I- ARAÇ DEĞER KAYBI NEDİR? BAŞVURU SÜRECİ, HUSUMET VE ZAMANAŞIMI

Meydana gelen kaza sonrası aracın kazadan önceki hasarsız hâlinin ikinci el piyasa rayiç değeri ile kaza sonrası araç onarıldıktan sonraki ikinci el piyasa değeri arasındaki farka araç değer kaybı denmektedir.

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2021/21252 E. 2022/5913 K. Sayılı ilamında da; “Değer kaybı, aracın trafik kazası sonucu hasarlanıp onarılmasından sonraki değeri ile hiç hasarlanmamış haldeki değeri arasındaki farka ilişkin olup, araçtaki değer kaybı belirlenirken, aracın markası, yaşı, modeli ve hasar gördüğü kısımları dikkate alınarak aracın kaza tarihinden önceki 2. el satış değerinin tespiti ile aracın tamir edildikten sonra ikinci el satış değerinin tespiti ve arasındaki fark göz önüne alınmaktadır.” Şeklinde tanımlanmıştır.[1]

Kaza geçiren araç, kazadan sonra ne kadar iyi şekilde tamir edilmiş olursa olsun, ekonomik değerinde bir düşüş meydana gelecektir. Günümüz ikinci el araç satış piyasasında aracın en ufak bir tramer kaydının olduğu görüldüğünde, hele ki araçta değişen bir parça olduğunda büyük bir indirim yapmak zorunda kalan araç sahiplerinin satış aşamasında yaşayacağı mağduriyetlerin giderilmesi amacı ile “araç değer kaybı tazminatı” Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında sigorta teminatı altına alınmıştır.

A - BAŞVURU SÜRECİ

Araç değer kaybı tazminatı talebinde bulunacak olan hak sahibinin, dava açmadan önce Karayolları Trafik Kanunu'nun 97. maddesine göre zarar verenin sigortacısına başvuru zorunluluğu bulunmaktadır. İlgili başvuru kazanın tespitine ilişkin delillerle, hak sahibinin ve aracın gerekli bilgileri ile birlikte kazada kusurlu bulunan aracın Zorunlu Mali Mesuliyet ( ZMMS) sigorta şirketine yazılı olarak yapılır. Sigorta şirketine başvuru yapılmadan açılan davalar ise mahkemelerce dava şartı yokluğundan reddedilmektedir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.

Açıklanmalıdır ki hak sahibi teriminden yalnızca kazada %100 haklılık oranı bulunan ruhsat sahibi anlaşılmamalıdır; kazada %100 kusurlu olmamak kaydıyla örneğin %25 haklılık oranı olan ruhsat sahibi de değer kaybı alacağı için başvuruda bulunabilecektir.

Uygulamada sigorta şirketine araç değer kaybı için yapılacak başvuruların şirketin internet sitesi içerisinde yer alan başvuru sekmesi üzerinden; iadeli taahhütlü posta ile ve sigorta şirketlerinin mail adreslerine mail yolu ile yapıldığı görülmektedir. En pratik başvuru yöntemi mail üzerinden yapılan başvuru olsa da bazı sigorta şirketlerinin mail yoluyla yapılan başvuruları kabul etmediği, başvuru için sitelerinde güncel mail adreslerinin yer almadığını hatırlatmakta fayda vardır. Bu sebeple yargılama aşamasında herhangi bir sorunla karşılaşmamak için yapılan başvuruların muhakkak muhatap şirkete ulaştığından emin olunmadır.

B- HUSUMET

Meydana gelen trafik kazası sebebiyle aracı hasar gören hak sahibi, tamirat işleminin ardından araç değer kaybını kimlerden isteyebilir?

Araçta meydana gelen değer kaybından, kusurlu tarafta yer alan araç maliki, aracın ruhsat sahibi ile sürücü farklı kişiler ise aracın sürücüsü ve aracın ZMMS poliçesinin bulunduğu sigorta şirketi sorumludur. Yine zorunlu trafik sigortasının teminat limitinin aşıldığı hallerde artan kısım ihtiyari mali mesuliyet sigortasından tahsil edilebilmektedir. Günümüz itibariyle sigorta şirketlerinin araç başına 200.000,00 TL teminat limiti bulunmaktadır. Yani örneğin kazada %100 haklı olan tarafın aracının tamirat bedeli 150.000,00 TL ve değer kaybı ise 60.000,00 TL ise toplamı olan 210.000,00 TL teminat limitini aştığından, aşan 10.000,00 TL için kusurlu tarafın ihtiyari mali mesuliyet sigortasından (mevcut ise) tahsil imkânı bulunmaktadır.

