I- BORÇLUNUN HÂLİNE MÜNASİP EVİ KAVRAMI VE BUNUN TESPİTİ

İİK 82/1-12 hükmüne göre borçlunun haline münasip evi haczedilememektedir. Hukuk uygulamasında buna “meskeniyet iddiası”, bu konuda yapılacak şikâyete ise “meskeniyet şikâyeti” denmektedir. Bu düzenlemenin amacı, ailenin birlik ve bütünlüğünü sağlayan, aileyi bir arada tutma görevini üstlenen konutun varlığını sürdürmektir. Borçlunun içinde bulunduğu sıkıntılı süreçte bir de onu ve ailesini barınma imkanından yoksun bırakmak insan haklarına ters düşer. Bu sebeplerle yasa, borçlunun ve ailesinin haline münasip(uygun) meskeninin haczedilemeyeceğini düzenlemiştir.

A. Mesken (Ev, konut) Kavramı

Kullanılan mesken kelimesinden kasıt, yerel geleneklere yani mahalli örf ve adetlere göre ev olarak kullanılmaya elverişli yerlerdir. Apartman dairesi, bağımsız bir ev, kat mülkiyeti kanununa tabi bağımsız bir bölüm, İİK 82/1-12 hükmü gereği mesken sayılır ve bu nedenle haczedilemez. Buna rağmen boş arsa hüküm gereği mesken sayılmadığından haczedilebilir.[1] Bazen bir mandıra, belki bir ahır da konut olarak kullanılabilir. Bunun bilirkişilerce incelenmesi gerekir. Ayrıca konut olarak kullanılan binanın yıkık, eski olması önemli değildir. Yargıtay 31.03.2005 tarihli bir kararında barınağı aile konutu olarak görmeyen ve meskeniyet iddiasını reddeden ilk derece mahkemesinin kararını hatalı bularak bozmuştur.[2]

B. Borçlunun Hâline Münasip Evinin Tespiti

Borçlunun evinin hâline uygun olup olmadığı, icra müdürünün belirleyeceği bilirkişiden alacağı raporla tespit edilir.[3] Hâline münasip ev kavramından, borçlunun haciz anındaki sosyal durumu göz önünde bulundurularak, o ve ailesinin ihtiyaçlarını karşılamaya yetecek asgari düzeyde şartları içinde barındıran bir mesken anlaşılmalıdır.[4] Borçlunun maaşı, aile üyelerinin sayısı da ayrıca dikkate alınmalıdır. Bununla birlikte borçlu ve ailesinin asgari düzeyde kullanımını aşan, asgari düzeye göre lüks kaçan yerler, kanunun öngördüğü hâline münasip ev kavramı içerisine girmez.

Hâline Münasip Evin Satılmasının Sonuçları

Hâline münasip ev satıldığında elde edilen para da haczedilememekte ancak bu para ile yeni bazı mallar alınmış olur ve alınanlar İİK madde 82 hükmündeki malların kapsamına girmiyor ise bunlar haczedilebilmektedir. Bu husus kanunda düzenlenmemekte fakat öğretide çoğunluğun savunduğu bir görüş olarak yerini korumaktadır.[5]

II- MESKENİYET İDDİASININ (HACZEDİLMEZLİK ŞİKÂYETİ) İLERİ SÜRÜLMESİ

A. Meskeniyet İddiasının Hangi Hallerde İleri Sürülebileceği ve Yetkili Mahkeme

Meskeniyet iddiası borçlunun, evinin haczedilemeyeceğini ileri sürmesidir. Bu iddianın ileri sürülebilmesi için borçlunun bizzat o evde oturması şart değildir. Evini kiraya veren borçlunun başka evi yoksa, kiradaki evi de haczedilemez.[6] Yargıtay’ın 11.11.2003 tarihli kararında haczedilmezlik iddiasına konu olan evde borçlunun oğlunun oturması halinde de meskeniyet iddiasında bulunulabileceği ifade edilmektedir.[7] Meskeniyet iddiası, takibin yapıldığı yerdeki icra mahkemesi tarafından incelenir. Bu durumda icra dairesine yapılan müracaattan sonuç alınamaz.

