KARARLAR

AYM'nin 2022/55667 başvuru numaralı kararı

Anayasa Mahkemesi'nin 23/10/2024 tarihli ve 2022/55667 başvuru numaralı kararı

Abone Ol

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

CAN GÜZCAN BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2022/55667)

 

Karar Tarihi: 23/10/2024

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Yüksel GÜNARSLAN

Başvurucu

:

Can GÜZCAN

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, ceza infaz kurumunda fazladan tutulma nedeniyle açılan davada ödenen tazminatın yetersiz olması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu silahlı terör örgütüne üye olma suçundan yürütülen soruşturma kapsamında 5/1/2017 tarihinde gözaltına alınmış, 2/2/2017 tarihinde tutuklanmıştır.

3. Mardin 2. Ağır Ceza Mahkemesi, yargılama neticesinde başvurucunun anılan suçtan 7 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir. Bu karara karşı yapılan istinaf kanun yolu başvurusu 3/7/2018 tarihinde esastan reddedilmiştir.

4. Yargıtay, 6/12/2018 tarihli kararı ile yasal koşulları oluştuğu hâlde etkin pişmanlık indirimi yapılmaması nedeniyle hükmü bozmuştur.

5. Bozma sonrası yargılama kapsamında Bölge Adliye Mahkemesi 12/6/2019 tarihinde başvurucuyu 2 yıl 1 ay hapis cezasına mahkûm etmiştir. Başvurucu hükümle birlikte serbest bırakılmıştır.

6. Söz konusu mahkûmiyet kararının 14/6/2019 tarihinde kesinleşmesi üzerine başvurucu, gözaltında ve tutuklulukta geçirdiği sürelerin hükümlülük süresinden fazla olduğundan bahisle 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (f) bendine istinaden 29/8/2019 tarihinde tazminat davası açmıştır. Başvurucu 100.000 TL maddi, 100.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

7. Mardin 5. Ağır Ceza Mahkemesi (Ağır Ceza Mahkemesi) başvurucunun mahkûmiyetine esas alınan suç için öngörülen koşullu salıverilme süresini esas alarak başvurucunun gözaltında ve tutuklulukta geçirdiği sürenin mahkûmiyet hükmü gereği ceza infaz kurumunda bulunması gereken süreden 10 ay 16 gün daha fazla olduğu sonucuna ulaşmıştır. Ağır Ceza Mahkemesi, başvurucunun tazminat davasının kısmen kabulü ile başvurucuya 21.286,81 TL maddi ve 20.000 TL manevi tazminat ödenmesine 27/1/2020 tarihinde karar vermiştir.

8. Başvurucu ve katılan kurum vekili söz konusu karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

9. Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 9. Ceza Dairesi (İstinaf Mahkemesi), mahkûmiyet hükmüne konu hapis cezasından mahsup edilecek sürenin hesabında koşullu salıverilme tarihi yerine bihakkın tahliye tarihini esas alarak başvurucunun ceza infaz kurumunda fazladan kaldığı süreyi 128 gün olarak belirlemiştir. İstinaf Mahkemesi 10/6/2020 tarihinde maddi tazminat miktarını 8.608 TL ve manevi tazminat miktarını 11.000 TL olarak düzelterek istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir. Temyiz kanun yolu incelemesinden geçen bu karar 21/3/2022 tarihinde kesinleşmiştir.

10. Başvurucu, nihai hükmü 29/4/2022 tarihinde öğrendikten sonra 17/5/2022 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

11. Komisyon, adli yardım talebinin kabulü ile başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

II. DEĞERLENDİRME

12. Başvurucu, koşullu salıverilme ve denetimli serbestlik tedbirlerine ilişkin kanun hükümleri gözönüne alındığında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan verilen 2 yıl 1 ay hapis cezasının 6 ay 10 gün olarak infaz edilmesi gerekirken bu süreyi aşacak şekilde ceza infaz kurumunda tutulduğunu beyan ederek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

13. Adalet Bakanlığının (Bakanlık) başvuruya ilişkin görüşünde, yapılacak değerlendirmede Anayasa ve mevzuat hükümleri doğrultusunda somut olayın kendine özgü koşullarının gözönüne alınması gerektiği belirtilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

14. Başvurunun Anayasa'nın 19. maddesinin ikinci ve dokuzuncu fıkraları kapsamındaki kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı yönünden incelenmesi gerekir.

15. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

16. Somut olayda gerek Ağır Ceza Mahkemesi gerekse İstinaf Mahkemesi başvurucunun ceza infaz kurumunda belirli bir süre hukuka aykırı olarak tutulduğu ve bu nedenle uğradığı manevi zararın tazmini için manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği sonucuna ulaşmıştır. Buna göre başvurucunun ceza yargılaması sürecinde gözaltında ve tutuklulukta geçirdiği süre, mahkûmiyet hükmünde belirtilen hapis cezasının süresini aşmaktadır. Dolayısıyla kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edilip edilmediğine ilişkin inceleme tazminat miktarının yeterli olup olmadığını belirlemekle sınırlı olacaktır (hukuka aykırı yakalama, gözaltı veya tutuklama tedbirleri nedeniyle ödenen tazminatın yetersiz olduğu iddialarına ilişkin benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Gülseren Çıtak [GK], B. No: 2020/1554, 27/4/2023, §§ 36-39).

17. Derece mahkemelerinin tazminat için somut olayın şartlarına göre takdir yetkisi bulunmakla birlikte meydana gelen ihlalle orantılı olmayan önemsiz miktarda bir tazminat Anayasa'nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrasına aykırı olacaktır. Öte yandan tazminat miktarı Anayasa Mahkemesinin benzer davalarda verdiği tazminat miktarına göre kayda değer ölçüde düşük olmamalıdır. Bununla birlikte hükmedilen miktarın Anayasa Mahkemesinin benzer durumlarda verilmesine hükmettiği tazminat miktarından düşük olması tek başına Anayasa'nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrasının ihlal edildiği anlamına gelmez. Tazminatın Anayasa'nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrasıyla uyumlu olup olmadığını değerlendirirken somut olayın kendine özgü şartlarının dikkate alınması gerekir (M.E., B. No: 2018/696, 9/5/2019, § 48).

18. Bunun yanında manevi tazminat miktarının yeterli olup olmadığı belirlenirken tazminata karar veren derece mahkemesinin karar tarihinde Anayasa Mahkemesinin benzer başvurular üzerine verdiği veya verebileceği tazminat miktarına göre bir karşılaştırma yapılacaktır. Anayasa Mahkemesince yakalama, gözaltı veya tutuklamanın hukuki olmaması nedeniyle manevi tazminata hükmedilirken kişinin sosyal ve ekonomik durumu, mesleki ve toplumsal konumu, üzerine atılı suçun niteliği, koruma tedbirine neden olan olayın oluş şekli, tedbirin kişinin üzerinde bıraktığı olumsuz etkiler ve tedbirin süresi, tedbir nedeniyle meydana gelen ihlalin ağırlığı dikkate alınmaktadır (Siyami Hıdıroğlu [GK], B. No: 2018/11489, 11/1/2024, § 35).

19. Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında başvurucunun mahkûmiyetine karar verilmesinden sonra 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (f) bendi kapsamında açtığı tazminat davasında başvurucuya bir miktar tazminat ödendiği görülmektedir. Dolayısıyla yapılacak inceleme bu miktarın yeterli olup olmadığının belirlenmesiyle sınırlı olacaktır. Somut olayda ceza infaz kurumunda fazladan 128 gün kaldığı tespit edilen başvurucuya 11.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmiştir (bkz. § 9). Bu miktarın Anayasa Mahkemesinin benzer durumlarda ödenmesini kararlaştırdığı tazminat miktarına göre düşük olduğu ortadadır (Anayasa Mahkemesinin tutmanın Anayasa'nın 19. maddesinin ikinci fıkrasına aykırı olduğu ile ilgili iddialarda hükmettiği tazminat miktarı İstinaf Mahkemesinin karar tarihi olan 2020 yılı için asgari 30.000 TL, 2024 yılı için ise 148.500 TL'dir.). Anayasa Mahkemesinin benzer durumlarda verilmesine hükmettiği tazminat miktarıyla aynı olması gerekmemekle birlikte tazminat miktarının somut olayın şartlarında tazminat hakkının özünü zayıflatacak kadar düşük olduğu sonucuna varılmıştır.

20. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 19. maddesinin -ikinci fıkrasıyla bağlantılı olarak- dokuzuncu fıkrasının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

21. Başvurucu, ihlalin tespiti ile 98.500 TL maddi ve 118.200 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

22. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

23. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 19. maddesinin ikinci ve dokuzuncu maddelerinde güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Mardin 5. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2019/492, K.2020/42) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE,

E. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 23/10/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.