Haksız eylem veya hukuka aykırı bir olay sonucu yaralanan kişinin kalıcı bir sakatlığı olup olmayacağının veya eksilen ve yitirilen bir organ varsa bunun yetkili sağlık kurullarınca ne oranda olduğunun belirlenmesinden önceki tedavi ve iyileşme süresine ‘‘geçici işgöremezlik’’ durumu denilmektedir.1
Geçici işgöremezlik, Yargıtay kararlarında mesleki işten kalma süresi, çalışılamayan süre, geçici işgücü kaybı gibi kavramlarla ifade edilmektedir. (Bknz: Yargıtay 4.Hukuk Dairesi’nin 11.2.2013, E.2012/1882-K.2013/2095 sayılı, 17.4.2014, E.2013-11229-K.2014/4669 sayılı, 10.03.2010, E.2009/5622-K.2010/2542 sayılı kararları.)
Geçici işgöremezlik zararı henüz kesin sakatlık oranı belirlenmeden önceki tedavi ve iyileşme süreci olarak nitelendirilse de kişi bu süre boyunca %100 işgücü kaybına uğramış gibi kabul edilerek geçici tam işgörmezlik zararı hesaplanmaktadır. Yargıtay 21.Hukuk Dairesi’nin E.2010/8695 K.2012/2921 5.3.2012 tarihli kararında;
Geçici iş göremezlik devresinde sigortalının çalışamadığı dönemde yoksun kaldığı gelir de iş kazası sonucu oluşan maddi zarar kapsamında olmakla; raporlu olunan dönemde çalışamayan sigortalının bu dönemde yoksun kaldığı ücreti kadar bir zararın oluşacağı ve bu zararın da maddi zarar içerisinde kabul edilmesi gerektiği açıktır. Bu nedenle sigortalının raporlu olduğu dönem araştırılarak bu dönemde çalışamadığı % 100 işgücü kaybına uğradığı kabul edilerek bilirkişi aracılığıyla bu dönemde “alması gereken ücret hesaplanıp” bulunan miktardan davalı işverenin kusuruna isabet eden miktar bulunarak, bundan varsa SGK'ca ödenen geçici iş göremezlik ödeneği tenzil edildikten sonra davacının karşılanmayan zararı belirlenip çıkacak sonuca göre bir karar verilmesi esastır. demekle zarar görenin iyileşme döneminde %100 iş gücü kaybına uğramış gibi geçici tam işgöremezlik zararının hesaplanacağı, diğer bir deyişle hesaplama yönünden sürekli işgörmezlik ile nitelikçe bir farkının bulunmadığı vurgulanmıştır.
Kalıcı sakatlıktan tek farkı, kişinin bu dönemde %100 işgöremez kabul edilmesidir. Başka bir anlatımla, geçici işgöremezlik ile sürekli işgöremezlik nitelikçe birbirinden farklı değildir. Aradaki tek fark, geçici ve sürekli güç kaybı oranları yönündendir.2
Geçici işgöremezlik halinde ortaya çıkabilecek zararlar arasında kazanç kaybı, iş kaybı, yapılacak işin veya ısmarlanan eserin gecikmesinden doğan zararlar, iyileşmenim gecikmesinin mesleki alanda zarara neden olması, mesleğin yitirilmesi ve değiştirilmesi yüzünden uğranılan zararlar, öğrencilerin yıl kaybı zararı, estetik zararların geleceğe etkisi, ruhsal sarsıntı ve sinir bozukluğu nedeniyle uğranılan zararlar ile kaza geçiren kişinin yakınlarının maddi zararları sayılabilir.
