle yaralama suçundan soruşturmaya devam edildiği ve bu nedenle zarar - tehlike suçu değerlendirmesi yapılması gerektiğinden söz edilerek iddianamenin iadesine karar verilemeyecektir.[20]

2.4. İkinci iddianamenin iadesi kararında başkaca nedenlerin gösterilmesi

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 174/4 maddesi uyarınca, ilk iddianamenin iadesi kararında belirtilmeyen nedenlere dayanılarak yeniden iddianamenin iadesi yoluna gidilemez.

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 174/4 maddesi gereğince iddianamenin iadesi kararında hatalı veya eksik tüm yönlerin gösterilmesi gerekmektedir.

Daha sonradan başkaca iade nedeni gösterilmiş olsa dahi, ilk iade kararında gösterilmediği için iddianamenin iadesi konusu yapılamayacaktır.[21]

Örneğin; Cumhuriyet Başsavcılığınca ilk iade nedeni olarak gösterilen eksiklikler giderilerek yeniden iddianame düzenlenmesine rağmen, ilk iade kararında gösterilmeyen nedenlerle ikinci defa iddianamenin iade edilmesi isabetli olmayacaktır.[22]

(Bu köşe yazısı, sayın Dr. Suat ÇALIŞKAN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)

----------------

[1] Y.18.CD, E: 2019/8838, K: 2019/16657, T: 27.11.2019: “…İmar kirliliğine neden olma suçundan şüpheli B. hakkında yapılan soruşturma sonucunda, 2019/150 soruşturma sayılı dosya üzerinden Cumhuriyet savcısı tarafından 20/03/2019 tarihinde iddianame tanzim edildiği, 26/03/2019 tarihinde mahkemesine tevdii edildiği, Akçadağ Asliye Ceza Mahkemesi›nin 2019/65 iddianame değerlendirme sayılı kararıyla iddianamenin iadesine karar verildiği, ancak UYAP ortamından yapılan kontrole göre bu kararın hakim tarafından 11/04/2019 tarihinde saat 00:39›da elektronik imza ile imzalandığı, Cumhuriyet Savcısı tarafından bu karara karşı iddianamenin iadesi için öngörülen 15 günlük süre geçtiğinden bahisle itiraz edildiği, mercii M… 4. Ağır Ceza Mahkemesi›nin 26/04/2019 tarihli ve 2019/427 değişik iş sayılı kararıyla itirazın reddedildiği anlaşılmıştır. Mahkemece CMK’nın 174/1. maddesinde öngörülen on beş günlük yasal süreden sonra iddianamenin iade edildiği anlaşılmıştır. Bu itibarla, CMK’nın 174. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca iddianamenin ve soruşturma evrakının verildiği tarihten itibaren on beş günlük süre sonunda iade edilmeyen iddianamenin kabul edilmiş sayılacağı gözetilmeden, anılan iddianamenin iadesi kararına karşı Cumhuriyet Savcısı tarafından yapılan itirazın kabulü yerine, reddine dair mercii kararında isabet bulunmamaktadır…”

[2] Y.2.CD, E: 2020/15166, K: 2020/9926, T:05.10.2020: “... 11.01.2020 tarihinde iddianame tanzim edildiği, aynı gün saat 12:32:52’de elektronik imza ile imzalandığı, Cumhuriyet başsavcısı yahut Cumhuriyet başsavcı vekili tarafından iade edildiğine ilişkin bilgi bulunmadığı, nitekim yine UYAP kaydına göre 13.01.2020 tarihinde onaylandığı, iddianame ve eklerinin onaylanma tarihinden sonra mahkemeye ulaştırıldığına ilişkin bilgi veya belgenin dosyada yer almadığı, Mahkeme tarafından 05.02.2020 tarih ve 2020/4 değerlendirme sayılı karar ile iddianamenin iadesine karar verildiği, kararın hâkim tarafından elektronik imza ile imzalanarak havale edildiği tarihin ise 05.02.2020 olduğu, iddianamenin iadesi kararına, cumhuriyet savcısı tarafından 05.02.2020 tarihinde UYAP ortamında hazırlanan ve aynı tarihte elektronik imza ile imzalanan dilekçeyle itiraz edildiği, dolayısıyla iddianamenin CMK’nın 174/1. maddesinde öngörülen 15 günlük yasal süreden sonra 05.02.2020 tarihinde iade edildiği...”

[3] Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 01.06.2020 tarih, 2019/16125 Esas ve 2020/3963 Karar sayılı ilamında “...5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 170/3. maddesinde iddianamede nelerin gösterileceği, aynı Kanun’un 174/1. maddesinde ise iddianamenin hangi hâllerde iadesine karar verileceğinin belirtildiği, şüphelinin ifadesi alınmadan dava açılmasının iddianamenin iadesi sebebi yapılamayacağı, anılan Kanun’un 170/2. maddesi gereğince; “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler.” hükmü gereğince, soruşturma evresi sonunda toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturması durumunda, Cumhuriyet savcısının kamu davası açması gerekeceği, somut olayda Cumhuriyet savcısı tarafından toplanan delillerin kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturması sebebiyle iddianame düzenlendiği ...”

