TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

MEHMET DEMEZ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/10837)

 

Karar Tarihi: 11/7/2024

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Muhterem İNCE

Raportör

:

Ayşe Didem ÖZDEMİR AKCA

Başvurucu

:

Mehmet DEMEZ

Vekili

:

Av. Mahmut KAÇAN

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, gözaltında fiziksel şiddete maruz kalınması ve olay hakkında etkili ceza soruşturması yürütülmemesi nedeniyle insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu, cinsel istismar suçunu işlediği iddiasıyla hakkında yürütülen bir ceza soruşturması kapsamında 30/7/2019 tarihinde yakalanarak gözaltına alınmış; 31/7/2019 tarihinde sulh ceza hâkimliğince verilen tutuklama kararı nedeniyle ceza infaz kurumuna sevk edilmiştir.

3. Başvurucu hakkında Osmaniye Devlet Hastanesince (Hastane) düzenlenen 30/7/2019 tarihli adli muayene raporunda darp cebir izine rastlanmadığı belirtilmiştir. Hastanenin 31/7/2019 tarihli kati raporunda ise çenede eritem, sol göz altında ağrı şişlik, sol alt kaburgada ağrı bulunduğu, ekimoz ve hematon olmadığı, basit tıbbi müdahale ile giderilebileceği, hayati tehlike bulunmadığı tespit edilmiştir.

4. Kolluk görevlileri tarafından 30/7/2019 tarihinde düzenlenen Yakalama ve Üst Arama Tutanağı'nda özetle, başvurucu hakkında yürütülen soruşturma kapsamında evinin bulunduğu adrese gidildiğinde ailesiyle görüşüldüğü, bildirilen telefon numarasından arandığında başvurucunun bulunduğu yeri tarif ettiği, adrese gidilerek başvurucuya konu hakkında bilgi verildiği ve yakalama işlemi yapıldığı, başvurucunun adli rapor alınarak Asayiş Şube Müdürlüğüne getirildiği belirtilmiştir.

5. Başvurucu hakkında cinsel istismar suçundan yürütülen soruşturma kapsamında kolluk tarafından Polis Merkezi Amirliğinde alınan 30/7/2019 tarihli ifadesinde Asayiş Şube Müdürlüğünde görse tanıyabileceği bir polis müdürünün şiddetine maruz kaldığını belirtmiştir ve doktora sevkinin yapılmasını istemiştir.

6. Başvurucu 14/10/2019 tarihinde, gözaltında maruz kaldığı sözlü ve fiziksel şiddet nedeniyle Osmaniye Cumhuriyet Başsavcılığına (Başsavcılık) suç duyurusunda bulunmuştur.

7. Başvurucunun suç duyurusu üzerine Başsavcılık konuyla ilgili bir ceza soruşturması başlatıp kolluktan gerekli tahkikatın yapılmasını istemiştir. Yapılan tahkikata göre kimliği tespit edilen şüpheli İ.B.nin istinabe yoluyla Samsun Cumhuriyet Başsavcılığınca 18/8/2020 tarihinde ifadesi alınmıştır. Şüpheli ifadesinde özetle, bir cinsel istismar vakasında tarafların akraba oluşu ve mağdurun yaşı küçük bir kız çocuğu olması üzerine duruma tepki vererek "Vay şerefsizler!" şeklinde bir ifade kullandığını ancak bu ifadeyi taraflara yönelik, onların duyabileceği şekilde veya onlara iletilmek kastıyla sarf etmediğini, suçun failine yönelik herhangi bir fiziksel şiddet girişimi olmadığını belirtmiştir.