Geçici işgöremezlik zararı çalışan ve kazanç elde edenler yönünden kazanç kaybı gibi ortaya çıkıyor olsa da geçici güç kaybı, yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre, kazanç kavramından ayrı, güç kaybı kuramı içerisinde değerlendirilmesi gereken bir zarar türüdür. Bu nedenle çalışmayan ve bir kazancı olmayanlar da geçici işgöremezlik döneminde günlük yaşamını sürdürürken her zamankinden daha fazla efor sarfedeceğinden, geçici güç kaybı tazminatı isteme hakkına sahiptir. Nitekim, kazancı olmayan ev kadınları, emekli ve yaşlılar yönünden de geçici güç kaybı zararı gündeme gelebilecektir. Ne var ki, Yargıtay 4.Hukuk Dairesi’nin, E.2021/21755- K.2022/11248 T.29.9.2022 kararında;
‘‘Dairemiz uygulamaları gereği cismani zarar nedeniyle geçici iş göremezlik zararı talep edenlerin kaza tarihinde 18 yaşından küçük olanların geçici iş göremezlik tazminatı talep edemeyecekleri yönündedir. Dosya kapsamından davacının 18 yaşını doldurduğu anlaşılmaktadır.
Açıklanan hukuki ve maddi vakıalar karşısında; davaya konu edilen geçici iş göremezlik zararı bakımından, davacının kaza tarihi itibariyle 18 yaşından büyük olduğu dikkate alınmak suretiyle karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle yazılı biçimde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.’’ demekle, kaza tarihinde 18 yaşını doldurmayan bir çocuğun kazanç getiren herhangi bir işte çalışmasının söz konusu olamayacağı ve bu yönden mahrum kalınan kazançtan bahsedilemeyeceği vurgulanmaktadır. Ne var ki, Yargıtay’ın bu yöndeki kararına katılmamaktayız. Yargıtay her ne kadar geçici güç kaybını, kazanç kaybından ayrı bir zarar türü olarak değerlendiriyorsa da, geçici işgöremezlik zararını bu kararda çocuklar bakımından ne yazık ki yalnızca kazanç kaybı çerçevesinde ele alınmıştır. Oysa çocuklar da günlük yaşamlarını sürdürürken ve okula gidip gelirken normal koşullara daha fazla efor harcayacaklarından, onlar bakımından da güç kaybı zararının hesaplanması gerekir.
Geçici işgöremezlik süresince kişi tedavi ve iyileşme döneminde olduğundan, ödediği tedavi masrafları ile harcadığı tüm iyileşme giderlerini talep edebilecektir. Örneğin, hastaneden taburcu edildikten sonra evde bakım giderlerini isteyebilir. Hekimin gerekli görmesi halinde bir rehabilitasyon merkezinde tedavinin sürdürülmesi gerekebilir. Eğer ilk ameliyattan uzun bir süre sonra bir veya birkaç kez ameliyat edilmesi gerekiyorsa, bu süreler geçici işgöremezlik sürelerine eklenebileceği gibi, sonradan yapılan bu masraflar da istenebilecektir.3
Geçici işgörmezlik halinde, tedavi ve iyileşme süresi dikkate alınarak, kişinin bakıcıya ihtiyaç duyması durumunda, bakıcı giderleri gündeme gelebilir. Bakıcı giderleri isteminin değerlendirilmesi yaralanmanın niteliği ile beden gücü kaybının derecesine göre değişebilecektir. Yaralanmanın ağır olduğu, beden gücü kaybının düşük olmadığı hallerde, kişi kendi oturup kalkmayacak, başkasının yardım ve bakımına ihtiyaç duyacak halde ise bakıcı giderleri talep edilebilecektir. Ne var ki kişi iyileşme süresi boyunca başkasının bakımına muhtaç ise, güç(efor) sarfetmeyeceğinden aynı anda hem geçici güç kaybı tazminatı hem de bakıcı gideri birlikte talep edilemeyecektir. Bakıcı giderleri, tedavi giderleri kapsamında değerlendirilmekte olup sigorta şirketleri bu giderleri tedavi giderleri teminatından karşılamakla yükümlüdür. Yargıtay’ın istikrar arz eden kararlarına göre, bakım işinin davacının eşi ve aile bireyleri tarafından üstlenilmiş olması bakıcı giderinin talep edilmesine engel teşkil etmeyecektir. (Bknz: Yargıtay 4. HD. 23.06.2011 gün E.2010/7652 K.2011/7402 sayılı kararı)
Trafik kazası neticesinde yaralanan kişi uzun bir tedavi süresinden sonra iyileşemediği ve öldüğü taktirde, olay tarihi ile ölüm tarihi arasındaki geçici işgöremezlik zararı mirasçıları tarafından zarar sorumluları ve sigortacısına yönlendirilebilecektir. Bu tür durumlarda asıl önem taşıyan husus, söz konusu zararların talep edilebilmesi için bedensel zarar ile ölüm arasındaki nedensellik bağının bulunmasıdır. Ölümün, haksız eylemin yol açtığı bedensel zararlar nedeniyle değil de başka bir rahatsızlıktan kaynaklanması durumda, olay günü ile ölüm günü arasında doğan bu zararların talep edilmesi mümkün olmayacaktır.
