Hapis cezasının ertelenmesi kurumu 5237 sayılı TCK m. 51 hükmünde düzenlenmiştir. HAGB kurumunun ortaya çıkmasından sonra bu kurumun uygulaması azalmıştır.

TCK m. 51 hükmünde ertelemenin hukukî niteliği ve uygulama şartlarına dair kurallara yer verilmiştir. Buna göre erteleme, bir koşullu af olmaktan çıkarılmıştır. Bu kurumun ceza infaz kurumu hâline getirildiği söylenebilir. Belirtmek gerekir ki erteleme sadece hapis cezası açısından söz konusu olabilir.

Uygulamada daha çok TCK m. 51 hükmünde tanımlanan hapis cezasının ertelenmesinin uygulanmamasına yönelik olarak gösterilen gerekçenin yasal ve yeterli olup olmadığı sorunu tartışma konusu yapılmaktadır.

Ceza Süresi Koşulu (2 yıl ve altı)

Sanık hakkında hapis cezasının ertelenebilmesi için sanığın işlediği suçtan dolayı iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm edilmesi gerekir. İki yıl veya altında hapis cezası alan sanığın cezasının ertelenebilmesi mümkündür (TCK m. 51/1).

Onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş olan kişiler açısından ceza süresi (3 yıl ve altı)

Bu sürenin üst sınırı, fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş olan kişiler bakımından üç yıldır (TCK m. 51/1).

Ceza süresi açısından koşulların bulunması halinde erteleme kararı verebilmek için başka şartların da oluşması gerekir.

Erteleme kararının verilebilmesi için sanık hakkında aranacak diğer şartlar şunlardır:[1]

a) Sabıka şartı: Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkûm edilmemiş olması gerekir.

b) Pişmanlık şartı: Suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması gerekir.

Ertelemenin şarta tabi tutulması

Cezanın ertelenmesi koşula bağlanabilir. Burada iki koşul öngörülmüştür:

1) Mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade,

2) Suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi.

Erteleme yukarıda belirtilen koşullara bağlı tutulabilir. Bu durumda, koşul gerçekleşinceye kadar cezanın infaz kurumunda çektirilmesine devam edilmesi gerekir. Koşulun yerine getirilmesi halinde, infaz hâkimi[2] kararıyla hükümlü infaz kurumundan derhal salıverilecektir (TCK m. 51/2).

Denetim süresinin belirlenmesi (bir yıldan az, üç yıldan fazla olmamak üzere)

Cezası ertelenen hükümlü hakkında, bir yıldan az, üç yıldan fazla olmamak üzere, bir denetim süresi belirlenir. Bu sürenin alt sınırı, mahkûm olunan ceza süresinden az olamaz (TCK m. 51/3).

Cezayı ertelemenin yasal sonucu olmasından dolayı zorunlu olarak hükmedilmesi gereken “Denetim süresine” ilişkin hatalar “Aleyhe değiştirme yasağına” konu oluşturmayacaktır.[3]

Örneğin; iş yeri dokunulmazlığının ihlali suçundan sonuç olarak verilen 1 yıl 8 ay hapis cezasına ilişkin cezası ertelenen sanık hakkında denetim süresinin 1 yıl olarak belirlenmesi hukuka aykırı olacaktır.[4]

Ertelemede denetim süresi içerisinde hükümlü bakımından söz konusu olabilecek yükümlülükler

Denetim süresi içinde sanık açısından getirilebilecek yükümlülükler şunlardır (TCK m. 51/4):

a) Bir meslek veya sanat sahibi olmayan hükümlünün, bu amaçla bir eğitim programına devam etme,

b) Bir meslek veya sanat sahibi hükümlünün, bir kamu kurumunda veya özel olarak aynı meslek veya sanatı icra eden bir başkasının gözetimi altında ücret karşılığında çalıştırılma,

bOnsekiz yaşından küçük olan hükümlülerin, bir meslek veya sanat edinmelerini sağlamak amacıyla, gerektiğinde barınma imkanı da bulunan bir eğitim kurumuna devam etme.

Yukarıda belirtilen yükümlülüklere erteleme kurumu açısından mahkemece karar verilebilir.

