KARARLAR

AYM'nin 2019/26373 başvuru numaralı kararı

Abone Ol

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

A.O. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/26373)

 

Karar Tarihi: 13/4/2023

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

M. Emin KUZ

 

 

Basri BAĞCI

 

 

Kenan YAŞAR

Raportör

:

Hüseyin MECEK

Başvurucu

:

A. O.

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru; mektubun sakıncalı bulunarak alıkonulması nedeniyle haberleşme hürriyetinin, koğuş ve odalara ait havalandırma bahçesinin üzerine fens teli çekilmesi nedeniyle kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanmasına (FETÖ/PDY) üye olma suçundan ceza infaz kurumunda tutuklu olarak bulunmaktadır.

3. Başvurucuya oğlu tarafından gönderilen posta içeriğinde bulunan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) başvuru formu, AİHM başvurusuna dair açıklamalar ve 11 sayfalık yazı, Disiplin Kurulunun 5/5/2019 tarihli sakıncalı mektup değerlendirme kararıyla başvurucuya teslim edilmiştir. Fakat posta içeriğinde yer alan AİHM'nin Alparslan Altan/Türkiye (B. No: 12778/17, 16/4/2019) kararının değerlendirme metni, gazete haberleri, basın açıklamalarından ibaret fotokopi evraklar başvurucuya verilmemiştir. Disiplin kurulunun gerekçesinde başvurucuya verilmeyen evrakların başvurucuyla ilgilisinin bulunmadığı ve ne şekilde temin edildiğinin belli olmadığı ifade edilmiştir. Başvurucunun bu karara karşı infaz hâkimliğine yaptığı şikâyet 11/6/2019 tarihinde kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle reddedilmiştir. Başvurucunun bu karara karşı yaptığı itiraz ağır ceza mahkemesince 1/7/2019 tarihinde reddedilmiştir.

4. Başvurucunun avukatı M.Ö. tarafından gönderilen posta içeriğinde yer alan 41 sayfalık AİHM formu ve ekindeki fotokopi evraklar Disiplin Kurulunun 21/6/2019 tarihli sakıncalı mektup değerlendirme kararıyla başvurucuya teslim edilmiştir. Posta içeriğinde bulunan Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesinin 28/5/2019 tarihli ve 2980/2017 sayılı görüşünün İngilizce olması ve örgütsel haberleşme aracı olarak kullanılabileceği gerekçesiyle sakıncalı görülerek başvurucuya teslim edilmemiştir. Başvurucu bu metnin Türkçesinin internet ortamında bulunduğunu ifade etmektedir. Başvurucunun bu karara karşı yaptığı şikâyet, infaz hâkimliğince 1/7/2019 tarihinde kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle reddedilmiştir. Bu karara karşı yapılan itiraz da ağır ceza mahkemesinin 18/7/2019 tarihli kararıyla reddedilmiştir.

5. Başvurucu cezaevinde havalandırma bahçesine fens teli çekilmesi uygulamasına karşı infaz hâkimliğine şikâyette bulunmuştur. İnfaz hâkimliği 11/5/2018 tarihinde fens telinin konulma amacının mahpuslar arasında bilgi notu, gizli haberleşme, psikiyatrik ilaç alışverişinin engellenmesi amacı taşıdığı, fens teli aralıklarının 5 cm olduğu, güneş ışınları ile hava alımını etkilemediği gerekçesiyle şikâyetin reddine karar vermiştir. Bu karara karşı başvurucunun yaptığı itiraz ağır ceza mahkemesince 22/6/2018 tarihinde reddedilmiştir. Karar başvurucuya 12/7/2019 tarihinde tebliğ edilmiştir.

6. Başvurucu 29/7/2019 tarihinde süresi içinde bütün kararlara karşı aynı başvuru formuyla bireysel başvuruda bulunmuştur.

7. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

8. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

A. Maddi ve Manevi Varlığın Korunması ve Geliştirilmesi Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

9. Başvurucu, havalandırma bahçesi üzerine fens teli çekilmesinin yalnız FETÖ/PDY suçlularının bulunduğu koğuşlara mahsus bir uygulama olduğunu, diğer tutuklu ve hükümlülerin kaldıkları koğuşlarda bunun uygulanmadığını belirterek eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini öne sürmüştür.

10. Başvuru, maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkı kapsamında incelenmiştir.

11. Başvuru konusu olayda havalandırma bahçesinin üzerine fens teli çekilmesinin tutuklu ve hükümlüler açısından Anayasa'nın 17. maddesi kapsamındaki güvenceleri harekete geçirecek asgari ağırlıkta olup olmadığı tespit edilmelidir. Anayasa Mahkemesi Müjdat Gürbüz (B. No: 2017/36529, 23/5/2018, §§ 83, 84) kararında suç işlenmesinin önlenmesi, kurum güvenliğinin sağlanması gerekçesiyle havalandırma bahçesi üzerine fens teli çekilmesinin ceza infaz kurumunda bulunmanın bir sonucu olarak hürriyeti bağlayıcı tedbir gereğince katlanılması mümkün ve muhtemel bir tedbir olduğunu değerlendirmiştir. Bu çerçevede kanuni dayanağı bulunan, makul gerekçelerle açıklanan ve mahpuslar tarafından katlanılması mümkün ve muhtemel görülen etki ve rahatsızlıkların başvurucu açısından çekilmez bir durum oluşturmaktan uzak olduğu ve başvuruya konu uygulamalar nedeniyle meydana geldiği ileri sürülen rahatsızlığın Anayasa 17. maddesi bağlamında aranan asgari ağırlık eşiğine ulaşmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

