Anayasa Mahkemesi'nin 7/6/2023 tarihli ve 2021/2754 başvuru numaralı kararı
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
H. A. BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2021/2754) |
|
Karar Tarihi: 7/6/2023 |
R.G. Tarih ve Sayı: 18/8/2023-32283 |
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
Başkan |
: |
Hasan Tahsin GÖKCAN |
Üyeler |
: |
Recai AKYEL |
|
|
Selahaddin MENTEŞ |
|
|
İrfan FİDAN |
|
|
Muhterem İNCE |
Raportör |
: |
Mehmet AKTEPE |
Başvurucu |
: |
H. A. |
Vekili |
: |
Av. İlhan ERDEN |
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, ceza davasında cezayı azaltabilecek ya da ortadan kaldırabilecek bir olgunun araştırılması talebinin reddedilmesi nedeniyle silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Komisyon; silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleri ile gerekçeli karar hakkı dışındaki şikâyetlerin kabul edilemez olduğuna, anılan ilkelere ilişkin şikâyetin kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.
3. Müşteki S.A.; tatilini geçirmek amacıyla bir internet sitesinden kiralık ev bulduğunu, ilandaki numarayı arayarak 3.000 TL'ye anlaştığını, kendisine verilen ve başvurucuya ait olan banka hesabına 500 TL'yi de kapora olarak gönderdiğini ancak tatil için Çeşme'ye geldiğinde görüştüğü numarayı tekrar aramasına rağmen dönüş yapılmadığını belirterek Çeşme Cumhuriyet Başsavcılığına şikâyette bulunmuştur.
4. Yapılan soruşturma kapsamında başvurucunun hesabına gönderilen paranın ATM'den çekilme anına ilişkin görüntü kayıtlarının temin edilmesi üzerine kolluk tarafından yapılan incelemede paranın beyaz kıyafetli, şapka takan ve yüzü görünmeyen bir erkek tarafından çekildiği tespit edilmiştir.
5. Çeşme Cumhuriyet Başsavcılığı, soruşturma dosyasını dolandırıcılık suçunda suç yerinin menfaatin fiilen elde edildiği yer olduğu, söz konusu paranın da Denizli'den çekildiği gerekçesiyle Denizli Cumhuriyet Başsavcılığına (Başsavcılık) yetkisizlik kararıyla göndermiştir.
6. Başsavcılık; başvurucunun bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçundan cezalandırılması talebiyle 29/1/2019 tarihli iddianame düzenlemiştir. İddianamede müşteki S.A.nın kapora gönderdiği hesabın Finansbank Denizli Bayramyeri Şubesindeki başvurucuya ait hesap olduğu, paranın da Denizli'deki bir ATM'den aynı gün çekildiği ileri sürülmüştür.
7. Başvurucu müdafii ilk celseden önce 4/9/2019 tarihinde Mahkemeye verdiği tevsii tahkikat talepli dilekçesinde başvurucunun kartından 2018 yılı Ağustos ayında yargılamaya konu dolandırıcılık eylemine benzer şekilde çok sayıda para çekme işlemi yapıldığını, detaylı hesap döküm cetvellerinin istenmesi hâlinde bu eylemelere ilişkin de araştırma yapılarak gerçek faillerin bulunabileceğini, internet sitesindeki ilanın kim tarafından verildiğinin tespiti amacıyla IP'nin belirlenmesini, ilanda yer alan ve müştekinin görüşme yaptığı iki telefon numarasının kimler adına kayıtlı olduğunun araştırılmasını ve bu hatlara ilişkin görüşme kayıtlarının incelenmesini istemiştir. Ayrıca başvurucunun kartıyla başka dolandırıcılık ve para çekme eylemleri de yapıldığını, bu eylemlere ilişkin soruşturmaların ve yargılamaların tespit edilerek gerçek faillerin bulunabileceğini, para çekilme anına ilişkin kamera görüntülerinden asıl şüphelilerin tespit edilebileceğini, suç tarihi itibarıyla başvurucunun kullandığı hattın baz istasyonu kayıtlarının ve başvurucuya para çekme işlemlerine dair mesajlar gelmeye başladıktan sonra başvurucunun Finansbankı aradığına ilişkin ses kayıtlarının bankadan getirtilmesini talep etmiştir.
