TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

MEHMET BOZAN KARAYILAN BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/55075)

 

Karar Tarihi: 23/10/2024

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Ayça GANİDAĞLI DEMİRCİ

Başvurucu

:

Mehmet Bozan KARAYILAN

Vekili

:

Av. Sedat GÖZKIRAN

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, beyanları belirleyici ölçüde hükme esas alınan tanığın sanık tarafından sorgulanmasına imkân verilmemesi nedeniyle tanık sorgulama hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Suruç Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında PKK/KCK üyeliği suçundan tutuklu bulunan G.P. isimli şüpheli, kolluk birimlerine vermiş olduğu ifadede kendisinin ülkeye girişinde ve kalmasında yardımcı olan kişinin başvurucu olduğunu belirtmiştir. Ayrıca çoktan seçmeli fotoğraflar ile yapılan teşhis tutanağında, kendine yardım eden şahsın başvurucu olduğunu teşhis etmiştir. Bunun üzerine başvurucu hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan soruşturma başlatılmıştır.

3. Suruç Cumhuriyet Başsavcılığının 2011/1977 sayılı soruşturma dosyasında dinlenen Kısmet isimli gizli tanık beyanında; Suruç Belediyesinin taşeron şirketi olan B. Limited Şirketinde 2008-2012 yılları arası çalıştığını, başvurucunun da bu firmada çalıştığını, bu firmada çalışırken kendisi gibi çalışanların maaşlarından kesinti yapıldığını, bu paraların PKK/KCK terör örgütüne gönderildiğini, çalışanların arasında bu konuların konuşulduğunu beyan etmiştir. O dönem Şirkette 80-90 kadar işçi çalıştığını ancak bu işçilerin birçoğunun işe gelmediğini fakat bu kişilere düzenli olarak maaş ödendiğini, işe gelmeyen işçilerin hepsinin Suruç ilçesinde PKK/KCK terör örgütüne müzahir basın açıklaması, miting gibi yasa dışı etkinliklere katıldığını, bu eylem ve etkinliklere kendilerinin de katılmalarının gerektiğini yoksa işten çıkarılacağının söylendiğini ifade etmiştir.

4. Başvurucunun ikametgâhında arama yapılmış; yapılan arama ve el koyma sonucunda başvurucunun rızasıyla kolluk görevlilerine teslim ettiği, ön inceleme yapılmasına rıza gösterdiği akıllı telefonda yapılan incelemede, terör örgütü üyesi iken çıkan çatışmada ölen bir kimse için "Şehidimiz var, taziyedeyim." şeklinde mesaj yazdığı tespit edilmiştir. Başvurucu, soruşturma aşamasında verdiği ifadesinde; M.K. isimli şahsın üvey ağabeyi olduğunu ancak onun terör örgütü üyesi olmasının kendisinin de terör örgütü üyesi olması anlamına gelmeyeceğini, telefonunda yer alan mesajda ''şehidimiz var'' diye bahsettiği kişinin yakın köylüsü olduğunu, bu yüzden şehidimiz var diye mesaj yazdığını belirtmiştir.

5. Başvurucu 27/12/2019 tarihinde Suruç Sulh Ceza Hâkimliği tarafından anılan suçtan tutuklanmıştır. Soruşturma sonucunda 27/12/2019 tarihinde Suruç Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından düzenlenen fezleke üzerine Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) tarafından tanzim edilen iddianamenin kabulü ile başvurucu hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan kamu davası açılmıştır. İddianamede, başvurucu hakkında eylem yapmak için yasal olmayan yollardan yurda giriş yapan Asi Hazal kod adlı G.P. isimli şahsın kolluk birimlerine verdiği beyanlarında, kendisinin ülkeye girişine ve ülke içinde dolaşmasına ve kalmasına yardımcı olan kişinin başvurucu olduğunu beyan etmesine, başvurucunun telefonda yapılan incelemede, terör örgütü üyesiyken çıkan çatışmada ölen bir kimse için "Şehidimiz var, taziyedeyim." şeklinde mesaj bulunduğu hususlarına dayanılmıştır.

