TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

MEHMET MASUM ÜREY BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/37726)

 

Karar Tarihi: 22/5/2024

R.G. Tarih ve Sayı: 16/9/2024-32664

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

Başkan

:

Basri BAĞCI

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Kenan YAŞAR

 

 

Ömer ÇINAR

Raportör

:

Mehmet Yavuz YAŞAR

Başvurucu

:

Mehmet Masum ÜREY

Vekili

:

Av. Mehmet Selim TUTAY

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, dilekçe ret kararı üzerine yenilenen davanın süresinde açılmadığı gerekçesiyle reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu hakkında 2016 Temmuz dönemine ilişkin olarak vergi ziyaı cezalı özel tüketim ve katma değer vergisi tarh edilmiştir.

3. Başvurucu, tarhiyatların iptali talebiyle İstanbul 1. Vergi Mahkemesinde(Mahkeme) 5/7/2017 tarihinde vekili aracılığıyla dava açmıştır. Dava dilekçelerinde, başvurucu vekilinin iletişim adresi T. Mah. İ. Cad. No:... Kızıltepe/Mardin olarak belirtilmiştir.

4. Mahkeme 3/8/2017 tarihli kararla 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 5. maddesi gereğince dilekçenin reddine karar vermiştir. Kararın gerekçesinde, aralarında maddi ya da hukuki yönden bağlılık veya sebep-sonuç ilişkisi bulunmayan vergi zıyaı cezalı katma değer vergisi tarhiyatına karşı ve vergi zıyaı cezalı özel tüketim vergisi tarhiyatına karşı olmak üzere iki ayrı dava açılması gerektiğini belirtmiştir. Mahkeme, anılan kararı başvurucu vekilinin Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) kayıtlarında bulunan M. Cad. D. İş Mrk. Kat:... No:... Kızıltepe/Mardin adresine tebligata çıkarmış; karar ilgilisine tebliğ edilmiştir.

5. Başvurucu vekili 2/11/2017 tarihinde dava dilekçelerini süresinde yenilemiş ve açtığı iki ayrı davada söz konusu vergi ve cezaların iptalini talep etmiştir. Açılan davalar Mahkemenin 2017/2648 ile 2017/2649 Esas sayılarına kaydedilmiştir. Ancak yenilenen davalarda, özel tüketim ve katma değer vergileri bir dilekçeyle, vergi ziyaı cezaları da başka bir dilekçeyle dava konusu yapıldığından Mahkeme 20/11/2017 ve 5/12/2017 tarihli kararlarla 2577 sayılı Kanun'un 5. maddesi gereğince tekrar dilekçelerin reddine karar vermiştir. Kararların gerekçesinde, aralarında maddi ya da hukuki yönden bağlılık veya sebep-sonuç ilişkisi bulunmayan vergi zıyaı cezalı katma değer vergisi tarhiyatına karşı ayrı, vergi zıyaı cezalı özel tüketim vergisi tarhiyatına karşı ayrı olmak üzere iki ayrı dava açılması gerektiğini belirtmiştir. Mahkeme anılan kararları da daha önceki gibi başvurucu vekilinin UYAP kayıtlarında bulunan M. Cad. D. İş Mrk. Kat:.. No:.. Kızıltepe/Mardin adresine tebligata çıkarmış, kararlar 28/11/2017 ve 18/12/2017 tarihlerinde çalışanı sıfatıyla H.S. imzasına tebliğ edilmiştir.

6. Öte yandan Mahkeme, eksik harç ve posta ücretinin tamamlanmasına yönelik olarak düzenlediği 6/11/2017 tarihli yazıyı da yine başvurucu vekilinin aynı adresine tebligata çıkarmıştır. Söz konusu yazı da 20/11/2017 tarihinde adı geçen çalışanın imzasına tebliğ edilmiştir. Anılan yazının tebliği üzerine başvurucu vekili 27/11/2017 tarihinde belirtilen harç ve posta masrafı eksikliklerini tamamlamıştır.

7. Başvurucu vekili 21/1/2020 tarihinde Mahkemeye sunduğu dilekçe ile 2017/2648 Esas sayılı dava dosyasında verilen dilekçenin reddine ilişkin karar sonrası dilekçesini yenilediğini belirterek 2016 yılı Temmuz dönemine ilişkin kesilen vergi ziyaı cezalı özel tüketim vergisinin kaldırılmasını istemiştir. Başvurucu yenilediği dilekçesinde; dilekçenin reddine ilişkin kararı 13/11/2019 tarihinde öğrendiğini, H.S.ye 28/11/2017 tarihinde yapıldığı belirtilen tebligatın usulsüz olduğunu, dava dilekçesinde belirttiği hâlde Mahkemenin ısrarla eski adresine tebligat yaptığını vurgulamıştır.