8. İddianamenin kabulü ile açılan dava, Denizli 7. Ağır Ceza Mahkemesinde (Mahkeme) görülmeye başlanmıştır. Başvurucu 4/9/2019 tarihli ilk celsede yaptığı savunmasında müştekiyi tanımadığını, hiçbir internet sitesine ilan vermediğini, daha önce çalıştığı işyerinden maaşını almak için Finansbankta hesap açtırdığını, bu hesaba ait kartın arkasına da unutmamak için şifresini yazdığını, maaş aldığı işyerinden ayrıldığı için kartı kaybetmesine rağmen kapattırmadığını ancak telefonuna hesabına para yatırıldığına dair mesajlar gelince bankayı arayarak hesabına bloke koydurduğunu belirtip isnat edilen suçlamayı reddetmiştir. Başvurucu ayrıca müştekinin aradığını söylediği numaraların kendisine ait olmadığını, olay günü ise Sümer Mahallesi 3. Sanayi Sitesi [Ç.] Ekmek Fırını isimli yerde çalıştığını, fırına yakın bir apartta kaldığını ve başka yere gitmediğini savunmuştur. Bu celsede para çekilme anına ilişkin görüntüdeki kişinin kendisi olup olmadığı başvurucuya sorulmuş, başvurucu Görüntü Tutanağı'ndaki kişinin kendisi olmadığını söylemiştir.
9. İlk celsede başvurucu müdafii 4/9/2019 tarihli dilekçesinde yer alan tevsii tahkikat taleplerini yinelediklerini belirtmiştir. Bu kapsamda Mahkeme bahse konu taleplerin kısmen kabulüne, suç tarihinde para çekilen ATM çevresinde bulunan birtakım kurumlardan güvenlik kamera kayıtlarının istenmesine, başvurucunun kullandığı hattın arayan/aranan ve baz bilgilerini gösterir dökümlerinin çıkarılması için müzekkere yazılmasına, verilen ilana ait IP adresinin tespit edilmesine karar vermiştir. Başvurucu müdafiinin diğer tevsii tahkikat taleplerini ise dosyanın esasına etkili olmayacağı gerekçesiyle reddetmiştir.
10. Başvurucu müdafii 15/12/2019 tarihli dilekçesinde; dolandırıcılıkta kullanılan ve müşteki ile irtibat kurulan iki GSM hattının kim adına kayıtlı olduğunun ve bu hatların baz istasyonu kayıtlarının tespit edilmesi talepleri hakkında Mahkemece bir karar verilmediğini, bu konuda yazılacak bir müzekkere ile gerçek failin ortaya çıkabileceğini ileri sürmüş; Konya 5. Ağır Ceza Mahkemesinde yapılan bir yargılamada yine başvurucuya ait banka hesabına para gönderildiğine ve bu parayı çeken kişinin başvurucu olmadığına dair dosyada rapor bulunduğunu belirterek bahse konu dosyanın incelenmesini talep etmiştir.
11. 17/12/2019 tarihli ikinci celse tutanağından para çekme anına ilişkin olarak çevredeki kurumlara yazılan müzekkerelere olumlu cevap alınamadığı, başvurucuya ait hattın arayan/aranan ve baz bilgilerini gösterir dökümler ile verilen ilana ait IP bilgilerinin Mahkemeye gönderildiği anlaşılmıştır. Başvurucu müdafii bu celsede 15/12/2019 tarihli dilekçelerindeki talepleri yinelediklerini, baz kayıtlarına göre de başvurucunun olay tarihinde önce Denizli merkeze 40-45 km uzaklıkta olan Uzunpınar'da, sonra Çal'da olduğunu belirtmiştir. Mahkeme, ilana konu IP kullanıcısının tespiti için müzekkere yazılmasına ve Konya 5. Ağır Ceza Mahkemesinde başvurucuyla ilgili dosyanın incelenmek üzere istenmesine karar vermiştir.
12. 25/2/2020 tarihli üçüncü ve son celse tutanağından Konya 5. Ağır Ceza Mahkemesinden istenen dosyanın Mahkemeye gönderildiği anlaşılmıştır. Gelen belgelere göre ilan verilen IP adresinin yurt dışı kaynaklı olduğu tespit edilmiştir. Bu celsede iddia makamınca esas hakkında mütalaa sunulmuş, başvurucu mütalaaya karşı savunma yaparak suçlamayı reddetmiştir. Başvurucu müdafii ise başvurucunun banka kartını iptal ettirmek için üç dört kez bankayı aradığını ve hesabını iptal ettirdiğini, buna ilişkin banka müşteri hizmetlerindeki ses kayıtlarının istenmesi gerektiğini, ilandaki telefon numaralarının başvurucuya ait olmadığını, bunların kim tarafından kullanıldığının araştırılması gerektiğini, Konya 5. Ağır Ceza Mahkemesindeki dosyada parayı çeken şahsın başvurucu olmadığına dair raporun mevcut olduğunu, bu dosyanın sonucunun beklenmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkeme verdiği ara kararıyla başvurucu müdafiinin tevsii tahkikat taleplerinin bir kısmının daha önce reddedildiği ve dosyasının esasına etki etmeyeceği gerekçesiyle taleplerin tamamının reddine karar vermiştir. Mahkemece başvurucunun atılı suçtan hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmiştir.