B. Şikâyet Süresi ve Sürenin Kaçırılması

İİK madde 16 hükmü gereği borçlu haczedilmezlik şikâyetini, evinin haczedildiğini öğrendiği tarihten itibaren 7 gün içinde yapabilir. Borçlu bu süre içinde haczedilmezlik şikâyeti yapmazsa veya örneğin sekizinci günde bu şikâyeti yaparsa, haczedilmezlik iddiasından vazgeçmiş sayılır fakat bu vazgeçme, ileride anlatılacağı üzere başka takipler için sonuç doğurmaz.

Öğretide bir grup yazar tarafından kamu düzeni düşüncesiyle meskeniyet haczine karşı süresiz şikâyet yoluna gidilebilmesi gerektiği savunulmaktadır. Buna karşılık Yargıtay aksi görüşte olup verdiği kararlarda şikâyet süresinin 7 gün olduğunu vurgulamaktadır.[8] Bu konuda uygulamada birçok sıkıntı yaşandığı ve sırf 7 günlük sürenin kaçırılmasından dolayı insanların evinden olmasının orantılılık ilkesine aykırı olduğu gerekçeleriyle öğretide savunulan süresiz şikâyet düşüncesinin insan haklarına daha uygun olduğu kanısındayım.

C. Kimlerin Meskeniyet İddiasında Bulunabileceği

Meskeniyet iddiasında bulunmak için herhangi bir ön şart yoktur. Yani borçlu borcun hangi sebeple doğduğundan bağımsız olarak meskeniyet iddiasında bulunabilir. Bunun tek istisnası ileride anlatılacağı üzere İİK 82/2 hükmü gereği borcun, meskenin alınması işleminden kaynaklanması halidir. Bu durumda borçlu meskeniyet iddiasında bulunamaz. Yalnız alacaklı borçluya para vermiş ve borçlu bununla ev almışsa, alacaklının yapacağı takipte haczedilmezlik iddiasında bulunulabilir. Burada borç meskenin alınmasından doğmamıştır.[9] Bununla birlikte meskeniyet şikâyetinde bulunma hakkı yalnız borçluya aittir. Nitekim Yargıtay’ın verdiği bir kararda da üçüncü kişilerin meskeniyet şikâyetinde bulunma haklarının olmadığı ifade edilmektedir.[10]

III- MESKENİYET İDDASININ İCRA MAHKEMESİNCE İNCELENMESİ

A. Genel Olarak

İcra mahkemesi haczedilmezlik şikâyeti üzerine duruşma açarak ve gerekli araştırmaları yaparak karar verir. Duruşma açılmadan dosya üzerinden verilen kararlar usulsüzdür. Yargıtay bir kararında, borçlunun ekonomik durumu araştırılmadan ve bilirkişilere evin değeri tespit ettirilmeden eksik inceleme yapılması sonucunda şikâyetin reddine karar vermiştir.[11] İİK 18/3 gereği duruşma açılmalı, taraflar iştirak etmese bile icra mahkemesince gerekli karar verilmelidir. Duruşmada ispat yükü şikâyetçi olan borçludadır çünkü kendi lehine hukuki bir durumun varlığını iddia eden borçludur.

B. Meskeniyet İddiasının Takibin İcrasına Etkisi

İİK madde 22 uyarınca haczedilmezlik şikâyeti, icra mahkemesi tarafından durdurulması yönünde bir karar verilmediği sürece takibi durdurmaz. Dolayısıyla şikâyete rağmen şikâyete konu işlemin icrasına devam edilir. İİK 22 düzenlemesiyle, şikâyetin zaman kazanmak amacıyla kötüye kullanılmasının önüne geçilmiştir.[12] Hüküm gereği şikâyete konu işlemin hukuka aykırı olması halinde ise görevli icra mahkemesi işlemin icrasını re’ sen veya talep üzerine durdurabilmektedir.

C. İnceleme Sonucu İcra Mahkemesinin Verebileceği Kararlar

İcra mahkemesi yaptırdığı tetkikat ve incelemeler sonucunda belirtilenler dışında bir karar veremez.

