TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

VEHBİ ŞİMŞEK BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/833)

 

Karar Tarihi: 16/5/2024

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Mehmet ALTUNDİŞ

Başvurucu

:

Vehbi ŞİMŞEK

Vekili

:

Av. Şevket ARZIK

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, ceza soruşturmasında araca el konulması sonucu uğranılan zararın giderilmemesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 25/12/2019 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

A. Bireysel Başvurudan Önceki Süreç

8. Kolluk kuvvetlerince 18/11/2012 tarihinde yapılan yol aramasında başvurucunun aracında toplam 11.740 karton muhtelif marka gümrük kaçağı sigara ele geçirilmiştir.

9. Afyonkarahisar Cumhuriyet Başsavcılığının (Başsavcılık) talebi üzerine Afyonkarahisar 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 18/11/2012 tarihli kararıyla, soruşturma sırasında ele geçirilen kaçak eşyalara ve başvurucunun bu eşyaların taşınmasında kullanılan aracı için uygulanan elkoyma işleminin onaylanmasına karar verilmiştir.

10. Akabinde Başsavcılığın 10/1/2013 tarihli iddianamesiyle başvurucu ile diğer şüphelilerin bandrol ve yasal uyarıları bulunmayan sigarayı ticari amaçla bulundurma suçundan 21/3/2007 tarihli ve 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'nun 3. maddesinin (5) numaralı fıkrası ile 13. maddesi uyarınca cezalandırılması ve ayrıca şüpheliler hakkında 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 54. maddesinin uygulanması istemiyle kamu davası açılmıştır.

11. Afyonkarahisar 1. Asliye Ceza Mahkemesince (Asliye Ceza Mahkemesi) 3/7/2013 tarihinde başvurucunun beraatine, kaçak eşya ile el konulan nakil aracının ise 5237 sayılı Kanun'un 54. maddesinin (1) numaralı fıkrasına göre müsaderesine ve aracın müsaderesi imkânsız hâle gelir ise bedeli kadar olan maddi karşılığının müsadere olunmasına karar verilmiştir.

12. Asliye Ceza Mahkemesinin kararı henüz kesinleşmeden araç İzmir Tasfiye İşletme Müdürlüğü tarafından satış programına alınmış ve 8/12/2016 tarihli e-ihale ile 18.882,16 TL bedelle satılarak alıcısına teslim edilmiştir. Aracın satış bedelinden gerekli ayrıştırmalar yapıldıktan sonra kalan 5.516,94 TL başvurucu adına emanete alınmıştır.

13. Asliye Ceza Mahkemesi kararının temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 7. Ceza Dairesi (Daire), 8/6/2017 tarihli ilamı ile "Hükümden nakil aracının müsaderesine ilişkin 6 numaralı bendin çıkarılması, yerine '63 ND 114 plakalı aracın sahibine iadesine ve trafik kaydı üzerindeki şerhin kaldırılmasına' yazılması" suretiyle hükmün düzeltilerek onanmasına karar vermiştir.

B. Başvuru Konusu Tazminat Davasıyla İlgili Süreç

14. Başvurucu 30/3/2018 tarihinde Şanlıurfa 3. Ağır Ceza Mahkemesinde (Mahkeme) haksız elkoyma nedeniyle Maliye Hazinesi aleyhine 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 141. maddesi kapsamında tazminat davası açmıştır.

15. Mahkemece 11/5/2018 tarihinde davanın reddine karar verilmiştir. Kararda başvurucunun aracı sanık A.B.Y.ye rızasıyla verdiği, dolayısıyla zarardan haksız fiil hükümlerine göre A.B.Y.nin sorumlu olduğu ve 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde düzenlenen tazminat isteme koşullarının oluşmadığı belirtilmiştir.

16. Başvurucu tarafından yapılan istinaf başvurusu Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Ceza Dairesinin (Bölge Adliye Mahkemesi) 23/10/2019 tarihli ilamı ile kesin olarak reddedilmiştir.

17. Nihai karar başvurucu vekiline 28/12/2019 tarihinde tebliğ edilmiştir.

18. Başvurucu 25/12/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

C. Bireysel Başvurudan Sonraki Süreç

19. Cumhuriyet savcısı tarafından 9/1/2020 tarihinde Bölge Adliye Mahkemesi kararına 5271 sayılı Kanun'un 308/A-1 maddesi gereğince itiraz edilmiştir.

20. Bölge Adliye Mahkemesi, itirazının kabulü ile 23/10/2019 tarihli kendi ilamı ile Mahkemenin 11/5/2018 tarihli kararının kaldırılmasına karar vermiştir. Bölge Adliye Mahkemesi gerekçeli kararında, ceza dosyası getirtilerek araca el konulma tarihi olan 18/11/2012 tarihinden iade edilmesine dair Yargıtayın düzelterek onama kararı verdiği 8/6/2017 tarihinden sonra ilgilisine teslim edildiği tarih aralığında aracın nerede ve ne şekilde muhafaza edildiği, bu süreçte değerinde bir azalma olup olmadığı, iade kararı sonrasında aracın başvurucu tarafından teslim alınıp alınmadığı hususlarının araştırılması; ayrıca el konulan araç ile 2012-2017 yılları arasında ne kadar gelir sağlanabileceği, bu bedelden bakım, yakıt, amortisman giderleriyle tahakkuk ettirilecek gelir vergisinin düşülmesi suretiyle net kazanç kaydı tespit edilip sonucuna göre karar verilmesi gerektiğini açıklamıştır.

