Takip hukukunda malların paraya çevrilmesinde başvurulan temel yöntem açık artırmadır. 09.06.1932 tarih ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nu yürürlüğe girdiğinde açık artırmanın fiziki ortamda yapılması kabul edilmişti. Bu yöntem uzun süre uygulanmıştır. Ne var ki, fiziki ortamda icra edilen açık artırmalarda bazen isteklilerin müzayede salonuna alınmaması ya da alınsalar bile istedikleri peyi ileri sürmelerinin engellenmesi gibi bazı problemlerin yaşandığı ve bu nedenle ihale konusunun gerçek değeri üzerinden satılamadığı yönünde bir takınmalar yakınmalar dile getirilmiştir.
Kanun koyucu bu durumu dikkate almış ve ilk önce 02.07.2021 tarih ve 6352 sayılı “Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun”un 24. maddesiyle İcra ve İflas Kanunu’nun 114. maddesine bir takım hükümler eklenmiştir. Getirilen yeni düzenleme ile açık artırmada karma bir model benimsenmiş ve bir yandan satış ilanının elektronik ortamda da yapılması kabul edilmiş diğer yandan elektronik ortamda da teklif verilmesi mümkün hale getirilmiştir. Ne var ki, getirilen bu düzenleme ile açık artırmanın fiziki ortamda cereyanından tümüyle vazgeçilmemiş ve elektronik ortamda teklif verme imkânı ihale tarihinden bir gün öncesi ile sınırlandırılmıştır. Başka bir deyişle, ihalenin yine fiziki ortamda sonuçlanmasına yönelik uygulama sürdürülmüştür. Açık artırmada benimsenen bu (karma) usul yakınmaları bir nebze olsun dindirmişse de ihalenin fiziki ortamda sonuca bağlanması beklentileri tam olarak karşılamamıştır.
Bunun üzerine 24.11.2021 tarih ve 7343 sayılı “İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun”un 13. maddesiyle az önce zikredilen karma sistemden de vazgeçilmiş ve açık artırmalar başından sonuna kadar elektronik ortama taşınmıştır. Buna gerekçe olarak, yine, mezat salonlarında gerçekleştirilen açık artırmaların, yani fiziki ortamda teklif verilmesinin uygulamada bir takım problemlere yol açması gösterilmiştir.
Günümüzde açık artırmalar baştan sona elektronik ortamda cereyan etmektedir. Ancak bu usul de çeşitli bakımlardan eleştiriye uğramıştır. Yaşanan bu gelişmeler neticesinde kamuoyunda “Dokuzuncu Yargı Paketi” olarak bilinen “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”[1], [2] TBMM’ye sunulmuş ve Adalet Komisyonu tarafından kabul edilmiştir. Sözü geçen Teklif’in bazı maddeleri elektronik açık artırmaya ilişkindir. Teklif’te, ileri sürülen teklifler arasındaki farkın satışa çıkarılan malın muhammen bedelinin binde beşinden ve her halükarda 1000 Türk lirasından az olmayacağı öngörülmüştür. Yürürlükteki hükme göre (İİK m. 111/b, 4) ise teklifler arasındaki fark satışa çıkarılan malın muhammen değerinin binden birinden ve her halde 100 Türk lirasından az olamayacaktır. Görüldüğü üzere Teklif’te açık artırma kapsamında ileri sürülen teklifler arasındaki farkın çok cüzi olmaması hedeflenmiştir ki, kanımızca teklif verme hakkının suiistimal edilmemesi bakımından getirilmek istenen düzenleme kanımızca isabetlidir.
Öte yandan mevcut düzenlemeye göre açık artırma süresinin son on dakikası içinde yeni bir teklifin verilmesi halinde açık artırma bir defaya mahsus olmak üzere on dakika uzatılmaktadır (bkz. İİK m. 111/b, 6). Adalet Komisyonu tarafından kabul edilen metne göre ise açık artırma süresinin son on dakikası içinde yeni bir teklifin verilmesi halinde açık artırma üç dakika daha uzatılacaktır. Bu üç dakika içinde yeni bir teklifin verilmesi halinde ise açık artırma süresi her yeni teklifin verilmesinden itibaren üçer dakika uzayacaktır. Ancak bu sürelerin toplamı bir saati geçemeyecektir. Bir saatlik süre Adalet Bakanlığı’nın kararıyla kısaltılabilecek, uzatılabilecek veya kaldırılabilecek ve bu kararlar Bakanlığın resmi internet sitesinde duyurulacaktır.
