TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

SİNAN CEYLAN BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/38275)

 

Karar Tarihi: 24/1/2024

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Muhterem İNCE

Raportör

:

Duygu KALUKÇU

Başvurucu

:

Sinan CEYLAN

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, güven ilişkisinin bozulduğu gerekçesine dayanılarak iş akdine son verilmesi üzerine açılan işe iade davasının reddedilmesi nedeniyle gerekçeli karar hakkı ile çalışma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

2. 1982 doğumlu olan başvurucu, PETKİM Petrokimya Holding A.Ş. (Şirket) bünyesinde 1/2/2010 tarihinden itibaren çalışmaya başlamış; 12/5/2017 tarihinde proses kontrol teknisyeni olarak görev yapmakta iken başvurucunun iş akdi feshedilmiştir.

3. Başvurucu, feshin geçersizliğinin tespiti ile işe iadesi ve haksız fesihten kaynaklanan tazminat ile hak ettiği ücretlerin ödenmesi talebiyle işveren aleyhine 7/6/2017 tarihinde Aliağa 1. İş Mahkemesi (Mahkeme) nezdinde işe iade davası açmış; feshin usule aykırı olduğunu, somut bir sebebe dayanmadan iş akdinin feshedildiğini ileri sürmüştür. İşveren Şirket ise sunduğu cevap dilekçesinde, İzmir Valiliği Olağanüstü Hâl (OHAL) Bürosu tarafından başvurucunun devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplarla ilişkili olduğu yönünde bilgi paylaşıldığını, bu kapsamda iş ilişkisini sürdürme yönünden asli unsur olan güven temeli ortadan kalktığı için iş akdinin feshedildiğini belirtmiş; feshin usul ve yasaya uygun olduğunu ifade etmiştir.

4. Mahkeme, davalı Şirket ile Sosyal Güvenlik Kurumu ve Aliağa Cumhuriyet Başsavcılığına (Başsavcılık) müzekkere yazarak başvurucu hakkında bilgi/belge toplama yoluna gitmiş; bu kapsamda Başsavcılıktan gelen cevabi yazıda Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ve/veya Paralel Devlet Yapılanması (PDY) kapsamında yürütülen herhangi bir soruşturma ya da gözaltı kaydı olmadığı belirtilmiştir.

5. Mahkeme, 2/2/2018 tarihli kararla başvurucunun FETÖ/PDY üyeliği, mensubiyeti veya bu örgütle iltisakı olduğunu inceleme ve araştırma yetkisinin kendisinde olmadığını belirterek davanın reddine hükmetmiştir. Başvurucunun karara karşı istinaf kanun yoluna başvurması üzerine İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 13/7/2018 tarihli kararla, eksik inceleme yapıldığı gerekçesiyle istinaf talebinin kabulüne, dosyanın Mahkemeye iadesine hükmetmiştir.

6. İstinaf kararı üzerine dosyayı yeniden incelemeye başlayan Mahkeme, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumuna, Bank Asya ile İzmir İl ve Aliağa İlçe Emniyet Müdürlüklerine müzekkere yazarak başvurucu hakkında bir soruşturma, ByLock kaydı ya da başvurucunun Bank Asya hesabı olup olmadığının araştırılmasını istemiştir.

7. Bank Asyadan gelen cevabi yazıda başvurucu hakkında hesap kaydı olduğu belirtilmiş ve hesap döküm cetveli dosyaya gönderilmiştir. Bu kapsamda gönderilen belgelerden başvurucunun 14/5/2010 tarihinde hesap açtığı ve bu hesabı 15/7/2016 tarihine kadar kullanmaya devam ettiği görülmüştür.

