KARARLAR

AYM'nin 2020/25884 başvuru numaralı kararı

Anayasa Mahkemesi'nin 11/7/2024 tarihli ve 2020/25884 başvuru numaralı kararı

Abone Ol

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

AHMET KOÇ VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/25884)

 

Karar Tarihi: 11/7/2024

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Muhterem İNCE

Raportör

:

Çağlar ÖNCEL

Başvurucular

:

Ahmet KOÇ ve diğerleri (bkz. ekli tablo)

Vekilleri

:

bkz. ekli tablonun (E) sütunu

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, kapalı görüşlerin dinlenmesi ve kayda alınması nedeniyle haberleşme hürriyeti ile özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

2. Ekli listenin (B) sütununda gösterilen dosyalar, konu yönünden hukuki irtibat bulunması nedeniyle 2020/25884 numaralı bireysel başvuru dosyası ile birleştirilmiş, diğer başvuru dosyaları kapatılmış ve inceleme 2020/25884 numaralı bireysel başvuru dosyası üzerinden yürütülmüştür.

3. Farklı ceza infaz kurumlarında bulunan başvurucular, kapalı görüşler için ayrılan camlı bölmelerde telefonla yapılan görüşmelerin dinlenmesinin ve kayda alınmasının ilgili mevzuata aykırı olduğunu iddia ederek uygulamanın kaldırılması için İnfaz Hâkimliklerine şikâyette bulunmuştur. İnfaz Hâkimlikleri şikâyetleri reddetmiştir. Karar gerekçelerinde; kapalı görüşlerin kaydına ilişkin uygulamanın 17/6/2005 tarihli ve 25848 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelik'in (Ziyaret Yönetmeliği) 7. maddesine dayandığı, bu uygulamanın kurum güvenliği için gerekli olduğu belirtilerek idarenin tesis ettiği işlemde hukuka aykırılık görülmediği vurgulanmıştır.

4. Bir kısım İnfaz Hâkimliği kararlarının gerekçesinde anılan gerekçelerden farklı olarak 6/4/2006 tarihli ve 26131 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük'ün (İnfaz Tüzüğü) 88. maddesinin dördüncü fıkrasına göre hükümlülerin yakınları ile yaptığı telefon görüşmelerinin idare tarafından dinleneceğinin ve elektronik aletler ile kayda alınacağının düzenlendiği ifade edilmiştir. Bazı İnfaz Hâkimlikleri ise ret kararlarının gerekçesinde 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 66. maddesinde yer alan telefon görüşmelerinin dinlenebileceği ve kaydedilebileceğine ilişkin hüküm yer almaktadır.

5. Başvurucuların itirazları hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle ağır ceza mahkemeleri tarafından reddedilmiştir.

6. Başvurular süresi içinde yapılmıştır.

II. DEĞERLENDİRME

7. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucuların adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

8. Başvurucular; kapalı ziyaretlerdeki görüşmelerin kapalı bölmelerde fiziksel temas olmadan ziyaretçiyle telefonla konuşularak yapıldığını, bu görüşmenin dinleneceğine ve kaydedileceğine dair mevzuatta bir hüküm olmadığını belirtmiştir. Başvurucular ayrıca bahse konu uygulama gereğince aileleri ile yaptıkları görüşmelerin dinlenip kaydedilmesinin hukuka ve mevzuata açıkça aykırı olduğunu belirterek haberleşme hürriyetinin, özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

9. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, kapalı görüşlerin dinlenilmesi şeklindeki uygulamanın Ziyaret Yönetmeliği'nin 7. maddesinde düzenlenmesi nedeniyle kanuni bir temelinin bulunduğu ayrıca 25/6/2021 tarihli ve 7328 sayılı Kanun ile 5275 sayılı Kanun'un 83. maddesine dördüncü fıkra eklenerek görüşmelerin dinlenilmesine ve kaydedilmesine ilişkin bir düzenleme getirildiği ifade edilmiştir. Diğer yandan dinlenilen konuşmaların başvurucu aleyhine delil olarak kullanıldığına ilişkin bir iddianın da bulunmadığı belirtilmiştir. Ayrıca anılan uygulamanın yalnızca kapalı ceza infaz kurumlarında bulunan ve terör suçları veya örgüt faaliyeti kapsamındaki hükümlüler hakkında uygulandığı, kamu düzeninin ve kurum güvenliğinin sağlanması yönünde meşru bir amaç taşıdığı belirtilmiştir. Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunan başvurucular önceki beyanlarını tekrar etmiştir.