21. Mahkeme 5/11/2021 tarihinde davanın kısmen kabulü, kısmen reddi ile araca elkoyma tarihi olan 18/11/2012 tarihinden işleyecek faizi ile birlikte 63.319,07 TL maddi tazminatın başvurucuya verilmesine, manevi tazminat talebinin ise reddine karar vermiştir.

22. Mahkeme kararına karşı taraflar istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Bölge Adliye Mahkemesi 30/5/2022 tarihinde başvurucunun manevi tazminatın reddine ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddine, maddi tazminata ilişkin hükmün taleple bağlılık ilkesi gereğince 50.000 TL'ye indirilmek suretiyle düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine kesin olarak karar vermiştir.

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

23. Anayasa Mahkemesinin 16/5/2024 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

24. Başvurucu, kaçakçılık suçuna ilişkin ceza yargılamasında beraat etmesine ve el konulan aracın iadesine karar verilmesine rağmen aracın tasfiye edilmesi ve uğradığı zarar sebebiyle açtığı tazminat davasının da reddedilmesinden yakınmaktadır.

25. Genel olarak bir hakkın açıkça öngörüldüğü amaç dışında ve başkalarını zarara sokacak şekilde kullanılmasının hukuk düzenince himaye edilmeyeceğini ifade eden hakkın kötüye kullanılmasının bireysel başvuru alanında özel olarak ele alındığı görülmektedir. Bu bağlamda bireysel başvuru usulünün amacına açıkça aykırı olan ve mahkemenin başvuruyu gereği gibi değerlendirmesini engelleyen davranışların başvuru hakkının kötüye kullanılması olarak değerlendirilmesi mümkündür (S.Ö., B. No: 2013/7087, 18/9/2014, § 28; Mehmet Güven Ulusoy [GK], B. No: 2013/1013, 2/7/2015, § 31).

26. Bu kapsamda özellikle mahkemeyi yanıltmak amacıyla gerçek olmayan maddi vakıalara dayanılması veya bu nitelikte bilgi ve belge sunulması, başvurunun değerlendirilmesi noktasında esaslı olan bir unsur hakkında bilgi verilmemesi, başvurunun değerlendirilmesi sürecinde vuku bulan ve söz konusu değerlendirmeyi etkileyecek nitelikte yeni ve önemli gelişmeler hakkında mahkemenin bilgilendirilmemesi suretiyle başvuru hakkında doğru bir kanaat oluşturulmasının engellenmesi, medeni ve meşru eleştiri sınırları saklı kalmak kaydıyla bireysel başvuru amacıyla bağdaşmayacak surette hakaret, tehdit veya tahrik edici bir üslup kullanılması ile söz konusu başvuru yolu kapsamında ihlalin tespiti ile ihlal ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına ilişkin amaçla bağdaşmayacak surette içeriksiz bir başvuruda bulunulması durumunda başvuru hakkının kötüye kullanıldığı kabul edilebilecektir (S.Ö., § 29; Mehmet Güven Ulusoy, § 32).

27. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün (İçtüzük) 83. maddesi ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 51. maddesi gereği başvurucunun istismar edici, yanıltıcı ve benzeri nitelikteki davranışlarıyla bireysel başvuru hakkını açıkça kötüye kullandığının tespit edilmesi hâlinde başvuru reddedilir ve yargılama giderleri dışında ilgilinin 2.000 Türk lirasından fazla olmamak üzere disiplin para cezasıyla cezalandırılmasına karar verilir.

28. Somut olayda başvurucu, 5271 sayılı Kanun'un 308. maddesi kapsamındaki itiraz sonrasında yeniden başlayan yargılama süreci (bkz. §§ 19-22) hakkında Anayasa Mahkemesini bilgilendirmemiştir.

29. Bireysel başvurunun yapılmasından sonraki süreçteki gelişmelerin bildirilmesi başvurucunun mağdur statüsünün değerlendirilmesine yönelik kabul edilebilirlik ve esas incelemesi bakımından oldukça önem taşımaktadır. Buna karşılık başvurucu, İçtüzük'ün 59. maddesinin (5) numaralı fıkrasında belirtilen yükümlülüklerine açıkça aykırı bir şekilde yukarıda ifade edilen olgulara ilişkin olarak herhangi bir bildirimde bulunmamıştır.

30. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun başvurunun değerlendirilmesi noktasında esaslı olan bir unsur hakkında bilgi vermediği, bu süreçte vuku bulan ve söz konusu değerlendirmeyi etkileyecek nitelikte yeni ve önemli gelişmeler hakkında Anayasa Mahkemesini bilgilendirmemek suretiyle başvuru hakkında doğru bir kanaat oluşturulmasını engellediği anlaşıldığından başvurunun başvuru hakkının kötüye kullanılması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekir.

31. Başvurunun mahiyeti dikkate alınarak 6216 sayılı Kanun'un 51. maddesi ve İçtüzük’ün 83. maddesi uyarınca başvurucu aleyhine disiplin para cezasına hükmedilmesine gerek görülmemiştir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurunun başvuru hakkının kötüye kullanılması nedeniyle REDDİNE,

B. Başvuru, başvuru hakkının kötüye kullanılması nedeniyle reddedildiğinden ve başvurucunun adli yardım talebinde bulunduğu anlaşıldığından yatırılmayan 364,10 TL harcın başvurucudan TAHSİLİNE 16/5/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.