Hükümlünün birden fazla cezasının bulunması halinde, cezanın açık kurumda infaz edilip edilmeyeceği, kapalı kurumdan açık kuruma ayrılıp ayrılmayacağı, bu konuda hangi ilkelerin geçerli olacağı hususlarında zaman zaman duraksamalar yaşanmakta ve bu konu tartışmaya neden olmaktadır.

Birden fazla cezanın toplanarak infazı halinde açık kuruma ayrılma açısından açık ceza infaz kurumlarına ayrılma yönetmeliğinde iki temel ilke öngörülmüştür.

Birinci ilke, kapalı kuruma iade edilme koşulu ile ilgilidir.

Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliğinin[1] 12. Maddesinin ikinci fıkrasına göre, İnfaz edilen cezası dışında başka bir suçtan haklarında mahkûmiyet kararı verilen ve cezaları toplandıktan sonra koşullu salıverilmelerine Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliğinin 6 ncı maddesinde gösterilen sürelerden daha fazla kaldığı tespit edilen hükümlüler, kurum yönetim kurulu kararı ile kapalı kuruma iade edilecektir.

İkinci ilke ise, cezaların toplanması halinde açık kuruma ayrılma açısından esas alınacak suç ile ilgilidir.

Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği'nin 6. Maddesinin üçüncü fıkrasına göre, birden fazla cezanın toplanarak infazı halinde, açık kuruma ayrılmada koşullu salıverilme tarihine en az sürenin arandığı suç esas alınmalıdır.

Denetimli Serbestlik Tedbiri Uygulanarak Cezaların İnfazı sırasında cezaların toplanması

Denetimli serbestlik hizmetleri yönetmeliğinin 90. maddesinin dördüncü fıkrasına göre, başka bir mahkûmiyet kararı nedeniyle ceza infaz kurumuna alınan hükümlünün kaydı kapatılarak, 5275 sayılı Kanunun 107 nci maddesinin uygulanabilmesi yönünden toplama kararı alınması ve devamındaki infaz işlemlerinin de bu toplama kararına istinaden yapılması gerekmektedir. Bu nedenle, cezaların toplanarak infazının sağlanması amacıyla denetim dosyası hükümlünün bulunduğu ceza infaz kurumuna gönderilmek üzere Cumhuriyet başsavcılığına gönderilmelidir.

Başka bir söylemle, denetimli serbestlik tedbiri ile cezası infaz edilmekte iken kesinleşmiş başka mahkûmiyet kararları nedeniyle infaz kurumuna alınan hükümlülerin şartla tahliye sürelerinin belirlenmesi için toplama kararı alınması zorunluluğu bulunmaktadır.[2]

Şayet hükümlü, daha öncesinde açık ceza infaz kurumunda bulunması nedeniyle denetimli serbestlik tedbiri ile infaz hakkından yararlanmış ise bu durumun da ayrıca gözetilmesi gerekir.

Bu nedenle, açık ceza infaz kurumuna ayrılma şartı açısından sadece açık ceza infaz kurumlarına ayrılma yönetmeliğinin 6.maddesinde yer alan şartla tahliye süresinin esas alınması gerekir.[3]

Örneğin, açık ceza infaz kurumlarına ayrılma yönetmeliğinin 6.maddesinde yer almayan içtima ettirilen toplam cezanın 1/5'in kapalı ceza infaz kurumunda geçirmesi gibi bir şartın aranmayacağı gözetilmelidir.[4]

ÖRNEK OLAYLAR

Silahla tehdit, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve eşe karşı kasten yaralama suçlarından içtima kararı ile 14 yıl 27 ay hapis cezası

Bu olayda Hükümlünün Ağır Ceza Mahkemesinin içtima kararı ile 14 yıl 27 ay hapis cezasını infaz etmekte olduğu içtima kararına Asliye Ceza Mahkemesinin ilamı ile eşe karşı kasten yaralama eylemi nedeni ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 86/3-a ve 62. maddesi uyarınca verilen 5 ay hapis cezası dahil olmuştur.

Açık Ceza İnfaz Kurumuna Ayrılma Yönetmeliğinin 6/2-b maddesinde yer alan düzenlemede hükümlülerin açık ceza infaz kurumuna ayrılabilmesi için 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 102 ve 103'üncü maddeleri ile, eşe karşı işlenen 82/1-d, 86/3-a ve 96/2-b maddeleri ve 01/03/1926 tarihli ve mülga 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 414, 416/1, 418/1. maddeleri ile eşe karşı işlenen 449/1, 456 ve 457/1. maddelerinden mahkûm olanlar ile adli suçlardan hükümlü olup yabancı uyrukluların koşullu salıverilme tarihine üç yıldan az süre kalması gerektiği hüküm altına alınmıştır.