13. Mahkemenin gerekçeli kararının ilgili kısmı şöyledir:
"... Dosya içerisinde yer alan Türk Ekonomi Banaksı A.Ş. 17.08.2018 tarihli makbuzdan katılan [S.A.nın] TR78 0011 1000 0000 0044 1523 40 nolu ibana 500,00TL EFTyaptığının anlaşıldığı,
QNB Finansbank'ın 31.08.2018 tarihli yazısı ve ekindeki hesap hareketlerinden sanık Halil Akkaya hesabına 17.08.2018 tarihinde katılan [S.A.] tarafından gönderilen 500,00 TL'nin geldiği, aynı gün paranın atm den çekildiğinin anlaşıldığı,
Sanığın özetle; daha önce çalıştığı yerde maaşını alması için Finansbank'tan hesap açıldığı, bu hesaba ilişkin kartının arkasında da şifresini yazmış olduğu, 2018 yılının Ağustos ayı içinde kartını kaybettiği, ancak çalıştığı için fırsat bulup kartını kapattırmak için Finansbank'ı aramadığı, bankadan hesabına para yatırıldığına dair mesaj geldikten sonra bankayı arayıp hesabına bloke koydurduğu ancak bunun tarihini hatırlamadığını savunduğu,
Sanığın şifresini arkasına yazdığı kartını kaybettiği yönündeki savunmasının hayatın olağan akışına aykırı ve suçtan kurtulmaya yönelik olduğu, bu tip suçlarda sanıkların bu yönde savunma yaptıkları, katılan tarafından sanığa 500 TL EFT yapıldığının banka yazılarından anlaşıldığı, sanığın katılanı villanın kiralamasına inandırmak suretiyle hileli davranışlarla kandırarak haksız menfaat temin ettiği, katılana ulaşmakta bilişim sistemlerinin sağladığı kolaylıktan yararlandığı anlaşılmakla sanığın üzerine atılı bilişim sistemlerini araç olarak kullanmak suretiyle dolandırıcılık suçundan cezalandırılmasına..."
14. Başvurucu, istinaf dilekçesinde daha önce çalıştığı işyerinden maaşını almak için kullandığı banka kartını daha sonra başka bir yerde çalışmaya başlaması nedeniyle kullanmadığını, hesabında çok az para olması nedeniyle kartının kaybolmasını önemsemediğini, bir süre sonra bankadan mesajlar gelmeye başlayınca karta ait hesabı kapattırdığını belirtmiş; Mahkemenin suçsuzluğunu ispat etmesine yarayacak birtakım araştırmaları yapmadığını, bu yöndeki taleplerini de gerekçesiz olarak reddettiğini iddia etmiştir.
15. Başvurucunun istinaf talebi, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Ceza Dairesinin (Ceza Dairesi) 3/12/2020 tarihli kararı ile esastan reddedilmiş ve Mahkemenin kararı kesinleşmiştir.
16. Başvurucu, nihai hükmü 12/1/2021 tarihinde öğrendikten sonra 14/1/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
II. DEĞERLENDİRME
17. Başvurucu; bir nevi akıl zayıflığı olduğundan arkasına şifresini yazdığı suça konu banka kartını kaybettiğini, hesabındaki hareketliliğe ilişkin mesajlar telefonuna gelmeye başlayınca kart iptali işlemleri için bankayı üç dört kez aradığını, müşteri hizmetlerindeki ses kayıtlarının getirtilmesi için talepte bulunmasına rağmen kayıtların getirtilmediğini, parayı çeken kişinin kendisi olmadığını, yalnızca paranın yatırıldığı hesabın sahibi olması nedeniyle suçlu bulunduğunu, çevredeki kurumların kamera kayıtlarının silindiğini ancak bankamatiği gören MOBESE kameralarının kayıtlarının mevcut olduğunu, talebine rağmen bunların tespit edilmediğini, ilan vererek müşteki ile iletişime geçen telefon numaralarının kullanıcılarının araştırılmasını istediğini ancak araştırılmadığını, yine benzer şekilde banka kartına yatırılan paralar nedeniyle yapılan şikâyetler sonucu başlatılan soruşturma ve yargılamaların dosyalarının incelenmediğini, paranın çekildiği gün ATM'nin bulunduğu yerde olmadığına dair baz istasyonu verileri olduğunu ancak Mahkemenin bunları dikkate almadığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
18. Başvurucunun iddialarının özünün adil yargılanma hakkının güvencelerinden biri olan silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerine ilişkin olduğu ve bu kapsamda bir inceleme yapılması gerektiği değerlendirilmiştir.
19. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvuruda, silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
20. Anayasa'nın 36. maddesi uyarınca herkes iddiada bulunma, savunma ve adil yargılanma hakkına sahiptir. Anayasa'nın anılan maddesinde adil yargılanma hakkından ayrı olarak iddia ve savunma hakkına birlikte yer verilmesi, taraflara iddia ve savunmalarını mahkeme önünde dile getirme fırsatı tanınması gerektiği anlamını da içermektedir (Mehmet Fidan, B. No: 2014/14673, 20/9/2017, § 37).
21. Diğer yandan Anayasa'nın 36. maddesine "...ile adil yargılanma" ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede, Türkiye'nin tarafı olduğu uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınan adil yargılama hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Nitekim Anayasa Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok kararında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerine Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir. Bu itibarla anılan ilkelerin adil yargılanma hakkının kapsam ve içeriğine dâhil olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır. Anılan ilkelere uygun yürütülmeyen bir yargılamanın hakkaniyete uygun olması olanaklı değildir (Ruhşen Mahmutoğlu, B. No: 2015/22, 15/1/2020, § 56).
22. Ceza davasında ulaşılması hedeflenen temel amaç, maddi gerçeğin adil yargılanma hakkına uygun olarak ortaya çıkarılmasıdır. Çelişmeli yargılama ilkesi, bu amacın gerçekleştirilmesinin en önemli unsurlarındandır. Anılan ilke taraflara dava dosyası hakkında bilgi sahibi olma ve yorum yapma hakkının tanınmasını gerektirmektedir. Dolayısıyla ceza davalarında mahkemenin kararını etkilemek amacıyla dosyaya sunulan görüş ve delillerden sanığın haberdar olmasına, bunlara karşı etkili bir şekilde karşı çıkmasına fırsat verilmesi gerekir (Tahir Gökatalay, B. No: 2013/1780, 20/3/2014, § 25; Cezair Akgül, B. No: 2014/10634, 26/10/2016, §§ 27-31).
23. Çelişmeli yargılamanın bir amacı da dosyaya bir görüşün/talebin girmesini sağlamakla sınırlı olmayıp onun mahkemece dikkate alınarak bir sonuca ulaşılmasını sağlamaktır. Çelişmeli yargılama ilkesi, sanığın aleyhindeki delillerin çelişmeli bir usul ile mahkemeye sunulmasını ve sadece tanık beyanlarının değil diğer delillerin de tartışılmasını gerektirir. Böylelikle sanıklar delilin davayla ilgisini ve ağırlığını değerlendirerek güvenirliği hususundaki iddialarını ve itirazlarını dile getirebilecektir (Cezair Akgül, § 28).
24. Taraflar arasında hakkaniyete uygun bir dengenin sağlanmasını amaçlayan silahların eşitliği ilkesi ise davanın taraflarının usule ilişkin haklar bakımından aynı koşullara tabi tutulması ve taraflardan birinin diğerine göre daha zayıf bir duruma düşürülmeksizin iddia ve savunmalarını makul bir şekilde mahkeme önünde dile getirme fırsatına sahip olması anlamına gelir (Yaşasın Aslan, B. No: 2013/1134, 16/5/2013, § 32).
25. Belirli bir davaya ilişkin olarak delilleri değerlendirme ve gösterilen delilin davayla ilgili olup olmadığına karar verme yetkisi kural olarak yargılamayı yürüten mahkemeye aittir. Bu konuda değerlendirme yapmak Anayasa Mahkemesinin görevi değildir. Bununla birlikte yargılamada adil yargılama hakkı kapsamındaki silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerine gerektiği ölçüde riayet edilip edilmediği Anayasa Mahkemesinin denetim yetkisi kapsamındadır. Anılan ilkeler kapsamında yapılacak incelemede, delillere ilişkin olarak iddia ve savunma makamı arasında oluşturulan dengesizlik iddialarının da yargılamanın bütünü ışığında değerlendirilmesi gerekir. Özellikle sanığın kendisinin elde etme olanağı bulunmayan deliller bakımından yargı makamlarınca savunmaya bunların aksini ortaya koyma hususunda makul imkânların sunulması gerekir (Ruhşen Mahmutoğlu, § 60).