8. Başsavcılık sanık İ.B. hakkında başvurucuya yönelik gıyapta hakaret, zor kullanma yetkisine ilişkin sınırı aşılması suçlarından 13/10/2020 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermiştir. Kararda, çocuğun cinsel istismarı suçundan yürütülen soruşturma kapsamında başvurucunun yakalanabilmesi amacıyla kolluk görevlileri tarafından zor kullanıldığının anlaşıldığı, şüphelinin başvurucuyu yaralamaya yönelik eyleminin olmadığı, zor kullanmada sınırın aşıldığına ilişkin delil bulunmadığı; gıyapta hakaret suçu yönünden üç kişi ile ihtilat unsurunun sağlanmamış olduğu gerekçesi açıklanmıştır. Başvurucunun anılan karara yönelik itirazı sulh ceza hâkimliğince reddedilmiştir. Bu karar başvurucuya 20/2/2021 tarihinde tebliğ edilmiştir.

9. Başvurucu 25/2/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

II. DEĞERLENDİRME

10. Başvurucu gözaltında şiddete maruz kaldığından ve olay hakkında etkili ceza soruşturması yürütülmediğinden şikâyet etmiştir. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde özetle ihlal iddialarının incelenmesi sırasında ilgili mevzuat hükümleri ve içtihatlar ile somut olayın kendine özgü koşullarının dikkate alınması gerektiği bildirilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

11. Başvuru, Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan kötü muamele yasağı kapsamında incelenmiştir.

12. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan gözaltında fiziksel şiddete maruz kalınması nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

13. Güç kullanmaya yetkili kamu görevlilerinin, tutumu nedeniyle kendisine karşı güç kullanılması kesin olarak gerekli olmayan bir kişiye karşı fiziksel güce başvurmaları ilke olarak Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasını ihlal etmektedir. Kesin gerekli olduğu hâllerde bile güç, aşırıya kaçmadan kullanılmalı ve kişinin tutumuyla orantılı olmalıdır (Ali Rıza Özer ve diğerleri [GK], B. No: 2013/3924, 6/1/2015, §§ 81, 82).

14. Gözaltı veya tutukluluk gibi bireyin devletin kontrolü altında bulunduğu sırada bir yaralanma olayı meydana gelmiş ise bu olaya ilişkin olarak tatmin edici ve inandırıcı bir açıklama getirme yükümlülüğü yetkili makamlara aittir (S.D., B. No: 2013/3017, 16/12/2015, §§ 89, 90; Cengiz Kahraman ve Kenan Özyürek, B. No: 2013/8137, 20/4/2016, § 95). Bunun sebebi bu tür olaylarda gerçekleşme koşullarına ilişkin bilgilerin çoğunlukla yetkili makamların erişiminde olmasıdır (Ferit Kurt ve diğerleri, B. No: 2018/9957, 8/6/2021, § 74).

15. Somut olayda başvurucu 30/7/2019 - 31/7/2019 tarihinde tarihleri arasında bir gün gözaltında tutulmuştur. 30/7/2019 tarihli adli raporda herhangi bir yara tarif edilmemişse de başvurucu hakkında düzenlenen 31/7/2019 tarihli adli muayene raporunda çenede eritem, sol göz altında ağrı şişlik ile sol alt kaburgada ağrı bulunduğundan bahsedilmiştir (bkz. § 3).

16. Başvurucunun yaralanmasının gözaltında uğradığı şiddet neticesinde meydana geldiği iddiasıyla yaptığı suç duyurusu üzerine yürütülen soruşturmada soruşturma mercii kolluk tarafından yakalama sırasında orantılı güç kullanıldığı değerlendirmesi yaparak kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermiştir. Halbuki kolluk tarafından düzenlenen yakalama tutanağında yürütülen bir soruşturması kapsamında şüpheli olarak ifadesi alınmak istenen başvurucunun telefonla aranarak yerini bildirmesini istendiği ve bildirdiği yere gidilerek yakalama işleminin gerçekleştirildiği belirtilmiştir. Bir başka ifadeyle yakalama amacıyla güç kullanıldığı tutanakta belirtilmemiştir. Gözaltı giriş raporunda da herhangi bir yara izi tarif edilmemiştir. Dolayısıyla somut başvuruda başvurucunun yaralanması olayıyla ilgili olarak tatmin edici ve inandırıcı açıklama getirme yükümlülüğü yerine getirilmemiştir.

