Bilindiği üzere 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin, şirketten bilgi alma ve inceleme hakkını düzenleyen 392.maddesinde; (1) Her yönetim kurulu üyesi şirketin tüm iş ve işlemleri hakkında bilgi isteyebilir, soru sorabilir, inceleme yapabilir. Bir üyenin istediği, herhangi bir defter, defter kaydı, sözleşme, yazışma veya belgenin yönetim kuruluna getirtilmesi, kurulca veya üyeler tarafından incelenmesi ve tartışılması ya da herhangi bir konu ile ilgili yöneticiden veya çalışandan bilgi alınması reddedilemez. Reddedilmişse dördüncü fıkra hükmü uygulanır. (2) Yönetim kurulu toplantılarında, yönetim kurulunun bütün üyeleri gibi, şirket yönetimiyle görevlendirilen kişiler ve komiteler de bilgi vermekle yükümlüdür. Bir üyenin bu konudaki istemi de reddedilemez; soruları cevapsız bırakılamaz. (3) Her yönetim kurulu üyesi, yönetim kurulu toplantıları dışında, yönetim kurulu başkanının izniyle, şirket yönetimiyle görevlendirilen kişilerden, işlerin gidişi ve belirli münferit işler hakkında bilgi alabilir ve görevinin yerine getirilebilmesi için gerekliyse, yönetim kurulu başkanından, şirket defterlerinin ve dosyalarının incelemesine sunulmasını isteyebilir. (4) Başkan bir üyenin, üçüncü fıkrada öngörülen bilgi alma, soru sorma ve inceleme yapma istemini reddederse, konu iki gün içinde yönetim kuruluna getirilir. Kurulun toplanmaması veya bu istemi reddetmesi hâlinde üye, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesine başvurabilir. Mahkeme istemi dosya üzerinden inceleyip karara bağlayabilir, mahkemenin kararı kesindir. (5) Yönetim kurulu başkanı, kurulun izni olmaksızın, yönetim kurulu toplantıları dışında bilgi alamaz, şirket defter ve dosyalarını inceleyemez. Yönetim kurulu başkanının bu isteminin reddedilmesi hâlinde başkan, dördüncü fıkraya göre mahkemeye başvurabilir. (6) Yönetim kurulu üyesinin bu maddeden doğan hakları kısıtlanamaz, kaldırılamaz. Esas sözleşme ve yönetim kurulu, üyelerin bilgi alma ve inceleme haklarını genişletebilir. (7) Her yönetim kurulu üyesi başkandan, yönetim kurulunu toplantıya çağırmasını yazılı olarak isteyebilir.” şeklinde düzenleme mevcuttur. Madde gerekçesinde ise şu açıklamalara yer verilmiştir; “Bu hüküm, 6762 sayılı Kanunun 331 inci maddesinden esinlenerek kaleme alın­mıştır. Ancak mevcut metinde, uygulamadaki bazı sorunlar dikkate alınarak değişiklikler yapılmış, yeni kurallar konulmuştur. Tasarının bu hükmünde, aynı zamanda, yönetim kurulu başkanının yet­kileri de gösterilmiştir. Bu hüküm şirket iş ve işlemleri hakkında olup, yavru şirketlere ilişkin bilgi alma hakkı 200 üncü maddede düzenlenmiştir. Birinci fıkra: Ağır ve kapsamlı sorumluluğunun bir gereği olarak her yönetim kurulu üyesi­nin şirketin bütün iş ve işlemleri hakkında bilgi almak hakkı vardır. Bu hak aynı zamanda üyenin güvenirliliğine ve özenine bırakılmış bulunan yönetim görevinin ve şirket ile üye arasındaki ilişki­nin gereğidir. Bilgilendirilen üye yönetebilir ve doğru zamanda, doğru kararı alabilir. Bu yönden üyeler arasında fark yoktur. Bilgi vermek, verecek olan kişi yönünden bir yükümdür. Bu hak dör­düncü fıkrada açıkça belirtildiği gibi ne kaldırılabilir ne de sınırlandırılabilir. Üyeye verilecek bilgi ayrıntılı, amaca uygun ve istenileni karşılar nitelikte olmalıdır. Bu fıkra aynı zamanda yönetim ku­rulu üyelerinin kurula defter ve bilgi getirtebilmesi hususundaki yetkisini açık bir şekilde hükme bağlamıştır. Bu yetkinin, ne kurulda oylama yaparak, ne de yapılmadan reddi mümkün değildir. Üye bilgiyi (kural olarak) yönetim kurulunda alır; yoksa doğrudan yöneticileri çağırarak veya