Ertelemede denetim süresi içerisinde hükümlü bakımından söz konusu olabilecek yükümlülükler açısından da yasal düzenlemeyle bazı yenilikler öngörülmüştür.

Örneğin; erteleme sadece mağdurun değil, kamunun uğradığı zararın da tamamen tazmini koşuluna bağlanabilir hâle getirilmiştir.

Örneğin; denetimli serbesti süresi içinde bir meslek veya sanat sahibi olmayan hükümlünün, bu amaçla bir eğitim programına devam etmesine; bir meslek veya sanat sahibi hükümlünün, bir kamu kurumunda veya özel olarak aynı meslek veya sanatı icra eden bir başkasının gözetimi altında ücret karşılığında çalıştırılmasına; ya da, on sekiz yaşından küçük olan hükümlülerin, özellikle bir meslek veya sanat edinmelerini sağlamak amacıyla, barınma imkanı da bulunan bir eğitim kurumuna devam etmesine karar verilebilecektir.

Denetim süresi içinde hükümlüye rehberlik edecek bir uzman kişinin görevlendirilebilmesi

Denetim süresi içinde hükümlüyle ilgili olarak uzman bir kişinin görevlendirilmesi mümkündür.

Buna göre mahkeme, denetim süresi içinde hükümlüye rehberlik edecek bir uzman kişiyi görevlendirebilir. Bu uzman kişi aşağıda belirtilen görevleri yerine getirmelidir (TCK m. 51/5):[5]

1) Bu kişi, kötü alışkanlıklardan kurtulmasını ve sorumluluk bilinciyle iyi bir hayat sürmesini temin hususunda hükümlüye öğütte bulunur.

2) Eğitim gördüğü kurum yetkilileri veya nezdinde çalıştığı kişilerle görüşerek, istişarelerde bulunur.

3) Hükümlünün davranışları, sosyal uyumu ve sorumluluk bilincindeki gelişme hakkında üçer aylık sürelerle rapor düzenleyerek infaz hâkimine verir.

Denetim süresinin yükümlülük belirlemeden veya uzman kişi görevlendirmeden geçirilmesi

Denetim süresi boyunca herhangi bir yükümlülük belirlenmemesi mümkündür. Zaten uygulamada da çoğunlukla uzman görevlendirilmesi yapılmadan ve yükümlülük belirlenmeden denetim süresinin geçirildiğini görmekteyiz.

Mahkeme, hükümlünün kişiliğini ve sosyal durumunu burada dikkate almaktadır. Bu yasal düzenlemeye göre, denetim süresi boyunca herhangi bir yükümlülük belirlenmez. Ayrıca sanığa denetim süresi boyunca uzman kişi görevlendirilmez. Sanığın bunlar olmadan denetim süresinin geçirilmesine de karar verebilmesi mümkündür (TCK 51/6).

Kasıtlı bir suç işlenmesi veya yükümlülüklere uyulmaması

Denetim süresi içerisinde sanığın kasıtlı bir suç işlemesi veya yükümlülüklere riayet etmemesi halinde cezanın infazına karar verilmelidir.

Hükümlünün denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi veya kendisine yüklenen yükümlülüklere uymaması halinde TCK m. 51/7 hükmü uygulanmalıdır. Buna göre; infaz hâkiminin[6] uyarısına rağmen, sanığın yükümlülüklere uymamakta ısrar etmesi veya kasıtlı bir suçu işlemesi halinde; ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine infaz hâkimliğince[7] karar verilecektir (TCK 51/7).

Denetim süresinin yükümlülüklere uygun veya iyi halli olarak geçirilmesi

Denetim süresi yükümlülüklere uygun veya iyi halli olarak geçirilmesi durumunda ceza infaz edilmiş sayılacaktır (TCK 51/8).

Sanık hakkında verilen hapis cezasının ertelenmesine karar verilirken, TCK m. 51/7-8 hükümleri gereğince sanığın denetim süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlemesi halinde, ertelenen cezasının kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verileceği ile denetim süresinin yükümlülüklere uygun veya iyi halli olarak geçirilmesi halinde cezanın infaz edilmiş sayılacağı hususlarının hükümde belirtilmesi gerekir. Bu hususların belirtilmemesi hali hükmün bozulmasına neden olmaktadır.[8]

Üç aydan fazla hapis cezasına mahkûmiyet

Yukarıda belirtilen koşulların gerçekleşmesi halinde erteleme kararı verilmesi mümkündür. Bununla birlikte, daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkûmiyet, hapis cezasının ertelenmesine yasal engel oluşturacaktır.