17. Anayasa Mahkemesinin Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında yasaklanan muamelelerle ilgili değerlendirmelerine göre başvurucunun yaralanmasına neden olan muamele, insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir muamele olarak kabul edilebilir (bahsi geçen muamelelerle ilgili ayrıntılı açıklamalar için birçok karar arasından bkz. S.D., § 84-88; Cengiz Kahraman ve Kenan Özyürek, §§ 90-94). Bu durumda insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının maddi boyutu ihlal edilmiştir.

18. Anayasa’nın 17. maddesi -“Devletin temel amaç ve görevleri” kenar başlıklı 5. maddesindeki genel yükümlülükle birlikte yorumlandığında- bir kimsenin devlet görevlilerinin 17. maddenin üçüncü fıkrasını ihlal eden bir muamelesine uğradığına ilişkin savunulabilir bir iddiada bulunması hâlinde etkili bir soruşturma yürütülmesini gerektirir. Kötü muamelenin kasten yapıldığının ileri sürüldüğü durumlarda iddia hakkında ivedilikle bir ceza soruşturması başlatılmalıdır. Şikâyet olmadığında bile kişiye kötü muamelede bulunulduğuna ilişkin yeterince açık belirtiler varsa konuyla ilgili bir ceza soruşturması açılmalıdır. Soruşturmada olayı aydınlatabilecek ve sorumluların belirlenmesini sağlayabilecek tüm deliller toplanmalıdır. Dahası soruşturma süreci, gerektiği ölçüde kamu denetimine ve mağdurun erişimine açık olmalı; mağdur soruşturmaya etkili şekilde katılabilmeli; soruşturmada makul bir özen ve süratle hareket edilmelidir. Ayrıca yetkililer, soruşturmayı sonlandırmak için aceleci davranmamalı ve temelden yoksun sonuçlara dayanmamalıdır (Ali Rıza Özer ve diğerleri, §§ 101-103; S.D., §§ 111-114; Veli Saçılık (2), B. No: 2018/24614, 18/10/2022, § 16).

19. Somut olayda, 31/7/2019 tarihli gözaltı çıkış muayene raporunda bazı fiziki bulgular yer almasına ve başvurucu 30/7/2019 tarihli ifadesinde görse tanıyabileceği bir polis müdürünün şiddetine maruz kaldığını beyan ettiği halde resen ceza soruşturması başlatılmamıştır. Yürütülen ceza soruşturması kapsamında olayın aydınlatılması için başvurucunun beyanları alınmamış ve başvurucuya teşhis işlemi yaptırılmamıştır. Olayı görebilecek tanıkların ve kamera kayıtlarının tespiti yönünde bir adım atılmamıştır. Ayrıca kolluk tarafından düzenlenen tutanakta güç kullanımından söz edilmediği hâlde temelden yoksun bir sonuca varılarak "başvurucunun yakalanabilmesi amacıyla kolluk görevlileri tarafından zor kullanıldığının anlaşıldığı" gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir. Bu nedenle insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının usul boyutu da ihlal edilmiştir.

20. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının maddi ve usul boyutlarının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

21. Başvurucu; ihlalin tespiti, yeniden soruşturma yapılması ve 100.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

22. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği soruşturma mercilerince yapılması gereken iş, yeniden soruşturma işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

23. Ayrıca başvurucuya manevi zararları karşılığında talebiyle bağlı kalınarak net 100.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan insan haysiyetiyle bağdaşmayan kötü muamele yasağının maddi ve usul boyutlarının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin insan haysiyetiyle bağdaşmayan kötü muamele yasağının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmak üzere Osmaniye Cumhuriyet Başsavcılığına (Sor. No: 2019/17570) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucuya net 100.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,

E. 487,60 TL harç ve 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan 19.287,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 11/7/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.