6. İddianamenin kabulü ile Şanlıurfa 6. Ağır Ceza Mahkemesi (Mahkeme) tarafından yürütülen yargılama 6 celse sürmüştür. Mahkeme celse arasında tanık G.P.nin beyanlarını soruşturma makamlarından istemiş ve bu beyanlar dosyaya getirilmiştir.

7. Tanık G.P.nin ifadesi İstanbul 32. Ağır Ceza Mahkemesi huzurunda 24/2/2020 tarihinde istinabe yoluyla alınmıştır. Tanık G.P. ifadesinde; 14 yaşındayken PKK tarafından Erzurum Hınıs'tan kaçırıldığını, daha sonra Şanlıurfa Suruç'ta başvurucu tarafından karşılandığını, başvurucunun ismini Bozan olarak hatırladığını, başvurucunun onları örgütün faaliyetleri kapsamında Suriye'ye geçirmek için başka bir araçla aldığını, buradan bir eve geçtiklerini, orada birkaç saat kaldıktan sonra oradan farklı bir aracın onları aldığını, böylelikle dört erkek ve kendi olmak üzere Suriye'ye Kobani olarak da bilinen Ayn el-Arab bölgesine geçtiklerini, başvurucuyu ilk ve son olarak bu sebeple gördüğünü ve daha sonra kolluktaki sorgusunda teşhis ettiğini belirtmiştir. Ayrıca tanık soruşturma evresindeki beyanlarını doğrulamıştır.

8. Başvurucuya müdafiinin de hazır bulunduğu celsede söz konusu beyanlar okunmuş ve başvurucu tanığı tanımadığını belirterek suçlamaları reddetmiştir.

9. Mahkeme, ayrıca Kısmet isimli gizli tanığın beyanlarının bir üye hâkim tarafından alınmasına karar vermiştir. Alınan ifadesinde Kısmet isimli tanık; tarihini net olarak hatırlayamadığı bir dönemde Suruç Belediyesinin taşeron şirketi olan B. Limited Şirketinde temizlik görevlisi olarak çalıştığını, kendisinin ve diğer çalışanların maaşlarından çoğu zaman net olarak hatırlayamamakla birlikte 50-10-20 TL kesinti yapılmakta olduğunu ifade etmiştir. Kesintinin sebebini sorduklarında bu kesintinin vergi kesintisi olduğu, "Sizin vergiye gidiyor." denildiğini, kendi maaşından bir defa, diğer çalışanların maaşından birkaç defa 350,00 TL kesinti yapıldığını, bu paranın ne için ne amaçla kesildiğini bilmediğini, başvurucunun da bu şirkette çalışıp çalışmadığını bilmediğini belirtmiştir. 9/7/2020 tarihli celsede Kısmet isimli gizli tanığın beyanları başvurucu ve müdafiine okunmuştur. Başvurucu ve müdafii gizli tanığın beyanlarını reddetmiştir.

10. Yargılamanın 10/9/2020 tarihli son celsesine başvurucu ile müdafii katılmıştır. Başvurucu, bu celsede diğerlerinin yanı sıra tanık G.P.nin mahkemede dinlenmediğini ifade etmiştir. Başsavcılık, esas hakkındaki mütalaasında başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılmasını talep etmiştir. Mahkeme, başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 9 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hükmen tutukluluk hâlinin devamına hükmetmiştir. Mahkeme mahkûmiyet kararında tanık G.P.nin beyanlarının yanısıra Kısmet isimli gizli tanığın beyanlarına, başvurucudan elde edilen dijital materyallerin incelenmesinde bir terör örgütü mensubu için "şehidimiz var taziyedeyim" şeklinde mesaj attığının tespit edilmesine ve yine aynı materyallerde terör örgütünün silahlı mensuplarının birden fazla fotoğrafının bulunmasına vurgu yapmıştır. Gerekçeli kararın ilgili kısmı şu şekildedir:

" Sanık Mehmet Bozan KARAYILAN'ın rızasıyla alınan akıllı telefonunda sanığın rızası ile yapılan incelemede, whatsapp isimli anlık mesajlaşma programından atılan mesajların görüntüleri ve yazışmaların dosya içerisine alındığının anlaşıldığı, yapılan mesajlaşmalarında terör örgütünde bulunan ve çıkan çatışma da ölen bir kimse için 'şehidimiz var taziyedeyim' şeklinde mesaj attığının tespit edildiği, sanıktan ele geçirilen Dijital materyallere ilişkin düzenlenen raporda silahlı terör örgütünün silahlı mensuplarının birden fazla fotoğraflarının bulunduğu,

Mehmet Bozan KARAYILAN'ın [B.] Limitet Şirketinde sözde çalıştığı dönemin: 2008/12-2012/1 arası olduğu,

...

Sanık mahkememizde alınan savunmasında terör örgütüne üye olmadığını, tanık beyanlarını kabul etmediğini savunmuş, gizli tanık Kısmet mahkememizce alınan beyanında önceki beyanının aksine beyanda bulunmuş ve sanık müdafisi de müvekkilinin üzerine atılı Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma suçunu işlemediğini, suçun unsurlarının oluşmadığını savunmuş ise de, mahkememizce yapılan yargılama sonucunda dosya içerisinde bulunan sanıktan ele geçirilen dijital materyallerde ve terör örgütünün silahlı mensuplarının fotoğraflarının bulunduğuna dair dijital veri inceleme ve değerlendirme tutanağı, tanık [G.P.nin] tüm aşamalardaki tutarlı beyanları, araştırma tutanakları, sanığın SGK kayıtlarını gösterir MASAK raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde sanığın savunmasının cezalandırılmaktan kurtulmaya yönelik olduğu ve yine gizli tanık Kısmet'in mahkememizdeki beyanlarının dosyadaki somut deliller ile desteklenmediği dikkate alınarak sanığın sabit olan Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma suçundan cezalandırılması yoluna gidilmiştir.

5237 Sayılı TCK'nın 314/2 fıkrasında düzenlenen Terör örgütüne üye olma suçunun oluşabilmesi için failin hiyerarşik yapı içerisinde yer alması ve örgüt ile organik bağın bulunması gerekmektedir. Hiyerarşik yapıya dahil olup olmadığını tespit etmek için failin eylemlerinin ve faaliyetlerinin süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluğuna veya eylemin niteliğine göre belirlenmesi gerekmektedir. Somut olayımızda dijital veri ve inceleme tutanağındaki örgüt mensuplarına ait fotoğraflar, sanığın örgüt mensuplarından şehit diye bahsetmesi, sanık hakkındaki düzenlenen araştırma tutanakları, sanığın SGK kayıtlarını gösterir MASAK raporu, tanık [G.P.nin] tüm aşamalardaki tutarlı beyanları, sanığın tanık G.P.nin örgüte katılımındaki katkısı, Gizli Tanık Kısmet'in Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığında vermiş olduğu beyanları, ve dosya içerisinde bulunan tüm bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde sanığın PKK/YPG silahlı terör örgütünün hiyerarşisi içerisinde yer aldığı ve suçun unsurları gerçekleştiğinden sanığın 5237 Sayılı TCK'nın 314/2 fıkrasında düzenlenen Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma suçundan cezalandırılması yoluna gidilmiştir".

