KARARLAR

AYM'nin 2020/35795 başvuru numaralı kararı

Anayasa Mahkemesi'nin 16/5/2024 tarihli ve 2020/35795 başvuru numaralı kararı

Abone Ol

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

LEVENT ŞİT BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/35795)

 

Karar Tarihi: 16/5/2024

R.G. Tarih ve Sayı: 2/10/2024 - 32680

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Hikmet Murat AKKAYA

Başvurucu

:

Levent ŞİT

Vekili

:

Av. Fırat AVŞAR

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, karar sonucunu değiştirebilecek nitelikteki deliller incelenmeden ve araştırılmadan karar verilmesi nedeniyle silahların eşitliği ile çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Müşteki 12/1/2016 tarihinde saat 12.00 sıralarında polisi arayarak otomobiliyle ilgili ihbarda bulunmuştur. Bunun üzerine müşteki, suça konu olan otomobiliyle ilgili polis merkezine yönlendirilmiş ve şikâyetçi olarak ifade vermiştir. Aynı gün saat 14.51'de düzenlenen tutanağa göre ifadesi şu şekildedir:

"12/1/201[6] günü saat 03.30 sıralarında [B.] Mahallesi Sefaret Sokak No.:3'te bulunan ikametinde uyuduğum esnada dışarıdan cam patlama ve kırılma sesi duymam üzerine uyandım. İkametimin penceresinde[n] Sefaret Sokağa doğru baktığımda 1.75 boylarında, 75-80 kilo civarı ağırlıkta esmer tenli, siyah saçlı, lacivert renkli montlu, koyu mavi kot pantolonlu bir şahsın sokakta bulunan park halindeki araçların içerisine el feneri ile baktığını gördüm. Şahıs sokakta ilerlemeye devam ediyordu. İkametin diğer odasına giderek şahsı takip ettim. Şahsı Sevimli Sokak içerisine doğru girdi. Sokakta bulunan 35 numaralı ikametin en alt katta bulunan dairesine girdi. Yaklaşık 3 saat hava aydınlana kadar ikametten çıkmasını bekledim. İkametten kimse çıkmadı. Şahsın o ikamette oturup oturmadığını bilmiyorum. Aracımın yanına gittiğimde sağ ön camının kırılmış olduğunu gördüm. Durumu polise bildirdim. Aracımdan hırsızlık yapmaya çalışan meçhul erkek şahıstan davacı ve şikâyetçiyim."

3. Aynı gün delil elde etmek amacıyla otomobilde polis memurları tarafından inceleme yapılmıştır. Olay yeri inceleme raporunda "Sağ ön kapı camı zorlanma neticesinde çatlamış." bilgisi yer almıştır. Ayrıca cam çerçevesi ve kaporta üzerinde tornavida türü cisimle oluşabilecek zorlama izlerinin olduğu da belirtilmiştir.

4. Müştekiden eşkâl bilgisi alınmış, ayrıca bu husus bir tutanağa bağlanmıştır. Buna göre eşkâl bilgileri şu şekildedir: 27-30 yaşlarında, 174-176 cm boylarında, 75-80 kg ağırlığında, saç rengi siyah, ten rengi esmer, yüz yapısı yuvarlak bir erkek. Sistem üzerindeki eşkâl modülünden beyana uygun fotoğraflar arasından yapılan teşhis işleminde söz konusu kriterlere uygun bir şahsın teşhis edilemediği anlaşılmıştır.

5. Müşteki 13/1/2016 tarihinde aynı polis merkezine giderek ikinci kez ifade vermiş; 12/1/2016 tarihinde saat 23.00 sıralarında ikametgâhındayken camdan baktığı esnada o şahsı tekrar gördüğünü, Sevimli Sokak 35 numaralı binanın en alt katından bir kadınla çıktığını, Sevimli Sokak'tan sahile doğru birlikte yürüdüklerini ifade etmiştir. Şahsın aynı kişi olup olmadığından emin olmak için ikametgâhından çıkarak aracına bindiğini ve şahsın gittiği istikamete doğru aracını sürdüğünü, Çayırbaşı Caddesi'nde karşı karşıya geldiklerini, şahsın yüzünü daha iyi görebilmek için otomobilinin uzun farlarını açtığını ve yüzünü net şekilde gördüğünü, aracındayken hırsızlık olayına teşebbüs eden kişinin o olduğuna emin olduğunu, aracının camını kırıp hırsızlığa teşebbüs eden bu şahıstan şikâyetçi olduğunu belirtmiştir.