Bu durumda ayrıca kişinin suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması şartının değerlendirilmeye alınmasına ihtiyaç duyulmayacaktır.

Diğer koşulların varlığı halinde cezanın ertelenmesine karar verilebilmesi için, kişinin suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması gerekir.

Adli para cezalarının ertelenmesinin mümkün olmaması

Burada sadece hapis cezalarının ertelenmesi mümkündür. Hapis cezasından çevrilen veya doğrudan verilen adli para cezalarının ertelenmesi mümkün değildir.[9]

Erteleme kurumunun hukuki niteliği

“Erteleme” kurumu ile sanık hakkında verilen ceza kişiselleştirilmektedir. Burada cezanın doğrudan doğruya sanığın kişiliğine uydurulması hali söz konusudur. Yani özetle erteleme, bir şahsileştirme kurumudur.

Gerekçe gösterme zorunluluğu

Hapis cezasının ertelenmesine veya ertelenmesine yer olmadığına karar verilirken mahkemece gerekçe gösterilmelidir. Bu konuda gösterilmesi gereken gerekçe aşağıda belirtilen özelliklere sahip olmalıdır:

1) Yasal ve yeterli gerekçe zorunluluğu: Bu konudaki gerekçenin dosyada bulunan bilgi ve belgelerin isabetle değerlendirildiğini gösterir biçimde kanuni ve yeterli olması gerekir.

2) Diğer kurum gerekçeleriyle çelişmeme zorunluluğu: Bu konudaki gerekçenin hükümde yer alan hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmesi ve takdiri indirim uygulamalarında dayanılan gerekçe ile de çelişmemesi gerekir.

Gerekçe gösterilmesi iki açıdan önemlidir:[10]

Birincisi, gerekçe göstermek keyfiliği önleyecektir.

İkincisi, gerekçe göstermek tarafları tatmin edecektir.

Bu nedenle; yasal, yeterli ve dosya kapsamıyla uyumlu bulunmayan bir gerekçeye dayanılarak erteleme hükmünün uygulanmaması hukuka aykırı olacaktır.[11]

Erteleme konusundaki takdir hakkının kullanılması ve dikkate alınacak ölçütler

Mahkemece, hapis cezasının ertelenip ertelenmeyeceğine ilişkin takdir kullanılırken aşağıda belirtilen ölçütler dikkate alınmalıdır:[12]

1) Sanığın yargılama sürecindeki davranışları göz önünde bulundurulmalıdır.

2) Sanığın pişmanlık duyup duymadığı değerlendirilmelidir.

3) Sanığın tekrar suç işleyip işlemeyeceği hususundaki kanaat buna göre belirlenmelidir.

Burada önemli olan husus, yerel mahkemece gösterilen gerekçenin hak, adalet ve nasafet kuralları ile ve dosya kapsamıyla uyumlu olup olmadığıdır. Bu husus da Yargıtay denetimine tabi olacaktır.[13]

TCK’nın 51. maddesinde yer alan “Suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması” şeklindeki hüküm gereğince sanığın yargılama sürecindeki davranışları göz önünde bulundurularak ve pişmanlık duyup duymadığı değerlendirilerek sonucuna göre TCK'nın 51. maddesindeki erteleme hükmünün uygulanıp uygulanmayacağına karar verilmesi gerekir.

Bu konuyu örnekle açıklamak yararlı olacaktır.

Örneğin; dosyada aşağıda belirtilen durumlar tespit edilmiştir:

1) Sanığın adli sicil kaydı bulunmamaktadır.

2) Sanığın suçu işledikten sonra pişmanlık göstermediğine ilişkin bir beyanı bulunmamaktadır.

3) Sanığın dosyaya yansıyan olumsuz bir davranışı bulunmamaktadır.

4) Sanık sorguda pişman olduğunu ve katılandan özür dilediğini söylemiştir.

