Ceza Muhakemesi,soruşturma ve kovuşturma olmak üzere iki ana evreden oluşmaktadır. Bu yazımızda, soruşturma evresinin ne şekilde başladığından, soruşturma evresinin genel özelliklerinden ve bu evre sonunda verilen kararlardan bahsedeceğiz.
A.SORUŞTURMA EVRESİNİN BAŞLAMASI
Soruşturma evresi, esasında suç haberinin alınmasıyla başlayan ve kovuşturmaya yer olmadığı(takipsizlik) kararı veya iddianamenin düzenlenip mahkemeye verilmesiyle sona eren evredir. Yani, bir suçun işlenmesiyle olay(iş) doğrudan doğruya mahkemenin önüne gelmez, evvela olayla alakalı hazırlık çalışması yapılır. Soruşturma aşamasının varlığı da işte bu hazırlığın yapılmasına hizmet etmektedir. Bu aşamada suçun nev’i ile mağdur ve şüphelilerin şüpheye yer bırakmayacak şekilde kimlikleri belirlenir, deliller toplanır, suç haberinin ciddiyeti araştırılır ve kamu davası açılıp açılmayacağı kararlaştırılır. Hiç şüphe yok ki, soruşturma aşaması yargılamanın temelini oluşturur. Etkin bir soruşturmanın varlığı, mahkemelerin işini ciddi derecede kolaylaştırır ve yargılamaların kısa sürmesini sağlar. En basitinden bir örnek verecek olursak, bugün yargılamayı sürdüren mahkemeler soruşturma makamı gibi delil toplamaktadır ve bu da yargılamanın uzamasına sebep olmaktadır. Bu durum kabul edilen tek celse ilkesine de aykırılık teşkil etmektedir. Bu itibarla yukarıda da ifade ettiğimiz üzere, soruşturma aşaması ceza yargılamasının temelidir denilebilir.
Soruşturma evresi, suç haberinin alınmasıyla başlar. Suç haberinin alınmasının yolları ise; ihbar, şikayet ve suçun doğrudan doğruya öğrenilmesidir. Yapılacak ihbarın ve şikayetin, soyut ve genel olmaması, ciddi bulgu ve belgelere dayanıyor olması, bu şikayet ve ihbarlarda kişi veya olay belirtilmesi, ihbar veya şikayet dilekçesinde dilekçe sahibinin ad, soyad ve imzası ile adresinin bulunması zorunludur. Aksi halde, bu ihbar ve şikayetlerin işleme alınması mümkün olmayacaktır. Ancak iddiaların, sıhhati şüpheye mahal vermeyecek belgelerle ortaya konulmuş ise ad, soyad,imza ve adresin doğruluğu şartı aranmaz.[1]
İhbar ve şikayetin yazılı yapılması veya tutanağa geçirilmek üzere sözlü yapılması mümkündür.
CMK m.158/1’e göre; ‘’ suça ilişkin ihbar veya şikayet, Cumhuriyet Başsavcılığına veya kolluk makamlarına yapılabilir.’’ Kolluğa yapılan bir şikayetin varlığında, kolluk makamı, derhal durumu Savcılığa bildirmeli ve Savcılığın talimatları doğrultusunda hareket etmelidir.
CMK m.158/2 kapsamında ihbar veya şikayet, valiliğe, kaymakamlığa ve mahkemeye de yapılabilir. Bu durumda ise, ihbar veya şikayet, Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilir.
Yine CMK m.158/3’e göre; ‘’Yurt dışında işlenip ülkede takibi gereken suçlar hakkında Türkiye'nin elçilik ve konsolosluklarına da ihbar veya şikayette bulunulabilir.’’
CMK m.158/4’e göre de; ‘’ Bir kamu görevinin yürütülmesiyle bağlantılı olarak işlendiği iddia edilen bir suç nedeniyle, ilgili kurum ve kuruluş idaresine yapılan ihbar veya şikayet, gecikmeksizin ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilir.’’
CMK m.158/6’ya göre ise; ‘’ Yürütülen soruşturma sonucunda kovuşturma evresine geçildikten sonra suçun şikayete bağlı olduğunun anlaşılması halinde; mağdur açıkça şikayetten vazgeçmediği takdirde, yargılamaya devam olunur.’’ Soruşturulup kovuşturulmasına geçilen bir suçun şikayete tabi olduğu, kovuşturma yani duruşma evresinde ortaya çıkarsa, mağdurun şikayeti var kabul edilip yargılamaya devam olunmaktadır. Böyle bir durumda, yargılamanın son bulması için mağdurun açıkça şikayetinden vazgeçmesi gerekir.