10. Başvuru, özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı ile haberleşme hürriyeti kapsamında incelenmiştir.

11. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

12. Anayasa Mahkemesi daha önce kapalı görüşün dinlenmesi ve kayda alınması nedeniyle haberleşme hürriyeti ile özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine yönelik iddiayı Eşref Köse (B. No: 2017/38098, 3/6/2020) başvurusunda incelemiştir. Anılan kararda kapalı görüşlerin teknik cihazla dinlenerek kaydedilmesinin haberleşme hürriyeti ile özel hayata ve aile hayatına saygı hakkına müdahale oluşturduğu (Eşref Köse, §§ 58, 59) ve mevzuat hükümlerinde kapalı görüş sırasında konuşulanların dinlenebileceği mesafede bir görevlinin bulundurulabileceği belirtilmişse de görüşmenin bir teknik araç vasıtasıyla dinlenebileceği veya sistematik bir şekilde kaydedilebileceğine ilişkin kanun ile bir düzenleme yapılmadığı açıklanmıştır (Eşref Köse, § 71). Bununla birlikte 5275 sayılı Kanun'un 66. maddesine de değinilerek bu düzenlemenin kurumda bulunan ücretli telefonlarla kurum dışı aramanın yapılmasına yönelik iletişimi kapsadığı belirtilmiştir. Bu nedenle mahpusların ziyaret hakkı kapsamındaki kapalı görüşlerde yapılan telefon görüşmelerinin anılan maddenin düzenleme alanına girmediği açıklanarak idari bir işlem ile bu kanun hükmünün temel hak ve özgürlükler aleyhinde genişletilemeyeceği vurgulanmıştır (Eşref Köse, § 72).

13. Öte yandan Eşref Köse kararında, kanunilik ölçütünü karşılayan nitelikte bir kanunun var olduğundan bahsedilebilmesi için yasal düzenlemede olması gereken niteliklere yer verilmiştir. Kararda; bu kanunun öncelikle yeterince açık ve öngörülebilir olması, keyfîliğe karşı uygun bir koruma sağlaması gerektiği ifade edilmiştir. Bununla birlikte kanun veya ona bağlı mevzuat ile ziyaret hakkına müdahalenin amacının ortaya konulması, dinlemenin ve kaydetmenin hangi suçlar yönünden hangi koşullarda, ne kadar süre ile uygulanacağı, kayıtların tutulma ve tutanak altına alınma şekli ile imha edilmelerine ve idarenin takdir yetkisine ilişkin düzenlemeleri içermesi gerektiği de açıklanarak belirtilen nitelikte bir kanun mevcut olmadığının tespiti ile kapalı görüşlerin dinlenmesi şeklindeki müdahalenin kanuni dayanağının bulunmadığı vurgulanmıştır.

14. Somut başvurularda -haberleşme hürriyeti ile özel hayata ve aile hayatına saygı hakkına müdahalenin gerçekleştiği tarih itibarıyla- kapalı görüşlerde yapılan konuşmaların sistematik bir şekilde teknik araçla dinlenmesi ve kaydedilmesinin koşullarını kanunilik ilkesini karşılayacak şekilde belirleyen bir hükmün mevzuatta yer almadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle Eşref Köse kararında ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir husus bulunmadığından -aynı gerekçelerle- başvurucuların haberleşme hürriyeti ile özel hayata ve aile hayatına saygı hakkına yönelen müdahalelerin kanuni dayanağının bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Başvurulara konu müdahalelerin kanunilik koşulunu sağlamadığı anlaşıldığından söz konusu müdahaleler açısından diğer güvence ölçütlerine riayet edilip edilmediğinin ayrıca değerlendirilmesine gerek görülmemiştir.

15. Açıklanan gerekçelerle başvurucuların haberleşme hürriyeti ile özel hayata ve aile hayatına saygı haklarının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır.

III. GİDERİM

16. Başvurucular; ihlalin tespitine, yeniden yargılama yapılmasına ve tazminat ödenmesine karar verilmesi talebinde bulunmuştur.

17. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği ekli listenin (Ç) sütununda belirtilen yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

18. Öte yandan ihlalin niteliği dikkate alındığında başvuruculara net 5.000 TL manevi tazminat ayrı ayrı ödenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım taleplerinin KABULÜNE,

B. Özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı ile haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine ilişkin iddiaların KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

C. Anayasa'nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı ile Anayasa'nın 22. maddesinde güvence altına alınan haberleşme hürriyetinin İHLAL EDİLDİĞİNE,

D. Kararın bir örneğinin özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı ile haberleşme hürriyetinin ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere ekli listenin (Ç) sütununda gösterilen mahkemelere GÖNDERİLMESİNE,

E. Başvuruculara net 5.000 TL manevi tazminatın AYRI AYRI ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

F. Ekli listenin (F) sütunundaki vekâlet ücretinin ekli listede gösterildiği şekilde başvuruculara ÖDENMESİNE,

G. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 11/7/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.