6. 14/1/2016 tarihinde saat 19.00 sıralarında Sevimli Sokak No: 35/1 adresine polis memurları gitmiş, kapıyı açan kadına 12/1/2016 tarihinde saat 23.00 sıralarında sahile doğru birlikte yürüdüğü kişinin kim olduğunu sormuştur. Söz konusu kişinin polis memurlarına başvurucunun ismini verdiği ve telefonla başvurucuyu arayarak polis merkezine çağırdığı anlaşılmıştır.

7. Söz konusu dairede ikamet eden kadın; bilgi veren kişi sıfatıyla verdiği ifadesinde; Evde yalnız kaldığını, başvurucunun arkadaşı olduğunu ve 12/1/2016 tarihinde saat 20.30 sıralarında kendisinin evine geldiğini, 23:00 sıralarında başvurucu ile evden çıktığını, Çayırbaşı Caddesi üzerinden başvurucunun evine gittiklerini, 12/1/2016 tarihinde saat 03.30'dan 06.30'a kadar evine kimsenin gelmediğini, evde tek başına olduğunu, saat 07.30'da evden çıkarak çalıştığı okula gittiğini belirtmiştir.

8. Başvurucunun polis merkezine gelmesi üzerine Cumhuriyet savcısının talimatıyla önce teşhis işlemi yaptırılmıştır. Müşteki, teşhis odasındaki beş kişi arasından başvurucuyu işaret etmiştir. Bu kapsamda 14/1/2016 tarihinde saat 22.25'te tutulan tutanakta müşteki şunları söylemiştir:

"4. sırada bulunan şahsın 12/01/2016 günü saat 03.30 sıralarında, park hâlinde bulunan araçların içerisine fenerle bakan, Sevimli Sokak 35 numaraya giren ve bir bayanla aynı dışarı çıkıp, takip ettiğim, aracım sağ ön camını kıran şahıstır. Kesin ve net olarak teşhis ediyorum."

9. Bunun üzerine başvurucunun ifadesi şüpheli sıfatıyla alınmıştır. Başvurucunun ikametgâhının B. Mahallesi, Nazarlık Deresi Sokağında olduğu ve başvurucunun 1987 doğumlu olduğu görülmüştür. Başvurucu ifadesinde suçlamaları kabul etmemiş, böyle bir eylem içinde olmadığını dile getirmiştir. Arkadaşına 12/1/2016 tarihinde saat 03.30 sıralarında gitmediğini 12/1/2016 tarihinde saat 23.00 sıralarında arkadaşıyla arkadaşının evinden çıktığının doğru olduğunu, arkadaşının polislerin eve geldiğini ve tek başına olduğunu söylemesi üzerine onun evine gittiğini, müştekinin kendisini sokakta görüp aracına zarar veren kişiyle karıştırdığını ve hatalı teşhis ettiğini düşündüğünü belirtmiştir.

10. Başvurucu ile aynı evde ikamet eden arkadaşlarının da ifadesi bilgi veren kişi sıfatıyla 16/1/2016 tarihinde alınmıştır. Söz konusu kişiler özetle 12/1/2016 tarihinde saat 01.00'e kadar beraber film izlediklerini ve uyumadıklarını, sabah evden çıktıklarında başvurucunun evde olduğunu, bu olaya başvurucunun karıştığını düşünmediklerini belirtmiştir.

11. Toplanan deliller çerçevesinde başvurucu hakkında herkesin girebileceği bir yerde bırakılmakla birlikte kilitlenmek suretiyle hırsızlık, mala zarar verme suçları kapsamında iddianame düzenlenmiştir. İstanbul 6. Asliye Ceza Mahkemesi (Mahkeme) tarafından iddianame kabul edilmiştir.