B.SORUŞTURMA EVRESİNİN ÖZELLİKLERİ
Soruşturma evresi, esasında dağınık olan donelerin,delillerin toplandığı bir evredir. Bu toplama işlemini de Savcı, adli kolluk görevlilerinin marifetiyle yerine getirmektedir.
CMK 160’a göre; ‘’ Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar.
Cumhuriyet savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.’’
Soruşturma evresinde yazılılık esastır. Bu evrede yapılan tüm işlemler tutanak altına alınır. CMK m.169’da ise bu husus düzenlenmiştir.
Öte yandan, soruşturma evresinde gizlilik esastır. CMK m.157’ye göre;’’Kanunun başka hüküm koyduğu haller saklı kalmak ve savunma haklarına zarar vermemek koşuluyla soruşturma evresindeki usul işlemleri gizlidir.’’Gizliliğin ilk amacı şüphelinin lekelenmesini engellemektir. İkinci amacı ise delillerin karartılmasını engellemektir. Ancak delillerin karartılması gerekçesi, şüphelinin özellikle koruma tedbirlerine karşı kanun yoluna başvurma hakkını kısıtlayıcı bir argüman olmamalıdır. Nitekim müdafinin yanı sıra şüpheliye, vekilin yanı sıra da mağdur ya da şikayetçiyle suçtan zarar görene soruşturma evresinde dosya içeriğini inceleme ve istediği belgelerin bir örneğini harçsız olarak alabilme yetkisi tanınmıştır. Soruşturmanın gizliliğini alenen ihlal ise suçtur.
Soruşturma evresine mecburilik ilkesi hakimdir.Bu ilke, soruşturma makamlarının basit suç şüphesi üzerine soruşturmayı başlatma yükümlülüğünü ifade eder. Adli makamlar, herhangi bir nedenle soruşturma yapamayacaklarını söyleyemezler. Aksi takdirde, ilgili kamu görevlisi ihmal yoluyla görevi kötüye kullanma suçunu işlemiş olur. Bir diğer hakim ilke ise, kamusallık ilkesidir. Bu ilke, cezalandırma yetkisinin bireyden alınarak devlete geçmesini ifade eder ve temelinde, bireylerin aralarındaki düşmanlıkların engellenmesi ve kendisini savunamayan güçsüzlere yardım edilmesi düşüncesi yatar. Kamu düzenini bozan ve suç teşkil eden eylemler hakkında ceza soruşturmasını yürütmek, devletin görevidir.
C.SORUŞTURMA EVRESİNİN SONA ERMESİ
Soruşturma evresinin amacı, soruşturma konusu suç sebebiyle kamu davasının açılmasına gerek olup olmadığının araştırılmasıdır. Bu kapsamda ilgili makam,bu amacı gerçekleştirmeye dönük her türlü işlemi yapıp delil toplayacak, toplanan delilleri muhafaza altına alacak, keşif yapacak, koruma tedbirlerine başvuracak , başkaca gerekli araştırmaları yapacak netice olarak tüm bunlardan bir sonuç elde ederek, soruşturma evresini iki ihtimalde sonlandıracaktır. İşin sonunda, soruşturmayı yürüten savcılık soruşturmayı iki şekilde sonlandırabilir.
1.KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞI (TAKİPSİZLİK) KARARI VERİLMESİ
CMK m.171 ve 172 kapsamında iki türlü takipsizlik kararı verilebilir. CMK m.171 ile soruşturmayı yürüten savcılığa takdir yetkisi tanınmıştır. Maddeye göre;
‘’Cezayı kaldıran şahsî sebep olarak etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasını gerektiren koşulların ya da şahsî cezasızlık sebebinin varlığı halinde, Cumhuriyet savcısı kovuşturmaya yer ol
madığı kararı verebilir.
Uzlaştırma ve önödeme kapsamındaki suçlar hariç olmak üzere, Cumhuriyet savcısı, üst sınırı üç yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı, yeterli şüphenin varlığına rağmen, kamu davasının açılmasının beş yıl süre ile ertelenmesine karar verebilir. Suçtan zarar gören veya şüpheli, bu karara 173 üncü madde hükümlerine göre itiraz edebilir.
Kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilebilmesi için;
a) Şüphelinin daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı hapis cezası ile mahkûm olmamış bulunması,
b) Yapılan soruşturmanın, kamu davası açılmasının ertelenmesi halinde şüphelinin suç işlemekten çekineceği kanaatini vermesi,
c) Kamu davası açılmasının ertelenmesinin, şüpheli ve toplum açısından kamu davası açılmasından daha yararlı olması,
d) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı ve Cumhuriyet savcısı tarafından tespit edilen zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi, koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerekir.
Erteleme süresi içinde kasıtlı bir suç işlenmediği takdirde, kovuşturmaya yer olmadığına karar verilir. Erteleme süresi içinde kasıtlı bir suç işlenmesi halinde kamu davası açılır. Erteleme süresince zamanaşımı işlemez.
Kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin kararlar, bunlara mahsus bir sisteme kaydedilir. Bu kayıtlar, ancak bir soruşturma veya kovuşturmayla bağlantılı olarak Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından istenmesi halinde, bu maddede belirtilen amaç için kullanılabilir.
Bu madde hükümleri;
a) Suç işlemek için örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak suçları ile örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlar,
b) Kamu görevlisi tarafından görevi sebebiyle veya kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenen suçlar ile asker kişiler tarafından işlenen askerî suçlar,
c) Cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar, hakkında uygulanmaz.’’
CMK m.172’ye göre ise; ‘’
Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir. Bu karar, suçtan zarar gören ile önceden ifadesi alınmış veya sorguya çekilmiş şüpheliye bildirilir. Kararda itiraz hakkı, süresi ve mercii gösterilir.
Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak yeni delil elde edilmedikçe ve bu hususta sulh ceza hâkimliğince bir karar verilmedikçe, aynı fiilden dolayı kamu davası açılamaz.
Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın etkin soruşturma yapılmadan verildiğinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmesi veya bu karar aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvuru hakkında dostane çözüm ya da tek taraflı deklarasyon sonucunda düşme kararı verilmesi üzerine, kararın kesinleşmesinden itibaren üç ay içinde talep edilmesi hâlinde yeniden soruşturma açılır.’’
2.İDDİANAME DÜZENLENMESİ
Yapılan soruşturma neticesinde, yeterli şüpheye varılmışsa, sacı bir iddianame düzenler ve mahkemeye verir.İddianamenin kabulüyle birlikte, şüpheli sanık sıfatını alır ve hakkında soruşturma yapılan şahsın yargılaması böylece başlar.
CMK m.170’e göre; ‘’
Kamu davasını açma görevi, Cumhuriyet savcısı tarafından yerine getirilir.
Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler.
Görevli ve yetkili mahkemeye hitaben düzenlenen iddianamede;
a) Şüphelinin kimliği,
b) Müdafii,
c) Maktul, mağdur veya suçtan zarar görenin kimliği,
d) Mağdurun veya suçtan zarar görenin vekili veya kanunî temsilcisi,
e) Açıklanmasında sakınca bulunmaması halinde ihbarda bulunan kişinin kimliği,
f) Şikâyette bulunan kişinin kimliği,
g) Şikâyetin yapıldığı tarih,
h) Yüklenen suç ve uygulanması gereken kanun maddeleri,
i) Yüklenen suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi,
j) Suçun delilleri,
k) Şüphelinin tutuklu olup olmadığı; tutuklanmış ise, gözaltına alma ve tutuklama tarihleri ile bunların süreleri, Gösterilir.
İddianamede, yüklenen suçu oluşturan olaylar, mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanır.
İddianamenin sonuç kısmında, şüphelinin sadece aleyhine olan hususlar değil, lehine olan hususlar da ileri sürülür.
İddianamenin sonuç kısmında, işlenen suç dolayısıyla ilgili kanunda öngörülen ceza ve güvenlik tedbirlerinden hangilerine hükmedilmesinin istendiği; suçun tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, ilgili tüzel kişi hakkında uygulanabilecek olan güvenlik tedbiri açıkça belirtilir.’’
----------------------------------
[1] Nazari ve Uygulamalı Ceza Muhakemesi Hukuku - Bahri Öztürk (s.597)