onlara başvurarak bilgi isteyemez. Bu husus üçüncü fıkradan açıkça anlaşılmaktadır. Bilgi alma hakkı şirket iş ve işlemleri ile sınırlı olup, özel işleri kapsamaz; meğerki, özel işler şir­ket iş ve işlemleriyle ilgili veya bağlantılı olsun. Hak üyenin kişiliğine tanınmıştır; yoksa yönetim ku­ruluna "kurul" olarak tanınmamıştır ve ancak üye bilgi alabilir. Hak, üyelikten ayrılmakla son bulur. Alınacak bilginin niteliği ve özellikle "gizli", "şirket sırrı" olması ile ilgili açık bir sınır getiril­memiştir. Bunun iki sebebi vardır. Birinci sebep şudur: Güvenilmeyen bir kişi üye seçilmemeli, se­çilmişse uzaklaştırılmalıdır. İkincisi ise, Tasarının 369 uncu maddesinde "şirketin menfaatlerinin" gözetilmesi de vurgulanarak ağır bir özen yükümünün getirilmiş olması ve özen yükümünün sorum­lulukla doğrudan ilgili bulunması ve ayrıca bilgi sızdırmanın cezaî yaptırıma bağlanmasıdır. Hukukî ve cezaî yaptırımlar yeterince caydırıcı kabul edilmelidir. Üçüncü sebebe gelince: Somut olayın özelliği, istenilen bilginin verilmemesini gerekli kılıyorsa yönetim kurulu başkanı tedbir talebiyle mahkemeye başvurabilir. Yönetim kurulu üyesinin görevinin güvene dayalı olduğuna ilişkin temel düşünce, yaptığı işin nitelik ve önemi ve nihayet yüklendiği sorumluluk ve sorumluluğa bağlı hukukî ve cezaî yaptırım­lar ondan bir bilginin saklanmasını ve esirgenmesini haklı gösteremez. İkinci fıkra: Başkan, üyeler, tüm yöneticiler, ticarî mümessiller, vekiller, seyyar tacir yardımcı­ları Tasarının 378 inci maddesinde öngörülen de dahil olmak üzere, komite, komisyon ve alt kurul­lara bilgi vermekle yükümlüdür. Aksine hareket, iş sözleşmesinin feshini gerektirir. Şirkete bağlı ol­mayan komisyoncuların, tellalların, aracı kurumların, rapor yazmakla görevlendirilen kişilerin kural olarak böyle bir yükümleri yoktur. Aynı sonuç, acentalar için de söz konusudur. Onların durumlarını ve bilgi vermemelerinin sonuçlarını sözleşmeleri belirler. Ancak hükmün doğrudan görevi dışında kalan bu sorunda, mahkemelere ve doktrine yorum yolunun açık olduğundan şüphe edilemez. Üçüncü fıkra: Üçüncü fıkra yönetim kurulu üyesinin yönetim kurulu dışında bilgi alma hak­kını ve defter ve belgeleri incelemesi hakkını düzenlemektedir. Üyenin (kural olarak) kurul dışında bilgi almak hakkı bulunmadığı gibi, kurul dışında defterle­ri ve/veya belgeleri incelemek hakkı da yoktur. Üye, bu hakkı yönetim kurulu başkanının izni ile kul­lanabilir. Üye, şirketin defter ve belgelerini incelemeyi ancak görevini, hesap verilebilirlik ilkesine uygun olarak yapması bakımından gerekliyse talep edebilir. Başkandan talep bir şekle tâbi değildir. Dördüncü fıkra: Yönetim kurulu üyesinin talebinin başkan tarafından reddi halinde üye, iste­ğini yönetim kuruluna sunabilir. Kurulun kararı ile üye bu hakkını kullanabilir. Talepte bulunan üye­nin müzakereye ve oylamaya katılmasına 393 üncü madde engel değildir. Çünkü sorun "şirket dışı kişisel bir menfaatle" ilgili değildir. Kurulun da talebi reddetmesi halinde mahkemeye başvurma yo­lunun açık olup, bu husus maddede ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiştir. Beşinci fıkra: Bu fıkra yönetim kurulu başkanının kurulda primus enter pares konumunda ol­duğunu açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Başkan kurul dışında inceleme ve bilgi edinme hakkı­nı ancak diğer üyeler gibi kullanabilecektir. Altıncı fıkra: Üyenin maddenin çeşitli hükümlerinden doğan hakları kısıtlanamaz, kaldırıla­maz. Esas sözleşme ile genişletmeye ise bir engel yoktur. Yedinci fıkra: Hüküm 6762 sayılı Kanunun 331 inci maddesinin ikinci fıkrasının tekrarıdır.”