C- ZAMANAŞIMI

Araç değer kaybı taleplerinde Türk Borçlar Kanunu’nun 72. maddesinde düzenlenen iki yıllık ve on yıllık zamanaşımı sürelerinin uygulanması gerekir. 

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 109. Maddesi de benzer şekilde düzenlenmiştir. “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar. Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre, maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.”

Bahsi geçen iki ve on yıllık süreler maddi hasarlı trafik kazaları için geçerli olmakla birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanması durumunda talep edilen tazminatlar için 8 yıl ve ölümlü kazalarda ise zamanaşımı 15 yıldır.

II- MADDİ HASARLI TRAFİK KAZALARINDA TALEP EDİLEBİLECEK DİĞER ALACAK KALEMLERİ

Meydana gelen maddi hasarlı trafik kazasının ardından hak sahibi değer kaybı talep edebileceği gibi aracının hususi yahut ticari oluş durumuna göre araç mahrumiyet tazminatı veya ticari kazanç kaybı tazminatı da talep edebilecektir. Bu düzenleme, kaza sebebiyle haklı olan tarafın aracının tamiratta kaldığı süre boyunca aracını kullanamamasından kaynaklı uğradığı zararın tazmini amacını taşır.

Belirtmek gerekir ki bu tazminatlar sigorta şirketlerinin teminatları kapsamında olmadığından şirketin bu tazminattan sorumluluğu da bulunmamaktadır. Sigorta şirketleri trafik kazası nedeniyle araçta oluşan gerçek zarardan sorumludur. Araç mahrumiyetine ilişkin zarar, gerçek zarar kapsamında değildir. Araç mahrumiyet bedeli dolaylı zararlardan olması sebebiyle sigorta şirketi sorumlu değildir. Hak sahibi bu taleplerini ruhsat sahibi/sürücüye yöneltmelidir.

Yine araç mahrumiyet tazminatı ve ticari kazanç kaybı alacaklarının talep edilebilmesi için, araç kiralama faturası, gelir kayıtları, ticari defter vb. gibi herhangi bir delil sunulmasına gerek yoktur.

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi E. 2021/26777 K.2022/11236 T.29.09.2022 Sayılı İlamı:

“Olay tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 50’nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davacı tarafından araç kiraladığına dair belge veya ödeme belgeleri sunulmasa da hakim zararı belirleyebilir. Bu durumda mahkemece, davacı aracında oluşan hasarın niteliğine göre makul tamir süresinin belirlenmesi, ihtiyaçları için aracı kullanamamaktan doğan ve bu süre içinde davacının (ikame araç) ödemesi gereken bedelin ne olacağı konularında alınan bilirkişi raporuna göre davacının araç mahrumiyet bedeli talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davacının bu talebini objektif kriter ve delillerle ispatlayamadığı gerekçesiyle reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.”[2]

 Görüleceği gibi Yargıtay, işbu tazminat talepleri için delil sunmayı zorunlu kılmamış; makul tamir süresinin bilirkişi marifetiyle tespiti ardından bir günlük kiralama bedelinin de tespit edilerek alacak miktarının hesaplanması gerektiğine işaret etmiştir. Sonuç olarak ikame araç bedeli hesaplamasında günlük araç kiralama bedeli örneğin 1.000,00 TL ise ve bilirkişi aracın olağan tamirat süresini yedi gün tespit etmişse 7.000,00 TL ikame araç bedeli alacağı hesaplanır. Aynı şekilde ticari kazanç kaybı hesabı da ticari aracın günlük kazancı tespit olunduktan sonra olağan tamir süresi ile çarpılarak hesaplanır.

III- ARAÇTA PERT DURUMU VAR İSE DEĞER KAYBI VE ARAÇ MAHRUMİYET TAZMİNATI

Aracın pert işlemi görmesi için hasar bedelinin, aracın piyasa rayiç değerinin %50 ve daha fazlasını geçmesi gerekmektedir. Perte ayrılan bir araçta, araç tamamen kullanılamaz hale geldiği için araç sahibi aracını bir daha kullanamayacaktır. Hal böyleyken araç sahibi “değer kaybı” talebinde de bulunamayacaktır. Çünkü değer kaybı, yukarıda izah ettiğimiz üzere onarılarak tekrar trafiğe çıkabilen araçlar için yapılan bir taleptir.

