Anayasa Mahkemesi 5/11/2024 Tarihli ve E: 2024/185, K: 2024/178 Sayılı Kararı ile  18/01/1972 tarihli ve 1512 sayılı Noterlik Kanunu’nun 125.ve 126.maddelerin iptal etmiştir. Kararın Resmî Gazete’de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra (17/9/2025) yürürlüğe gireceği hüküm altına alınmıştır.

Bilindiği üzere; Noterlik, 1512 Sayılı Noterlik Kanunundaki şartları taşıyan avukatlık, hakim ve savcılık gibi uzun yıllar hukuk pratiği içinden gelmiş kişilerce ifa edilen çok önemli bir kamu hizmetidir.

Mesleğin önemi gereği meslek mensupları hakkında uygulanacak disiplin kurallarının da disiplin hukukunun temel hükümlerine uygun olması, mensuplara yeterli hukuki güvenceler getirmesi, asgari kanun yapma tekniğine aykırılık taşımaması gerekirdi. Ancak, noterler hakkında uygulanacak disiplin suçları Kanunun 125.maddesinde açıkça tanımlanmamış, 126.maddesinde ise uygulanacak disiplin cezalarından bahsedilmekle yetinilmiş, hangi fiil karşılığında hangi disiplin cezasının uygulanması gerektiğine dair belirleme yapılmamıştır.

Kanun’un 125. maddesi şöyledir:

“Genel olarak:

Madde 125 – Meslekin vakar ve onuruna aykırı eylem ve hareketlerde bulunanlarla, görevlerini yapmıyan veya kusurlu olarak yapan yahut da görevinin gerektirdiği güveni sarsıcı hareketlerde bulunan noterler hakkında, noterlik hizmetlerinin gereği gibi yürütülmesi amacı ile, durumun niteliğine ve ağırlık derecesine göre aşağıdaki maddede yazılı disiplin cezaları verilir.”

“Disiplin cezaları:

Madde 126 – Noterler hakkında verilecek disiplin cezaları şunlardır.

A) Uyarma: Notere görevinde daha dikkatli davranması gerektiğini yazı ile bildirmektir.

B) Kınama: Notere, görevinde veya davranışında kusurlu sayıldığını yazı ile bildirmektir.

C) Para cezası: 250 liradan 5 000 liraya kadardır.

D) Geçici olarak işten çıkarma: Noteri sıfatı saklı kalmak şartiyle bir aydan altı aya kadar görevinden uzaklaştırmaktır.

E) Meslekten çıkarma: Bir daha atanmamak üzere noterlikten çıkarmaktır

Kanun’un yürürlüğe girdiği 1972 Yılından itibaren meslek mensupları kendilerine yöneltilen disiplin suçlamaları karşısında hukuki güvenceden mahrum kalmışlardı. İşin daha üzücü yanı kanun tekniğine ve disiplin hukukunun ana esaslarına aykırılığı aşikar olan bu düzenlemelerin yakın zamana kadar uygulanması ve anayasaya aykırılık konusunun dikkati çekmemiş olmasıydı.

Nihayet konu Ankara 20.İdare Mahkemesi tarafından somut norm denetimi yoluyla Anayasa Mahkemesi (AYM) önüne getirilmiştir. İdare Mahkemesinin AYM başvuru gerekçesinde; ; itiraz konusu kuralla noterler hakkında uygulanabilecek disiplin cezaları gösterilmekle birlikte disiplin suç ve cezaları arasında herhangi bir ilişkilendirilmenin yapılmadığı, hangi eylemin hangi disiplin cezası ile cezalandırılacağının açık ve net olarak gösterilmediği ya da bunun tespitine imkân sağlayacak herhangi bir ölçütün düzenlenmediği, bu hususta kişiler ve idare açısından belirlilik ve öngörülebilirliği sağlayacak şekilde kanuni bir çerçeve oluşturulmadığı, idarenin söz konusu eylemler ve cezalar için kuralda öngörülen sıralamayı gözetmekle de yükümlü tutulmadığı, disiplin cezasının muhatapları açısından yeterli bir hukuki güvence sağlanmadığı belirtilerek kuralın Anayasa’nın 2., 13. ve 38. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