Madde kapsamında konuya yargı uygulaması yönünden bakıldığında; Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 19.04.2016 Tarihli 2015/9884 Esas 2016/4349 Karar sayılı kararında;

TTK'nın 392/3. maddesinde yönetim kurulu üyelerinin şirketin defter ve dosyalarını inceleme hakkının ne şekilde kullanılacağının düzenlendiği, anılan yasa maddesine göre bu hakkın kullanılması için yönetim kurulu üyesi olma zorunluluğunun bulunduğu, dava tarihi itibariyle şirket yönetim kurulu üyesi olan davacının, yargılama aşamasında yapılan genel kurulla bu sıfatının sona erdirildiği, bu şekilde dava tarihinden sonra davacının dava ehliyeti ve TTK'nın 392.maddesine göre inceleme yapma hakkının ortadan kalktığı, bu nedenle de davanın konusuz kaldığı, TTK'nın 392/4. maddesi uyarınca yerel mahkemece verilen kararın  kesin olduğu ifade edilmiştir. Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 16.03.2022 Tarihli 2020/7083 Esas 2022/2003 Karar sayılı kararında ise bilgi alma ve inceleme talebi reddedilen yönetim kurulu üyesinin, TTK.m.392/4 kapsamında ilk derece mahkemelerine başvuru hakkı olduğu ifade edilmiştir.

Bu kapsamda doktrinde ifade edildiği üzere anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin bilgi alma ve edinme hakkının beş hususla sınırlı olduğu kabul edilmektedir. Bunları şu şekilde sıralayabiliriz;

1) Görev Sınırı: Talep edilen bilgiler, yönetim kurulu üyesinin, yasadan doğan görevini şirketin çıkarları doğrultusunda ifa etmesini uygun şekilde gerçekleştirmeye yönelik olmalıdır (Prof.Dr.İsmail KIRCA - Doç.Dr. Feyzan Hayal ŞEHİRALİ ÇELİK - Doç. Dr. Çağlar MANAVGAT, Anonim Şirketler Hukuku, Cilt-I, Ankara 2013, s.719). Yani ancak bir yönetim kurulu üyesinin görevini yerine getirmesi için gerekli ise üye, başkandan şirket defterlerinin ve dosyalarının incelenmesini talep edebilir (Yrd.Doç.Dr. Hediye Bahar SAYIN, Anonim Şirket Yönetim Kurulu Üyelerinin Toplantı Dışında Bilgi Alma Hakkının Konusu, TBB Dergisi 2016, s.486). Eş söylemle yönetim kurulu üyesinin, şirketin defter ve belgelerini incelemeyi talep edebilmesi ancak görevini, hesap verilebilirlik ilkesine uygun olarak yapması bakımından gerekliyse mümkün olabilir (Soner ALTAŞ, Anonim Şirketler, Ankara 2020, s.269-281 ; Okay KIR, Anonim Şirketler, İstanbul 2019, s.352 ; Dr.Jur.Mevci ERGÜN, Anonim Şirketler Hukuku, Ankara 2021, s.425). Bu kapsamda görevin gerekliliğinden kaynaklanmıyorsa yönetim kurulu üyesinin bu tarz bir talep hakkı yoktur. Bu hususta yukarıda da yazılı olduğu üzere TTK m. 392’nin gerekçesinde de şu açıklamalar yer almaktadır; “…Üyenin (kural olarak) kurul dışında bilgi almak hakkı bulunmadığı gibi, kurul dışında defterleri ve/ veya belgeleri incelemek hakkı da yoktur. Üye, bu hakkı yönetim kurulu başkanının izni ile kullanabilir. Üye, şirketin defter ve belgelerini incelemeyi ANCAK GÖREVİNİ, HESAP VERİLEBİLİRLİK İLKESİNE UYGUN OLARAK YAPMASI BAKIMINDAN GEREKLİYSE TALEP EDEBİLİR.” Aynı hususlar TTK.m.392/3’ün madde metninden de anlaşılmakta yönetim kurulu üyelerinin toplantı dışında doğrudan bilgi alma hakları yoktur (Yrd.Doç.Dr.Hediye Bahar SAYIN, Anonim Şirket Yönetim Kurulu Üyelerinin Toplantı Dışında Bilgi Alma Hakkının Konusu, TBB Dergisi 2016, s.488).