12. Yapılan ilk duruşmaya başvurucu ve başvurucu müdafii katılmıştır. Başvurucu, şikâyetçi olan kişiyi tanımadığını, olayın gerçekleştiği gün ve saatte arkadaşlarıyla evde olduğunu, yüklenen suçu işlemediğini ifade etmiş; savunmasının devamında şunları söylemiştir:

"12/01/2016 günü zannedersem saat: 17.00 civarında öğretmen arkadaşım [N.G.] polislerin eve karakola müracaat etmesi gerektiğine dair not bıraktıklarını, ifadesini alacaklarını bana telefonla iletti. Ben de kendisinin yanına gittim. Polis, [N.] hanımın evine geldi. [N.] hanım olayla ilgili ifadesini verdi. Bu olaydan dolayı arkadaşım [N.] yalnız kalmak istemediğini söyledi. O gün bizim evimizde kaldı. Şikâyetçi şahıs beni [N.] ile eve giderken görmüş ve olayı benim gerçekleştirdiğimi iddia ederek polise başvurmuş. Yukarıda belirttiğim gibi ben olay saatinde evdeydim. Böyle bir suç işlemedim."

13. Aynı celsede ilk olarak başvurucunun Sevimli Sokak üzerinde ikamet eden arkadaşı N.G. tanık olarak dinlenilmiştir. Tanık ifadesinin ilgili kısmı şu şekildedir:

"Ben [B.] Mahallesinde oturuyorum. Sanık benim öğretmen arkadaşımdır. Ben de öğretmenim. Olay günü eve geldiğimde polisin bir not bıraktığını gördüm. Polisi aradım. Bana eve geleceklerini söylediler. Ben de yalnız kalmamak için en yakınımda bulunan öğretmen arkadaşım sanık Levent'i aradım. Levent de benim evime geldi. Polisler geldiklerinde geceleyin bir hırsızlık teşebbüsü gerçekleştiğini söylediler. Ben bu konuda bir bilgim olmadığını söyledim. O gece arkadaşım Levent'in evinde kaldım. İki gün sonra polis tekrar benim evime geldi. İfade verdiğim günün akşamı benim bir arkadaşımla beraber olduğumu söylediler. Ben de leventle beraber onun evine gittiğimi söyledim. Aslında o gün Levent yerine başka bir arkadaşımla olsaydım büyük ihtimalle o kişiyi teşhis edeceklerdi..."

14. Başvurucu ile aynı yerde ikamet eden kişiler de aynı celsede tanık olarak dinlenilmiş ve soruşturma sırasındaki ifadelerine benzer şekilde beyanlarda bulunmuştur. Celse sonunda müştekinin tanık sıfatıyla dinlenmek üzere zorla getirilmesine, ayrıca cep telefonuna SMS gönderilmesine dair ara karar verilmiştir.

15. 17/1/2017, 25/5/2017 ve 14/11/2017 tarihinde yapılan celselere müşteki katılmamıştır.

16. 6/3/2018 tarihli celseye ise müşteki, müşteki vekili ve başvurucu müdafii katılmıştır. Müşteki ifade verdikten sonra başvurucu müdafiinin talebi üzerine kendisine soru sorulduğunda "Benim kollukta vermiş olduğum ifadeler doğrudur ancak olayın üzerinden uzun zaman geçtiği için şahsın simasını hatırlayamıyorum." şeklinde cevap vermiştir. Müşteki ifadesi de duruşma zaptında şu şekilde geçmektedir:

"Ben yargılanan sanığı aracımı camını kırarken net şekilde gördüm ben o sırada yatak odasındaydım camın patlama sesi çok yüksekti bu nedenle duydum pencereye geldim aracım evimin önünde park halindeydi girişin bir üstünde oturuyordum araç ile benim bulunduğum yer arasında yaklaşık 10 metre bir mesafe vardı şahıs yüzünü benim bulunduğum tarafa doğru döndüğünde yüzünü net olarak gördüm dışarı çıktım şahıs elinde fener olduğu hâlde bir iki arabaya daha baktı daha sonra girdiği evi gördüm zaten girdiği yerde başkaca daire yoktu girdiği dairenin ışığı da yandı aracımda herhangi bir şey alınmamıştı ancak daha önce de aracımda hırsızlık eylemleri gerçekleştirilmişti bunun üzerine ben polise şikâyetçi oldum sanıktan şikâyetçiyim davaya katılmak istiyorum."