11. Hüküm, kanun yolu incelemesinden geçerek kesinleşmiştir.

12. Başvurucu 12/11/2021 tarihinde nihai kararı öğrenmesinin ardından 23/11/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

13. Komisyon; tanık sorgulama hakkı dışındaki şikâyetlerin kabul edilemez olduğuna, anılan hakka ilişkin şikâyetin kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

II. DEĞERLENDİRME

14. Başvurucu, tanık beyanlarının mahkûmiyet hükmünde belirleyici delil olarak değerlendirildiğini ancak kendisine bu tanığı sorgulama imkânının verilmediğini ileri sürmüştür.

15. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, tanık beyanlarının başvurucu ve müdafiinin bulunduğu duruşmalarda okunduğunu, böylece tanık beyanlarından bilgi sahibi olan başvurucu ve müdafiinin bu beyanlara karşı açıklamada bulunma ve itirazlarını ileri sürme imkânına sahip olduğunu ancak tanığın duruşmada dinlenilmesine dair bir beyanının bulunmadığını vurgulamıştır. Mahkemenin başvurucu hakkındaki mahkûmiyet kararında gizli tanık beyanlarının yanı sıra başvurucudan elde edilen dijital materyallerin incelenmesi sonucu hazırlanan raporlara da yer verdiğini belirterek bu hususun gizli tanık beyanlarının tek başına veya belirleyici ölçüde hükme esas alınıp alınmadığı konusunda yapılacak incelemede göz önünde bulundurulması gerektiği ifade edilmiştir.

16. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı başvuru formundaki beyanlarını tekrar etmiştir.

17. Başvuru, tanık sorgulama hakkı kapsamında incelenmiştir.

18. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

19. Anayasa Mahkemesi, birçok kararında tanık kavramını sanığa isnat edilen fiil hakkında bilgi veren herhangi bir kişi şeklinde özerk olarak yorumlamış ve tanık sorgulama hakkı ile ilgili ilkeleri belirlemiştir (Atila Oğuz Boyalı, B. No: 2013/99, 20/3/2014; Selçuk Demir, B. No: 2014/9783, 22/1/2015; AZ. M., B. No: 2013/560, 16/4/2015; Baran Karadağ, B. No: 2014/12906, 7/5/2015; Orhan Güleryüz, B. No: 2019/30221, 28/12/2021). Buna göre bir ceza yargılamasında sanığın aleyhine olan tanıkları sorgulama veya sorgulatma hakkı vardır. Hakkında gerçekleştirilen ceza yargılaması sürecinde sanığın tanıklara soru yöneltebilmesi, onlarla yüzleşebilmesi ve tanıkların beyanlarının doğruluğunu sınama imkânına sahip olması adil bir yargılamanın yapılabilmesi bakımından gereklidir (AZ. M., § 55). Diğer yandan bir mahkûmiyet -tek veya belirleyici ölçüde- sanığın soruşturma veya kovuşturma evresinde sorgulama ya da sorgulatma imkânı bulamadığı bir kimse tarafından verilen ifadelere dayandırılmış ve dengeleyici güvenceler sağlayan bir usul öngörülmemiş ise sanığın hakları Anayasa'nın 36. maddesindeki güvencelerle bağdaşmayacak ölçüde kısıtlanmış olur (Orhan Güleryüz, § 35).