Tüm bu hususlarla birlikte doktrinde isabetli bir şekilde, her üyenin görev kapsamı dışında kalan konularda bilgi talep edebilmesinin önüne geçilerek görevin gereği gibi ifası amacına hizmet etmeyen taleplerin reddedilebileceği belirtilmiştir. Böylelikle, yönetim kurulu üyelerinin bilgi isteminin haksız veya gereksiz nitelikte olması gibi hallerde yönetim kurulu başkanına bilgi alma talebini reddetme imkanı kanunla verilmiş bulunmaktadır. Yerinde olan bu kural, yönetim kurulu üyelerinin toplantı dışında bilgi alma hakkının sınırını oluşturmaktadır. Böylelikle bilgi alma hakkının gereksiz, haksız yere kullanılması gibi durumların varlığının takdir ve değerlendirmesi yönetim kurulu başkanına bırakılarak yasa koyucu tarafından bu gibi hallerde bilgi alınmasının önüne geçilmesi amaçlanmıştır (Dr.Öğr.Üyesi Hasan KARSLIOĞLU, Anonim Şirket Yönetim Kurulu Üyelerine Tanınan Bilgi Alma Hakkı ve Bu Hakkın Üyelerin Görev ve Sorumlulukları ile İlişkisi, Akdeniz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Aralık 2021, Cilt: 11 - Sayı:2, s.387).  

2) Orantılılık İlkesi Sınırı: Bu ilke özellikle zamanlama ve kapsam hususlarında söz konusu olur. Buna göre, söz konusu sorular uygun olmayan zamanda yönetilmemelidir ve kapsamı da geniş olmamalıdır. Örneğin toplantı gündeminde bulunan bir konu hakkında tam çetin geçen müzakere safhasında yazılı bilgi talep edilmesi gibi. Ayrıca orantılılık ilkesi, özellikle talep edilen bilgilerin kapsamı hususunda da geçerlidir (Doç.Dr.Necla Akdağ GÜNEY, Anonim Şirket Yönetim Kurulu, 2.Baskı, İstanbul 2016, s.175).

3) Çıkar Çatışması Sınırı: Yönetim kurulu üyesinin, bizzat kendi çıkarlarını ilgilendiren (örneğin kendisinin pazar rakibi, davalı tarafı veya rakibi) konu ve alanlarda bilgi isteme hakkı yoktur. Yani yönetim kurulu üyeleri bizzat kendi çıkarlarını ilgilendiren hususlarda sıcak gelişmelere ilişkin bilgi alma hakkına sahip değildir (Doç.Dr.Necla Akdağ GÜNEY, Anonim Şirket Yönetim Kurulu, 2.Baskı, İstanbul 2016, s.175).

