TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

KAYHAN BAL VE NİHAT BAL BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/25080)

 

Karar Tarihi: 16/5/2024

R.G. Tarih ve Sayı: 1/8/2024-32619

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Volkan ÇAKMAK

Başvurucular

:

1. Kayhan BAL

 

 

2. Nihat BAL

Vekili

:

Av. Ahmet Baran ÇELİK

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, kayıp vakasına ilişkin olarak etkili bir soruşturma yürütülmemesi nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucuların 1962 doğumlu olan babası M.B. son olarak 24/1/2020 tarihinde İstanbul'daki Eminönü İskelesi'nden vapura binerken tespit edilmiş ancak bu andan sonra kendisinden haber alınamamıştır.

3. Başvurucu Kayhan Bal 26/1/2020 tarihinde Bağcılar Polis Merkezine başvurarak babasından haber alamadığını, babasının bulunmasını istediğini beyan etmiştir. Başvurucu; ifadesinde, babasının Batman'da ikamet ettiğini ve üç gün önce kendisini ziyaret için İstanbul'a geldiğini, önce işlerini bitirip daha sonra yanına geleceğini söyleyen babasına ulaşamadığını, ilk iki gün telefonunun şarjının bittiğini düşündüğünü, sonra endişelenmeye başladığını, ardından çevresine haber verdiğini, babasının 24/1/2020 Cuma günü Bağcılar'da akrabaları olan H.B. ile görüştüğünü öğrendiğini, babasının husumetli olduğu birinin ya da borcunun olmadığını, gereken araştırmanın yapılmasını istediğini beyan etmiştir. Başvurucu, 27/1/2020 tarihinde Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına (Başsavcılık) sunduğu dilekçe ile de talebini ve şikâyetini yinelemiştir. Ek olarak babasının H.B. ile görüştükten sonra Gebze'de ikamet eden A.E.D. ile telefonla görüştüğünü ve Kadıköy'e gideceğini söylediği bilgisini edindiğini belirtmiştir.

4. Başsavcılık, dilekçenin sunulduğu gün Kayıp Şahıslar Büro Amirliğine gönderdiği yazı ile şikâyetçinin ayrıntılı beyanının alınmasını, kayıp şahsın sisteme kaydının yapılarak gidebileceği muhtemel yerlerin araştırılmasını, ilgili ekiplerin bilgilendirilmesini, bilgi sahibi olabilecek kişiler ve yakın çevresi ile görüşülmesini, ilgili kurum ve kuruluşlardan bilgi toplanmasını, sosyal medya hesapları, telefon görüşme kayıtları ile HTS raporlarının incelenmesini talep etmiştir. Başsavcılık, başvurucuların şikâyetçi sıfatıyla ifadelerini almıştır. Başvurucu Kayhan Bal 27/1/2020 tarihli ifadesinde daha önceki dilekçelerinden farklı olarak babasının sosyal medya uygulaması üzerinden bir kadınla tanıştığını ve kandırılmış olabileceğini düşündüğünü belirtmiştir. Diğer başvurucu Nihat Bal ise 6/2/2020 tarihli ifadesinde, babasının ceza infaz kurumunda bulunan kardeşi V.B.yi ziyaret etmek için Batman'dan İstanbul'a geldiğini, babasının Batman'da parke ustası olarak çalıştığını, herhangi bir düşmanı olmadığını beyan etmiştir.

5. Başsavcılık, nöbetçi Bakırköy Sulh Ceza Hâkimliğinden 30/1/2020 tarihinde iletişim tespiti talebinde bulunarak M.B.ye ait telefon numarasını belirtmek suretiyle HTS raporunun çıkarılmasını istemiştir. Bakırköy 2. Sulh Ceza Hâkimliği 3/2/2020 tarihinde, M.B.nin telefonunun 15/1/2020 ile 3/2/2020 tarihleri arasındaki baz istasyon verilerinin (SMS, arama dâhil) alınmasına, telefon numarasının kullanıldığı cihazların IMEI numaralarının tespitine, bu cihazlara takılan diğer kartların numaralarının belirlenmesine , bu numaralar ile görüşme yapanların kimliklerinin tespitine, adres bilgilerinin alınmasına, HTS raporları için Bilgi Teknolojileri İletişim Kurumundan (BTK) talepte bulunulmasına ilişkin işlemler için Başsavcılığa izin vermiştir. Başsavcılık 4/2/2020 tarihinde söz konusu işlemlerin yapılabilmesi adına BTK Başkanlığına müzekkere yazmıştır. Talep edilen veriler Kurum Başkanlığı tarafından CD içinde emniyet birimlerine teslim edilmiştir.