8. Mahkeme 7/2/2020 tarihli kararıyla davanın süre aşımı nedeniyle reddine hükmetmiştir. Kararın gerekçesinde, dilekçenin reddine ilişkin kararın 28/11/2017 tarihinde, çalışan olduğu belirtilerek H.S.ye tebliğ edilmesine karşın kanunda öngörülen otuz günlük süre içinde dilekçenin yenilenmediğine dikkat çekerek bu süre geçirildikten sonra 21/1/2020 tarihinde açılan davanın süre aşımı nedeniyle esasının incelenme imkânı bulunmadığını açıklamıştır.

9. Başvurucu, dava dilekçesindeki iddialarını yineleyerek anılan karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstanbul Bölge İdare Mahkemesi, Üçüncü Vergi Dava Dairesi (Daire) tarafından başvurucunun istinaf talebi 6/10/2020 tarihli karar ile kesin olarak reddedilmiştir.

10. Nihai kararın 2/11/2020 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmesi üzerine başvurucu 26/11/2020 tarihinde başvuruda bulunmuştur.

11. Komisyon, başvurunun kabul edilemezliği konusunda oybirliği sağlanamadığı için kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

12. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

13. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

14. Başvurucu; dilekçenin reddine ilişkin kararı 13/11/2019 tarihinde öğrendiğini, H.S.ye 28/11/2017 tarihinde yapıldığı belirtilen tebligatın usulsüz olduğunu, dava dilekçesinde belirttiği hâlde Mahkemenin ısrarla vekilin eski adresine tebligat yaptığını belirtmiş; bu yöndeki itirazları dikkate alınmaksızın süre aşımı gerekçesiyle davanın reddedilmesi suretiyle dava açmasının engellenmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

15. Bakanlık görüşünde; Vergi Mahkemesinin başvurucunun vergi ziyaı cezalı özel tüketim vergisinin iptaline yönelik açtığı davada, başvurucunun ileri sürdüğü hususlar incelenerek dava dilekçesinin reddedilmesinden sonra yenilenen davanın süresinde açılmadığı gerekçesiyle esasını inceleme imkânı bulunmadığına karar verdiğini, bu karara yönelik istinaf talebinin de Bölge İdare Mahkemesince reddedildiğini belirtmiştir. Yargı mercilerinin söz konusu kararlarında hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanmasını, uyuşmazlıkla ilgili vardıkları sonucu gerekçelendirdikleri belirtilmiştir.

16. Başvuru, mahkemeye erişim hakkı kapsamında incelenmiştir.

17. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddiada bulunma ve savunma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla mahkemeye erişim hakkı, Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün bir unsurudur (Özbakım Özel Sağlık Hiz. İnş. Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti., B. No: 2014/13156, 20/4/2017, § 34).

18. Hak arama özgürlüğüne yapılan müdahale Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşullara (kanun tarafından öngörülme, haklı bir sebebe dayanma ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama) uygun olmadığı takdirde Anayasa’nın 36. maddesinin ihlalini teşkil edecektir. Başvuru konusu olaya ilişkin verilen süre ret kararı ile yapılan müdahalenin kanun tarafından öngörülme ölçütünü karşıladığı karar gerekçesinde dayanılan kanun maddelerinden anlaşılmıştır. Diğer yandan hukuki güvenlik ve istikrarın sağlanması açısından kanun yolu başvuruları için süre koşulu getirilmesinin meşru bir amacının olduğu da açıktır. Bu itibarla başvurucunun mahkemeye erişimine getirilen sınırlamanın ölçülü olup olmadığı ve başvurucuya ağır bir yük getirilip getirilmediği hususlarının değerlendirilmesi gerekir (Metin Dereli, B. No: 2019/17206, 22/11/2022, §§ 20-35).

19. Adil yargılanma hakkının en temel unsurlarından biri olan mahkemeye erişim hakkı, bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına gelir. Dava açmak isteyen kişinin mahkemeye erişim hakkının özüne zarar verecek seviyeye ulaşmadığı müddetçe dava açma koşullarına sınırlamalar getirilebilir (Aktif Elektrik Müh. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti., B. No: 2012/855, 26/6/2014, § 36).