8. Başvurucu, 16/1/2019 tarihli karar duruşmasında, Bank Asya hesabının 2009 yılından bu yana kullandığı vadesiz hesap olduğunu, örgütsel saikle ya da talimat üzerine işlem yapmadığını belirterek bilirkişi incelemesi yapılmasını talep etmiş; Mahkeme ise davanın reddine hükmetmiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Somut olayda, dosya kapsamına göre davacının Müflis Asya Katılım Bankası A.Ş. nezdinde hesaplarının bulunduğu anlaşılmakla; işyerinin niteliği, fesih tarihi, işçinin FETÖ/PDY ile bağlantısından şüphe edildiğinden, güvenin yıkılması veya ağır biçimde zedelenmesi nedeniyle işverenden katlanması beklenemeyecek bir şüpheden dolayı, işçinin iş ilişkisinin devamı için gerekli olan uygunluğun ortadan kalkması sebebiyle iş sözleşmesinin feshedildiği sonucu ortaya çıkmaktadır... davacı işçinin FETÖ/PDY'ye üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğunu inceleme ve araştırma yetkisi ve görevinin Mahkememizde olmadığı dikkate alındığında, sonuç olarak yukarıda açıklanan sebeplerle davacının iş ilişkisinin sürdürülmesinin davalı işverenden beklenemeyeceği ve feshin şüphe feshi kapsamında geçerli fesih nedeni oluşturduğu sonucuna varılmakla, geçerli fesih kapsamında davanın reddine karar verilmesi gerekmiş olup, açılan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur."

9. Hem başvurucu hem de işveren Şirket anılan karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Başvurucu, Bank Asya hesap hareketleri üzerinde hiçbir inceleme yapılmadan davanın reddine karar verilmesinden yakınmış; işveren Şirket ise başvurucunun Bank Asya nezdinde vadesiz hesabı olduğunu ve hesabını aktif şekilde kullandığını, bu kapsamda sözleşmenin geçerli değil haklı nedenle feshedildiğini ileri sürmüştür. Şirket ayrıca Emniyetten gelen 3/5/2017 tarihli ve güvenlik soruşturması konulu yazıdan bahsetmiş; bu yazıda başvurucu ile birlikte bir kısım personelin FETÖ/PDY bağlantısı olduğu bilgisinin verildiğini, bu doğrultuda başvurucunun iş sözleşmesinin kamu otoriteleriyle iletişim hâlinde olunarak feshedildiğini ancak ilgili yazı gizli ibaresiyle iletildiğinden bu belgenin Mahkemeye sunulmasının mümkün olmadığını ifade etmiştir.

10. Bölge Adliye Mahkemesi 18/9/2019 tarihli kararıyla istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine kesin olarak hükmetmiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Somut olayda davacının müflis Asya Katılım Bankası A.Ş.'de hesaplarının bulunduğu anlaşılmaktadır. Fesih tarihi dikkate alındığında davacının FETÖ/PDY bağlantısından şüphe edildiğinden ve işverenin işçiye karşı güveninin zedelenmesinden kaynaklı olarak iş akdi feshedilmiştir. İşverence yapılan fesih şüphe feshi kapsamında geçerli fesihtir. Yerel mahkemece geçerli fesih gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya uygundur. Mahkemece deliller tam olarak toplanıp hukuki değerlendirme yapılarak karar verilmiştir.

Taraf vekillerinin istinaf talepleri yerinde görülmemiştir."

11. Nihai karar 15/10/2019 tarihinde başvurucu vekiline tebliğ edilmiş; 14/11/2019 tarihinde bireysel başvuru yapılmıştır.

12. Başvurucu hakkında 17/10/2019 tarihinde soruşturma başlatılmış, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianame kapsamında İzmir 14. Ağır Ceza Mahkemesinde dava açılmıştır. Anılan Mahkeme 14/12/2020 tarihli karar ile başvurucunun örgüt üyeliğinden mahkûmiyetine ve 6 yıl 3 ay hapis cezası ile tecziyesine hükmetmiştir. Gerekçeli karara karşı yapılan istinaf talebi 24/3/2022 tarihinde reddedilmiş olup dosya temyiz incelemesinde derdesttir.

II. DEĞERLENDİRME

A. Gerekçeli Karar Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

13. Başvurucu, iş akdinin gerekçesiz şekilde feshedildiğini, somut bir bilgi/belge olmaksızın keyfî olarak işten çıkarıldığını, FETÖ/PDY ile bir bağlantısı olmadığını, işe iade talebiyle açtığı dava neticesinde varılan sonucun hakkaniyete aykırı olduğunu belirtmiştir. Feshe gerekçe yapılan Bank Asya hesabını geçmişten bu yana rutin bankacılık işlemleri kapsamında kullandığını ifade eden başvurucu, eksik inceleme neticesinde davanın reddedildiğini, iddia ve itirazlarının incelenmediğini, yeterli araştırma yapılmadığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

14. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, işe iade davası devam ederken İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başvurucu hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan kamu davası açıldığı, İzmir 14. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yürütülen kovuşturma sonucunda 14/12/2020 tarihli kararla mahkûmiyet hükmü verildiği, karara karşı yapılan istinaf talebinin reddedildiği ve dosyanın Yargıtay incelemesinde derdest olduğu belirtilmiştir. Ayrıca Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına atıf yapılarak davalı Şirket tarafından gönderilen bilgi ve belgelerin dikkate alınmak suretiyle başvurucunun iddialarının kanun yolu şikâyeti kapsamında kalıp kalmadığı hususunun değerlendirilmesi gerektiği ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

15. Başvurucunun iddiaları gerekçeli karar hakkı kapsamında incelenmiştir.

16. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

17. Somut olayda işveren nezdinde 2010 yılından itibaren çalışmakta olan başvurucunun iş sözleşmesi, terör örgütü ile irtibatı/iltisakı bulunduğu şüphesiyle feshedilmiştir. Başvurucu, iş akdinin geçerli bir nedene dayanmadan feshedildiğini belirterek işveren aleyhine dava açmış; dava dilekçesinde, iş akdinin hiçbir somut gerekçe gösterilmeksizin feshedilmesinin hukuki olmadığını ifade etmiştir. İşe iade davasında derece mahkemelerince yapılan araştırma kapsamında başvurucunun Bank Asyada hesapları olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

18. Bank Asyanın FETÖ/PDY liderinin ve yöneticilerinin çağrıları üzerine örgüt üyelerinin yatırdığı paralar üzerinden gelir elde ettiği, bu suretle örgüt faaliyetlerine mali yönden kaynak sağladığı ve örgütün finans merkezi olduğu hususu yargı kararlarıyla tespit edilmiştir (Aydın Yavuz ve diğerleri [GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017, § 35; Metin Evecen, B. No: 2017/744, 4/4/2018, § 59; Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 20/12/2017 tarihli ve E.2017/1862, K.2017/5796 sayılı kararı). Aynı zamanda mutat hesap hareketlerinin örgütsel faaliyette bulunma ya da örgüte yardım etme kapsamında değerlendirilemeyeceği de Yargıtay tarafından kabul edilmiştir (Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 25/6/2020 tarihli ve E.2020/1974, K.2020/3079 sayılı kararı). Her durumda, Bank Asyaya para yatırarak FETÖ/PDY ile irtibat veya iltisak içinde olunduğu, bu suretle işçi-işveren arasındaki güven ilişkisinin bozulduğu gerekçesine dayanılarak sözleşmenin feshedilebilmesi için yukarıda açıklanan ilkelere uygun şekilde hareket edilmesi gerektiği açıktır (Ayla Demir İşat [GK], B. No: 2018/24245, 8/10/2020, § 137).

19. Başvuruya konu olayda başvurucu, Bank Asya hesap hareketlerine ilişkin talimat üzerine işlem yaptığı iddiasını reddederek söz konusu hesabı uzun yıllar kullandığını ancak rutin bankacılık işlemlerinin ötesinde hesabında bir hareketlilik olmadığını ileri sürmüş; bilirkişi incelemesi talep etmiştir. İşe iade davasında bilirkişi incelemesi yaptırılmamış ancak dosyaya gelen bilgi ve belgeler kapsamında mevcut tespitin şüphe feshi için yeterli olduğu belirtilmiştir.

20. Derece mahkemelerince gerçekleştirilen araştırma ve incelemeler neticesinde tespit edilen hususların, hukuki güvenlik ve belirlilik ilkelerini temin edecek ve keyfî uygulamaların önüne geçecek şekilde somut olayın özelliği dikkate alınarak gerekçeli kararda ortaya konulması gerekmektedir. Bu kapsamda sadece şeklî anlamda bir gerekçenin varlığı yeterli değildir; aynı zamanda gerekçenin makul olması şartı aranmaktadır. Makul gerekçeden anlaşılması gereken, mahkemelerin dava konusu maddi olay ve olguların kanıtlanmasını, delillerin değerlendirilmesini, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanmasını, uyuşmazlıkla ilgili vardığı sonucu, sonuca varmasında kullandığı takdir yetkisinin sebeplerini ortaya koymasıdır (Benzer yönde değerlendirmeler için bkz. İbrahim Ataş, B. No: 2013/1235, 13/6/2013).