Hüküm içtimalı olduğundan aynı Yönetmeliğin 6. maddesinin 3. fıkrasında ifade edilen “Birden fazla cezanın toplanarak infazı hâlinde, açık kuruma ayrılmada esas alınacak suç, koşullu salıverilme tarihine en az sürenin arandığı suçtur." Şeklindeki kuralın bu olayda dikkate alınması gerekecektir.

Şayet eşe karşı kasten yaralama suçundan aldığı mahkûmiyet hükmünü kapsayan içtima kararı bulunan ve koşullu salıverilmesine 3 yıldan fazla süre varsa hükümlünün açık ceza infaz kurumuna ayrılma koşulları oluşmamış demektir.[5]

İçtima kararı ile 2 yıl 16 ay hapis cezası

Bu olayda hükümlü hakkında Asliye Ceza Mahkemesinin 02.04.2013 tarihli Kararı ile verilen 1 yıl 8 ay hapis cezasının koşullu salıverilme tarihine kadar olan kısmının denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak infaz edilmesi sırasında, denetimli serbestlik yükümlülüklerini ihlâl eden hükümlünün şartla tahliye tarihine kadar kapalı ceza infaz kurumuna iadesi yönünde karar verilmiştir.

Hükümlü hakkındaki sonradan kesinleşerek infaza verilen ilamın hükümlünün kapalı ceza infaz kurumuna iadesi yönündeki 02/11/2016 tarihli karar sonrasında Asliye Ceza Mahkemesinin 25/01/2017 tarihli içtima kararı ile 2 yıl 16 ay hapis cezası olarak toplanmıştır.

Hükümlü hakkında iş bu içtima kararı sonrasında yeniden müddetname düzenlenmiş ve şartla tahliyesi 24.12.2018 tarihi olarak belirlenmiştir.

Hükümlünün açığa ayrılma talebi, içtima kararı üzerinden tespit edilen şartla tahliye edileceği tarihe kadar kapalı ceza infaz kurumunda bulunması gerektiğinden bahisle ret edilmiştir.

Kapalı ceza infaz kurumuna iade edilmesinden sonra hükümlünün işlemiş olduğu başka suçlardan dolayı kesinleşerek gelen ilâmların 5275 Cezaların İnfazı Hakkında Kanunun 107. maddesi kapsamında yapılan cezaların toplanması sonucu elde edilen toplam cezaya (örneğin 8 yıl 6 ay hapis cezasına) ilişkin, Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliğinde belirtilen yasal sürelerin (örneğin 6/1-a ve 6/2-a maddelerinde) dolmuş olması gerekir.[6]

5275 sayılı Kanunun 99. Maddesine göre, bir kişi hakkında hükmedilen her bir ceza diğerinden bağımsızdır, varlıklarını ayrı ayrı korurlar.

Ancak, bir kişi hakkında birden fazla kesinleşmiş hükümler varsa 5275 sayılı infaz Kanunu’nun 107 nci maddesinin uygulanabilmesi yönünden mahkemeden bir toplama kararı istenmelidir.

Burada şu ilkeler dikkate alınmalıdır:

5275 sayılı Kanunun 107. maddesinde yer alan cezaların toplanması kuralı, şartlı tahliye süresinin hesaplanması için vardır.

Kapalı infaz kurumuna iade kararının bu kararın verildiği ilâm dışındaki 5275 sayılı Yasanın 107. maddesi gereğince şartlı tahliye süresinin hesaplanmasına yönelik içtima edilecek diğer ilâmlar açısından açığa ayrılma yönetmeliği kapsamında "açığa ayrılmaya engel bir durum" teşkil edeceğine dair hükümlü aleyhine değerlendirme yapmayı gerektirir yasal bir düzenleme yoktur.[7]

Başka bir söylemle kapalı ceza infaz kurumuna iade kararı, denetimli serbestlik tedbiri ile infaz edilen ilâma ilişkin olarak uygulanması gerekir. Diğer ilamlar açısından iade kararının bir anlamı yoktur.