Örnek olayımızda yukarıda belirtilen durumlar tespit edilmiştir. Bu durumda sanık hakkında atılı suça yönelik olarak TCK’nın 51. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına ilişkin örneğin “Suçun işlenmesindeki özellikler” biçiminde gösterilen gerekçenin erteleme kararı verilebilmesi için yasa koyucunun aradığı manada bir şart olmaması nedeniyle yasal nitelik taşımadığı dikkate alınmalıdır.

Örneğin; verilen örnek olayda “Sanığın ileride bir daha suç işlemeyeceği yolunda mahkememizce olumlu kanaat hâsıl olmadığı” şeklinde gösterilen gerekçenin ise sanığın kişiliğindeki hangi somut olumsuzluk ile hangi tutum ve davranışından ötürü yeniden suç işlemeyeceği konusunda kanaate varılmadığı değerlendirilmediğinden yasal ve yeterli olmadığı söylenebilir. Ayrıca bu şekildeki bir gerekçenin denetime elverişli biçimde de açıklanmadığı da ifade edilebilecektir.[14]

Yasal düzenlemede yer verilen “Suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması” şeklindeki koşul açısından gösterilen gerekçe somut hususları işaret etmelidir. Yani bu konuda yasal düzenleme metninde geçen sözlerin tekrar edilmesi gerekçenin gösterildiği anlamına gelmemektedir.

Örneğin; suçun işlendiği tarihte sabıkasız olan ve fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları olumlu bulunarak haklarındaki cezadan TCK m. 62. hükmü gereği indirim yapılan sanık hakkında, "Sanığın suç işleme hususundaki eğilimi nazara alındığında sanığa hapis cezasının ertelenmesi halinde bir daha suç işlemeyeceği yönünde mahkememizde olumlu kanaat oluşmadığından" şeklindeki dosya kapsamıyla uygun olmayan ve yetersiz gerekçeyle hükümde çelişki oluşturacak şekilde suça ilişkin verilen hapis cezasının ertelenmesine yer olmadığına karar verilmesi yasaya aykırı olacaktır.[15]

(Bu köşe yazısı, sayın Dr. Suat ÇALIŞKAN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)

------------------------

[1] Buna göre, iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm edilenlerin cezasının ertelenebileceği, fiili işlediği sırada on sekiz yaşını doldurmamış veya altmış beş yaşını bitirmiş olanlar bakımından ise bu sürenin üst sınırının üç yıl olduğu belirtilmiş, ancak erteleme kararının verilebilmesi; Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkûm edilmemiş olması, Suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması, Şartlarına bağlanmıştır.

[2] (Değişik İbare RGT: 15.04.2020 RG NO: 31100 Kanun No: 7242/9) (Mülga İbare RGT: 15.04.2020 RG No: 31100 Kanun No: 7242/9): “hâkime”

[3] YARGITAY 2. Ceza Dairesi, E: 2022 / 157, K: 2022 / 6780, T: 06.04.2022.

[4] YARGITAY 2. Ceza Dairesi, E: 2022 / 157, K: 2022 / 6780, T: 06.04.2022.

[5] (Değişik İbare RGT: 15.04.2020 RG No: 31100 Kanun No: 7242/9), Mülga İbare RGT: 15.04.2020 RG No: 31100 Kanun No: 7242/9):”hâkim”

[6] (Değişik İbare RGT: 15.04.2020 RG No: 31100 Kanun No: 7242/9)

[7] (Eklenmiş İbare RGT: 15.04.2020 RG No: 31100 Kanun No: 7242/9)

[8] Y.15.CD, E: 2013/17668, K: 2014/8178, T: 28.04.2014.

[9] YCGK, E: 2019/28, K: 2021/19, T: 02.02.2021.

[10] 06.1976 tarihli ve 4-3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı.

[11] Bu durum kanun koyucunun amacına uygun düşmeyeceği gibi cezanın kişiselleştirilmesi ilkesine de aykırı olup uygulamada keyfiliğe yol açabilecektir. Bkz.; 06.1976 tarihli ve 4-3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı.

[12] YCGK, E: 2019/28, K: 2021/19, T: 02.02.2021.

[13] YCGK, E: 2019/28, K: 2021/19, T: 02.02.2021.

[14] YCGK, E: 2019/28, K: 2021/19, T: 02.02.2021.

[15] Y.7.CD, E: 2015/21947, K: 2019/34989, T: 24.09.2019.