6. İnsan Hakları Derneği 5/2/2020 tarihinde Adalet Bakanlığına (Bakanlık) başvurarak M.B.nin geçtiği güzergâhlarda bulunan kameraların kayıtlarının incelenmesini, telefonunun sinyal kayıtlarının takibinin yapılmasını talep etmiştir. Başvurucular, vekilleri aracılığıyla 17/2/2020 tarihinde Başsavcılığa sundukları dilekçe ile babalarıyla görüştüğünü iddia eden R.Y.nin ifadesinin alınmasını talep etmiştir. Başsavcılık söz konusu talebin yerine getirilmesi için ilgili emniyet birimine aynı tarihte müzekkere yazmıştır.

7. Başsavcılık, M.B.nin görüşme yaptığı tespit edilen H.B., A.E.D., S.B., A.B.nin beyanına başvurmuş; anılan şahıslar M.B. ile sadece telefonla görüştüklerini, yüz yüze görüşmediklerini, M.B.nin kaybolduğunu ailelerinden öğrendiklerini ifade etmiştir. Başsavcılık ayrıca başvurucuların bildirdiği R.Y.nin beyanını almış, anılan şahıs M.B. ile telefonda görüşmediğini ancak sosyal medya uygulaması üzerinden yazıştığını beyan etmiştir.

8. Başsavcılığın İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile yaptığı yazışmalardan M.B.nin 24/1/2020 tarihinde 17.40 sıralarında Eminönü İskelesi'nden vapura binmek üzere turnikelerden giriş yapmak istediği, güvenlik görevlisinden yardım istediği ve kartsız geçiş yapılan kısımdan geçerek vapura bindiği ancak Kadıköy İskelesi'ne saat 18.15'te ulaşan vapurun tahliyesi esnasında M.B.nin eşkâlinin tespit edilemediği anlaşılmıştır.

9. Başsavcılık 28/2/2020 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiş; gerekçede olaya ilişkin süreç, elde edilen delilleri aktarmış ve kayıp şahıs M.B.nin kaçırıldığına, zorla alıkonulduğuna ya da öldürülmüş olabileceğine dair delil ya da emareye rastlanmadığını, kayıp şahıs ile ilgili Genel Bilgi Toplama Büro Amirliğine gereken bildirimin yapıldığını, bu doğrultuda arama ve araştırma işlemlerinin devam ettiğini, kayıp şahsın reşit ve mümeyyiz olduğunu, şahısla ilgili olarak herhangi suç veya suçlu bulunmadığını ifade etmiştir. Başvurucuların takipsizlik kararına itirazı Bakırköy 1. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından 16/6/2020 tarihinde reddedilmiştir.

10. Başvurucular nihai kararı 26/6/2020 tarihinde öğrenmelerinin ardından 23/7/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

11. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

12. Başvurucular; yaşam hakkının sağladığı güvencelerin gerektirdiği ölçüde derinlikli, özenli bir inceleme yapılmadığını, ileri sürdükleri hususların değerlendirilmediğini belirterek yaşam hakkı başta olmak üzere anayasal haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, konuya ilişkin insan hakları yargısı içtihadı aktarılarak süreç özetlenmiş; yapılacak değerlendirmede olayın kendine özgü koşullarının değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Başvurucular, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