Anayasa Mahkemesi başvuru hakkında verdiği kararda özetle; Mahkemelerinin 22/9/2021 tarihli ve E.2021/16, K.2021/62 sayılı kararına atıf yapmıştır. 25/1/1956 tarihli ve 6643 sayılı Türk Eczacıları Birliği Kanunu’nun eczacı odaları haysiyet divanının görev ve yetkilerini düzenleyen 30. maddesinin ilgili kısmını incelediği ve söz konusu kısmı eczacı odaları haysiyet divanının meslek mensupları hakkında disiplin cezası uygulama yetkisini kullanmaları sırasında bireylerin hangi somut fiil ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını belirli bir açıklık ve kesinlikte öngörebilmelerine yasal çerçevede imkân tanımadığı gerekçesiyle Anayasa’nın 2. maddesine aykırı bularak iptal ettiğini, anılan kararda ilk olarak 30. maddenin söz konusu kısmında eczacılar hakkında uygulanabilecek disiplin cezaları sayılmakla birlikte maddenin birinci fıkrasının birinci cümlesinde sayılan hâllerde hangi disiplin cezasının uygulanacağına ilişkin bir düzenleme bulunmadığını tespit ettiğini, bu kapsamda anılan kısımda eczacılar hakkında disiplin cezası uygulanabilecek hâller sayılmakla ve disiplin cezaları da gösterilmekle birlikte maddede sayılan disiplin suç ve cezaları arasında yeterli bağlantının kurulamadığı, bu çerçevede disiplin cezasını gerektiren eylemin gerçekleşmesi durumunda fiil ve hareketin niteliğine göre disiplin cezalarının verilebileceği öngörülmekle birlikte bu ölçütün disiplin cezasının muhatapları açısından yeterli bir hukuki güvence sağlamadığı,haysiyet divanına tanınan yetkinin somut olayın özelliklerine, eylemin ağırlığına, oluşan zararın büyüklüğüne göre kamu yararı ve hizmet gereklerine uygun olarak kullanılmasını sağlamanın yanında işlenen disiplinsizlik eylemi ile tayin edilen disiplin cezası arasında adil bir dengenin gözetilmesini temin edecek gerekli ve yeterli mekanizmaların kurulmadığı, verilecek disiplin cezaları bakımından keyfî yorum ve uygulamalara karşı hukuki güvencenin sağlanmadığı sonucuna varıldığı, itiraz konusu kural bakımından (Noterlik Kanunu 125.ve 126.maddeler) da Anayasa Mahkemesinin anılan kararından ayrılmayı gerektirir bir durum bulunmadığı, sonuçta itiraz konusu kuralların Anayasa’nın Hukuk Devleti İlkesini içeren 2. maddesine aykırı olduğundan iptali gerektiğine, iptal kararının gerekçeli kararın resmi gazetede yayınlanmasından başlayarak 9 ay sonra yürürlüğe girmesine oybirliği ile karar vermiştir.

Bu şekilde, hukuk devleti ilkesine bariz aykırılık oluşturan noter meslek mensuplarını hukuki korumadan yoksun bırakan ilgili hükümlerin varlığı öngörülen süre sonra ortadan kalkacak olup, temennimiz AYM gerekçeli kararı doğrultusunda yeniden düzenleme yapılması, bir şekilde mevzuatımızda halen yer alan Anayasaya aykırı benzer kuralların, Ankara 20. İdare Mahkemesi gibi somut norm denetimi yapan mahkemelerimiz ve hakimlerimiz tarafından Anayasa Mahkemesi önüne getirilerek iptallerinin sağlanmasıdır.

Av. Selim KURÇENLİ