1. Meskenin Borçluya Bırakılması Kararı

İnceleme sonucu borçlunun taşınmazının değeri, borçlunun haline münasip ev alacağı değerle orantılıysa meskeniyet iddiası kabul edilerek haciz kaldırılır ve haczedilmiş olan ev borçluya geri verilir.

2. Meskenin Satılması Kararı

Haczedilen evin değerinin, borçlunun haline münasip bir ev alabileceği değerden fazla olması durumunda, bedelinden borçluya haline münasip ev alabileceği miktarı bırakılarak ev haczedilir ve paraya çevrilir.

3. İcra Mahkemesince Borçluya Tefrik Olunan Paranın Haczedilememesi

Borçlunun meskeninin değerinin haline münasip ev değerinden fazla olduğu durumda borçlunun evinin satılarak kendisine yeni bir haline münasip ev alması için verilen bedele tefrik denir. Tefrik olunan bedelin başka bir alacaklı tarafından haczi mümkün değildir.[13] Bu şekilde bir yorum, kanaatimizce borçlunun haline münasip evinin haczedilmezliği kuralının doğal bir sonucudur.

A. Yargıtay’ın Görüşü

Yargıtay verdiği eski tarihli kararlarında evin bir borçtan dolayı ipotek edilmesi halinde alacaklıya karşı haczedilmezliğin ileri sürülebileceğini kabul ederken,[14]daha sonra karar değiştirmiş ve evi üzerinde bir alacaklısı lehine ipotek tesis eden borçlunun tüm alacaklılarına karşı haczedilmezlikten feragat etmiş olacağını belirtmiştir. Son tarihli kararlarına bakıldığındaysa, borçlunun ipotek verdiği evi üzerinde meskeniyet şikâyetinde bulunabilmesi için ipoteğin, konut kredisi, zirai kredi, esnaf kredisi gibi zorunlu kredilerden olması gerektiği, borçlunun serbestçe kurduğu ipoteğin meskeniyet şikayetini engelleyeceği benimsenmiştir[15]. Bu hususta borçlunun serbestçe kurduğu ipoteklerde, haciz tarihinde ipoteğe konu borç ödenmiş olursa ipotekle yükümlü olmayan taşınmaz hakkında artık meskeniyet iddiasında bulunulabilecektir.

B. Öğretinin Görüşü

Öğretinin çoğunluğunun görüşüne göre evini ipotek etmiş olan borçlunun haczedilmezlikten feragati yalnız ipotek alacaklısına karşı geçerlidir. Dolayısıyla borçlu, evini haczetmek isteyen diğer alacaklılarına karşı haczedilmezlik iddiasında bulunabilir.[16]

Kanatimizce ipotek hususunda öğretideki hâkim görüş daha isabetlidir. İpotek için zorunlu/ihtiyari kredi ayrımına gidilmesi hakkaniyetli olmadığı gibi, borçlu evini ipotek ettirdiğinde, bunun tüm alacaklılara karşı haczedilmezlikten feragat ettiği şeklinde yorumlanması borçlu ve ailesinin ileride büyük bir riskle karşılaşması anlamına gelebilir. Bu nedenle borçlunun bir alacaklısına karşı evini ipotek ettirmesi dar yorumlanmalı ve sadece o alacaklıya karşı haczedilmezlikten feragat ettiği kabul edilmelidir.

VI- HALİNE MÜNASİP EVİN HACZEDİLMEZLİĞİNİN İSTİSNALARI

1. Borçlu, kanuni ipotek hakkı sahiplerine karşı haczedilmezliği ileri süremez.

İİK madde 82/2-c.1 hükmünde Medeni Kanun’un 807.maddesi hükmü saklı olduğu belirtilmiştir. Bu hükme göre borçlu, kanuni ipotek hakkı sahibi kişilere karşı haczedilen malın haczinin caiz olmadığını ileri süremez.

2. Borçlu, satışını vadettiği meskenini alıcıya devretmeden satış bedelinin tamamı veya bir kısmını almışsa, başlatılan icra takibi sonucu haczedilmezlik şikâyetini ileri süremez.

