5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun’un “Gümrük idaresine yapılacak açıklama” başlıklı 16. maddesiyle[1]; gümrük idaresine, yolcudan yanında taşıdığı nakdin miktarını açıklaması talebinde bulunma yetkisi verilmiş, yolcuya bu talep üzerine tam ve doğru açıklamada bulunma yükümlülüğü yüklenmiş, yolcunun bu yükümlülüğe aykırı davranması halinde ise, hem beraberindeki değerlerin muhafaza altına alınacağı ve hem de kendisine idari para cezası uygulanacağı düzenlenmiştir. Bu sayede, yurt içine nakit girişi ve yurt dışına nakit çıkışı işlemleri aracılığıyla suç gelirlerinin aklanmasının önüne geçilmesi amaçlanmıştır. Belirtmeliyiz ki; kara para olarak da bilinen suçtan kaynaklanan malvarlığı değerleri kapsamına giren para ile kayıt dışı paranın takibi ve kayıt altına alınması kolay bir iş değildir. “Kara para” olarak bilinen suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerinin aklanması ile Devletin ve Hazinenin vergi alacağına ilişkin “kayıt dışı” olarak nitelendirilen, resmi kayda sokulmayan, vergiye tabi tutulmayan para ve kıymetli maden farklıdır. Ekonominin kayda alınması ve kayıt dışının, hem sosyal devleti ve hem de vergi ile gelir adaletini zayıflattığına dair eleştirilere karşı alınacak önlemler, elbette suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerinin aklanmasına göre farklı ele alınmalıdır.

Bu açıklamadan sonra, yazımızın her iki kavramı, yani kara para ile kayıt dışını da kapsadığı, bu tür paraların tespiti halinde izlenecek hukuki yolların farklı olabileceği, her ikisi bakımından vergi alacağı gündeme gelebileceği gibi, kara parada 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama suçunu düzenleyen 282. maddesinin tatbikinin gündeme geleceği gözardı edilmemelidir.

Yurt içine nakit girişi ve yurt dışına nakit çıkışları ile ilgili 5549 sayılı Kanun kapsamında uyulması gereken hususlar, Gümrükler Muhafaza Genel Müdürlüğünün “Nakit Kontrolleri” konulu, 87375112-010.06.99 sayılı Genelgesinde (2016/1);

1) Açıklama istenecek yolcular, idarece yapılan risk analizinin yanı sıra ilgili personelin değerlendirmelerine göre örnekleme yoluyla belirlenir. Kontrol edilecek yolcular belirlenirken, bu yolcuların beyanda bulunup bulunmadıklarına bakılmaz. Kaynağı itibariyle getirilmesi serbest olan bir nakdin beyan edilmesi halinde, bu yolcudan ayrıca 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun çerçevesinde üzerinde bulundurduğu nakdin miktarını açıklaması da istenebilir.

2) Yolcu tarafından yapılan açıklamanın doğru olup olmadığı gümrük idaresince gerçekleştirilecek kontrol suretiyle tespit edilir. Gerekli kolaylığı sağlamayan yolcuların üst, eşya ve araçları Adli Önleme ve Arama Yönetmeliğine göre aranır.

3) Gümrük idaresinin yolcudan açıklama talep etmesini müteakip, EK-2’de yer alan “Nakit Açıklama Tutanağı” yolcunun sözlü açıklaması ve gümrük personelinin tespitlerine istinaden elektronik ortamda doldurulur ve dört nüsha olarak yazdırılır. Tutanaklar en az bir gümrük personeli ile açıklamada bulunan yolcu tarafından imzalanır. Talep edilmesi halinde bir nüshası yolcuya verilir.

4) Gümrük idaresince açıklama istenildiği halde, herhangi bir açıklama yapılmaması veya yanlış ya da yanıltıcı açıklama yapıldığının anlaşılması halinde, Nakit Açıklama Tutanağı düzenlenir. Nakit Açıklama Tutanağı en az iki memur ile açıklamada bulunan yolcu tarafından imzalanır. Tutanakların bir örneği Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı’na gönderilir. Ayrıca gümrük idaresi tarafından 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanunun 16ncı maddesi gereğince; açıklanmayan miktarın %10’u tutarında idari para cezası uygulanarak yolcu beraberindeki tüm nakit muhafaza altına alınır. 1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanunun 3üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Cumhuriyet Savcılığına bildirilir ve alınacak talimata göre hareket edilir. 3.000 TL’ye kadar olan farklar için bu fıkra hükmü uygulanmaz.”

Hükümlerine yer verilmiştir.

5499 sayılı Kanun m.16 ile Genelge gözönünde bulundurulduğunda; değerin muhafaza altına alınması tedbirinin ve idari para cezasının tatbiki için, önce yetkililerce yolcudan açıklamada bulunmasının talep edilmesinin, bu talebe karşılık yolcunun açıklamada bulunmamasının veya yanlış ya da yanıltıcı açıklamada bulunmasının gerektiği, açıklama üzerine Nakit Açıklama Tutanağı” düzenleneceği, bu tutanağın bir maddeye göre en az bir gümrük personeli ile açıklamada bulunan yolcu tarafından, diğer maddeye göre ise en az iki memur ile açıklamada bulunan yolcu tarafından imzalanması gerektiği anlaşılmaktadır.

Buna göre; 5549 sayılı Kanun m.16’nın tatbiki için ilk şart, yetkililerce açıklama talep edilmesi olup, mahkeme tarafından önce yetkililerin açıklama talep ettiğinin tespit edilmesi önem taşımaktadır. Aksi takdirde yolcunun, tek başına hiç açıklama yapmaması veya yanlış ya da yanıltıcı açıklama yapması fiili, 5549 sayılı Kanun m.16’nın şartlarını oluşturmayacak, yolcunun yanında taşıdığı değer muhafaza altına alınamayacak ve yolcu hakkında idari para cezası da uygulanamayacaktır. Yargıtay kararlarında da bu şartlara dikkat çekildiği ve Nakit Açıklama Tutanağını düzenleyen tanıkların mahkeme huzurunda dinlenmesi gerektiğine yer verildiği görülmektedir.

