Denetimli Serbestlik Hizmetleri Yönetmeliği’nin[1] (DSHY) 90. Maddesinde denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezaların infazı sırasında bazı durumların ortaya çıkması halinde hükümlünün kapalı ceza infaz kurumuna gönderilmesine karar verilebileceği hüküm altına alınmıştır.

Hükümlünün kapalı ceza infaz kurumuna gönderilmesine karar verilmesi için şu koşulların varlığı gerekir:

a) Hükümlünün Ceza infaz kurumundan ayrıldıktan sonra, talebinde belirttiği denetimli serbestlik müdürlüğüne üç gün içinde müracaat etmemesi halinde iade kararı verilebilir. (DSHY m. 90/1-a)

b) Hükümlünün Hakkında belirlenen yükümlülüklere ve uygulamalara uymamakta ısrar etmesi halinde kapalı kuruma iade kararı verilebilir. (DSHY m. 90/1-b)

Bu koşulun gerçekleşmesi için hükümlünün uymamakta ısrar etmesi gereken unsurlar şunlardır:

1) Hükümlü yükümlülüklere uymamakta ısrar etmeli. (DSHY m. 90/1-b1)

2) Hükümlü Denetimli serbestlik müdürlüğünün hazırladığı denetim ve iyileştirme programına uymamakta ısrar etmeli (DSHY m. 90/1-b2)

3) Hükümlü Denetimli serbestlik personelinin uyarı ve önerilerine uymamakta ısrar etmeli. (DSHY m. 90/1-b3)

4) Hükümlü denetim planındaki yükümlülüklerin infazına ilişkin belirlenen kurallara uymamakta ısrar etmeli. (DSHY m. 90/1-b4)

c) Hükümlü ceza infaz kurumuna geri dönmek istemesi halinde kapalı ceza infaz kurumuna gönderilmesine karar verilmesi mümkündür. (DSHY m. 90/1-c)

Yukarıda belirtilen durumların ortaya çıkması halinde, komisyonun kararı üzerine, koşullu salıverilme tarihine kadar olan cezasının infazı için kapalı ceza infaz kurumuna gönderilmesine karar verilmesi, infaz hâkiminden talep edilebilecektir.

ANAYASA MAHKEMESİ TARAFINDAN İPTAL EDİLEN HÜKÜMLER

Hükümlü hakkında tutuklama kararı verilmesi

Denetimli Serbestlik Hizmetleri Yönetmeliği’nin 90/2-a maddesinde; hükümlü hakkında; işlediği iddia olunan başka bir suçtan dolayı, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 100 üncü maddesinde sayılan nedenlerle tutuklama kararı verilmesi halinde, hükümlünün kapalı ceza infaz kurumuna gönderilmesine karar verileceği hüküm altına alınmıştır. (DSHY m. 90/2-a)

Denetimli serbestlik tedbiri uygulanmaya başlanmasından önce suç işlenmesi

Denetimli Serbestlik Hizmetleri Yönetmeliği’nin 90/2-b maddesinde; Denetimli serbestlik tedbiri uygulanmaya başlanmasından önce hükümlünün işlediği iddia olunan ve cezasının üst sınırı yedi yıldan az olmayan bir suçtan dolayı soruşturma veya kovuşturmaya devam edilmesi halinde, hükümlünün kapalı ceza infaz kurumuna gönderilmesine karar verileceği hususu düzenleme konusu yapılmıştır. (DSHY m. 90/2-b)

Denetimli serbestlik tedbiri uygulanmaya başlandıktan sonra suç işleme

Denetimli Serbestlik Hizmetleri Yönetmeliği’nin 90/2-c maddesinde ise ; Denetimli serbestlik tedbiri uygulanmaya başlandıktan sonra hükümlünün işlediği iddia olunan ve cezasının alt sınırı bir yıl veya daha fazla olan kasıtlı bir suçtan dolayı soruşturma veya kovuşturma başlatılması halinde hükümlünün kapalı ceza infaz kurumuna gönderilmesine karar verileceği hükme bağlanmıştır. (DSHY m. 90/2-c)

Aynı yasal düzenlemeye göre, yukarıda belirtilen durumların ortaya çıkması halinde, komisyonun talebi üzerine, infaz hâkimi tarafından, hükümlünün kapalı ceza infaz kurumuna gönderilmesine karar verilmesi söz konusu olmaktadır.