Hükümlünün sonradan kesinleşerek gelen ilâmı yönünden açığa ayrılma şartlarını taşıması halinde kapalıya iade kararının engel bir durum oluşturmaz. [8]

Adli para cezasından çevrilme hapis cezasının infazı sırasında firar etme

Yargıtay; Adlî para cezasına hükümlünün, açık Ceza İnfaz Kurumunda cezasının infazına başlandığı sırada firar ettiği gerekçesiyle Ceza İnfaz Kurumu tarafından kapalı ceza infaz kurumuna iadesine karar verildiği olayda, hükümlünün para cezasından çevrilme hapis cezasının infazına açık ceza infaz kurumunda devam etmesi gerektiğine hükmetmiştir.[9]

(Bu köşe yazısı, sayın Dr. Suat ÇALIŞKAN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)

----------------------------

[1] RG: T. 02.09.2012, S. 28399.

[2] Y.7.CD, E: 2014/21345, K: 2014/20587, T: 01.12.2014.

[3] Y.7.CD, E: 2014/21345, K: 2014/20587, T: 01.12.2014: “…Muhtelif suçlardan hükümlü M.. B.. hakkındaki Samsun 1.Ağır Ceza Mahkemesinin 23/10/2012 tarihli ve 2012/1114 değişik iş sayılı içtima kararı ile verilen 1 yıl 16 ay 1 gün hapis cezasının infazı sırasında, adı geçen hükümlünün denetimli serbestlik tedbiri ile cezasının infazına karar verilmesi talebinin kabulü ile cezasının koşullu salıverilme tarihine kadar olan kısmının denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak infaz edilmesine ilişkin Ünye İnfaz Hakimliğinin 31/01/2013 tarihli ve 2013/34-36 sayılı kararı sonrasında, hükümlünün Ü… Asliye Ceza Mahkemesinin 2008/135 esas, 2009/174 sayılı ilamı ile verilen 2 yıl hapis, 1 yıl 6 ay hapis, 1 yıl hapis ve 3 ay hapis cezalarının infazı için kapalı ceza infaz kurumuna alınmasını müteakip, hükümlü hakkındaki S…. 1.Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/1114 değişik iş sayılı içtima kararının çözülerek, hükümlü hakkındaki belirtilen ilamlara konu cezaların 5 yıl 25 ay 1 gün hapis cezası olarak toplanmasına dair Ü… Asliye Ceza Mahkemesinin 12/06/2013 tarihli ve 2013/190 değişik iş sayılı kararı sonrasında, hükümlünün ceza süresi ve şartla tahliye tarihi itibariyle denetimli serbestlik tedbiri ile infaz koşullarını taşımadığı gerekçesiyle kapalı ceza infaz kurumuna iadesine ilişkin Ü… İnfaz Hakimliğinin 14/06/2013 tarihli ve 2013/682-683 sayılı kararını müteakip, hükümlünün 24/07/2013 tarihli dilekçesi ile açık ceza infaz kurumuna ayrılma talebinin reddine dair Ü… Cumhuriyet Başsavcılığının 25/07/2013 tarihli ve 2013/2098 sayılı kararına vaki itirazın reddine ilişkin Ü… İnfaz Hakimliğinin 26/07/2013 tarihli ve 2013/858-858 sayılı kararına yapılan itirazın keza reddine dair Ü… Ağır Ceza Mahkemesinin 01/08/2013 tarihli ve 2013/389 değişik iş sayılı kararı aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığından verilen 11.03.2014 gün ve 17788 sayılı kanun yararına bozma istemini içeren dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 21.03.2014 gün ve KYB. 2014-98970 sayılı ihbarnamesi ile ilgili ; ayrıca kararın sonuç bölümünde şu karar verilmiştir. “Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği'nin 6/3.fıkrasında "Birden fazla cezanın toplanarak infazı halinde, açık kuruma ayrılmada esas alınacak suç, koşullu salıverilme tarihine en az sürenin arandığı suçtur." şeklindeki düzenleme karşısında, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görüldüğünden, … Ağır Ceza Mahkemesinin 01/08/2013 tarihli, 2013/389 değişik iş sayılı kararının CMK.nun 309/3 maddesi uyarınca BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahkemesince yapılmasına, 01.12.2014 günü oybirliğiyle karar verildi.”

[4] Y.7.CD, E: 2014/21345, K: 2014/20587, T: 01.12.2014.

[5] Y.1.CD, E: 2017/1607, K: 2017/3082, T: 09.10.2017

[6] Y.7.CD, 2014/21345 esas, 2014/20587 sayılı Kararı.

[7] Y.7.CD, 2014/21345 esas, 2014/20587 sayılı Kararı.

[8] Y.1.CD, E: 2018/2598, K: 2019/1267, T: 04.03.2019.

[9] Y.1.CD, E: 2019/337, K: 2019/1464, T: 11.03.2019.