20. Anayasa Mahkemesi, tanık sorgulama hakkıyla ilgili olarak verdiği kararlarında somut bir yargılama öncesinde veya haricinde elde edilen tanık beyanlarının delil olarak kabulünün yargılamanın adilliğine zarar verip vermediğini değerlendirmek için üç aşamalı bir test uygulanması gerektiğini ifade etmektedir. Buna göre ilk olarak tanığın mahkemede hazır edilmemesi geçerli bir nedenin varlığına bakılmalıdır. İkinci olarak sanığın sorgulama veya sorgulatma imkânı bulamadığı tanık tarafından verilen beyanın mahkûmiyetin dayandığı tek veya belirleyici delil olup olmadığı değerlendirilmelidir. Sorgulama veya sorgulatma imkânı tanınmayan tanığın beyanının tek veya belirleyici delil olduğunun tespit edilmesi durumunda ise üçüncü aşama olarak savunma tarafının maruz kaldığı bu zorlukların telafi edilmesi amacıyla yeterli düzeyde karşı dengeleyici güvenceler sağlayan bir usulün yürütülüp yürütülmediği ortaya konulmalıdır (bazı değişikliklerle birlikte bkz. Abdurrahim Balur, B. No: 2013/5467, 7/1/2016, § 80; Onur Urbay, B. No: 2014/6222, 6/3/2019, §§ 36, 40; Zekeriya Sevim, B. No: 2018/18989, 16/6/2021, §§ 44, 51). Bu kapsamda hükme ulaşılırken sorgulanmamış tanık beyanını destekleyen başka doğrulayıcı delillere dayanılması telafi edici güvencelerden biri olarak kabul edilebilir (Orhan Güleryüz, § 39). Duruşmada sorgulanmayan tanığın beyanının güvenilirliğinin ve doğruluğunun saptanması amacıyla savunma tarafına sağlanabilecek bir diğer telafi edici güvence, sanığa olayın kendi versiyonunu anlatma ve delillerini sunma imkânının tanınmasıdır (Orhan Güleryüz, § 40). Yargılamayı yürüten mahkemenin yargı çevresi dışındaki tanıkların savunmanın onlara soru sormasına imkân sağlayacak şekilde Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) gibi vasıtalarla dinlenilmesi de telafi edici güvencelerden biri olarak değerlendirilebilir (Metin Akdemir (2), B. No: 2020/3964, 21/9/2022 § 36).

21. Somut olayda başvurucunun aleyhinde beyanda bulunan tanık G.P., PKK terör örgütüne yönelik olarak yürütülen başka bir soruşturma kapsamında verdiği ifadesinde kendisinin ülkeye girişinde ve ülkede kalmasında yardımcı olan kişinin başvurucu olduğunu belirtmiş ve başvurucuyu teşhis etmiştir. Başvurucu hakkında tanığın bu ifadesi üzerine soruşturma başlatılmıştır. Başvurucunun ikametgâhında arama yapılmış ve yapılan arama ve el koyma sonucunda başvurucunun rızasıyla kolluk görevlilerine teslim ettiği ve ön inceleme yapılmasına rıza gösterdiği akıllı telefonda yapılan incelemede, terör örgütü üyesi iken çıkan çatışmada ölen bir kimse için "Şehidimiz var, taziyedeyim." şeklinde mesaj yazdığı tespit edilmiştir. Başvurucunun telefonunda yer alan mesajda ''Şehidimiz var.'' diye bahsettiği kişinin yakın köylüsü olduğunu, bu yüzden şehidimiz var diye mesaj yazdığını ifade ettiği görülmüştür.

22. Mahkeme tarafından aleyhe beyanda bulunan tanık G.P.nin istinabe yoluyla alınan beyanları başvurucu ve müdafiine okunmuş ancak tanığın duruşmada dinlenilmesine ilişkin herhangi bir çaba gösterilmemiştir. Başvurucu, yargılama sırasında 10/9/2020 tarihli son celsede tanık G.P.nin mahkemede dinlenmediğini ifade etmiştir. Böylelikle başvurucu, aleyhinde beyanda bulunan tanığı sorgulama imkânı bulamamıştır. İlgili duruşma tutanağı ve gerekçeli kararda da tanığın Mahkemede hazır edilememesinin veya aynı anda görüntülü ve sesli iletişim tekniğinin kullanılması suretiyle dinlenilmemesinin hangi geçerli nedene dayandığına ilişkin bir açıklamaya yer verilmemiştir. Ancak buna ilişkin geçerli bir nedenin ortaya konulmaması, tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğinin kabul edilmesi için yeterli değildir. İkinci olarak hükmün tek başına veya belirleyici ölçüde başvurucunun sorgulama veya sorgulatma imkânına sahip olmadığı bir tanık/tanıklar tarafından verilen ifadeye dayalı olup olmadığı ortaya çıkarılmalıdır.