17. Duruşma sonunda şikâyetçinin suçtan zarar görmesi ihtimaline binaen katılan olarak kabulüne, başvurucuya davetiye tebliği ile duruşmada hazır olduğunda teşhis işleminin yapılmasına dair ara kararı verilmiştir.

18. 3/7/2018 tarihli celsede bu sefer katılan hazır bulunmamıştır. 27/11/2018 ve 26/3/2019 tarihlerinde yapılan celselerde katılanın zorla getirilmesi için müzekkere yazılmasına dair ara kararları verilmiştir.

19. Bu süreçte katılan vekili, teşhis yapılmasını gerektirecek bir durum olmadığından bahisle hâkimin reddi talebinde bulunmuştur. Değerlendirme yapmak üzere dosya bir üst mahkemeye gönderilmiş; İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi, hâkimin reddi sebeplerinin gösterilmediğini ve yapılan işlemlerin kanuna uygun olduğunu belirterek hâkimin reddi talebini 11/4/2019 tarihinde reddetmiştir.

20. Diğer taraftan dosya içeriğinden katılan vekilinin daha sonra duruşma hâkimini Hakimler ve Savcılar Kuruluna şikâyet ettiği anlaşılmıştır. Bu kapsamda aradan üç yılı aşkın bir süre geçmesine rağmen teşhis işleminin yapılmak istenmesi ve yargılamanın uzatılması şikâyet konusunu oluşturmuştur. Bu nedenle katılan vekili hâkimin tarafsızlığından şüphe duyulacak bir durumun meydana gelmesi nedeniyle hâkimin reddini yine talep etmiştir.

21. 28/5/2019 tarihli celseye başvurucu ve başvurucu müdafii katılmıştır. Mahkeme; daha önce hâkimin reddedilmesi talebinin reddedildiğini, katılanın beşinci celsede yargılamaya katıldığını, katılanın duruşmalara gelmeyerek yargılamayı uzattığını belirtmiştir. Hâkimin reddi talebinin yine yargılamayı uzatmak amacıyla nedensiz olarak yapıldığı kanaatiyle ara kararıyla talebi reddetmiştir. Daha sonra katılanın tüm uğraşıya rağmen teşhis için yargılamaya katılmadığı gerekçesiyle buna ilişkin ara kararından dönülmesine karar verip yargılamaya devam etmiştir. Başvurucu müdafii esasa ilişkin son savunmasında; tanık ifadelerine göre başvurucunun olay yerinde olmadığını, dosyada delil bulunmadığını, katılanın iftira attığını belirtmiştir. Duruşmanın biteceği ihtarıyla son söz başvurucuya verilmiştir. Başvurucu, katılanın ilk şikâyetinde orta boylu ve esmer bir kişinin eylemi gerçekleştirdiğini söylediğini hatırlatarak kendisinin sarışın ve uzun boylu olduğunu ifade etmiştir.

22. Mahkeme 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 142. maddesinin (2) numaralı fıkrasının (h) bendi ve aynı Kanun'un 143. maddesi kapsamında başvurucu hakkında mahkûmiyet kararı vermiştir. Başvurucu hakkında hırsızlık suçunun teşebbüs aşamasında kaldığı ve takdirî indirim uygulanmak suretiyle neticeten 1 yıl 6 ay 22 gün hapis cezası tesis edilmiştir. Ayrıca 5237 sayılı Kanun'un 151. maddesine göre mala zarar verme suçu kapsamında da takdirî indirim uygulanarak 3 ay 10 gün hapis cezası verilmiştir. Başvurucunun hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını (HAGB) kabul etmediği gerekçesiyle HAGB kararı uygulanmamıştır. Bununla birlikte başvurucunun bir daha suç işlemeyeceği yolundaki kanaat nedeniyle 5237 sayılı Kanun'un 51. maddesi kapsamında hapis cezalarının ertelenmesine ilişkin karar verilmiştir.