26. Somut olayda Mahkeme, müştekinin para yatırdığı hesaba ait banka kartını başvurucunun kaybettiğine ve dolandırıcılık eyleminin üzerinde şifre yazılı bu kart ile başkaca şahıslar tarafından gerçekleştirildiğine yönelik savunmasına karşılık "sanığın şifresini arkasına yazdığı kartını kaybettiği yönündeki savunmasının hayatın olağan akışına aykırı ve suçtan kurtulmaya yönelik olduğu, bu tip suçlarda sanıkların bu yönde savunma yaptıkları" şeklinde bir gerekçe ile başvurucu hakkında mahkûmiyet kararı vermiştir. Başvurucunun kullandığı telefonun olay tarihine ait baz istasyonu verileri ve bu olaya benzer şekilde başvurucunun aynı banka kartı hesabına para yatırılması sağlanarak gerçekleştirilen başka bir dolandırıcılık eylemine ilişkin Konya 5. Ağır Ceza Mahkemesindeki dosyanın getirtilmiş olmasına rağmen Mahkeme gerekçeli kararda bu belgelere ilişkin olarak lehe veya aleyhe bir değerlendirme yapmamıştır.
27. Başvurucunun olayın faili olmadığı yönünde ileri sürdüğü hususlarla ilgili de araştırma yapılmamış, delil toplatma talepleri Mahkemece somut gerekçe açıklanmaksızın soyut ve genel ifadelerle reddedilmiştir. Başvurucunun suçun sübutu açısından belirleyici nitelikte olan, müştekinin aradığı telefon numaralarının kime ait olduğunun araştırılması, ATM'den para çekme anına ilişkin çevredeki MOBESE kayıtlarının getirtilmesi ve başvurucunun kart hesabını kapatmak amacıyla banka müşteri hizmetlerini aradığını ispata yarayacak ses kaydının istenmesi talepleri dosyanın esasına etkili olmayacağı gerekçesiyle reddedilmiştir. Başvurucunun toplatılmasını talep ettiği deliller ancak devlet yardımıyla elde edilebilecek niteliktedir. Dolayısıyla başvurucuya kendisinin elde etme olanağı bulamadığı delilin aksini ortaya koyma hususunda makul imkânlar sunulmamıştır. Sonuç olarak başvurucu, usule ilişkin imkânlar noktasında iddia makamına nazaran dezavantajlı bir konuma düşürülmüştür. Bu koşullarda Mahkemenin izlediği yöntemin silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin gereklerine uygun olmadığı, başvurucunun menfaatlerini koruyan güvenceler içermediği açıktır. Bu durum, yargılamanın bir bütün hâlinde adil olmaktan çıkmasına neden olmuştur.
28. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
29. Başvurucu; ihlalin tespiti, yeniden yargılama yapılması ile miktar ve türü belirtilmeksizin tazminat talebinde bulunmuştur.
30. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
31. Belirli bir davaya ilişkin olarak delilleri değerlendirme ve gösterilen delilin davayla ilgili olup olmadığına karar verme yetkisi kural olarak yargılamayı yürüten derece mahkemelerine aittir (Orhan Kılıç [GK], B. No: 2014/4704, 1/2/2018, § 44). Bu bağlamda somut olayda başvurucunun dolandırıcılık suçunu işleyip işlemediği yönünde karar vermek Anayasa Mahkemesinin görevi değildir. Anayasa Mahkemesince verilen ihlal kararı, sanığın beraat ettiği anlamına gelmediği gibi ihlal kararının gereklerinin yerine getirilmesi amacıyla yapılacak yeniden yargılama neticesinde sanık hakkında mutlaka beraat kararı verilmesi gerektiği anlamına da gelmemektedir. İhlalin sonuçlarını gidermek üzere gereken işlemler yerine getirildikten sonra yapılacak değerlendirmede mahkemenin delillerin takdir biçimine göre benzer veya farklı bir sonuca varması mümkündür.
32. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Denizli 7. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2019/209, K.2020/77) GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucunun tazminat talebinin REDDİNE,
E. 487,60 TL harç ve 9.900 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 10.387,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 7/6/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.