4) Hakkın Kötüye Kullanılması Yasağı Sınırı: Bu sınır, yönetim kurulu üyesinin talep ettiği bilgileri sadece kendi görevini ifa etmek amacıyla değil, aksine başka amaçlar için kullanmasının söz konusu olduğu hallerde veya işletmeye ait bilgilerin kötüye kullanılmasıyla ilgili somut bir tehlikenin varlığında ortaya çıkar. Eş söylemle yönetim kurulu üyeleri, görevleri dışında başka amaçlarla bilgi edinerek bu bilgiyi kötüye kullanmamalıdır (Doç.Dr.Necla Akdağ GÜNEY, Anonim Şirket Yönetim Kurulu, 2.Baskı, İstanbul 2016, s.175). Ayrıca bir yönetim kurulu üyesinin, işletmenin öncelikli çıkarlarıyla mücadele etmek amacıyla şirket içi bilgileri derleyip toparlaması da, hakkın kötüye kullanılmasıdır. Aynı şekilde bir YK üyesinin, şirketin kendi rakibi olduğu bir şirketle yapacağı iş ve işlemler (fiyatlar, indirimler, koşullar, teknik özellikler vs.) hakkında ayrıntılı bilgi talep etmesi, şirketin çıkarlarına değil, aksine açıkça üyenin kişisel menfaatine hizmet edecek niteliktedir. Bu konudaki başka bir örnek de şudur: Bir YK üyesinin merak saikiyle şirketin kendi akrabası (veya boşandığı eşi) ile yaptığı iş ilişkileri hakkında bilgi istemesidir (Doç.Dr.Necla Akdağ GÜNEY, Anonim Şirket Yönetim Kurulu, 2.Baskı, İstanbul 2016, s.175). Hakkın kullanımı süre veya konu bakımından bir sınırlamaya tabi olmasa da, yönetim kurulu üyelerinin bilgi taleplerinde görevin gereği gibi ifası dışında başkaca menfaat elde etme amacı gütmüyor olması gerekmektedir. Aksi yaklaşım, hakkın kötüye kullanımı olarak nitelendirilebilecektir (Dr.Öğr. Üyesi Hasan KARSLIOĞLU, Anonim Şirket Yönetim Kurulu Üyelerine Tanınan Bilgi Alma Hakkı ve Bu Hakkın Üyelerin Görev ve Sorumlulukları İle İlişkisi, Akdeniz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Aralık 2021, Cilt: 11 - Sayı:2, s.384). Her halde bilgi alma talepleri sınırsız olarak kullanılamayacak olup Türk Medeni Kanunu’nun 2’nci ve 3’üncü maddelerinde tanımını bulan “dürüstlük” ve “iyiniyet” kuralları ile açıkça çelişecek şekilde bir bilgi alma talebi, hakkın kötüye kullanımı olarak nitelendirilebilecektir. Buna göre Türk Medeni Kanunu’nun 2’nci maddesinde belirtildiği üzere “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz”. Bu kapsamda, yönetim kurulu üyeleri, her zaman olduğu gibi, bilgi alma hakkının kullanılması sırasında da, hukukun genel ilkelerinden olan iyiniyet ve dürüstlük kurallarına uygun olarak hareket etmelidir (Dr.Öğr.Üyesi Hasan KARSLIOĞLU, Anonim Şirket Yönetim Kurulu Üyelerine Tanınan Bilgi Alma Hakkı ve Bu Hakkın Üyelerin Görev ve Sorumlulukları ile İlişkisi, Akdeniz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Aralık 2021, Cilt: 11 - Sayı:2, s.385).

5) İşletme veya Ticarî Sır Sınırı: Bu sınır, kaynak İsviçre ve Türk yasalarında açıkça belirtilmemekle beraber, işletme sırlarının her somut olayın şartları dikkate alınarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Aslında sadece işletme sırrının “katı bir çekirdeği”nin böyle bir üstünlüğü olabilir; bu durumda −münferit olarak YK üyeleri değil− icra organı olarak yönetim kurulu bizzat “sır sahibi”dir. Buna göre, işletme sırrı, sadece bir yönetim kurulu üyesine ayrı ve özel olarak bilgi verilmesi veya yukarıda sayılan diğer hallerin (kötüye kullanma, çıkar çatışması, orantılılık ilkesi ve görevsellik sınırı) varlığında söz konusu olabilir (Prof.Dr.Hasan PULAŞLI, Şirketler Hukuku Şerhi, Cilt-II, Ankara 2018, s.1390-1391 ; Prof.Dr.İsmail KIRCA - Doç.Dr.Feyzan Hayal ŞEHİRALİ ÇELİK - Doç.Dr.Çağlar MANAVGAT, Anonim Şirketler Hukuku, Cilt-I, Ankara 2013, s.708 ; Savaş BOZBEL, Anonim Şirket Yönetim Kurulu Üyelerinin Bilgi Alma ve İnceleme Hakkı, jurix.com, s.7). Dolayısıyla yönetim kurulu başkanı, talebin şirket sırrını ilgilendirmesi halinde talebi reddedebilir. Başkanın bu hususlarda izin verme yetkisi kaldırılamaz, devredilemez, sınırlandırılamaz (Yrd.Doç.Dr. Hediye Bahar SAYIN, Anonim Şirket Yönetim Kurulu Üyelerinin Toplantı Dışında Bilgi Alma Hakkının Konusu, TBB Dergisi 2016, s.491 ; Aynı Yönde Yargıtay 11.Hukuk Dairesi 20.03.2017 Tarihli E. 2015/13764 K. 2017/1654 Sayılı İlamı ; Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 03.03.2021 Tarihli E. 2009/4550 K. 2011/2196 Sayılı İlamı).