23. 28/5/2019 tarihli karar gerekçesinin ilgili kısmı şu şekildedir:

"Toplanan tüm delillerin değerlendirilmesi sonucunda; katılanın 12/01/201[6] günü [B.] Mahallesi, Sefaret Sokak No:3 sayılı adresinde uyuduğu sırada saat 03.30 civarında dışarıdan cam patlama ve kırılma sesini duyması üzerine uyandığı, sokağa doğru baktığında erkek bir şahsın araçların içerisine el feneri ile baktığını gördüğü, evinden çıkarak şahsı takip ettiği, şahsın Sevimli Sokak üzerinde bulunan 35 numaralı binanın en alt katındaki daireye girdiği, hava aydınlana kadar şahsın ikametinden çıkmasını beklediği, şahsın dışarı çıkmaması üzerine aracının yanına gittiğinde sağ ön camının kırılmış olduğunu gördüğü ve aynı gün kolluğa şikâyette bulunduğu, aynı gün saat 23.00 civarında aynı şahsı sözünü ettiği binadan çıkarken gördüğü, yanında bir kadınla birlikte sahile doğru yürümeleri üzerine kendilerini araç ile takip ettiği ve şahısla yüz yüze geldiğinde şahsın yüzünü net olarak gördüğü, durumu kolluk birimlerine bildirmesi üzerine sanığın yakalandığı ve yöntemine uygun olarak olayla alakasız kişilerin arasına konularak yapılan yüzleştirmede katılanın sanığı teşhis ettiği, kamu davasına konu olayın bu şekilde gerçekleştiği kabul edilmiştir.

Yukarıda kabul edilen oluşa göre; sanığın arkadaşları olan tanıklar [N.G.], [B.A.] ve [H.A.] olay tarihinde ve saatinde sanığın kendileri ile beraber olduklarını belirtmiş iseler de, katılanın özellikle soruşturma aşamasındaki oluşa uygun beyanları, aracının camının kırıldığına dair olay yeri inceleme raporu dikkate alındığında, sanığın üzerine yüklenen suçları işlediği sonucuna varılarak aşağıdaki şekilde cezalandırılmasına karar verilmiştir..."

24. Başvurucu, istinaf dilekçesinde özetle mahkûmiyet kararının katılanın beyanlarına ve Teşhis Tutanağı'na dayandığını, katılanın kendisine iftira attığını, aşamalarda alınan ifadeler arasında çelişki olduğunu, katılanın eylemlerinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu belirtmiş; istinaf dilekçesinin ekine boy ve kilosu ile yüz ve saç rengini gösterir bir doktor raporunu fotoğraflarıyla sunmuştur. Ayrıca Teşhis Tutanağı'nın mevzuata aykırı olarak alındığını, katılanın bulunduğu ikametgâhtan Sevimli Sokak 35 numaralı binanın dahi görülemeyeceğini ileri sürmüş, keşif yapılmamasını şikâyet etmiştir. Tanık beyanlarına itibar edilmemesi için dosyada aksi bir delilin olmadığını katılan tarafın hâkime baskı yaparak ara kararından dönülmesine neden olduğunu ileri sürmüştür.

25. Başvurucunun istinaf talebi İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Ceza Dairesinin 14/10/2020 tarihli kararıyla esastan reddedilerek hüküm kesinleşmiştir. Gerekçede; ispat bakımından değerlendirmenin yerinde olduğu, eylemin doğru olarak nitelendirildiği, kanunda ön görülen suç tipine uyduğu ve cezaların kanuni bağlamda uygulandığı belirtilmiştir.

