KARARLAR

AYM'nin 2020/36382 başvuru numaralı kararı

Anayasa Mahkemesi'nin 11/7/2024 tarihli ve 2020/36382 başvuru numaralı kararı

Abone Ol

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

SAMIRA NAIMI BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/36382)

 

Karar Tarihi: 11/7/2024

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Muhterem İNCE

Raportör

:

Sinan ARMAĞAN

Başvurucu

:

Samira NAIMI

Vekili

:

Av. Gülcan SEZER

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru; sınır dışı etme kararı verilmesi nedeniyle kötü muamele yasağı ile aile hayatına saygı hakkının, geri gönderme merkezindeki tutulma koşulları nedeniyle kötü muamele yasağının, idari gözetim altında tutmanın hukuki olmaması nedeniyle de kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

2. Bölüm, Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 73. maddesi uyarınca başvurucu hakkındaki sınır dışı etme işleminin tedbiren durdurulmasına karar vermiştir.

3. Afganistan vatandaşı olan 1995 doğumlu kadın başvurucu hakkında Kocaeli Valiliği 19/3/2020 tarihinde -adli işlem yapılması nedeniyle- 4/4/2013 tarihli ve 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu'nun 54. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (d) bendi uyarınca sınır dışı etme ve bu maksatla idari gözetim altına alma kararları vermiştir. Sınır dışı etme kararında 6458 sayılı Kanun'un 4. maddesi ve 55. maddesinin bir numaralı fıkrasının (a) bendi uyarınca menşe ülkeye sınır dışı edilmesinde sakınca olduğu tespitine yer verilmiştir. Söz konusu karara göre başvurucu, güvenli bir üçüncü ülkeye gönderilecek ya da ancak gönüllü olması hâlinde menşe ülkesine çıkışı sağlanacaktır. Sınır dışı etme kararında güvenli üçüncü ülkeye dair bir bilgi yer almamıştır.

4. Başvurucu, sınır dışı etme kararına karşı Manisa 1. İdare Mahkemesinde (İdare Mahkemesi) iptal davası açmıştır. Dava dilekçesinde özetle sınır dışı etme kararının hukuka aykırı olduğunu, ailesiyle birlikte Taliban'dan kaçtıklarını, Türkiye'ye geldiklerinde uluslararası koruma başvurusunda bulunduklarını, ülkesine geri gönderilmesi durumunda can güvenliğinin tehlikeye gireceğini iddia etmiştir. İdare Mahkemesi 18/9/2020 tarihinde davayı kesin olarak reddetmiş, ülkesine gönderilmesi hâlinde başvurucunun ölüm tehlikesine maruz kalacağına ilişkin dosyada delil bulunmadığını değerlendirmiştir. Ayrıca gerekçeli kararda başvurucunun zaten güvenli üçüncü bir ülkeye veya gönüllü olması hâlinde menşe ülkesine sınır dışı edileceğini, diğer taraftan hangi ülkeye sınır dışı edileceği hususunun da söz konusu davanın konusunu oluşturmadığı belirtilmiştir.

5. 26/10/2020 tarihinde nihai kararı öğrenen başvurucu 24/11/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur. Başvurucunun idari gözetim kararı İzmir 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 14/4/2020 tarihli kararı ile kaldırılmış ve başvurucu, aynı gün serbest bırakılmıştır.

II. DEĞERLENDİRME

6. Ödeme gücünden yoksun olduğunu belirten başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir (yabancıların adli yardım talebinin değerlendirilmesinde esas alınan ölçütler için bkz. Nadali Agheli Kohne Shari, B. No: 2014/12633, 9/9/2015, §§ 17, 18).

A. Sınır Dışı Etme Kararı Nedeniyle Kötü Muamele Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

7. Başvurucu; ülkesinde can güvenliği bulunmadığından önce İran'a, orada da bazı sorunlar yaşamaları nedeniyle 2017 yılında ailesiyle birlikte Türkiye'ye geldiklerini ve uluslararası koruma başvurusunda bulunduklarını, haksız yere hakkında sınır dışı etme kararı alındığını, hangi ülkeye sınır dışı edileceğinin belirsiz olduğunu, menşe ülkesine veya İran'a geri gönderilmesi durumunda yaşamının tehlikeye gireceğini, kötü muameleye maruz kalacağını, iddialarının yeterince araştırılmadan davasının reddedildiğini, sınır dışı etme kararına karşı etkili bir başvuru yolu olmadığını iddia etmiştir. Başvurucu, yaşam ve etkili başvuru hakları ile kötü muamele yasağının ihlal edildiğinden şikâyet etmiştir.

8. Başvuru, kötü muamele yasağı kapsamında incelenmiştir.

9. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir nedeni de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

10. Sınır dışı etme işlemi sonucunda yabancının gönderileceği ülkede kötü muamele yasağının ihlal edileceğinin iddia edilmesi hâlinde idari ve yargısal makamlar tarafından söz konusu ülkede gerçek bir ihlal riskinin bulunup bulunmadığı ayrıntılı şekilde araştırılmalıdır. Bu yükümlülüğün ortaya çıkabilmesi için öncelikli olarak başvurucu iddia ettiği kötü muamele riskinin ne olduğunu makul şekilde açıklamalı, (varsa) bu iddiayı destekleyen bilgi ve belge sunmalı, bu iddialar belli bir ciddilik seviyesinde olmalıdır (A.A. ve A.A. [GK], B. No: 2015/3941, 1/3/2017, §§ 62, 63). Anayasa Mahkemesinin öncelikli rolü idari ve yargısal makamlar tarafından anılan yasak kapsamındaki usul güvencelerinin sağlanıp sağlanmadığını denetlemekten ibarettir. Usul güvencelerinin sağlandığı durumlarda ise geri gönderilen ülkede gerçek bir kötü muamele riskinin olup olmadığı ayrıca değerlendirilir (A.A. ve A.A., § 71).