Netice olarak tüm bu hususlar kapsamında, toplantı esnasında bilgi alma hakkına getirilecek sınırlamalar konusunda hem İsviçre doktrininde hem de Türk doktrininde sınırlama olarak kabul edilebilecek hallere ilişkin beş farklı kavram ele alınmış olup bunlar; işlevsellik, orantılılık, menfaat çatışması hali, hakkın kötüye kullanılması ile işletme ve ticari sırların korunması olarak belirtilmiştir (Dr.Öğr. Üyesi Hasan KARSLIOĞLU, Anonim Şirket Yönetim Kurulu Üyelerine Tanınan Bilgi Alma Hakkı ve Bu Hakkın Üyelerin Görev ve Sorumlulukları ile İlişkisi, Akdeniz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Aralık 2021, Cilt: 11 - Sayı:2, s.384-385).

Tekraren belirtmek gerekir ki yönetim kurulu başkanı, bilgi talep eden yk üyesi ile şirket tüzel kişiliği arasında menfaat uyuşmazlığı olduğu kanaatindeyse bilgi isteme ve inceleme hakkını reddedebilir. Bu kurala TTK’nın 393/1 hükmü çerçevesinde de bakmak gerekir. Nitekim bu maddenin gerekçesinde yönetim kurulu üyesinin, yönetim kurulu toplantısına kendisi veya yakınları ile şirket arasında menfaat çatışması ve olasılığı varsa katılamayacağı öngörülmüştür. Birinci fıkraya göre, kendisinin şirket dışı kişisel menfaatiyle veya alt ve üst soyundan birinin ya da eşi yahut üçüncü derece dahil bu kişiye kadar, kan ve kayın hısımlarından birinin kişisel menfaati olması halinde, yönetim kurulu üyesi veya başkanı, yönetim kurulu müzakerelerine katılamaz. Yönetim kurulu üyeleri hakkındaki bu yasak, yönetim kurulu üyesinin müzakereye katılmasının dürüstlük kuralının gereği olan durumlarda da uygulanır. Madde gerekçesinde “kişisel” sözcüğü ile bizzat üyeye ve yakınına yönelik, onları konu alan veya onlarla ilgili bulunan bir menfaat kastedilmiştir. Menfaat uyuşmazlığı, yönetim kurulu tarafından bilinmiyor olsa bile ilgili üye bunu açıklamak ve yasağa uymak zorundadır (Y.11.HD. 21.04.1998 T. 10481 E. 2634 K. ; Y.11.HD. 27.09.1988 T. 2377 E. 5337 K. ; Y.11.HD. 25.12.1986 T. 6106 E. 6808 K. ; Y.11. 17.01.1984 T. 606 E. 835 K. ; Yargıtay Onursal Daire Başkanı Gönen ERİŞ, Ticari İşletme ve Şirketler, 2.Baskı, s.2404).