Nitekim Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 10/05/2016 tarih ve E:2016/2020, K: 2016/5739 sayılı kararı şu şekildedir:“Hükme esas alınan 11.09.2015 tarihli bilirkişi heyet raporunda ise araçtaki toplam hasarın 14.160 TL olduğu belirlenmiş, aracın modeli, olay tarihindeki yaşı, hasar durumu vs göre pertinin ekonomik olup olmayacağı hususunda inceleme ve değerlendirme yapılmamıştır. Aracın pertinin uygun olması halinde davalı taraf ayrıca değer kaybı zararından sorumlu olmaz.” [3]

 Pert işlemi gören aracın ikinci el piyasa değeri tespit olunduktan sonra sovtaj bedeli yani aracın kaza sonrası kullanılamaz haldeki pert değeri tespit olunur. Ardından aracın piyasa değerinden sovtaj bedelinin düşülmesi ile kalan meblağ hak sahibine ödenir. Buna pert tazminat bedeli denilmektedir.

Özetlemek gerekirse: Aracın piyasa rayici - Sovtaj bedeli = Hak sahibine ödenen pert bedelidir.

Uygulamada sigorta şirketlerince belirlenen piyasa rayici hak sahiplerine düşük gelebilmektedir. Böyle durumlarda hak sahiplerince ödeme alabilmek adına imzalanan mutabakatnamede “ fazlaya ilişkin haklar” saklı tutularak, kalan meblağ için “Bakiye piyasa rayiç bedeli, (pert total tazminatı)” istemli dava yoluna gidilebilmektedir.

Yanı sıra pert işlemi gören araç hakkında hak sahibi ikame araç bedeli (araç mahrumiyet tazminatı) da talep edebilecektir. Yargıtay’ın bu husustaki görüşü ise şu şekildedir:

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E.2016/2101 K.2016/1931 T.18/02/2016 Sayılı Kararında: “Davacının kazadan sonra yeni bir araç alabilmesi için makul olan süre belirlenerek, kaza tarihi ile yeni araç alabilmek için kabul edilecek makul süre arasındaki dönem için ikame araç bedeli hesaplanmalıdır. [4] hak sahibinin yeni araç alabilmesi için kabul edilecek makul süre belirlenerek ikame araç bedeli (araç mahrumiyet tazminatı) talep edebileceğini belirtmiştir.

IV- ARAÇ DEĞER KAYBI, ARAÇ MAHRUMİYET TAZMİNATI VE BAKİYE PİYASA RAYİÇ BEDELİ BELİRSİZ ALACAK MIDIR?

Hukuk Genel Kurulu 16/04/2019 2017/1099E. 2019/460K. Sayılı Kararı:

Somut olay bakımından davacının belirsiz alacağı davasına konu ettiği; aracında oluşan değer kaybının varlığının ve miktarının belirlenebilmesi, ancak yargılama sırasında delilerin toplanıp değerlendirilmesinden yani HMK 107/2 maddesinde belirtildiği gibi tahkikatten sonra mümkün olabilecektir. Bir başka anlatımla değer kaybının miktarının tespiti bilirkişi incelemesini gerektirmektedir. Bu nedenle davacının iddia ettiği zararın dava tarihi itibariyle miktar ve değerinin tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin davacıdan beklenemeyeceği kabul edilmelidir. O hâlde mahkemece davacının aracında değer kaybı bulunup bulunmadığı belirlenmek suretiyle karar verilmesi gerekirken, davacının dava açmakta hukuki yararı olmadığından bahisle istemin reddine karar verilmesi doğru değildir.”