Yargıtay 7. Ceza Dairesi’nin 27.01.2022 tarihli, 2021/29322 E. ve 2022/1751 K. sayılı kararında; “Sözkonusu idari yaptırım kararının uygulanabilmesi için 5549 sayılı Kanun'un 16/1. maddesinde belirtilen, ‘gümrük idaresinin talebi üzerine bunlarla ilgili olarak tam ve doğru açıklama yapmakla mükelleftir.’ ve 16/2. maddesinde belirtilen ‘Yetkililerce talep edildiği halde herhangi bir açıklama yapılmaması veya yanlış ya da yanıltıcı açıklama yapılması’ şeklindeki unsurların gerçekleşip gerçekleşmediğinin ve bu bağlamda idari para cezasına konu döviz cinsi paranın, gümrük idaresi tarafından, muterizden açıklama talep edilmeden önce tespit edilip edilmediğinin şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirlenmesine yönelik olarak ilgili tutanaklarda imzası bulunan diğer görevlilerin de tanık sıfatı ile dinlenmesinden sonra yapılacak inceleme sonucuna göre kabahatlinin hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden,  itirazın bu yönüyle kabul edilmesi yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiş,” ve gerekçeyle kararın kanun yararına bozulmasına karar verilmiştir.

Yargıtay 19. Ceza Dairesi’nin 17.06.2020 tarihli, 2018/3031 E. ve 2020/6990 K. sayılı kararında; İdari para cezasına konu döviz cinsi paranın, gümrük idaresi tarafından, muterizden açıklama talep edilmeden önce tespit edilip edilmediğinin belirlenmesi bakımından tutanak tanıkları ile nakit açıklama tutanağında imzası bulunan ilgililerin tanık sıfatı ile dinlendikten sonra muterizin hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekeceği,” sebebiyle kararın kanun yararına bozulmasına karar verilmiştir.

Ayrıca;

Yurt içine nakit girişi ve yurt dışına nakit çıkışları ile ilgili düzenlemeler bu şekilde olmakla, yolcunun beraberinde getirdiği kıymetli maden ve taşlar yönünden 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu uygulanmaktadır. 1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun m.1 ile Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karar m.7/c’de yer alan “Yolcular, beraberlerindeki kendilerine ait değeri 15.000.- ABD Dolarını aşmayan ve ticari amaç taşımayan ziynet eşyası niteliğinde kıymetli madenlerden ve taşlardan yapılmış eşyaları yurda getirebilirler ve yurtdışına çıkarabilirler. Daha fazla değerdeki ziynet eşyalarının yurt dışına çıkarılması, girişte beyan edilmiş olmasına veya Türkiye'de satın alındığını tevsik etme şartına bağlıdır.” hükmü gözönünde bulundurulduğunda; yolcunun beraberinde getirdiği kıymetli maden veya taşlardan oluşan ziynet eşyayı da değerine ve getiriliş amacına bağlı olarak sorulmaksızın, yani beyana davet edilmeksizin açıklaması gerektiği anlaşılmaktadır. Buna göre; yurda getirilen veya yurttan çıkarılan eşyanın kıymetli maden veya taş niteliğinde olması halinde, kişinin Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu uyarınca sorumluluğunun doğması için beyanda bulunmaması yeterli görülmekte, yurda getirilen veya yurt dışına çıkarılan nakit paraya ilişkin 5549 sayılı Kanun m.16’dakinin aksine, öncesinde yetkililerce açıklama talep edilmiş olması şartı aranmamaktadır.

Altın, ziynet eşyası ve kıymetli maden konusunda Türk mevzuatını hiç bilmeyen, ilk defa yurda gelen, geldiği ülkede beyan zorunluluğu bulunmayan veya beyana davet usulünün uygulandığı vaziyette, TCK m.30/4’de düzenlenen haksızlık hatası veya kaçınılmaz hata olarak nitelendirilen yanılma hali fail hakkında tatbik edilebilir. TCK m.30/4, TCK m.4’de düzenlenen “kanunu bilmemek mazeret sayılmaz” ilkesine karşı geliştirilmiş istisnai bir haldir.

Prof. Dr. Ersan Şen

Stj. Av. Doğa Ceylan

(Bu köşe yazısı, sayın Prof. Dr. Ersan ŞEN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)

-----------------

[1] “(1) Türk parası, döviz veya bunlarla ödemeyi sağlayan belgeleri yurt dışına çıkaran veya yurda getiren yolcular, gümrük idaresinin talebi üzerine bunlarla ilgili olarak tam ve doğru açıklama yapmakla mükelleftir.

(2) Yetkililerce talep edildiği halde herhangi bir açıklama yapılmaması veya yanlış ya da yanıltıcı açıklama yapılması halinde, yolcu beraberindeki değerler gümrük idaresi tarafından muhafaza altına alınır. Gümrük idaresince, açıklamada bulunmayan yolculara taşıdıkları değerin, tutar konusunda gerçeğe aykırı açıklamada bulunan yolculara ise taşıdıkları değer ile açıkladıkları değer arasındaki farkın onda biri kadar idari para cezası kesilir. Ayrıca durum şüpheli sayılarak Başkanlığa bildirilmekle birlikte ilgili diğer mercilere de intikal ettirilir. Binbeşyüz Yeni Türk Lirasına kadar olan farklar için bu fıkra hükmü uygulanmaz”.