Yukarıda da ifade ettiğimiz üzere YK üyelerinin, şirketin “defter ve dosyalarının” incelemesine sunulmasına ilişkin istemde bulunabilmesi için, “görevin yerine getirilmesi açısından gerekli” olması gerekir (TTK m. 392/3). Bu bakımdan, defter ve belgeleri inceleme talebinde bulunan, ilgili evrak/suret alma talebinde bulunan YK üyesinin, kontrol ve özen yükümünü yerine getirebilmesi için incelemenin gerçekten gerekli olduğu hususunda YK başkanını inandırması gerekir (Prof.Dr. Hasan PULAŞLI, Yeni Türk Ticaret Kanununa Göre Yönetim Kurulu Üyelerinin Bilgi Alma ve İnceleme Hakkı, s.594 ; Doç.Dr.Necla Akdağ GÜNEY, Anonim Şirket Yönetim Kurulu, 2.Baskı, İstanbul 2016, s.173). Görüldüğü üzere, şirkete ait defter ve belgelerin incelenmesinin talep edilmesi, hem başkanın iznine hem de görevin ifası için gerekli olması şartına tabi tutulmuştur. Bu durumda mevcut kanuni düzenlemeye göre toplantı dışında bilgi alma hakkının sınırını, işlerin gidişatı ve münferit işler bakımından başkanın izni; defterlerin incelenmesi bakımından ise hem başkanın izni hem gerekli olma şartlarının birlikte gerçekleşmiş olması oluşturmaktadır (Dr.Öğr. Üyesi Hasan KARSLIOĞLU, Anonim Şirket Yönetim Kurulu Üyelerine Tanınan Bilgi Alma Hakkı ve Bu Hakkın Üyelerin Görev ve Sorumlulukları ile İlişkisi, Akdeniz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Aralık 2021, Cilt: 11 - Sayı:2, s.386). Netice olarak, yönetim kurulu başkanının izni hukuki zeminde büyük bir önem taşımaktadır. Dolayısıyla yönetim kurulu başkanının şirketin menfaatini düşünerek hareket etme yetkisi mevcuttur. Yönetim kurulu başkanının bu takdir yetkisine dair İsviçre doktrininde de, yönetim kurulu başkanının münferit işlere ilişkin bilgilerde izninin öngörülmesi yöntemi ile aile tipi anonim şirketlerde bazı yönetim kurulu üyelerinin doğrudan şirket çalışanlarından bilgi almak sureti ile şirket yönetiminde etkinlik kazanılması amacının gerçekleştirmesi şeklindeki alışkanlıklara karşı konulması hedeflendiği belirtilmektedir (Yrd.Doç.Dr. Hediye Bahar SAYIN, Anonim Şirket Yönetim Kurulu Üyelerinin Toplantı Dışında Bilgi Alma Hakkının Konusu, TBB Dergisi 2016, s.491).

Yönetim kurulu başkanının bu takdir yetkisi, gerek şirketin “işlerinin gidişi” gerekse de şirketin “münferit işleri” kavramına giren hususları kapsamaktadır. Aşağıda sayılan işler ise, yasada ifade edilen “işlerin gidişi” kapsamına dâhil değildir; a) Münferit hallere ilişkin ayrıntılı bilgiler, b) Şirket yönetiminde görevlilerin kişisel bilgilerine ilişkin personel dosyaları, c) İleride gerçekleşmesi beklenen işlerle ilgili bilgiler, (uzun süreli işlerin seyri veya uzun süreli sözleşmelerin tahmini etkileri veya uzun süreli yıllık ciro gelişmeleri), d) Şirket defterleri ve dosyaları (Prof.Dr.Hasan PULAŞLI, Şirketler Hukuku Şerhi, Cilt-II, Ankara 2018, s.1390-1391). Ayrıca, bilgi alma hakkı kapsamında kurul üyesinin işletme amacı kapsamında bir fabrika veya yavru şirketi işlerin gidişi hakkında bilgi almak için özel olarak ziyaret etmesi mümkün değildir. Çünkü bu işlem kanunda yer alan yönetim ile görevli kişilerden bilgi talep edilmesi ile uyuşmamaktadır (Yrd.Doç.Dr. Hediye Bahar SAYIN, Anonim Şirket Yönetim Kurulu Üyelerinin Toplantı Dışında Bilgi Alma Hakkının Konusu, TBB Dergisi 2016, s.490 ; Dr.Jur.Mevci ERGÜN, Anonim Şirketler Hukuku, Ankara 2021, s.422). TTK m.392’de yer alan düzenlemenin yorum yolu ile veya mahkeme kararı ile redakte edilmesi de mümkün gözükmemektedir. Dolayısıyla TTK.m.392 hükmünün amacı ve niteliği gereği de münferit iş kavramının dar yorumlanması gerekmektedir (Yrd.Doç.Dr.Hediye Bahar SAYIN, Anonim Şirket Yönetim Kurulu Üyelerinin Toplantı Dışında Bilgi Alma Hakkının Konusu, TBB Dergisi 2016, s.491).

