Bir zincirin gücü, en zayıf halkanın gücü kadardır”. Bu, en çetin kavgada da en kişisel meselede de böyledir. Örneğin, bir savaşta gücünüz, cephenin en zayıf noktasındaki dayanma gücünüzdür. O sebeple, ölüm kalım noktasında, “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır.” denilmiştir dayanmak için. Kişisel konularda da en hassas olduğunuz konu, sizin en zayıf noktanızdır. O noktayı tespit eden, sizi tahrik etmede, size hata yaptırmada, istediğini dayatmada daha güçlüdür; örneğin, kişiyi ölümle tehdit etmektense çocuğunu rehin almak daha etkilidir o yüzden.

Bu, sistemin ve toplumsal düzenin her yerinde de böyledir. Çok zengin olabilirsiniz, hastaneleriniz, helikopterleriniz, donanımlı araçlarınız olabilir. Ancak ücra bir köşede hastalanıp kalp krizi geçirdiğinizde bunlar gelmeden, bunlara ulaşamadan, bunlara ulaşamadan önce, en yakın sağlık ocağındaki hekimin kalitesi, bilgisi, dikkati, özeni sizi kurtaracaktır. Yoksa cenazenizi helikopterle alıp lüks hastanedeki morgda tutmak dışında bu imkânlar işe yaramayacaktır.

Çok iyi öğretim üyeleriniz, hâkimleriniz, avukatlarınız olabilir. Ancak, en küçük mahkemedeki hâkiminizin kalitesi, yüksek yargıya atadığınızın asgarî kalitesi, olaya ilk müdahale eden avukatınızın kalitesi, yeni bir öğretim üyenizin kalitesi, günlük işlerinizi yürüten mahkemedeki kalem, icra memuru, savcı, hâkimin kalitesi hukuk sisteminin kalitesini belirleyecektir. Bu kalitenin içinde her şey var. En üst mahkemenizdeki hâkimler arasında da, en alttaki yeni hâkimde de zayıf halkanız kadardır gücünüz. Diğerleri en sağlam malzemeden yapılsa da, o zayıf halka belirler bazen her şeyi; zayıf halkalar arttıkça güç iyice zayıflar. En genç öğretim üyesinin akademik gücü ve direnme gücüdür, akademik ahlâk, üretim ve kalitenizi, akademik özgürlüğünüzü korumak için. Bir avukatın direnme gücüdür, sistem içinde, yargının iddia ve hüküm gücünün haksızlığı karşısında, yürütmenin savrukluğu, siyasetin aymazlığı, yolsuzluğun soysuzluğu karşısında direnmek için.

Yargının, hukukun, hakkın güç karşısında direnebilmesi için hukukun ve hukukçunun en zayıf halkasının da güçlü olması gerekir. Yoksa, iktidar gücü, idarenin gücü, siyaset gücü, makam, mevki, unvan, ikbal, izzet, menfaat gücü, korkunun, endişenin, tehdidin gücü, klanın gücü, inancınız ve ideolojinizin sizin üzerinizdeki gücü asılırsa biraz zincire, güç uygularsa, hakkın gücüne, vicdanınızın gücüne galip gelir, koparır adalet zincirini. Bu zayıf halka, küçük bir zincir parçasında da veya kalın bir zincirde de olabilir farketmez; İlk derecede ya da üst derecedeki yargıda olduğu gibi. Bu zincir, halkanın başı veya sonu olabilir; öğretim üyesi, avukat, savcı veya hâkimde olduğu gibi.

Sistemle ilgili donanımlar, yapılar, görünürde teminatlar, kanunî düzenlemeleri hukuk ve hukukçunun sağlam durması ve zincirde güçlü halka olması, zincirin standart kalitesi için önemlidir. Ancak asıl olan, değerlere sahip olup olmamanızdır. Zincirin gücünü o ve ona sahip olanlar belirler. Anayasaya, kanuna, hukuka uygun olarak; ancak (!) vicdanî kanaate göre karar verirken (AY m. 138/1), o vicdanî kanaate hâkim olan değerlerin gücüdür aslında zincirdeki gücünüz. Onu güçlendirmedikçe diğerleri boşlukta duran konformist araçlardır. Ona sahip olanların ve olmayanların zincirdeki yeridir gücü belirleyen.

Kendileri çektiklerinde kopsun diye -hangisinin zayıf olduğunu bilerek (!)- zincirin farklı yerlerine zayıf halka/ları yerleştirenler unutmasınlar ki, o zincir bir gün başkalarının eline geçecek veya zaten zayıf halka -metal yorgunluğu/kişilik zayıflığı ile- yorulup kırılacak ve zincirin ucunda siz olacaksınız. Ve siz zincire tutunduğunuzda, asıldığınızda, o zayıf halkadan zincir kopacak ve siz (de) düşeceksiniz! Zincir ağırsa bir de üstünüze düşecek. Allah düşürmesin! “Ava düşmeyecek kuş, başa gelmeyecek iş yoktur” demiş eskiler.