Yargıtay’ın bir kararında, ölüm öncesi bedensel zararın trafik kazası sonucu olduğuna ilişkin kanıt bulunamadığı gerekçesiyle davanın reddedilmesini doğru bulunmamış; hastane belgeleri ile ölüm nedenini gösteren belgeler getirtilip ölüm nedeni belirlenerek sonucuna göre bir karar verilmesi öngörülmüştür.4
Trafik kazasından kaynaklanan bedensel zararlardan biri olan geçici işgöremezlik zararının tedavi giderleri kapsamında değerlendirilerek SGK’nın sorumluluğunda olduğu ileri sürülmektedir. Ancak Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, geçici tam işgöremezlik zararları tedavi giderlerinden sayılmadığından, bu zararlar trafik sigortası kapsamında sigorta şirketleri tarafından karşılanmaktadır.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin, E. 2022/2398 K. 2023/8034 T. 15.06.2023 kararında;
"geçici iş göremezlik zararları 2918 sayılı Kanun'un 92. maddesinde sigorta teminatı dışında tutulmadığından, davacının geçici iş göremezlik tazminatını davalı ... şirketlerinden talep edebilmesine, Genel Şartlara atıf yapan kanuni düzenleme Anayasa Mahkemesince iptal edildiği gibi, geçici iş göremezlik zararı tedavi giderlerinden olmayıp, 2918 sayılı Yasa'nın 98. maddesinde, geçici iş göremezlik zararlarının SGK'nun sorumluluğunda olduğuna ilişkin herhangi bir düzenlemenin de yer almaması, 6111 sayılı Yasa ile getirilen düzenlemede; trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin karşılanacağı belirtilmiş olup, geçici iş göremezlik ödemelerinin bu yasa kapsamı içerisinde bulunmaması bu nedenle davalı ... vekillerinin geçici iş göremezlik tazminatının teminat kapsamında olmadığına ilişkin istinaf talebinin yerinde görülmemesine," şeklinde gerekçelendirilen BAM kararının onanmasına karar verilmiştir. Netice itibarıyla, Yargıtay’ın müstakar kararlarına göre geçici işgöremezlik zararının sigorta teminatı kapsamında kaldığı ve sigorta şirketlerinin bu zarardan sorumlu olduğu açıktır.
Sonuç olarak, geçici işgöremezlikte zarar görenin %100 güç kaybına uğramış kabul edilmektedir. Geçici işgöremezlik zararı, sürekli işgöremezlikte olduğu gibi hesaplanmakta olup, her bir zarar türü somut olayın özelliklerine göre değerlendirilmektedir. Çalışmayan ve bir kazancı bulunmayan zarar görenlerin dahi, günlük yaşam faaliyetlerini yerine getirirken her zamankinden daha fazla efor sarfedeceği gözetildiğinde, geçici işgöremezlik tazminatı talep edebileceği açıktır. Bu tazminattan ve bakım giderlerinden ise sigorta şirketlerinin sorumluluğu devam etmektedir.
--------------
1Bedensel Zararlar, Çelik Ahmet Çelik, s.151
2Bedensel Zararlar, Çelik Ahmet Çelik, s.759
3Bedensel Zararlar, Çelik Ahmet Çelik, s.154
4Bedensel Zararlar, Çelik Ahmet Çelik, s.185