26. Başvurucu, nihai hükmü 16/10/2020 tarihinde öğrendikten sonra 13/11/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

27. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığı 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 308/A maddesine göre kesinleşen karara itiraz etmiştir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu 25/12/2020 tarihinde itirazı reddetmiştir. Bu kapsamda gerekçenin ilgili kısmı şu şekildedir:

"...Katılanın baştan itibaren tutarlı beyanları, canlı teşhis tutanağı, sanık ile katılan arasında daha önceye dayalı bir husumetin olmaması, katılanın sanığı sebepsiz yere suçlamasını ve olayla ilgisi olmayan kişiyi aynı gün gece arabasıyla takip edip teşhis etme gayretini gerektirir bir neden de olmadığından sanığın üzerine atılı eylemleri işlediği sabit olmakla;..."

28. Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden yapılan inceleme ile katılanın 31/8/2021 tarihinde vefat ettiği anlaşılmıştır.

29. Komisyon; adil yargılanma hakkı dışındaki şikâyetlerin kabul edilemez olduğuna, anılan hakka ilişkin şikâyetlerin kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

II. DEĞERLENDİRME

A. Silahların Eşitliği ve Çelişmeli Yargılama İlkelerinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia

30. Başvurucu, katılan beyanlarının dayanaktan yoksun olduğunu ve Teşhis Tutanağı'nın da kanuna aykırı olarak alındığını kanun yolu aşamasında gerekçeleriyle ileri sürmelerine rağmen hükmün gerekçe gösterilmeksizin kesinleştirildiğini belirtmiştir. Katılanın anlatımlarının çelişkili olduğunu, katılan beyanlarına karşın yargılama sırasında araştırma ve keşif yapılmadığını, tanıkların beyanlarına itibar edilmeme sebebinin de anlaşılamadığını ifade etmiştir. Olay yeri inceleme raporunda aracın camının kırıldığına dair bir tespit bulunmadığını, bu durumun dahi katılan beyanlarının olayla örtüşmediğini gösterdiğini iddia etmiştir. Hırsızlık ve mala zarar verme suçu kapsamında verilen ilk şikâyet dilekçesi ile kendisinin 188 cm olması ve diğer fiziksel özelikleri karşısında katılanın kendisine iftira attığını, meslektaşı tarafından polis memurlarının evine geleceğini telefonla kendisine söylemesi ve talebi üzerine Sevimli Sokak'taki dairesine gittiğini, katılanın da kendisini bu daireden çıkarken görmüş olabileceğini beyan etmiştir. Katılan ile başvurucunun yüzleştirilmesine dair ara kararından vazgeçilmesi sürecinin katılan vekilinin haksız yere HSK'ya dilekçe yazması sonrasına denk geldiğini, hâkimin baskı altında karar vermek zorunda kaldığını ileri sürmüştür. Ara kararından dönme gerekçesinin makul bir sebebe dayanmadığını ifade etmiştir. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, adil yargılanma hakkı kapsamında Anayasa Mahkemesinin daha önce verdiği ilkesel kararlar hatırlatılarak Anayasa ve mevzuat hükümleri doğrultusunda somut olayın kendine özgü şartlarının gözönüne alınması gerektiği belirtilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

31. Başvurucunun iddialarının adil yargılanma hakkı kapsamındaki silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleri yönünden incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

32. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkesinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