3. İİK madde 82/2- c.2 gereği borç mesken bedelinden doğmuş ise haczedilmezlik şikâyeti ileri sürülemez. Burada bahsedilen meskenin bir satım sözleşmesi sonucu edinilmesi ve bu satış bedelinin ödenmemesidir.

4. Borçlu meskenini ipotek etmişse, ipotek alacaklısına karşı meskeniyet iddiasında bulunamaz. (Yukarıda açıklanmıştır.)

5. Hacizli arsa üzerine sonradan mesken inşa edilmesi halinde meskeniyet iddiası ileri sürülemez çünkü şikâyette “haciz anı” esas alınmaktadır.

KAYNAKÇA

AKİL, Cenk, “Yargıtay Kararları Işığında Haline Münasip Evin Haczedilmezliği”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Yıl: 2011, Cilt: LX, Sayı: 4, (s.775-808).

ALTAY, Sümer/ POSTACIOĞLU, İlhan, İcra Hukuku Esasları, 5.Bası, Vedat Kitapçılık, İstanbul, 2010.

ARSLAN, Ramazan/ AYVAZ, Sema/ HANAĞASI, Emel/ YILMAZ, Ejder, İcra ve İflas Hukuku, 5.Bası, Yetkin Yayınevi, Ankara, 2019.

İİK, 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu, Resmî Gazete, 2128, 19/06/1932.

KAZANCI İçtihat Bankası, http://kazanci.com , Erişim Tarihi: 30.04.2020

KURU, Baki, İcra ve İflas Hukuku (El Kitabı), 2.Bası, Adalet Yayınevi, Ankara, 2013.

KURU, Baki, “Haczi Caiz Olmayan şeyler”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Yıl: 1962, Cilt: XIX, Sayı:1-4, (s.277-326).

ÖZEKES, Muhammet/ PEKCANITEZ, Hakan, İcra ve iflas Hukuku Pratik Çalışmalar, 19.Bası, Onikilevha Yayınevi, İstanbul, 2019.

TMK, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu, Resmî Gazete, 24607, 08/12/2001.

UYAR, Talih/ UYAR, Cüneyt/ UYAR, Alper, İcra Hukukunda Haciz, 3.Bası, Seçkin Yayınevi, Ankara, 2016.

ÜSTÜNDAĞ, Saim, İcra Hukukunun Esasları, 8. Bası, Yetkin Yayınevi, İstanbul, 2004.

---------------

[1] POSTACIOĞLU, s. 360; ÜSTÜNDAĞ, s. 183; KURU, s. 513.

[2] Yargıtay 12. HD, E. 2005/2976 K. 2005/6893 T. 31.03.2005.

[3] POSTACIOĞLU, s. 447.

[4] ÜSTÜNDAĞ, s. 183.

[5] Bu husustaki Alman mahkemesi kararına ulaşmak için bkz. ÜSTÜNDAĞ, s. 186.

[6] KURU, s. 515.

[7] Yargıtay 12.HD, E. 2003/22650 K.2003/22284 T. 11.11.2003.

[8]Dayanağını İİK madde 16’dan alan meskeniyet şikâyeti 7 günlük süreye tabidir. Somut olayda anılan süre geçirilerek… şikâyetin reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.”

Yargıtay 12. HD, E. 2005/5876 K. 2005/9263 T. 29.04.2005.

[9] ÜSTÜNDAĞ, s. 187.

[10] “Borçlu dışındaki üçüncü kişilerin meskeniyet iddiasında bulunma hakkı yoktur.”

Yargıtay 12.HD, E. 2018/2963 K. 2018/6491 T.21.06.2018.

[11] Yargıtay 12.HD, E. 2007/3822 K. 2007/6230 T. 13.09.2007.

[12] Bu hususta görüş için bkz. http://colakogluhukuk.com/meskeniyet-iddiasi/ (Erişim Tarihi: 25/04/2020).

[13] DÖNMEZ, s. 158.

[14] Yargıtay 12.HD, E.1985/8691 K. 1986/2332 T.03.03.1986

[15] Yargıtay 12.HD, 08.04.2019, E.15094, K.5782

[16] KURU, s. 315