I. TİCARİ KAZANÇ DEĞER ARTIŞ KAZANCI AYRIMI

Gayrimenkul alım satımında vergilendirme ile ilgili olarak öncelikle, kazancın ticari kazanç olup olmadığının tespiti gerekmektedir. Gelir Vergisi Kanunu’nun ticari kazancın tarifi başlıklı 37. maddesinin 2. fıkra 4. bendinde “Gayrimenkullerin alım, satım ve inşa işleriyle devamlı olarak uğraşanların bu işlerinden;” elde ettikleri kazancın ticari kazanç olduğu belirtilmiştir. Burada önemli ve açıklanması gereken nokta faaliyetin devamlı olmasıdır. Kanun devamlılığın tarifini yapmamıştır.

Gelir İdaresi Başkanlığı kazancın ticari kazan sayılmasını üç şarta bağlamıştır. Bunlar, faaliyetteki devamlılık, satışın hangi amaçla yapıldığı ve ticari bir organizasyonun var olmasıdır.

I.I- Faaliyetteki Devamlılık: Burada devamlılık unsurunu belirleyen en belirleyici ölçüt 'kazanç doğuran işlem sayısındaki çokluktur. İşlem sayısındaki çokluk gayrimenkullerin aynı takvim yılı içerisinde birden fazla veya takip eden birden fazla takvim yılında art arda satılmış olmasına göre belirlenir.[1]

I.II- Satışın Hangi Amaçla Yapıldığı: Gayrimenkul alım satımı kazanç elde etmek için yapılıyorsa söz konusu alım satım işlemi ticari kazanç kapsamında değerlendirilir. Gayrimenkul alım satımında ticari bir amaç yoksa şahsi ihtiyacın karşılanması ya da servetin korunması amacıyla yapılıyorsa elde edilen kazanç değer artış kazancı olarak değerlendirilir.[2]

I.III: Ticari Bir Organizasyonun Varlığı: Gayrimenkul alım satımı, şekli ve maddi şartları ile kurulmuş bir ticari organizasyon içinde yapılıyorsa elde edilen kazanç ticari kazançtır. Ticari organizasyonun şekli ve maddi unsurları ile açıkça belli olmadığı hallerde ise kazanç türü "faaliyetteki devamlılık" ve "satışın hangi amaçla yapıldığı" unsurlarına göre tespit edilir.[3]

II. DEĞER ARTIŞI KAZANCI VERGİLENDİRMESİ VE YARGI YOLU

İdare, ticari kazanç ile değer artış kazancı ayrımının bu verilere gör değerlendirmektedir. Elbette vergi idaresinin vergi yargısınca kabul görmeyen birçok uygulaması gibi bu değerlendirme noktaları da, vergi uyuşmazlıklarının dava konusu edildiği durumlarda geçersiz kalabilmektedir.

Kazancın değer artış kazancı olarak kabul edilmesi halinde ise, değer artış kazancının hesaplanması işlemi yapılırken (safi değer artışı tespit edilirken) kazancın enflasyondan arındırılması ve istisna uygulamasının yapılması gerekecektir.

Bunlara ek olarak, teknik bir alan olan vergi hukuku ve vergi yargısının temel ilkelerine idare tarafından uyulmuş olması hususu aranacaktır ki, idarenin bu hususlarda sıklıkla hata yaptığı ve kararlarının iptale konu olduğu vakidir.

İdarenin benimsemiş olduğu usullerde, yargı tarafından hukuka aykırı kabul edilen birçok işlem bulunmakta, bu da vatandaşa idare tarafından tebliğ edilen takdir komisyonu kararları, ihbarnameler ve ödeme emirlerinin bir hukukçu tarafından değerlendirilmesini ve bu değerlendirme neticesinde idari veya yargısal çözüm yollarının kullanılıp kullanılmayacağının tespit edilmesi hususunu zorunlu kılmaktadır.

--------------------------

[1] Gelir İdaresi Başkanlığı, Gayrimenkullerin Elden Çıkarılmasında Vergisel Yükümlülükler Rehberi, Nisan 2014, s. 7

[2] Gelir İdaresi Başkanlığı, Gayrimenkullerin Elden Çıkarılmasında Vergisel Yükümlülükler Rehberi, Nisan 2014, s. 8

[3] Gelir İdaresi Başkanlığı, Gayrimenkullerin Elden Çıkarılmasında Vergisel Yükümlülükler Rehberi, Nisan 2014, s. 8