Belirtmek gerekir ki, mevcut düzenleme çerçevesinde uygulamada teklif verme süresinin son on dakikasının son saniyelerinde yeni teklifler verilmekte ve bu durum açık artırmaya katılanlar bakımından ihalenin hangi meblağ üzerinden gerçekleşeceği konusunda belirsizlik yaratmakta idi. Yine, uygulamada, bazı katılımcıların yapay zeka’dan yararlanarak son saniyelerde daha yüksek bir teklif verdiği ve bu nedenle diğer katılımcıların buna reaksiyon gösterecek fırsatı bulamadan ihalenin tamamlandığı yönünde şikayetler dile getirilmiştir.
Getirilmek istenen düzenleme ile her ne kadar bu belirsizlik ihale katılımcıları bakımından bir nebze olsun giderilecekse de yine de tümüyle ortadan kaldırılamayacaktır. Zira getirilmek istenen düzenlemenin kanunlaşması durumunda da ihale katılımcıları taktik olarak bu sefer de son üç dakikanın son saniyelerini bekleyecekler ve son saniyelerde yine art arda yeni teklifler ileri sürülecek ve ihale katılımcıları son ana kadar en yüksek teklifin ne olduğunu öğrenme ve buna reaksiyon göstermede tereddüt edeceklerdir. Hâlbuki İcra ve İflâs Kanunu’nun ilk hâlinde fiziki ortamda icra edilen açık artırmalarda tellalın ileri sürülen en yüksek teklifi üç kez bağırması üzerine diğer katılımcıların yeni bir teklif ileri sürme konusunda değerlendirmede bulunabilmelerine imkân tanımaktaydı.
Esasen bu olanağın bir benzeri açık artırmaların elektronik ortama taşınmasından sonra da farklı bir metotla belli bir süre uygulanmıştı. Şöyle ki; elektronik ortamda ihaleye katılanlar zihinlerinde belirledikleri en yüksek meblağı sisteme kaydedebiliyorlar ve başka teklifler geldikçe Kanun’da belirlenmiş olan minimum düzeyde yeni bir teklif sistem tarafından otomatik olarak veriliyordu. Bunun sınırı -az önce belirtildiği üzere- ihale katılımcısının zihninde belirlemiş ve sisteme kaydetmiş olduğu en yüksek meblağ idi. Böylelikle ihale katılımcısı belli bir açık artırmada ileri sürebileceği en yüksek meblağı bildiğinden kötü bir sürprizle karşılaşmamaktaydı. Mevcut düzenlemede ise otomatik artırma yöntemi terk edilmiş olduğundan ihalenin kendi üzerine kalmasını isteyen katılımcı çok hızlı ve sürekli bir şekilde ihaleyi artırmak zorunda kalmakta ancak kendinden önce son anda verilen en yüksek teklifi sakin bir şekilde değerlendirme fırsatı bulamadığından belki de zihninden geçen en yüksek meblağın bir hayli üstünde bir meblağ ile ihale ona kalabilmektedir.[3]
Yukarıda açıklanan sebeplerle kanımızca belli bir süre uygulanmış olan otomatik artırma usulüne -manipülasyonları önleyecek gerekli tüm emniyet tedbirleri alındıktan sonra- yeniden dönülmelidir. Getirilmek istenen düzenlemeye yöneltilecek bir başka eleştiri ise açık artırmada bir saatlik uzama süresinin Adalet Bakanlığı tarafından hangi sebeplere istinaden kısaltılacağı yahut tümüyle kaldırılacağının belirsizliğidir. Adalet Bakanlığı’na böyle ucu açık bir yetkinin tevdi edilmesi gerek Anayasa (m. 35) ile gerekse Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve 1 No’lu Ek Protokol ile güvence altına alınmış olan mülkiyet hakkının ihlâli riskini taşımaktadır.
Av. Dr. Cenk AKİL
------------
[1] Bkz. https://cdn.tbmm.gov.tr/KKBSPublicFile/D28/Y2/T2/WebOnergeMetni/c3d4bbf9-eb20-4e80-ac3d-e7772a54c139.pdf
[2] Bu Teklif hakkında ayrıca bkz. Muhammet Özekes, “9. YARGI PAKETİ HAKKINDA GÖRÜŞ VE DEĞERLENDİRME”
(https://www.hukukihaber.net/9-yargi-paketi-hakkinda-gorus-ve-degerlendirme-muhammet-ozekes).
[3] Meğer ki, başka bir katılımcı yapay zeka’dan vb. yöntemlerden yararlanmak suretiyle ihalenin kendisine kalmasını sağlamış olsun.