Denetimli Serbestlik Hizmetleri Yönetmeliği’nin 90/2-a-b-c maddesinde hüküm altına alınan hususlar, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un “Denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezanın infazı” başlıklı 105/A maddesinin 7. Maddesinin a,[2] b[3] ve c[4] bentlerinde yer almaktaydı.

Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un “Denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezanın infazı” 105/A maddesinin benzer düzenleme içeren hükümleri Anayasa Mahkemesinin incelemesine konu olmuştur.

Bu yasal düzenlemenin a) bendi Anayasa Mahkemesi’nin 9/4/2014 tarihli ve E.: 2014/14, K.: 2014/77 sayılı Kararı ile iptal edilmiştir.[5]

Bu yasal düzenlemenin b) bendi Anayasa Mahkemesi’nin 26/12/2013 tarihli ve E.:2013/133, K.:2013/169 sayılı Kararı ile iptal edilmiştir.

Bu yasal düzenlemenin c) bendi, yine Anayasa Mahkemesi’nin 26/12/2013 tarihli ve E.:2013/133, K.:2013/169 sayılı Kararı ile iptal edilmiştir.

Anayasa Mahkemesi, yaptığı incelemede 5275 Sayılı Kanunun 105/A-7-a-b-c hükümlerinin Anayasamızın 38/4. maddesiyle açıkça çeliştiğinin altını çizerek bu iptal kararını almıştır.[6]

Bu nedenle yukarıda belirtilen Denetimli Serbestlik Hizmetleri Yönetmeliği’nin 90/2-a-b-c madde ve fıkralarının Anayasa Mahkemesinin benzer yasal düzenlemelere ilişkin verdiği iptal kararı ile uygulanma imkanı kalmamıştır.

Hükümlü hakkında infaz sırasında işlediği suçlardan dolayı mahkûmiyet hükmü dışında hüküm kurulması veya takipsizlik kararı verilmesi hali

Hükümlü hakkında soruşturma sonucunda kovuşturmaya yer olmadığı veya kovuşturma sonucunda beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, davanın reddi veya düşme kararı verilmesi halinde, hükümlünün cezasının infazına denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak devam olunmasına infaz hakimi tarafından karar verilebileceği yasal düzenlemede ifade edilmektedir. (DSHY m. 90/3)

Bu hükmün benzeri Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un “Denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezanın infazı” 105/A maddesinin 7. fıkrasının son paragrafında yer almaktaydı.[7]

Nitekim bu düzenleme de, 09.04.2014 Karar Günlü, 2014/14 Esas, 2014/77 Karar sayılı, 23.05.2014 tarih ve 29008 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesi Kararıyla iptal edilmiştir.

Bu nedenle yukarıda belirtilen Denetimli Serbestlik Hizmetleri Yönetmeliği’nin 90/3 maddesinin de uygulanabilme yeteneğinin kalmadığını ifade edebiliriz.