12. Eldeki başvuruda anılan kararda belirlenen ilkelerden farklılık arz eden bir durum bulunmadığından başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Haberleşme Hürriyetinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia

13. Başvurucu; oğlu ve avukatı tarafından mektupla gönderilen AİHM kararları, gazete haberleri ve İnsan Hakları Komitesinin İngilizce bir kararının hiçbir gerekçe gösterilmeden sakıncalı bulunarak kendisine verilmediğini, bu belgeleri AİHM’e yapacağı bireysel başvuruda kullanacağını, belgelerin teslim edilmemesi nedeniyle etkili başvuru hakkının ihlal edildiğini öne sürmüştür. Bakanlık görüşünde; başvurucunun AİHM’e başvuru yaptığına dair bir bilgi sunmadığını, bu belgelerin AİHM’e yapılmış ya da yapılacak başvuruya ilişkin esaslı bir belge olup olmadığının başvuru formundan anlaşılamadığını, öte yandan etkili başvuru hakkının tek başına ileri sürülebilecek haklardan olmadığını belirtmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı başvuru formundaki beyanlarını tekrar etmiştir.

14. Başvuru, haberleşme hürriyeti kapsamında incelenmiştir.

15. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir

16. Mahpusların mektuplarının denetlenmesi ve alıkonulması suretiyle haberleşme hürriyetine yapılan müdahalelerin kanuniliği, meşru amacı, demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluğu ve ölçülülüğünün denetiminde gözetilmesi gereken genel ilkeler Anayasa Mahkemesince birçok kararda ayrıntılı olarak açıklanmıştır (Ahmet Temiz, B. No: 2013/1822, 20/5/2015, §§ 37-68; Muhittin Pirinççioğlu (3), B. No: 2017/34566, 10/3/2020, §§ 44-57; Cihat Ayik ve Hacı Ali Baştürk, B. No: 2017/31506, 10/3/2020, §§ 44-57).

17. Somut olayda mektubun alıkonulması nedeniyle başvurucunun haberleşme hürriyetine yapılan müdahalenin kanuni dayanağının ve meşru amacının bulunduğu konusunda herhangi bir tereddüt bulunmamaktadır (ayrıntılı açıklama için bkz. Ahmet Temiz, §§ 46, 55; Muhittin Pirinççioğlu (3), §§ 45, 47). Bununla birlikte disiplin kurulu ve derece mahkemelerinin kararlarında "hükümlüye/tutukluya yazılan mektup ekinde yer alan 4 sayfalık AİHM kararının Hukuki Değerlendirilmesi yazılarının ve 7 sayfalık Ekler başlıklı fotokopi evrakların" yer aldığı belirtilmektedir. Her ne kadar ceza infaz kurumunun yabancı dilde yazılan bir belge aslınıaslıyla eşleştirmesi idareye aşırı bir külfet yükleyecek nitelikte olsa da (Mehmet Fatih Göksan (2), B. No: 2017/38886, 8/9/2020, § 63) aynı mektupta gönderilen AİHM başvuru formu göz önüne alındığında İngilizce belgenin de AİHM'e sunulmak üzere iletildiği anlaşılmaktadır. İngilizce metin üzerinde herhangi bir karalama ve gizli haberleşme işareti bulunduğuna dair infaz kurumu idaresi tarafından hiçbir tespitte bulunulmamıştır. Başvurucunun oğlu ve avukatının gönderdiği mektuplar AİHM'e yapılacak bir başvuruyu ilgilendirdiği açık olduğundan, AİHM başvuru formuna eklenebilecek türden bu belgelerin başvurucunun mahkûmiyetine konu olan suç gözetildiğinde bütünsellik içerdiği görülmektedir. Başvurucuya verilmesinde sakınca görülen bu belgelerin neden sakıncalı olduğuna dair idare ve derece mahkemeleri tarafından bir değerlendirme yapılmadığı, belgelerin nasıl bir şifreleme ve örgütsel haberleşmeye vücut vereceği konusunda somut bilgilere dayalı yeterli gerekçenin sunulmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle müdahalenin demokratik bir toplumda gerekli olmadığı kanaatine varılmıştır.

18. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 22. maddesinde güvence altına alınan haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

19. Başvurucu; ihlalin tespiti, yeniden yargılama yapılması ve 500.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

20. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan ([GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

21. Öte yandan ihlalin niteliği dikkate alınarak başvurucuya net 5.000 TL manevi tazminat ödenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. 1. Maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

C. Anayasa’nın 22. maddesinde güvence altına alınan haberleşme hürriyetinin İHLAL EDİLDİĞİNE,

D. Kararın bir örneğinin haberleşme hürriyetinin ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Osmaniye İnfaz Hâkimliğine (E.2019/1967, K.2019/2124; E.2019/2242, K.2019/2425) GÖNDERİLMESİNE,

E. Başvurucuya net 5.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 13/4/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.