21. Bu itibarla derece mahkemelerinden beklenen; rutin bankacılık işlemleri dışında terör örgütünün talimatı üzerine hesap açılıp açılmadığı, önemli sayılabilecek bir mevduat artışı gibi mutat dışına çıkan bir hesap hareketinin olup olmadığı ya da başka bir örgütsel faaliyet çerçevesinde bir işlem yapılıp yapılmadığı, feshi geçerli kılan başkaca bir nedenin bulunup bulunmadığı hususlarının açıklığa kavuşturulmasıdır. Derece mahkemesi kararlarında ise başvurucunun silahlı terör örgütüne aidiyeti, bu örgütle iltisaklı veya irtibatlı olduğu için işverenle güven ilişkisinin bozulduğunu gösteren ilgili ve yeterli bir gerekçe bulunduğunu söylemek mümkün görünmemektedir (benzer yöndeki değerlendirme için bkz. Ayla Demir İşat, § 140).

22. Öte yandan başvurucu hakkında başlatılan ceza yargılamasının mahkûmiyet ile sonuçlandığı görülmektedir.

23. Ceza yargılamasında yer alan bilgi ve belgelere ulaşılarak söz konusu verilerin iş akdinin feshine olan etkisinin değerlendirilmesinin önünde -masumiyet karinesine uygun olmak koşuluyla- herhangi bir engel bulunmamaktadır. Buna mukabil iş akdinin feshedildiği tarih itibarıyla başvurucu hakkında henüz bir soruşturmanın bulunmadığı, İş Mahkemesinin yalnız Bank Asya tespitini gerekçe göstererek fesih işlemini hukuka uygun bulduğu, soruşturmanın/kovuşturmanın açılmasına neden olan olguların fesih işlemi bağlamında Mahkeme tarafından değerlendirilmediği görülmektedir.

24. Sonuç olarak başvurucu hakkında elde edilen bilginin iş akdinin feshini neden ve nasıl haklılaştırdığı hususunun derece mahkemeleri gerekçelerinde yer almadığı görülmüştür. Başvurucu hakkında elde edilen delillerin iş akdinin feshedilmesindeki hukuki etkisine dair değerlendirmenin ortaya konulması gerekmektedir. Bu kapsamda yargılama süreci bir bütün olarak değerlendirildiğinde başvurucunun gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.

25. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

B. Çalışma Hakkının İhlal Edildiği İddia

26. Başvurucu haksız bir şekilde iş akdinin feshedildiğini belirterek çalışma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmektedir.

27. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 45. maddesinin (1) numaralı fıkrasına göre bireysel başvurunun incelenebilmesi için kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddia edilen hakkın Anayasa’da güvence altına alınmış olmasının yanı sıra Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (Sözleşme) ve Türkiye’nin taraf olduğu Sözleşme'ye ek protokoller kapsamına da girmesi gerekir. Anayasa ve Sözleşme’nin ortak koruma alanı dışında kalan hak ihlali iddiasını içeren başvurular bireysel başvurunun kapsamında değildir (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18).

28. Bireyin dilediği alanda çalışma özgürlüğü ve çalışma hakkı Anayasa’nın 48. ve 49. maddelerinde güvence altına alınmış olmakla birlikte Sözleşme’de düzenlenen haklardan değildir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de kamu hizmetine girme ya da dilediği kamu görevinde çalışma hakkının Sözleşme’de ya da protokollerinde korunan bir hak olmadığını açıkça ifade etmektedir (Serkan Acar, B. No: 2013/1613, 2/10/2013, § 24).

29. Somut olayda, başvurucunun başvuru dilekçesinde ifade ettiği şekliyle ihlal edildiğini ileri sürdüğü çalışma hakkının Anayasa ve Sözleşme ile Türkiye’nin taraf olduğu ek protokollerin ortak koruma alanına girmediği anlaşılmıştır.

30. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

31. Başvurucu, ihlalin tespiti ile yeniden yargılama talep etmiştir.

32. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiasının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

2. Çalışma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın konu bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin gerekçeli karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Aliağa 1. İş Mahkemesine (E.2018/453, K.2019/20) GÖNDERİLMESİNE,

D. 364,60 TL harçtan oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

E. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 24/1/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.