Hz. UYAP mı? Hâkim UYAP mı? Uyuyan UYAP mı?
UYAP mı bizim, biz mi UYAP’ın hizmetindeyiz?
Öncelikle belirtmek gerekir ki, UYAP desteklenmesi ve geliştirilmesi gereken, nadir yüz akı gerçek anlamda millî projelerden biridir; Devletin ve yargı bürokrasisinin içindeki gayretli, bir çıkar gütmeden çalışan insanların çabalarıyla başlayan ve yürüyen bir sistemdir. Diğer bu tür projelerden farklı olarak bir rant alanı ve talanı da pek olmadan yürütülmüştür/mektedir. Bu önemli alanda, dışa bağımlı olmayan, rant oluşturmayan, kendi verilerimizi koruma imkânı veren, bugüne kadar da sürekliliği olan bu projenin eleştirilen yönleri olsa da, elbirliği ile sahip çıkılması, desteklenmesi ve geliştirilmesi gereken bir yapıdır.
Bazı ülkelerin propoganda ile şişirdikleri birçok benzer projeden daha iyi, daha uzun süreli, daha etkili ve kapsamlı bir projedir. Bazı ülkeler, daha basit bazı sistemlerini “yapay zekâ hâkim” diye abartarak pazarlarken, UYAP’ın hakettiği kabul ve tanıtımda olmadığını söylemek gerekir.
Bu projenin gerçek anlamda verimli kullanılmadığı yönleri ise, aslında kullanılamamasından değil, kullanılmak istenmemesinden ve yönetsel siyasî tercihlerden, bürokratik kurnazlıklardan kaynaklanmaktadır. Bunun en tipik örneği ise, farklı ve çok yönlü veri barındıran bu sistem elde varken, kısır, işe yaramaz, hiçbir sağlıklı çalışmaya temel oluşturmayacak, bu devirde artık ham veri niteliğindeki adlî istatistiklerimizdir (örneğin arabuluculuk istatistikleri, yargısal durumu analize yarayan, gerçek durumu tespitten uzak diğer veriler). Adlî istatistiklerin durumu UYAP varken gerçekten utanılması gereken bir durumdadır. Diğer bir örnek ise, yargısal denetim ve uyarı sisteminin UYAP sisteminden hakkıyla, işlevsel şekilde yararlanmaması veya yararlanmak istememesi, istense de hakkını vermemesidir. Şayet bunlar gerçekten istenirse hem UYAP alt yapısı hem teknik imkânlar buna göre organize edilebilir, aynı zamanda bu konuda çalışanların da bunu rahatlıkla başaracağını kabul etmek gerekir.
UYAP ile ilgili bunları söylerken, zaman içinde bazı kötüye kullanımlar, teknik sorunlar, sabrı zorlayan sınırlarla ilgili çekinceleri ve itirazlarımı da bir kenara koyuyor, asıl işlev ve genel faydasına, geleceğe yönelik kalıcılığına bakıyorum.
Bu noktada son zamanlarda sistem değişikliğinin de getirdiği aksamaların gösterdiği, adil yargılanma, tabiî hâkim, yargısal yetki gibi konularda bazı sorunlara da dikkat çekmek gerekir. Kanaatimce UYAP’ın, -günlük yargısal işleyişi zorlaştıran bazı durumlar dışında- en sorunlu yönü burasıdır.
Örneğin, kanunun sınırlamadığı bir hususu UYAP sınırlayabilmektedir. “UYAP izin vermiyor” şeklinde hukuka tamamen aykırı bir kabul, neredeyse uygulamada kanıksanmıştır. UYAP kimdir? Hâkim midir, savcı mıdır, yazı işleri midir? UYAP nihayetinde, usûlî işleyişin ve usûl kurallarının emrinde yürütülmesi gereken bir yönetsel kolaylık, teknik süreçtir.
Yürütmenin yargıya yön vermesi anayasal olarak mümkün olmadığına göre, usûl kanunlarının sınırlamadığı, izin verdiği bir konuda UYAP’a söz düşmemekte, onun anlamı olmamaktadır, olamaz. Örneğin, HMK dava sınırlaması yapmazken, “UYAP’ta böyle bir dava tipi yok” denilerek, sizi belirli ve belki de hukuken hak kaybına yol açacak bir dava tipini tercihe zorlamak, hak arama özgürlüğüne aykırıdır. Ayrıca tabiî hâkim ilkesiyle de bağdaşmaz. Yine sizin kanaatiniz o konuda zorunlu arabuluculuk olmadığı yönündeyken UYAP’ın buna zorlaması, hâkimin dava şartı ile ilgili kontrol yetkisinin fiilen UYAP’a devridir. Takipler zaten İİK ve Yönetmelik gereği sıkı ve katı şekil kurallarına tâbi iken, bunun dışında mevzuatta yeri olmayan UYAP sınırlamaları takip hakkına veya icra memurunun yetkisine müdahaledir. Bunun yanında şifresini, imzasını başkasına vererek işlem yaptıran yargı görevlilerinin yargısal trajedisine hiç değinmiyorum. Bunlara TBB ve Baroların ise seyirci kalması, değiştirmek için ciddî bir çaba göstermemesi, sadece teknik sorunlarda etrafı teskin etmeye yönelik teşebbüste bulunması ise diğer bir çarpıcı noktadır.
UYAP ile ilgili sorun oluştuğunda veya UYAP’ın tercihi (!?) sizin tercihinizle uyuşmadığında, bunu tartışma ve değerlendirme imkânı dahi olmaması, böyle bir imkânın tanınmaması potansiyel hak ihlâli anlamına gelecektir. Örneğin, UYAP’ta kayıtlı olmayan bir davayı açmak veya işlem yapmak, mahkemede bu hususu çözmek istediğinizde “UYAP izin vermiyorsa yapamazsınız” diyen, kestirmeden cevap veren yazı işleri veya hâkim, aslında kendini de inkâr etmektedir. UYAP mı hâkime hükmeder, hâkim mi UYAP’a? UYAP, Bakanlık bürokrasisinin fonksiyonel uzantısıdır. UYAP’ın üstünlüğünü kabul etmek demek, Bakanlığın yargı ve icra dairelerine emir ve yön vermesi anlamına gelir. UYAP’taki bir “işaret veya kutucuk” olmaması neredeyse usûl kuralı olmamasına fiilen eşit hale gelmiş ve getirilmiştir.
Yine UYAP’ın çalışmadığı, meşhur “UYAP durdu” denilen durumlarda, yargı durmamalıdır. Klasik ve manuel ya da diğer teknik imkânlar ve yarı elektronik sistemlerin hızla devreye girmesine izin verilmeli (ki aslında bunun düzenlemesi vardır), en azından bu konuda daha hızlı tavır alınabilmelidir. Böyle durumlarda özellikle mahkeme, hâkim ve yazı işlerinin UYAP’ın keyfini beklemek yerine, hızlı bir şekilde sonuç üretmesi gerekir. Bu işlemlerin elektronik ortama aktarılması ise ikincil bir işlemdir.
Sonuç olarak UYAP mahkeme değildir, hâkim değildir, yazı işleri veya icra müdürü değildir. Avukatlar, taraflar da UYAP’ın keyfine göre hak aramak durumunda değildir. UYAP yargının ve yargı görevlilerinin efendisi değil, hizmetkârıdır; hizmetkârı efendi haline getirmek aklın da adaletin de gereği ve amacı değildir.
UYAP iyi, hem de çok iyi, geleceğe yönelik bir proje ve sistemdir, onu kötü hale getirmek, doğru işletmemek kendimize yargımıza kötülük yapmaktır.