[4] Y.4.CD, E: 2009/28222, K: 2010/1218, T: 02.02.2010.

[5] Y.4.CD, E: 2009/28222, K: 2010/1218, T: 02.02.2010.

[6] Y.4.CD, E: 2009/28222, K: 2010/1218, T: 02.02.2010.

[7] Y.4.CD, E: 2017/22735, K: 2018/467, T: 11.01.2018.

[8] Y.11.CD, E: 2009/13505, K: 2010/829, T: 12.02.2010.

[9] Y.10.CD, E: 2006/13261, K: 2007/5170, T: 04.05.2007.

[10] Y.16.CD, E: 2020/1878, K: 2020/3647, T: 10.07.2020 “...olay tarihinde örgüt mensuplarınca kullanıldığı tespit edilen sığınakta ele geçirilen bir kısım ilaçların bulunduğu reçeteleri kardeşi adına tanzim ettiği tespit edilen ve süreçte hakkında ayrıca teşhis ve beyanda bulunulduğu anlaşılan şüpheli MA ile adına reçete tanzim edilen P hakkında tanzim edilen iddianamede yer alan olayın anlatım biçimi ve soruşturma dosyası kapsamına nazaran, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu...”

[11] Y.2.CD, E: 2016/19587, K: 2016/16819, T: 12.12.2016: “…Somut olayda müştekinin çalıştığı pastanede müştekiden kullanmış olduğu telefonu isteyerek geri vermeyen kişiye yönelik yürütülen soruşturmada, atılı suçtan hakkında iddianame düzenlenen 0 507 120... no.'lu telefonun sahibi şüpheli.... dahil olmak üzere; atılı suçların kim ya da kimler tarafından, ne şekilde işlendiğine dair, hiçbir delil elde edilebilmiş değildir. Yalnızca....'e ait hattın ekindeki net olmayan nüfus cüzdanı fotokopisinde bulunan resmin müşteki tarafından kendisinin Murat olarak bildiği şahsa benzediği yönündeki beyanı dışında sanık hakkında iddianame düzenlemek için yeterli şüphenin bulunmaması karşısında, iade kararında da belirtildiği üzere; şüphelinin ifadesi alınmadan ve buna yönelik hakkında yakalama emri çıkarılmadan, dosyadaki güvenlik kamera kayıtları ve şüphelinin teşhise elverişli fotoğraları celp edilmeden ve kimliği hakkında araştırma yapılmadan kamu davası açıldığının anlaşılması ve belki de olaylarla hiçbir ilgisi olmayabilecek olan.... dinlenilmesi ve oluşacak duruma göre toplanması gereken ve belirtilen ilave bütün delillerin toplanması, suçun sübutuna etki edeceği muhakkak olan bir delil olduğundan, bu delil ya da deliller toplanmadan iddianame düzenlemesi, usul ve yasaya aykırıdır.

[12] Y.4.CD, E: 2020/2199, K: 2020/14204, T: 28.10.2020; “...şüpheli Sebahattin hakkında tehdit ve hakaret suçları için yürütülen soruşturma sonucunda iddianame tanzim edildiği, Mahkemenin ise, müştekinin 31/07/2018 tarihli dilekçesi ve yine aynı tarihli savcılık ifadesinde şüphelinin kendisine ısrarla rahatsız ettiğini, sosyal hayatta rahat vermediğini, çalıştığı iş yerlerine geldiğini, kendisinin ve babasının telefonlarından rahatsız ettiğini belirtmesi, müştekinin bu beyanı ile ilgili hiç bir araştırma yapılmadığı, şüpheli ile müşteki arasında telefon görüşmelerine ilişkin HTS kayıtlarının dosyada bulunmadığı gerekçesi ile iadesine karar verdiği, itiraz üzerine reddine karar verildiği olayda, şüpheli hakkında isnat edilen suçlarla ilgili olarak, dinlenen tanıkların müştekinin beyanını doğruladığı, toplanan delillere göre kamu davası açılması için yeterli şüphenin mevcut olduğu ve iddianame konusu olmayan kişilerin huzur ve sükununu bozma suçuna ilişkin yargılama aşamasında suç duyurusunda bulunabileceği...”