23. Mahkemenin duruşmada dinlenmeyen tanığın ifadesine ek olarak başvurucunun akıllı telefonunda yapılan incelemede, terör örgütü üyesi iken çıkan çatışmada ölen bir kimse için "Şehidimiz var, taziyedeyim." şeklinde yazdığı mesaja, ele geçirilen dijital materyallerde ve terör örgütünün silahlı mensuplarının fotoğraflarının bulunduğuna dair dijital veri inceleme ve değerlendirme tutanağına, başvurucunun SGK kayıtlarını gösterir MASAK raporuna da dayandığı görülmüştür. Başvurucu hakkındaki gerekçeli karar incelendiğinde duruşmada dinlenmeyen tanığın başvurucu aleyhine verdiği beyanların ve diğer delillerin ağırlığı hususunda Mahkemece herhangi bir değerlendirmede bulunulmadığı görülmüştür.

24. Somut olayda Mahkeme, mahkûmiyet kararında diğerlerinin yanı sıra sanığın (başvurucunun) duruşmada sorgulamadığı tanığın beyanlarına dayanmıştır. Gerekçeli karar içeriğinden duruşmada sorgulama imkânı verilmeyen ve eylem yapmak için yasal olmayan yollardan yurda giriş yapan tanık G.P.nin teşhis tutanağında kendisine yardım eden şahsın başvurucu olduğunu açık ve net şekilde teşhis etmiş olmasının ve kendisinin ülkeye girişinde, ülke içerisinde dolaşmasında ve kalmasında yardımcı olan kişinin başvurucu olduğunu beyan etmesinin G.P.nin örgüte katılımında başvurucunun rolü bakımından hükme esas alındığı anlaşılmıştır (bkz. § 10). Kısmet isimli gizli tanığın soruşturma evresindeki beyanlarının aksine kovuşturma evresinde başvurucuyu tanımadığını beyan ettiği böylelikle başvurucunun örgüt içerisindeki konumunun temel olarak tanık G.P.nin beyanları esas alınarak belirlendiği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla başvurucu hakkındaki yargılama bir bütün olarak değerlendirildiğinde teşhis ve beyanı üzerine başvurucu hakkındaki soruşturmanın başlatılmasına ve diğer delillerin ele geçirilmesine neden olan tanık G.P.nin başvurucu aleyhine verdiği ifadenin mahkûmiyet hükmünde tek olmamakla birlikte belirleyici nitelikte delil olarak esas alındığının kabul edilmesi gerekir.