33. Anayasa Mahkemesi, önüne gelen iddialara ilişkin birçok başvuruda silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin kapsam ve içeriğini belirlemiştir. Bu kapsamda silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine ilişkin şikâyetlerin Anayasa Mahkemesi tarafından incelendiği, başvuruculara delillerini sunma ve inceletme noktasında mahkemelerce uygun imkânların tanınması gerektiği, tarafların dinlenilmemesi ve taraflara delillere karşı çıkma imkânı verilmemesinin yargılama faaliyetinin hakkaniyete aykırı hâle gelmesine neden olabileceği vurgulanarak ilgili Anayasa kurallarının yorumlandığı anlaşılmaktadır (Yaşasın Aslan, B. No: 2013/1134, 16/5/2013, §§ 32-37; Kamil Koç, B. No: 2012/660, 7/11/2013, §§ 42-48; Ramazan Tosun, B. No: 2012/998, 7/11/2013, §§ 34-42; Yüksel Hançer, B. No: 2013/2116, 23/1/2014, §§ 18,19; Muharrem Keserci, B. No: 2012/575, 8/5/2014, §§ 43-55; Ahmet Teyit Keşli, B. No: 2013/2237, 18/9/2014, §§ 55-65; Abdulselam Tunç, B. No: 2013/6986, 5/11/2014, §§ 56-66; Gürhan Nerse, B. No: 2013/5957, 30/12/2014, §§ 33-40; Aziz Ağırlı, B. No: 2013/1377, 25/3/2015, §§ 32-43; Düzgit Yalova Gemi İnşa Sanayi A.Ş., B. No: 2013/8756, 15/4/2015, §§ 37-48; Targan Tolga Yungul, B. No: 2013/1386, 16/4/2015, §§ 23-31; Durmaz Oto. Petrol Ürünleri İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti., B. No: 2013/1020, 7/5/2015, §§ 22-35; Fahri Gösteriş, B. No: 2013/1297, 13/4/2016, §§ 27-37; Zekayi Çelebi, B. No: 2014/5633, 18/5/2016, §§ 25-30; Özgür Murat Engin, B. No: 2014/7806, 21/9/2016, §§ 38-44; Laleş Çeliker, B. No: 2013/8413, 21/9/2016, §§ 24-31; Cezair Akgül, B. No:2014/10634, 26/10/2016, §§ 27-31; Gökay Dayan, B. No: 2014/12206, 21/9/2017, § 21; Ruhşen Mahmutoğlu, B. No: 2015/22, 15/1/2020, § 56).

34. Somut olayda başvurucu, katılana ait aracın sağ ön camını kırdığı gerekçesiyle hırsızlık suçuna teşebbüs ve mala zarar verme suçlarından mahkûm edilmiştir. Gerekçeli kararda katılanın soruşturma aşamasındaki beyanları ve olay yeri inceleme raporu dikkate alınmıştır. Bu kapsamda olayın oluş şekli, katılanın polis merkezindeki birinci ve ikinci ifadelerine (bkz. §§ 2, 5) göre temellendirilmiştir. Ayrıca katılanın başvurucuyu teşhis ettiğine de değinilmiştir.

35. Mahkemece bu tespitte bulunulurken başvurucu; tanımadığı müştekinin aracına hiçbir şekilde müdahalede bulunmadığını, olay saatinde evinde arkadaşlarıyla olduğunu beyan etmiş ve öğretmen arkadaşının yanına gitme sebebini de açıklayarak savunma yapmıştır. Bu kapsamda başvurucu, katılanın kendisini ilk defa arkadaşının evinden çıkarken gördüğünü ve kendisine iftira attığını düşünmektedir.

36. Öncelikle ifade edilmelidir ki soruşturma aşamasında başvurucunun sürece dâhil edilmesi müştekinin ikinci ifadesi üzerine başlamış ve teşhis işlemi nedeniyle başvurucu şüpheli hâle gelmiştir. Yargılama sırasında başvurucunun savunmasından sonra müşteki hakkında zorla getirme kararları verilmesine karşın ikametgâhında bulunamaması nedeniyle duruşmaları ertelenmiştir. Süreçte başvurucu, duruşmaları müdafii aracılığıyla takip etmiştir. Diğer taraftan müştekinin ifadesinden sonra bu sefer teşhis işleminin yapılabilmesi için yine duruşmaların ertelendiği sabittir. Mahkeme teşhisten vazgeçme sebebini tüm uğraşıya rağmen katılanın yargılamaya katılmamasına dayandırmıştır. Yargılama sırasında son sözü sorulan başvurucu, katılanın soruşturma aşamasındaki ilk ifadesini ve verdiği eşkâl bilgilerini hatırlatarak söz konusu suçla bir ilgisi olmadığını tekrar dile getirmiştir. Başvurucu müdafii de tanık beyanlarına vurgu yapmıştır.