[13] Y.10.CD, E: 2020/534, K: 2020/2699, T: 30.06.2020: “...Devlet Hastanesi tarafından yapılan tahlil sonucunda şüphelinin idrarında amfetamin, metamfetamin ve THC bulunduğunun tespit edildiği, her ne kadar raporda “tarama testi olması nedeniyle tahlil sonucunun adli ve idari kanıt değeri olmadığı” belirtilmişse de, raporun delil olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği ve tahlil sonucunun teyit edilip edilmeyeceğine adli makamların karar vermesi gerektiği, şüphelinin tahlil sonucuna itirazı olmaması, “olay günü gündüz saatlerinde kristal uyuşturucu madde ve esrar kullanmıştım” şeklindeki tahlil sonucuyla örtüşen beyanı dikkate alınarak, şüphelinin kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu işlediğine dair kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil bulunduğu ve tahlil sonuçlarının teyit edilmesinin “suçun sübutuna mutlak surette etki edecek delil” niteliğinde olmadığı ...”

[14] Y.11.CD, E: 2020/4058, K: 2020/6581, T: 09.11.2020.

[15] YCGK, E: 2018/427 Esas, K: 2018/517: “…vergi suçlarında fatura asıllarına ulaşarak duruşmada incelenmesi zorunluluğundan vazgeçildiği, iddianameye konu eylemin TCK’nın 204. maddesinde düzenlenen sahtecilik suçunu değil, 213 sayılı VUK’un 359/b maddesinde düzenlenen vergi suçunu teşkil ettiği, faturaların sahte olduğuna ilişkin dosyada mevcut vergi suçu raporu ve vergi tekniği raporu bulunduğu, mahkemenin tekrar rapor alabileceği gibi iade gerekçelerinin CMK’nın 174. maddesinde sayılanlardan olmadığı...”

[16] Y.10.CD, E: 2008/5464, K: 2008/5603, T: 07.04.2008: “…iade sebepleri arasında sayılmayan ve her zaman soruşturma konusu olabilecek diğer failinin araştırılmamasını gerekçe göstererek iade kararına karşı, toplanan delillerin şüpheliler hakkında dava açılması için yeterli olduğu gözetilmeksizin itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir…Bozulmasına…"

[17] Y.11.CD, E: 2006/5263, K: 2006/8292, T: 18.10.2006.

[18] Y.4.CD, E: 2020/2248, K: 2020/14207, T: 28.10.2020: “... suçun yağma suçunu oluşturabileceği ve bu suça bakmakla görevli mahkemenin Ağır Ceza Mahkemesi olduğundan bahisle iade etmesi kanuna aykırı görülmüştür...”

[19] Örneğin, baroya kayıtlı avukat Ceza İnfaz Kurumuna girerken üzerinde yasak eşya yakalanması nedeniyle tutanak tanzim edilmesi, C. Başsavcılığına ihbarda bulunulması, soruşturma ve kovuşturma izni alındıktan sonra Ağır Ceza Mahkemesinde kamu davası açılması için son soruşturma kararı verilmesi amacıyla en yakın Ağır Ceza Mahkemesine hitaben iddianame düzenlenmesi halinde, 1136 sayılı Kanunun 59. maddesinde yer alan “suçun işlendiği yer ağır ceza mahkemesine en yakın bulunan ağır ceza mahkemesi Cumhuriyet Savcılığına gönderilir.” hükmü gereğince suçun işlendiği yer mahkemesinde yargılama yapılması gerektiği, kesin yetki kuralının bulunduğu gözetilmelidir. Burada yetkisiz mahkemeye hitaben iddianame düzenlendiğinden bahisle iade edilmesi gerekecektir.

[20] Y.12.CD, E: 2019/13464, K: 2020/931, T: 03.02.2020.

[21] Y.11.CD, E: 2020/1273, K: 2020/4679, T: 21.09.2020: “...şüpheli A, M, S ve Ş’nün 2014 ve 2015 takvim yılında sahte fatura düzenlenme suçunu işledikleri iddiasıyla düzenlenen iddianamede, müşteki kurum olarak K. Küçük ve Orta Ölçekli Mükellefler Grup Başkanlığı yerine mükellef şirket Orman Ürünleri San. ve Tic. Ltd. Şti. gösterilerek CMK’nın 174/1-(a) maddesi atfıyla aynı Kanun’un 170/3-(c)-(d) maddesi ile şüpheli M, S ve Ş hakkında 213 sayılı VUK’un 367. maddesi gereğince dava şartı olan mütalaa bulunmadığı halde bu şüpheliler hakkında da iddianame düzenlenerek CMK’nın 174/1-(d) maddesine aykırı davranılmış ise de, Mahkemenin iade gerekçeleri arasında bu gerekçelerin yer almadığı, CMK’nın 174/4. maddesi de gözetilerek eksikliklerin Mahkemesince giderilebileceği, iddianamenin iadesi kararında belirtilen gerekçelerin ise dosya kapsamına göre CMK’nın 174/1-(b) maddesi uyarınca suçun sübutuna doğrudan etki edecek nitelikte olmadığı...”

[22] Emsal karar için bkz.; Y.2.CD, E: 2016/8466, K: 2016/13138, T: 28.09.2016.