11. Yabancının nereye sınır dışı edileceğinin sınır dışı etme kararında yer almaması hâlinde sınır dışı edileceği ülkede yabancının ölüm cezasına, işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya muameleye maruz kalıp kalmayacağının veya yabancının dolaylı olarak menşe ülkesine sınır dışı edilip edilmeyeceğinin yargı mercilerince değerlendirilemeyeceği açıktır (Hooman Hosseinpour [GK], B. No: 2021/47168, 29/9/2022, § 67).

12. Başvurucunun menşe ülkesine geri gönderilmesi Göç İdaresi tarafından sakıncalı bulunmuştur (bkz. § 3). Bununla birlikte güvenli üçüncü ülkeye gönderilmesine karar verilen başvurucunun nereye gönderileceği ne sınır dışı etme işlemi sırasında ne de sonrasında tespit edilmiştir. Başvurucunun açtığı iptal davasında İdare Mahkemesinin bu belirsizliği bir sorun olarak görüp başvurucunun kötü muamele riskine maruz kalmasını önleyecek bir yargılama yapması gerekirken davanın reddine karar vermesi usul yükümlülüğüne uygun düşmemiştir. Sonuç olarak maruz kalacağı riskin güncelliğini yitirdiği tespit edilemeyen başvurucunun açtığı iptal davasında İdare Mahkemesinin Anayasa'nın 17. maddesinin gerektirdiği özende bir inceleme yaptığından söz edilemez.

13. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan kötü muamele yasağının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

B. Aile Hayatına Saygı Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

14. Başvurucu sınır dışı edildiği takdirde aile bütünlüğünün bozulacağını iddia etmiştir.

15. Sınır dışı etme işlemi nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği sonucuna varılması nedeniyle aile hayatına saygı hakkı yönünden ayrıca inceleme yapılmasına gerek bulunmadığına karar verilmesi gerekir.

C. İdari Gözetim Altında Tutulma Nedeniyle Kötü Muamele Yasağı ile Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

16. Başvurucu, hukuka aykırı olarak idari gözetim altında tutulması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının, tutulma koşullarının yetersizliği nedeniyle de kötü muamele yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Diğer taraftan başvurucu, tutulduğu geri gönderme merkezinde cinsel saldırıya uğradığını, buna ilişkin soruşturma başlatıldığını belirtmiş ise de soruşturmaya ilişkin açık bir şikâyeti bulunmadığından bu konuda ayrı bir değerlendirme yapılmasına gerek görülmemiştir.

17. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği, Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunulabilmesi için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Başvurucunun bireysel başvuru konusu şikâyetini öncelikle yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve delilleri zamanında bu makamlara sunması, bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermesi gerekir (İsmail Buğra İşlek, B. No: 2013/1177, 26/3/2013, § 17).

18. Başvurucu, bireysel başvuru yapılmasından önce tutulmakta olduğu geri gönderme merkezinden salıverilmiştir. Buna rağmen başvurucu, kötü koşullarda ve hukuka aykırı olarak idari gözetim altında tutulduğunun tespiti ve idari gözetim altında tutulmasından doğan zararlarının tazmini için bireysel başvuru yapmadan önce tazminat davası açmamıştır (bu gereklilik yönünden benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. B.T. [GK], B. No: 2014/15769, 30/11/2017, §§ 45-58; A.A., B. No: 2014/18827, 20/12/2017, § 37). Bu bakımdan başvurucu; bireysel başvuruya konu ettiği şikâyetini öncelikle yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletme, sahip olduğu bilgi ve delilleri zamanında bu makamlara sunma, bu süreçte dava ve başvurusunu takip etme hususunda gerekli özeni göstermemiştir.

19. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

20. Başvurucu; ihlalin tespiti ile 50.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

21. Tespit edilen ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına ilişkin usul ve esaslar 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinde yer almaktadır. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği mahkemece yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

22. İhlalin niteliğine göre yeniden yargılama yapılmasının yeterli giderim sağlayacağı anlaşıldığından başvurucunun tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. 1. İdari gözetim altında tutulma nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ile kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddiaların başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın İNCELENMESİNE GEREK BULUNMADIĞINA,

3. Sınır dışı etme kararı nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

C. Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan kötü muamele yasağının İHLAL EDİLDİĞİNE,

D. Kararın bir örneğinin kötü muamele yasağının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Manisa 1. İdare Mahkemesine (E.2020/284, K.2020/523) GÖNDERİLMESİNE,

E. Sınır dışı etme kararıyla ilgili yargılama sonuçlanıncaya kadar başvurucunun SINIR DIŞI EDİLMEMESİNE,

F. Başvurucunun tazminat talebinin REDDİNE,

G. 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

H. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

İ. Kararın bir örneğinin İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Başkanlığı ile Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 11/7/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.