TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
HAVLE HACALİ BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2020/27868) |
|
Karar Tarihi: 5/6/2024 |
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Basri BAĞCI |
Üyeler |
: |
Rıdvan GÜLEÇ |
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU |
|
|
Kenan YAŞAR |
|
|
Ömer ÇINAR |
Raportör |
: |
Şahap KAYMAK |
Başvurucu |
: |
Havle HACALİ |
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, mütekabiliyet şartı gerçekleşmediği gerekçesiyle yabancı uyruklunun adli yardım talebinin reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucu 1977 doğumlu olup Suriye Arap Cumhuriyeti vatandaşıdır. Başvurucuya 3/8/2018 tarihinde Gaziantep İl Göç İdaresi Müdürlüğü tarafından geçici koruma kimlik belgesi verilmiştir.
3. Başvurucu, Gaziantep 7. Aile Mahkemesinde (Mahkeme) mutlak butlan sebebiyle evliliğin iptali davası açmıştır. Dava dilekçesinde başvurucu, Suriye uyruklu ve Türkiye'de ikamet izni olan eşinin ikinci hanımı olduğunu ileri sürmüş; mutlak butlan ile batıl olan evliliğin iptalini talep etmiştir. Ayrıca yargılama giderlerinden muaf tutulmasını isteyerek adli yardım talebinde bulunmuştur.
4. Başvurucu, yargılama giderlerini ödeme gücünün bulunmadığını ispat etmek için dava dilekçesi ekinde geçici koruma kimlik belgesini sunmuştur. Mahkeme 16/3/2020 tarihli tensip ara kararında, başvurucunun vatandaşı olduğu Suriye ile Türkiye arasında imzalanan adli yardım anlaşması bulunmadığını belirterek adli yardım talebini reddetmiş; başvurucuya başvuru ve peşin harcı iki haftalık kesin süre içinde yatırmasını, aksi takdirde davanın açılmamış sayılacağını ihtar etmiştir.
5. Başvurucu 29/6/2020 tarihinde karara itiraz etmiştir. İtiraz dilekçesinde 28/7/1951 tarihli Birleşmiş Milletler Mültecilerin Hukuki Statüsüne İlişkin Sözleşme'nin (Cenevre Sözleşmesi) 7. ve 16. maddeleri çerçevesinde mütekabiliyet şartının aranmaması gerektiğini, sigortalı bir işte çalışmadığından ve üzerine kayıtlı araç ile taşınmaz olmadığından dava harç ve masraflarını karşılayacak durumu bulunmadığını belirtmiştir.
6. İtirazı inceleyen Gaziantep 8. Aile Mahkemesi 1/7/2020 tarihli kararıyla itirazı kesin olarak reddetmiş, Gerekçede 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 334. maddesinde yer alan mütekabiliyet şartı somut olayda gerçekleşmediğinden Gaziantep 7. Aile Mahkemesinin kararının gerekçesinin yerinde olduğunu belirtmiştir.
7. Mahkeme 6/11/2020 tarihli ara kararıyla başvurucunun verilen kesin süre içinde harcı yatırmadığından 31/7/2020 tarihinden itibaren dosyanın işlemden kaldırılmasına, akabinde aynı tarihli kararıyla dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihten itibaren üç ay içinde yenileme dilekçesi verilmediği gerekçesiyle 3/11/2020 tarihi itibarıyla davanın açılmamış sayılmasına karar vermiştir.
8. Başvurucu, adli yardım talebinin reddedilmesine dair karara karşı yaptığı itirazın reddine ilişkin hükmü 16/7/2020 tarihinde öğrendikten sonra 13/8/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
9. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
10. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
A. Adli Yardım Talebi Yönünden
11. Başvurucu, bireysel başvuru harç ve masraflarını karşılama imkânının bulunmadığını belirterek adli yardım talebinde bulunmuştur.
12. Anayasa Mahkemesi ödeme güçlüğü nedeniyle adli yardım talebinde bulunan yabancı bir kişinin adli yardım talepli olarak yaptığı bireysel başvurusu ile ilgili olarak söz konusu başvurucunun tabiiyetinde olduğu ülke ile Türkiye arasındaki mütekabiliyet şartından bağımsız bir değerlendirme yapmış, başvurucunun adli yardım talebini kabul etmiştir (Nadali Aghelı Kohne Shahrı, B. No: 2014/12633, 9/9/2015, §§ 16-20). Bu kapsamda geçimini önemli ölçüde güçleştirmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
B. Mahkemeye Erişim Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
13. Başvurucu, mütekabiliyet şartını sağlamadığı için adli yardım talebinin reddedilmesi nedeniyle adalete erişiminin engellendiğini belirtmiş; adil yargılanma hakkının ve eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
14. Başvuru, mahkemeye erişim hakkı kapsamında incelenmiştir.
15. Öncelikle başvurucunun ara kararı niteliğinde olan adli yardım talebinin reddedilmesine dair karara karşı yaptığı itirazın reddine ilişkin karara yönelik başvurusunun 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'da öngörülen kabul edilebilirlik şartlarını taşıyıp taşımadığı değerlendirilmelidir.
16. Anayasa Mahkemesi söz konusu değerlendirmeyi, somut başvuruya benzer nitelikteki Tacettin Ceylan ([GK], B. No: 2017/39062, 10/11/2021) kararında yapmıştır. Anılan kararda, esası devam eden yargılamada adli yardım talebinin reddine ilişkin karara karşı yapılan bireysel başvurunun salt adli yardım talebinin reddi yönünden mahkemeye erişim hakkı kapsamında incelenebileceğini belirterek başvuruyu kabul edilebilir bulmuştur. Somut başvuruda da bu karardan ayrılmayı gerektiren bir neden yoktur.
17. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
18. Anayasa Mahkemesi, somut başvuru ile aynı nitelikteki ihlal iddialarını incelediği Mohamma Salem Pashto ve Nazı Salem ([GK], B. No: 2019/26339, 17/5/2023) kararında uygulanacak anayasal ilkeleri belirlemiştir. Anılan kararda Anayasa Mahkemesi, Anayasa'nın 16. maddesi uyarınca yabancılar için Türk vatandaşlarından farklı olarak getirilen sınırlamaların milletlerarası hukuka uygun olması yanında ayrıca kanunla yapılması gerektiğini ifade ederek kanunda karşılıklılık şartı arandığını belirtmiştir. Ancak müdahaleye dayanak oluşturan 6100 sayılı Kanun'un 334. maddesinin (3) numaralı fıkrasındaki mütekabiliyet şartının kişilerin özel durumlarını (statü, ödeme gücü vs.) dikkate almadan kategorik bir yaklaşımla yabancıların adli yardımdan yararlanmalarına sınırlama getirdiğini, söz konusu yaklaşımın sosyal ve ekonomik durumları itibarıyla ödeme gücü bulunmadığı açıkça anlaşılan yabancı kişilerin sırf karşılıklılık şartı yerine getirilmediği gerekçesiyle dava açma hakkından yoksun bırakılmaları sonucunu doğuracağını vurgulamıştır (Mohamma Salem Pashto ve Nazı Salem, §§ 74,75).
19. Kararda ayrıca mütekabiliyet şartının kategorik olarak uygulanması zorunluluğu getirilmek suretiyle hâkime, dava açmak isteyen yabancıların her somut olay özelinde ekonomik ve sosyal durumlarını dikkate alarak gerçekten ödeme gücünden yoksun olup olmadıklarını değerlendirmesi konusunda herhangi bir takdir yetkisi tanınmadığına işaret edilmiştir. Bu durumun herhangi bir geliri bulunmayan başvurucuların ülke şartlarına göre oldukça yüksek olan mahkeme harç ve masraflarını ödemek zorunda bırakılmalarına, devam eden yargılamada gider avansını aşan miktarlardaki masrafları ödeme zorluğuyla karşı karşıya kalmalarına yol açarak tazminat taleplerini yargı mercileri önünde dava konusu yapma ya da devam eden davayı sürdürme imkânlarının ortadan kaldırılmasına veya bunun ciddi ölçüde zorlaştırılmasına neden olduğu belirtilmiştir (Mohamma Salem Pashto ve Nazı Salem, § 78).
20. Bu itibarla müdahaleye esas teşkil eden kanunun lafzında geçen mütekabiliyet şartının mutlak kural olarak uygulanmak suretiyle dava açan yabancıların durumlarının değerlendirilmesine fırsat vermeden adli yardımdan yararlandırılmalarını engellemesinin kanunun bizatihi kendisinden kaynaklanan ve anayasal güvencelerle çatışan bir uygulamaya yol açtığı sonucuna ulaşılmıştır (Mohamma Salem Pashto ve Nazı Salem, § 79).
21. Somut başvuruda da anılan karardan ayrılmayı gerektirir bir husus bulunmamaktadır.
22. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
23. Başvurucu, ihlalin tespiti ile 5.000 TL maddi ve 5.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
24. Anayasa Mahkemesi ihlalin kanundan kaynaklandığı hâllerde giderimin ne şekilde yapılacağı ile ilgili olarak Hulusi Yılmaz ([GK], B. No: 2017/17428, 1/12/2022) kararında ilkeleri tespit etmiştir. Buna göre ihlal, idari makamların veya yargı mercilerinin Anayasa'ya uygun yorum yapmalarına imkân vermeyecek açıklıkta bir kanun hükmünü uygulamaları veya kanundaki belirsizlikler sebebiyle ortaya çıkmışsa bu ihlal, kanunun uygulanmasından değil doğrudan kanundan kaynaklanmaktadır. Bu durumda ancak ihlale yol açan kanun hükmünün ortadan kaldırılması veya ilgili hükmün yeni ihlallere yol açılmayacak bir şekilde değiştirilmesi ya da yeni ihlallere yol açılmasının önüne geçilmesi için belirsizliğin ortadan kaldırılması hâlinde söz konusu ihlalin bütün sonuçlarıyla giderilebildiğinden söz edilebilir.
25. Anayasa Mahkemesinin Hulusi Yılmaz kararında benimsendiği üzere kanundan kaynaklanan ihlal durumunda ihlalin giderimini sağlayabilecek yöntemlerden biri de ihlale neden kanuni düzenlemenin Anayasa'ya aykırı olduğu gerekçesiyle ilgili mahkemesince itiraz yoluna başvurulmasıdır. Bu bağlamda somut başvuruda Anayasa'nın 152. maddesi uyarınca ilgili kanun hükmünün iptali için Anayasa Mahkemesine itiraz yoluyla başvurulmasının sağlanması amacıyla yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunduğu sonucuna varılmıştır (benzer yöndeki değerlendirme için bkz. Mohamma Salem Pashto ve Nazı Salem, §§ 85, 86).
26. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli giderim sağlayacağı anlaşıldığından başvurucunun maddi ve manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
D. Kararın bir örneğinin mahkemeye erişim hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Gaziantep 7. Aile Mahkemesine (E.2020/180, K.2020/490) GÖNDERİLMESİNE,
E. Başvurucunun tazminat talebinin REDDİNE,
F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 5/6/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.