Cezaların toplanması hali

Başka bir mahkûmiyet kararı nedeniyle ceza infaz kurumuna alınan hükümlünün kaydı kapatılarak, 5275 sayılı Kanunun 107 nci maddesinin uygulanabilmesi, yani hükümlünün koşullu salıverilme tarihinin tespiti yönünden toplama kararı alınması ve müteakip infaz işlemlerinin buna göre yapılması amacıyla dosya hükümlünün bulunduğu ceza infaz kurumuna gönderilmek üzere Cumhuriyet başsavcılığına gönderilir. (DSHY m. 90/4)

Hükümlünün denetimli serbestlik tedbiri ile infazı devam ederken başka kesinleşmiş mahkûmiyetleri gelmiş ise, mahkûmiyetlere konu cezalarla ilgili toplama kararı alınması ve sonuca göre 5275 sayılı Kanun'un 105/A maddesinin uygulanma koşullarının yeniden değerlendirilmesi gerekir.[8]

Örneğin; hükümlünün 5 ay hapis cezası, 4 ay hapis cezası ile 150 gün hapis cezası varsa, bu cezaların toplamı üzerinden denetimli serbestlik tedbiri ile infaz koşullarının değerlendirilmesi gerekmektedir. Çünkü tam tersi bir uygulama, hükümlünün aynı suç nedeniyle birden fazla denetimli serbestlik tedbiri ile infaz kurumundan yararlanması gibi bir sonuca yol açacaktır.[9]

Mazeret bildirme hali

Hükümlünün 3 gün içinde Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne müracaat edememesi halinde mazeret bildirmesi mümkündür.

Denetimli Serbestlik Hizmetleri Yönetmeliğinin 82. Maddesinin birinci fıkrasına göre, hakkında denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezanın infazına karar verilen hükümlü ceza infaz kurumundan çıktıktan sonra üç gün içerisinde talebinde belirttiği denetimli serbestlik müdürlüğüne başvuru yapmak yükümlülüğü altındadır.

Aynı yasal düzenlemenin ikinci fıkrasına göre ise, müdürlüğe müracaat için gereken üç günlük süre, hükümlünün ceza infaz kurumundan ayrılışını takip eden günden itibaren başlar. Son gün bir tatile rastlarsa, süre tatilin ertesi günü mesai saati bitiminde sona erecektir.

Örneğin; 30.03.2017 tarihli istirahat raporu ile hükümlünün 30.03.2017 ilâ 31.03.2017 tarihleri arasında 2 gün istirahatli olduğu, 01.04.2017 tarihinde çalışabileceğinin belirtildiği olayda, 01.04.2017 ve 02.04.2017 tarihlerinin ise hafta sonu günlerine isabet etmesi nedeniyle, hükümlüye Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne müracaat etmesi amacıyla kendisine verilen sürenin son gününün tatile rastladığı gözetilerek mazeretinin ve b alkollü ya da uyuşturucu madde etkisi altında iken yükümlülüklerini yerine getiremeyeceğinin başvurunun süresinde olduğu kabul edilmelidir.[10]

Alkollü veya uyuşturucu madde etkisi altında iken hükümlünün yükümlülüklerini yerine getiremeyeceği hususuna ilişkin yasal düzenleme hükmü

Denetimli Serbestlik Hizmetleri Yönetmeliğinin 42. Maddesinin dördüncü fıkrasında; yükümlünün, Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne alkol, uyuşturucu veya uyarıcı madde etkisi altında veya kesici, delici aletler ve ateşli silahlarla gelemeyeceği ve bu şekilde yükümlülüklerin yerine getirilmesine yönelik çalışmalara katılamayacağı hüküm altına alınmıştır.

Örneğin; 06.10.2016 tarihindeki bireysel görüşmesine mazeretsiz olarak katılmayarak yükümlülük ihlalinde bulunan hükümlünün, 28.11.2016 tarihindeki imza yükümlülüğünü yerine getirmek için müracaat ettiği Polis Merkezi Amirliği görevlilerince alınan doktor raporunda 3.13 promil alkollü olduğunun tespit edildiği, aşırı derecede alkollü olduğu gerekçesiyle denetimli serbestlik çizelgesine imza attırılmayan hükümlü hakkında uyarıya rağmen ikinci kez yükümlülük ihlalinde bulunduğu gerekçesiyle kapalı ceza infaz kurumuna iade kararı verildiği olayda, verilen iade kararı hukuka uygun bir karardır.