13. Bir olayda yaşam hakkına ilişkin ilkelerin uygulanabilmesi için gerekli şartlardan biri de doğal olmayan bir ölümün gerçekleşmesidir. Bununla birlikte somut olayın koşulları dikkate alınarak ölüm olayının gerçekleşmediği bazı durumların da yaşam hakkı çerçevesinde incelenebilmesi mümkündür (Mehmet Karadağ, B. No: 2013/2030, 26/6/2014, § 20). Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) gözaltı iddiasının söz konusu olmadığı hatta başvurucuların yakınlarının yaşamı için doğrudan ve gerçek bir tehlikenin bulunmadığı kayıp vakalarında yaşam hakkına ilişkin şikâyetleri incelemiştir (Toğcu/Türkiye, B. No: 27601/95, 31/5/2005, § 109; Bozkır ve diğerleri/Türkiye, B. No: 24589/04, 26/2/2013; Nebahat Tüzer ve Muhammed Sait Tüzer/Türkiye (k.k.), B. No: 22519/06, 17/12/2013). AİHM, sözü edilen incelemeleri yaparken ilk önce Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) 2. maddesini Sözleşme'nin 1. maddesiyle yorumlayarak devletin yaşam hakkı kapsamındaki bir olayı etkili soruşturma yükümlülüğü olduğunu hatırlatmakta; bu yükümlülüğün öldürme eyleminin bir devlet görevlisi tarafından gerçekleştirildiğinin açık olduğu davalarla sınırlı olmadığına dikkat çekmektedir (Toğcu/Türkiye, § 109; Bozkır ve diğerleri/Türkiye, § 56). Anayasa Mahkemesi olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder. Başvurucuların M.B.nin devlet görevlileri ve/veya bu görevlilerle iş birliği hâlindeki kişiler tarafından kaçırıldığına ve bu kişilerce yaşamı tehdit eden tehlikelere maruz bırakıldığına, kaybolmadan önce kamu görevlileri veya üçüncü kişilerce tehdit edildiğine, bu durumdan kamu makamlarının haberdar olduğuna ya da M.B.nin bulunması hususunda kamu makamlarının gerekli tedbirleri almadığına dair herhangi bir iddiası bulunmamaktadır. Bu bağlamda kayıp vakasına ilişkin somut başvurunun olayı çevreleyen koşullar ve başvurucuların iddiaları dikkate alınarak Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının usul boyutu kapsamında incelenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

14. Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkı kapsamındaki usul boyutuna ilişkin yükümlülük etkili bir ceza soruşturması yürütülmesini gerektirir. Ceza soruşturmasının etkili kabul edilebilmesi için ise derhâl başlatılması, sorumluların belirlenmesini sağlayabilecek bütün delillerin tespit edilmesi, olayı çevreleyen tüm koşulların aydınlatılması, nesnel ve tarafsız analizlere dayanılması, olaya karışmış olabilecek kişilerden bağımsız olunması, yaşam hakkının gerekliliklerine uygun makul bir sürat ve özenle yürütülmesi gerekir (Salih Akkuş, B. No: 2012/1017, 18/9/2013; Cemil Danışman, B. No: 2013/6319, 16/7/2014).

15. Somut olayda başvurucuların babasının kaybolduğunu öğrenen Başsavcılık, olay hakkında derhâl soruşturma başlatmış ve ilk etapta başvurucuların müşteki sıfatıyla ifadelerini almıştır. Başvurucuların katılım konusunda herhangi bir engelle karşılaşmadığı bahse konu soruşturmada olay hakkında bilgi sahibi olabilecek kişilerin ifadelerine başvurulmuş hatta sonradan başvurucuların bildirdiği şahsın da beyanı alınmıştır. Başvurucunun babasının iletişim kayıtlarının ilgili kurumlardan temin edildiği anlaşılan soruşturma sürecinde ilgili kamera kayıtlarının araştırıldığı ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile iletişime geçilerek M.B.nin son görüldüğü vapur iskelesine ve vapurun ulaştığı iskeleye ilişkin görüntülerin/bilgilerin araştırıldığı görülmüştür. Bununla beraber, kayıp şahıs ile ilgili Genel Bilgi Toplama Büro Amirliğine gereken bildirimin de yapıldığı anlaşılmaktadır. Tüm bu araştırma ve incelemelerin yerine getirilmesine karşın başvurucuların babasının akıbetinin ne olduğuyla ilgili somut bir delil tespit edilemediği gibi M.B.nin öldürüldüğü veya kaçırıldığı sonucuna ulaşmaya imkân veren herhangi bir iz veya emareye rastlanmamıştır. Somut vakada, gereken birimlere bildirimde bulunan ve kayıp şahsın bulunabilmesi adına elindeki imkânları kullanarak girişimlerde bulunan Başsavcılığın yürüttüğü soruşturmada bir boşluk, eksiklik ya da kayıtsızlık hali bulunduğu yorumunu getirmek mümkün görünmemektedir.

16. Yaşam hakkının usul boyutuyla ilgili yükümlülüğün bir amaç yükümlülüğü değil uygun araçların kullanılması yükümlülüğü olduğunu dikkate alan Anayasa Mahkemesi, başvurucuların yakınının ortadan kaybolması hakkında yürütülen soruşturmanın derinliğinden şüphe duyulmasını gerektirir bir neden olmadığı ve yapılan tespitler ışığında M.B.nin bulunamamasına rağmen söz konusu soruşturmanın bir bütün olarak tatmin edici olduğu kanaatindedir.

17. Açıklanan gerekçelerle başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA 16/5/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.