Öncelikle şu ayrımı ister istemez yapmak durumundayım: İstanbul’da yaşayan avukatlar ve İstanbul’da yaşamayan avukatlar diye bir gerçek var ne yazık ki. O “yazık” hali, daha ziyade İstanbul’da yaşayan avukatlar için gibi. Zira burada adliyeler daha büyük, sistem daha kaos, uygulama daha acımasız. Ben naçizane İstanbul ayarında yazayım, “çoğun içinde az da vardır” kuralı gereği diğer iller de kendine pay çıkasın.
Oldum olası yakındığımız, fakat bu ara daha da çok duyduğum “hakim izinli” sorunumuz var öncelikle. Şöyle ki; duruşmaya gideceğiz örneğin ve o celse tanıklar dinlenecek. Tanıklar işinden gücünden zar zor izin alır gelir, biz sabahın bir vakti hastalık sayrılık dinlemeden, daha bir dolu tonlarca işimiz varken ve belki bu duruşma için başkaca bir işimizi ertelemişken düşeriz yollara, yol masrafı-köprü masrafı, trafik stresi, yetiştim ha yetişeceğim derken nefes nefese varırız duruşma salonunun önüne bir de bakarız ki; hakim izinli..
Bana sorarsanız saç baş yolmak için gayet ideal bir sebep.
İstanbul Barosu bu hususta güzel bir çalışma yapmış, eminim birçoğunuz haberi yoktur, şahsen benim haberim yoktu: İstanbul Barosu’nun sitesinde her gün Anadolu Adliyesi için izinli hakimlerin listesi yayınlanıyor, lakin yetersiz. Nitekim geçen gün bize saç baş yolduran izinli hakimin mazeret durumu listede görünmüyordu. Nedir bunun en güzel yolu? Elbette UYAP. Konuyu biraz araştırdım. Evvela Uyap’la ilgili önerilerimizi iletebileceğimiz bir mail adresi aradım. Maalesef bulamadım. Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığı’na mı yazmak gerek acaba, diye düşündüm. Telefon var, fax var; fakat mail yok. Çağlayan Adliyesi’nin Adalet Komisyonu’yla görüştüm, konuyu anlattım. Sağolsunlar açıkladılar fakat duyduklarım pek de iç açıcı değildi. Aynen şöyle oluyormuş: Hakimlerin savcıların izinli olduğu günü önceden belirlemek her zaman mümkün değilmiş. Çoğunlukla aynı sabah gelip gelmeyecekleri belirli oluyormuş. Önceden belirleyip hazırlık yapmak için en az 10 kişilik bir ekip gerekiyormuş. Zaten böyle bir sistemi Uyap’a entegre etmek de imkansızmış.
Ee, ne olacak peki? Oysa ki, böyle bir sistem kurulduğunda, hakim-savcılar bu mazeretli olma durumunda kendilerine bir nebze daha çeki düzen vermek zorunda hissederler belki. Niçin biz, Son anda haber ediyorlar, diyerek boynumuzu büküp çile çekmeye devam ediyoruz?
Deyince..
Tamam, dedi, Siz yine de taleplerinizi yazın, konuyu gerekirse Baro ile birlikte çözmeye çalışırız..
Peki.
Anladığım kadarıyla işleyişe ilişkin bu tarz taleplerimiz için Adalet Komisyonu’ndan başkaca gidecek bir yer yok. Şimdi, sizlerden ricam, bu çalışmanın harekete geçirilmesi için aşağıda hazırlamış olduğum kısa talebi bir kağıda kopyalayıp, uyarlayarak en yakınınızdaki Adalet Komisyonu’na iletmenizdir. Bana sorarsanız illa Çağlayan Adliyesi olması gerekmiyor. Önemli olan, sayıca artmak ve mevcut düzeni dürtmek. En azından Baro’nun sayfasında tüm adliyeler için yapılsın bu izinli hakim çalışması. Talebimiz şu:
“T.C. İstanbul Adliyesi Adalet Komisyonu Başkanlığı’na
Türkiye genelindeki tüm adliyeler dahilinde, tüm mahkemeler için izinli/mazeretli olmaları sebebiyle duruşmaya katılamayacak olan hakimleri, yerine geçici olarak atanacak hakim olup olmadığını ve varsa atanacak olan hakimin bilgisini en geç 1(bir) gün evvelinden gösterir bilgilendirme sisteminin, birçok bakımdan hak kaybı yaşanmaması adına, mümkün olabilecek en kısa sürede UYAP sistemi üzerinden uygulamaya geçirilmesini ve izinli/mazeretli hakim listesinin en geç 1(bir) gün evvelinden İstanbul Barosu’nun web sitesinde yayınlanmak üzere ulaştırılmasını arz ve talep etmekteyiz.
Saygılarımızla,
Av. … …”
Böylece, meslektaş dayanışmamız neticesinde, Adalet Komisyonu’nu iyi bir amaç uğruna küçük çapta bir talep bombardımanına uğratmış olacağız ve eminim bir şekilde harekete geçmek durumunda kalacaklar. En azından denemiş olacağız. Bu konuyla ilgili başkaca önerisi olan varsa, mutlaka paylaşalım, tartışalım.