Örnek olarak verdiğimiz olayda Yargıtay, 5.08.2016 tarihinde tebliğ edilen denetim planı ve denetim çerçevesinde uyması gereken kuralları ihtiva eden denetimli serbestlik müdürlüğü yazı içeriğinde de alkollü veya uyuşturucu madde etkisi altında iken yükümlülüklerini yerine getiremeyeceğinin açık bir şekilde belirtildiğini, ikinci kez yükümlülük ihlalinde bulunan hükümlü hakkındaki kapalıya iade kararına vaki itirazın reddine karar verilmesi gerektiğini hüküm altına almıştır.[11]

Hükümlüye birden fazla yükümlülük yüklenebilmesi

Hükümlü hakkında kamuya yararlı işte çalışma yükümlülüğü yanı sıra başka yükümlülükler de yüklenmesi kanuna aykırılık oluşturmaz. Bu nedenle yükümlülük ihlalinde ısrar eden hükümlünün kapalı ceza infaz kurumuna iadesi karar verilmelidir.[12]

Örneğin, hükümlü hakkında kamuya yararlı işte çalışma yükümlülüğü yanı sıra başka yükümlülükler de yüklenmesi kanuna aykırı sayılmayacaktır.[13]

(Bu köşe yazısı, sayın Dr. Suat ÇALIŞKAN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)

-------------------------------

[1] Kurum: Adalet Bakanlığı, Kabul Tarihi: 05.03.2013, RG: T. 05.03.2013, S. 28578.

[2] Bu bent şu şekilde düzenlenmişti: “a) İşlediği iddia olunan başka bir suçtan dolayı 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 100 üncü maddesinde sayılan nedenlerle tutuklama kararı verilmesi,”

[3] Bu bent şu şekilde düzenlenmişti: b) Denetimli serbestlik tedbiri uygulanmaya başlanmasından önce işlediği iddia olunan ve cezasının üst sınırı yedi yıldan az olmayan bir suçtan dolayı soruşturma veya kovuşturmaya devam edilmesi,

[4] Bu bent şu şekilde düzenlenmişti: “c) Denetimli serbestlik tedbiri uygulanmaya başlandıktan sonra işlediği iddia olunan ve cezasının alt sınırı bir yıl veya daha fazla olan kasıtlı bir suçtan dolayı soruşturma veya kovuşturma başlatılması,”

[5] İptal birinci ve ikinci cümle: Anayasa Mahkemesi’nin 9/4/2014 tarihli ve E.: 2014/14, K.: 2014/77 sayılı Kararı ile.

[6] Anayasa'nın 38. maddesinin dördüncü fıkrasında, “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz.” denilmektedir.

[7] Bu düzenleme şu şekildeydi: “halinde, denetimli serbestlik müdürlüğünün talebi üzerine, infaz hâkimi tarafından, hükümlünün kapalı ceza infaz kurumuna gönderilmesine karar verilir. Hükümlü hakkında soruşturma sonucunda kovuşturmaya yer olmadığı veya kovuşturma sonucunda beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, davanın reddi veya düşme kararı verilmesi halinde, hükümlünün cezasının infazına denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak devam olunmasına infaz hâkimi tarafından karar verilir.”

[8] Y.10.CD’nin 11/02/2013 ve 2013/856-1220 sayılı kararı.

[9] Y.1.CD, E: 2016/4784, K: 2017/74, T: 23.01.2017.

[10] Y.1.CD, E: 2018/ 988, K: 2018 /1497, T: 02.04.2018.

[11] Y.1.CD, E: 2017/1070, K: 2017/4023, T: 16.11.2017.

[12] Y.1.CD, E: 2016/3346, K: 2016/4167, T: 05.12.2016.

[13] Y.1.CD, E: 2016/6174, K: 2017/345, T: 13.02.2017.