20. Dava açmayı imkânsız kılacak ölçüde kısa olmadıkça dava açma ya da kanun yollarına başvuru için belli sürelerin öngörülmesi, hukuki belirlilik ilkesinin bir gereğidir ve tek başına bu durum mahkemeye erişim hakkına aykırılık oluşturmaz (Remzi Durmaz, B. No: 2013/1718, 2/10/2013, § 27). Bu nedenle mahkemelerin usul kurallarını uygularken yargılamanın hakkaniyetine zarar getirecek ölçüde katı şekilcilikten kaçınmaları gerektiği gibi kanunla öngörülmüş usul şartlarının ortadan kalkmasına neden olacak ölçüde aşırı esneklikten de kaçınmaları gerekir (Kamil Koç, B. No: 2012/660, 7/11/2013, § 65).

21. Öte yandan bireysel başvuru yolunun ikincillik niteliği gereği, ilgili mevzuatı yorumlamak yargı mercilerinin görevi olup Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuruda incelediği husus yargı mercilerinin gerekçelerine esas yorumun ölçülü olup olmadığı ve buna göre Anayasa'da güvence altına alınan temel hak ve özgürlükleri ihlal edip etmediğidir. Bu kapsamda dava açma sürelerinin hangi tarihte başlayacağını belirlemek Anayasa Mahkemesinin görevi olmayıp Anayasa Mahkemesi, dava açma sürelerinin başlatıldığı tarihle ilgili yargı mercilerinin yorumlarının Anayasa'da güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkını ihlal edip etmediğini incelemektedir (Şeyma Kayaoğlu, B. No: 2014/5491, 5/7/2017§ 53).

22. Dosya kapsamında yapılan incelemede başvurucunun 5/7/2017 tarihinde açtığı ilk davada Mahkeme, dava dilekçesinde belirtilen adrese değil UYAP adres kayıt sisteminde geçen adrese (M. Cad. D. İş Mrk. Kat:... No:... Kızıltepe/Mardin) dilekçe ret kararını tebliğe çıkarmış ve bu tebligat üzerine başvurucu vekili süresinde davayı yenilemiştir. Yine Mahkeme tarafından başvurucunun eksik harç ve posta masrafını tamamlamasına yönelik olarak düzenlenen 6/11/2017 tarihli yazı da başvurucu vekilinin UYAP adres kayıt sisteminde bulunan söz konusu adresine tebligata çıkarılmış ve 20/11/2017 tarihinde, çalışanı sıfatıyla yazının H.S. imzasına tebliğ edilmesi üzerine başvurucu vekili 27/11/2017 tarihinde belirtilen harç ve posta masrafı eksikliklerini tamamlamıştır.

23. Başvuruya konu davada, başvurucu vekilinin dava dilekçesinde gösterilen adresine değil aynı avukatın Mahkemenin UYAP adres kayıt sisteminde bulunan eski adresine tebligatlar yapılmış, bu tebligatlar muhatabına ulaşmıştır. Başvurucu tarafın tebligatların vekilin dava dilekçesinde gösterdiği adresine değil eski adresine gelmesi karşısında yargılama esnasında meydana gelen bu durumu Mahkemeye bildirme imkânı ve ayrıca bu konuda gerekli özeni gösterme yükümlülüğü bulunmaktadır. Ancak başvurucu taraf bu konuda Mahkemeye herhangi bir bilgilendirmede bulunmamış ve yargısal süreci aynen devam ettirmiştir.

24. Bu kapsamda dava dilekçesinin reddine ilişkin kararlar da başvurucu vekilinin UYAP adres kayıt sisteminde bulunan ve aynı yargılama sürecinde daha önce iki kez tebligat yapılan adresine tebliğe çıkarılmış ve başvurucu vekilinin çalışanı tarafından teslim alınmıştır. Diğer yandan söz konusu kararları tebellüğ eden H.S.nin daimî çalışan olmadığı yönünde bir iddiada da bulunulmamıştır.

25. Bu durumda Mahkemenin dava açma süresinin hesaplanmasına ilişkin yorumunun öngörülemez nitelikte olmadığı ve başvurucunun dava açmasını aşırı derecede zorlaştıracak ya da imkânsız kılacak nitelikte katı bir yaklaşım içermediği anlaşılmıştır.

26. Bu itibarla başvurucunun mahkemeye erişim hakkına yönelik bir ihlalin olmadığının açık olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

27. Açıklanan gerekçelerle başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 22/5/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.