25. Yargılama sürecinde başvurucuya olayları kendi bakış açısına göre anlatma ve delillerini sunma imkânı tanınmıştır. Buna ek olarak hükme ulaşılırken sorgulanmamış tanığın beyanı dışında başka delillere de dayanılmıştır. Ancak gerekçeli kararda başvurucunun yönündeki sorgulanamayan tanık beyanlarını doğrulayan başkaca delile dayanıldığına ilişkin bir açıklamaya yer verilmemiştir. Ayrıca Mahkemenin yargı çevresi dışındaki tanığı, başvurucunun da ona soru sormasına imkân sağlayacak şekilde SEGBİS gibi vasıtalarla neden dinlemediğine ya da tanığın istinabe olunan Mahkemede dinlenirken başvurucunun haberdar edilip edilmediğine ilişkin bir bilgi ve belgeye ulaşılamamıştır. Tanığın istinabe mahkemelerince alınmış yazılı beyanları duruşmada okunmuşsa da başvurucu, tanığın beyanlarının tespiti sırasında hazır bulunmadığından ses ve görüntü nakli yoluyla da olsa onları sorgulayamamış; sorulan sorulara verdikleri cevaplar hakkında izlenim edinme fırsatı elde edememiştir. Bu yüzden tanığın tepkileri konusunda Mahkemenin dikkati çekilememiş, tanık beyanlarının doğruluğu ve güvenilirliği test edilememiştir. Mahkeme de tanık beyanda bulunurken tepkileriyle ilgili olarak izlenim edinememiştir. Öte yandan hükme ulaşılırken sorgulanmamış tanığın beyanı dışında başka delillere de dayanılmasının beyanları belirleyici ölçüde mahkûmiyete temel alınan tanığı sorgulama imkânı tanınmaması nedeniyle savunma makamının maruz kaldığı sınırlamayı telafi ettiğini söylemek de mümkün değildir. Sonuç olarak doğruluğu ve güvenilirliği test edilmemiş tanığın beyanları belirleyici ölçüde hükme esas alındığı hâlde savunmanın karşılaştığı zorlukları telafi edecek karşı dengeleyici güvenceler sağlanmamıştır. Bu bağlamda tanığın duruşmada veya SEGBİS yoluyla dinlenmemesinin bir bütün olarak yargılamanın hakkaniyetini zedelediği sonucuna ulaşılmıştır.

26. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

27. Başvurucu; ihlal tespiti ile yeniden yargılama yapılmasını, maddi ve manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

28. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

29. Belirtilmelidir ki suçlu-suçsuz kararı vermek ya da daha hafif veya ağır ceza belirlemek de Anayasa Mahkemesinin görevi değildir (bazı değişikliklerle birlikte bkz. Ruhşen Mahmutoğlu, B. No: 2015/22, 15/1/2020, § 67). Belirli bir davaya ilişkin olarak delilleri değerlendirme ve gösterilen delilin davayla ilgili olup olmadığına karar verme yetkisi kural olarak yargılamayı yürüten derece mahkemelerine aittir (Orhan Kılıç [GK], B. No: 2014/4704, 1/2/2018, § 44). Bu bağlamda somut olayda başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olup olmadığı yönünde karar vermek Anayasa Mahkemesinin görevi değildir. Anayasa Mahkemesince verilen ihlal kararı, sanığın beraat ettiği anlamına gelmediği gibi ihlal kararının gereklerinin yerine getirilmesi amacıyla yapılacak yeniden yargılama neticesinde sanık hakkında mutlaka beraat kararı verilmesi gerektiği anlamına da gelmemektedir. İhlalin sonuçlarını gidermek üzere gereken işlemler yerine getirildikten sonra yapılacak değerlendirmede delillerin takdir biçimine göre mahkemenin benzer veya farklı bir sonuca varması mümkündür.

30. Tanık sorgulama hakkı tanığın yargılama evrelerindeki beyanlarının delil değeriyle ilgili bir derecelendirme yapılmasını güvence altına almamaktadır. Diğer bir ifadeyle bu hak, tanığın duruşmadaki beyanlarına üstünlük tanınması gerektiği yönünde bir güvence içermemektedir. Savunmaya duruşmada tanığı sorgulama fırsatı tanındığı ve sanığın diğer haklarına saygı gösterildiği sürece tanığın yargılama evresindeki beyanlarının hangisine itibar edileceği meselesi karar veren mahkemenin takdirindedir (bazı değişikliklerle birlikte bkz. Musa Yılmaz Acar, B.No:2013/1664, 16/7/2014,§ 53).

31. Öte yandan ihlalin niteliğine göre yeniden yargılamanın yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından manevi tazminat, başvurucu uğradığını iddia ettiği maddi zararla ilgili bilgi ve belge sunmadığından da maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki tanık sorgulama hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin tanık sorgulama hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Şanlıurfa 6. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2020/30, K.2020/266) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE,

E. 487,60 TL harç ve 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan 30.487,60 TL tutarındaki yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 23/10/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.