Kararda belirtildiği üzere değer kaybı tazminatı bilirkişi incelemesine mahkûm olduğundan belirsiz alacak olarak açılabilecektir. Yanı sıra kısmi davaya da konu edilebilecek olan işbu alacak kaleminin uygulamada belirsiz alacak olarak talep edilmesi hak sahipleri açısından daha faydalıdır. Bilindiği üzere kısmi dava açılması durumunda, alacağın yalnızca dava konusu edilen kısmı için zamanaşımı kesilirken, dava dışı kalan bölümü için zamanaşımı işlemeye devam eder. Değer kaybı tazminatında ise zamanaşımının kaza tarihi itibariyle 2 yıl gibi kısa bir süre olduğu, dava sürecinin zaman aldığı bir gerçek olduğu gibi, dava öncesinde ilgili sigorta birimine başvuru ve zorunlu arabuluculuk başvuru sürecinin aylar sürdüğü de göz önünde bulundurulduğunda değer kaybı tazminatının kısmi dava olarak açılması bir risktir.

Yine Araç mahrumiyet bedeli ve pert total (bakiye piyasa rayiç bedeli) tazminatı taleplerinde de zararın tam olarak belirlenmesi mümkün olmayıp Yargıtay içtihatlarının da işaret ettiği üzere zararın alanında uzman bilirkişiler marifetiyle belirlenmesi gerekmektedir. Bu durumda tazminat talebi 6100 sayılı HMK m. 107/1 kapsamında belirsiz alacak olarak talep edilebilecektir.

V- UYGULAMADA KARŞILAŞILAN BAZI PROBLEMLER

Gün geçmiyor ki güzel ülkemizde trafik kuralları yalnız ehliyet sınavlarında hatırlandığı için trafik kazası haberleri alınmasın. Bu yazımızda mala gelen zararlar işlenmiş olsa da maalesef can zararları da her geçen gün artmaktadır. “Bilinçli Toplum, Güvenli Trafik” derken, meydana gelen trafik kazası sonrası araç değer kaybı başvuruları ile ilgili uygulamada karşılaşılan bazı problemlere değinmekte fayda olduğunu düşünüyorum. Değer kaybının güncel tanımını yukarıda yapılmış idi. Değer kaybı hesaplaması ise herhangi bir formül kapsamında yapılmamakta; mahkemece tayin edilen bilirkişinin ikinci el araç satış sitelerinden, vatandaşın sosyal medya hesabındaki araç satış paylaşımlarından ve çokça karşılaşılmakta olan galeriler ile telefon üzerinden görüşme yapıldığı belirtilerek elde edilen şifahi verilerle hesaplanmaktadır. Bu da hükme ve denetime elverişsiz, subjektif veriler ile tanzim edilen bilirkişi raporları ile karşılaşılmasına sebebiyet vermektedir. Yanı sıra yargılamanın uzun sürmesi, dava harçları ve bilirkişi ücretlerinin artması sebebiyle tahkim yoluna da başvurulabilmektedir. Uyuşmazlığı dört ay içerisinde karara bağlamakla yükümlü tahkim komisyonu hak sahiplerine başta cazip gelse de hak sahiplerinin, sürenin dosyaya ilgili hakemin atanması ile başladığını ve ilgili hakemin atanmasının da bazen uzunca zaman sürdüğünü görmeleri ile büyük bir şaşkınlığa uğramalarına sebep olmaktadır. Bir de tazminatların beklenenden oldukça düşük hesaplandığı görüldüğünde hak sahibinin mağduriyet yaşadığı da görülmektedir. Sonuçta, uygulamada öncelikle zamanaşımı hususunda düzenleme yapılarak iki yıllık süre uzatılsa, değer kaybı tazminatının hesaplanmasına yönelik net ve gerçeğe uygun bir hesaplama tablosu oluşturulsa, hak sahipleri alacaklarına daha erken kavuşsa; hepsinden önemlisi trafik kurallarına uyulsa, hayat bayram olsa…

KAYNAKÇA

Av. Faruk BİRİŞİK, Araç Değer Kaybı ve Sigorta 1. Bası, Seçkin Yayınevi, Eylül 2024

Erdost BALCI, Hakan TOKBAŞ, İsmet DEMİRAĞ Araç Değer Kaybı 3.Bası, Seçkin Yayınevi, Ekim 2020

 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu

KAZANCI İçtihat Bankası, http://kazanci.com , Erişim Tarihi: 09/09/2024

----------------

[1] Yargıtay 4. HD, E. 2021/21252 K. 2022/5913 T. 25.03.2022

[2] Yargıtay 4. Hukuk Dairesi E. 2021/26777 K.2022/11236 T.29.09.2022

[3] Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E:2016/2020, K: 2016/5739 T.10.05.2016

[4] Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E.2016/2101 K.2016/1931 T.18/02/2016