Grup şirket niteliğindeki anonim şirketlerde de yönetim kurulu üyesinin bilgi alma ve inceleme hakkı, ana şirketin iş ve işlemleriyle sınırlı olup yavru şirketleri kapsamaz (Dr.Jur.Mevci ERGÜN, Anonim Şirketler Hukuku, Ankara 2021, s.422 ; Prof.Dr.Hasan PULAŞLI, Şirketler Hukuku Şerhi, Cilt-II, Ankara 2018, s.1399). Ayrıca yönetim kurulu üyesinin bilgi alma hakkı, şirket iş ve işlemleriyle sınırlı olup, yönetim kurulu üyelerinin özel işlerini kapsamaz (Dr.Jur.Mevci ERGÜN, Anonim Şirketler Hukuku, Ankara 2021, s.421). Eş söylemle TTK’nın 392.maddenin konusu olan bilgi alma ve inceleme hakkı, ancak üyesi olunan şirketin iş ve işlemleriyle sınırlıdır. Dolayısıyla üyenin muhatabı, üyesi olduğu şirkettir. Bunun doğal uzantısı, üyenin hakkını ancak yönetim kurulu üyesi olduğu şirketin sahip olduğu bilgi ve belgelerle sınırlı olarak kullanabilmesidir. Üye olunan şirketle ilgisi bulunsa bile, başka tüzel ve gerçek kişilerden 392.maddeye istinaden bilgi alınması, onların iş ve işlemleri hakkında inceleme yapılması, bu konuda onların hukuken zorlanması mümkün değildir. Bu yüzdendir ki 392.maddenin gerekçesinde hükmün bağlı şirketlere ilişkin bilgi alma hakkını düzenlemediği, buna ilişkin özel bir düzenlemenin bulunduğu vurgulanmıştır (Prof.Dr.İsmail KIRCA - Doç.Dr. Feyzan Hayal ŞEHİRALİ ÇELİK - Doç. Dr. Çağlar MANAVGAT, Anonim Şirketler Hukuku, Cilt-I, Ankara 2013, s.460).

SONUÇ OLARAK; doktrinde ifade edildiği üzere anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin bilgi alma ve edinme hakkının beş hususla sınırlı olduğu kabul edilmektedir. Bunları şu şekilde sıralayabiliriz; 1) Görev Sınırı 2) Orantılılık İlkesi Sınırı 3) Çıkar Çatışması Sınırı 4) Hakkın Kötüye Kullanılması Yasağı Sınırı 5) İşletme veya Ticarî Sır Sınırı. Bu kapsamda yönetim kurulu başkanı, bilgi talep eden yk üyesi ile şirket tüzel kişiliği arasında menfaat uyuşmazlığı olduğu kanaatindeyse bilgi isteme ve inceleme hakkını reddedebilir. Bu kurala TTK’nın 393/1 hükmü çerçevesinde de bakmak gerekir. Nitekim bu maddenin gerekçesinde yönetim kurulu üyesinin, yönetim kurulu toplantısına kendisi veya yakınları ile şirket arasında menfaat çatışması ve olasılığı varsa katılamayacağı öngörülmüştür. YK üyelerinin, şirketin “defter ve dosyalarının” incelemesine sunulmasına ilişkin istemde bulunabilmesi içinse “görevin yerine getirilmesi açısından gerekli” olması gerekir (TTK m. 392/3). Bu bakımdan, defter ve belgeleri inceleme talebinde bulunan, ilgili evrak/suret alma talebinde bulunan YK üyesinin, kontrol ve özen yükümünü yerine getirebilmesi için incelemenin gerçekten gerekli olduğu hususunda YK başkanını inandırması gerekir.