Son dönemlerde, şahsen beni en çok üzen durumlardan bir diğeri de, dosyalara ilişkin yapılacak olan neredeyse her türlü işin bizzat avukat tarafından yaptırılır hale getirilmesi. Öncelikle belirtmek gerekir k; 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu’nun 46. Maddesi şöyledir:
“Avukat, işlerini kendi sorumluluğu altındaki stajyeri veya yanında çalışan sekreteri eliyle de takip ettirebilir, fotokopi veya benzeri yollarla örnek aldırabilir.”
Maalesef sistem öyle bir hale getirildi ki; en ufağından en büyüğüne her şeyi avukat bizzat yapmak durumunda. Örneğin Anadolu Adliyesi’de kalemlerin bulunduğu koridorlara kartlı geçiş sistemi koyuldu. Bu sistemin hiçbir işlevi olmadığı gibi, yalnızca iş akışını zorlaştırmaya yaradığı kanaatindeyim. Zira, kapıdan geçen kişilerin avukat olup olmadığı kontrol edilmiyor. Fakat avukat olmayan kişi kapılardan geçebilmek için katta bulunan güvenlik görevlisinden yahut danışmada bulunan memurdan yardım almak durumunda kalıyor. Aynı kapıdan bu kez dışarı çıkabilmek için ise, kartı olan birinin çıkmasını ve peşi sıra çıkabilmeyi bekliyor. Meslektaşlarımız ise ikide bir çantadan kart çıkarmak durumunda kalıyorlar. Üstelik kartların bir yerlerde unutulma riskini de artırıyor. Yardımcı arkadaşlarımızın vakit kaybetmesine ve strese girmelerine yol açıyor. Güvenlik anlamında son derece işlevsiz olan ve ne yazık ki insanlara eziyetten başka bir işe yaramayan bu sistemin bir an evvel ortadan kaldırılması gerekiyor.
Saatlerce duruşma beklemek, meslektaşların yıllardır süregelen hiç bitmeyen çilesi. Bir kere hakimlerin, duruşmaya zamanında başlaması çok önemli. Bir güne binlerce duruşma atamak yapılan başlıca hata kanımca. Bu soruna nasıl bir çare, yol-yöntem bulunabilir, özellikle tavsiyelerinizi bekliyorum.
Kalemlerde telefonların açılmaması yine bizler için sıkıntı konulardan biri. Özellikle Çağlayan ve Anadolu Adliyesinde. Kalemlerin işlerinin başlarından aşkın olduğunu biliyorum ve bir yandan hak da veriyorum. Fakat öyle zaruri ve acil durumlar oluyor ki, telefonla bilgi almaktan başka bir yol olmuyor. Özellikle de şehirdışı hallerde. Zaten telefonla işlem yapmak gibi bir durum mümkün olamaz. Buna rağmen yalnızca kısaca bilgi isteme durumu söz konusu olduğunda dahi, ya açılmayan telefonlarla ya da kalkın buraya gelin gibi azarlamalarla karşılaşıyoruz çoğu zaman. Bu konuda da başta İstanbul Çağlayan ve Anadolu Adliyesi olmak üzere acilen bir çözüm üretmek gerektiğini düşünüyorum.
Sürekli Uyap sisteminin değişmesi de bir diğer büyük problemimiz. Yakın vakitte yaşadık örneğin, iki gün boyunca Uyap’ı kullanamadık. Sonrasında da yok Java, yok tarayıcı gibi sorunları çözmekle uğraştık. Özellikle birden fazla bilgisayarla çalışan ofislerde, sorunu çözmek için bilgisayarcı çağırmak şart oluyor. Ve yine zaman kaybına, bir sürü masrafa yol açıyor.
Mesela bu son değişikliğin niçin yapıldığını tam olarak anlamış değilim, neyse vardır elbet bir sebebi; fakat eskisinden daha iyi olsaydı canım acımayacaktı, daha da kötü olmuş. Zaten Uyap üzerinden bir dilekçe göndermek zulüm. Zira, Uyap formatında, dilekçenin formu bozuluyor, ek yapmak sorun oluyor vs. Bunlara halen bir çözüm bulunamadı.
Ne yazık ki, tüm sistem birebir avukata bağımlı şekilde işliyor. Yargının en hareketli ayağı olarak avukat, duruşmalara mı girsin, dilekçe mi yazsın, ara karar mı yapsın/takip etsin? Hangi birine yetişsin..
Bunlar sorunlarımızdan yalnızca bazıları. Yazacak olsam daha baya bir devam edebilirim, ancak çok uzayacak. Lütfen sizler de yazın dikkatinizi çeken, canınızı sıkan, düzelmesini istediğiniz durumları. Zaman zaman burada yazalım, paylaşalım, tartışalım. Daha güzeli, çözüm önerileriyle beraber dile getirmeniz olur, hemen belirteyim.
Kendim ve meslektaşlarım adına biraz bencillik yapıp, onca dünya derdini bir kenara alıp; yeni yılda avukatların, üvey evlat gibi değil, yargının ve adaletin üç eşit ayağından biri olarak benimsendiği, onların işlerini zorlaştırmayı değil kolaylaştırmayı hedefleyen sistemlerin uygulamaya geçirildiği, daha saygılı-sevgili, az gerilimli, bol kolaylıklı zamanlar diliyorum.
Nice adil yıllara..
(Bu köşe yazısı, sayın Av. Tuba TORUN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)
(Bu köşe yazısı, sayın Av. Tuba TORUN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)