37. Katılanın ilk ifadesine göre saat 03.30 sıralarında şüphelinin Sefaret Sokak'tan Sevimli Sokak'a gittiği, aynı sokakta bulunan 35 numaralı binanın en alt katındaki daireye girdiği ve bu durumu ikametgâhından gördüğüne dair beyanda bulunduğu açıktır. İkinci ifadeyle de ilk ifade teyit edilmiştir. Söz konusu yerde ikamet eden tanık ise o saat itibarıyla evine kimsenin gelmediğini belirtmiştir. Bu konuda başvurucu, istinaf dilekçesinde, katılanın bulunduğu ikametgâhtan Sevimli Sokak 35 numaralı binanın dahi görülemeyeceğini ileri sürmüş ve keşif yapılmamasını şikâyet etmiştir. Somut olayda katılanın beyanlarına üstünlük tanınarak mahkûmiyet kararı verilmesi karşısında öncelikle başvurucunun keşif yapılmamasına yönelik itirazlarının dikkate alınması, bu iddia ve itiraza da yeterli ölçüde şans tanındığının ortaya konulması gerekmektedir. İstinaf kararında ise söz konusu hususa yönelik ayrıca bir gerekçe gösterilmemiş ve ispat bakımından değerlendirmenin yerinde olduğu sonucuna varılmakla yetinilmiştir.

38. Başvurucu, istinaf aşamasında fiziksel özelliklerini gösterir bir doktor raporunu, fotoğraflarını dosyaya sunmuş, yargılama sırasında da fiziksel özelliklerini dile getirmiştir. Ancak kovuşturma evresinde bu husus katılan tarafından sadece sima ile açıklanmış, bununla birlikte polis merkezindeki ifadelerinin daha doğru olduğu da belirtilmiştir. Kararda, başvurucunun bu konuda çelişkiler olduğuna dair iddiaları hakkında bir belirleme yapılmamış ve katılanın ifadelerinin olayın meydana geliş şekline uygun olduğu kabulü ile yetinilmiştir. Yargılamanın bütününe bakıldığında bir açıklama yapılmamış olması, delillere etkili bir şekilde karşı çıkılmasına fırsat verilmemesi anlamına gelmektedir.

39. Diğer taraftan katılan, soruşturma esnasında otomobilinin camının kırılması üzerine uyandığını beyan etmiştir. Kararda da otomobilin sağ ön camının kırıldığı kabul edilmiştir. Bu hususlar tanık beyanlarına itibar edilmeme nedenlerini teşkil etmektedir. Bununla birlikte olay yeri inceleme raporunda aracın sağ ön camının çatladığı bilgisinin bulunması ve katılanın kovuşturma aşamasındaki ifadeleri (bkz. § 16) dikkate alındığında istikrarlı tanık beyanlarına itibar edilmeme nedenleri gerekçeli karardan anlaşılamamıştır. Başka bir deyişle tanık beyanlarına itibar edilmeme sebebi yeterli bir gerekçeyle izah edilememiştir.

40. Buna göre başvurucunun katılanın beyanlarını çürütmeye yönelik sonuca etkili iddiaları, silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerine uygun şekilde karşılanmamıştır. Kanun yolu incelemeleri sırasında da bu eksiklikler telafi edilmemiştir. Sonuç olarak yargılama süreci bir bütün olarak ele alındığında başvurucunun usule ilişkin imkânlar konusunda oldukça dezavantajlı ve zayıf bir duruma düşürüldüğü kanaatine varılmıştır.

41. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

B. Diğer İhlal İddiaları

42. Başvurucu, Mahkemenin hırsızlık suçuna teşebbüs ettiğine dair kabulünün bariz takdir hatası içerdiğini ve masumiyet karinesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvuruda silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine karar verildiğinden adil yargılanma hakkının diğer güvencelerine ilişkin şikâyetler hakkında kabul edilebilirlik ve esas yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.

III. GİDERİM

43. Başvurucu, ihlalin tespiti ile yeniden yargılama yapılması talebinde bulunmuştur.

44. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan, B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3), B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Diğer ihlal iddiaları yönünden İNCELEME YAPILMASINA GEREK BULUNMADIĞINA,

D. Kararın bir örneğinin silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere İstanbul 6. Asliye Ceza Mahkemesine (E.2016/125, K. 2019/382) GÖNDERİLMESİNE,

E. 446,90 TL harç ve 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 19.246,90 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 16/5/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.