12 Eylül 2010 tarihî referandumunun somut sonuçları ortaya çıkmaya başladı. Mahkeme kararı olmaksızın konulan yurtdışı çıkış yasaklarının kaldırılması ilk somut uygulama oldu. 

Geçici 18. ve 19. maddeler kesin sonuçların ilanından itibaren bir ay içinde Anayasa Mahkemesi ve Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun yeniden yapılandırılmasını öngörüyor. Bu çerçevede AYM ve HSYK'da seçim süreci başlamış oldu.

11 üyeden oluşan AYM, değişiklik ile 17 üyeli oldu. 4 yedek üyenin asıl üye olmasıyla yeni AYM'ye 2 üye seçilmesi gerekiyor. Bunlardan biri Sayıştay'ın göstereceği 3 aday arasından, diğeri baro başkanlarının göstereceği 3 aday arasından TBMM'ce seçilecek. Sayıştay adaylarını belirledi: Rıdvan Güleç, Cavit Özkahraman ve Hicabi Dursun. Türkiye Barolar Birliği ise 7 Ekim'de yapacağı seçimle adaylarını belirleyerek TBMM'ye bildirecek. Bir aylık süre dolmadan Meclis AYM'nin iki yeni üyesini belirleyecek.

22 üyeli yeni HSYK'nın 10 asıl 6 yedek üyesi ise 17 Ekim'de yapılacak seçimlerle belirlenecek. Yüksek Seçim Kurulu geçici aday listelerini yayımladı. Buna göre adli yargıdan 172, idarî yargıdan 34 aday var. İdarî yargı hâkim ve savcıları oylarıyla 3 asıl 2 yedek üyeyi belirleyecek. 7 asıl 4 yedek üyeyi ise adlî yargı hâkim ve savcıları seçecekler. Kurul başkanı olan Adalet bakanı ve müsteşarı dışında üyelerinin yarısının seçim yoluyla belirlenecek olması yargıda seçim heyecanını artırmış görünüyor. Aday sayısının fazlalığı hâkim ve savcıların seçime gösterdikleri ilginin somut göstergesi.

Mevcut HSYK'nın hukuk dışı uygulamaları karşısında gündeme gelen anayasa değişikliği ile çoğulcu, katılımcı ve demokratik bir HSYK oluşturulmasına en sert tepki yüksek yargı üyelerinden gelmişti. Tarafsız olması gereken HSYK üyeleri referandumda açıkça 'hayır' propagandası yapmışlar ve kendilerinin taraf olduğunu açıklamaktan geri durmamışlardı. YARSAV yöneticileri de muhalefet partisi gibi 'hayır' kampanyası yürütmüşlerdi. Şimdi ise seçimlerde en iyi neticeyi alabilmek için, tabanları olarak düşündükleri hâkim ve savcıların oylarının bölünmemesi, YARSAV'ın işaret ettiği adaylarda oyların toplanması çabası içindeler. Adalet Bakanlığı bünyesinde görevli hâkim ve savcıların aday olmasına önce itiraz eden bu kesim, kendilerine yakın gördükleri Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdür Yardımcısı Orhan Sungur'un aday olması üzerine bu itirazlarından vazgeçtiler. Sincan Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz, Ankara Sulh Ceza Hâkimi Hayri Keskin aynı görüşte aday olan isimler olarak ifade diliyor. YARSAV, anayasa değişikliği konusunda, siyasi iktidarın yargıyı kendi kontrolü altına alacağı, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının tehlikede olduğu iddialarını dile getirerek değişikliğe çok sert eleştiriler getirmişti. Şimdi ise kendi cenahından üye seçtirme yarışında. Bu da demokrasinin güzel taraflarından biri olsa gerek.

DEĞİŞİMİ TAMAMLAYACAK BİR HSYK

Anayasal haklarını her hâkim ve savcı elbette kullanacaktır. Burada birilerinin hor gördüğü, küçümsediği, cehaletle suçladığı, 'göbeğini kaşıyan adam' aşağılamasına muhatap olacak seçmen yok. Seçmenler hukuk tahsili yapmış, girdiği sınavlarda başarı elde etmiş, staj sürelerini tamamlayarak hâkimlik ve savcılık mesleğine intisap etmiş kişiler. Bağımsız, tarafsız, adil ve etkin bir HSYK'nın nasıl olması gerektiği konusunda teorik bilgilerin ötesinde pratiğini yaşayanlar. Böyle olunca mevcut HSYK ile yeni oluşacak HSYK'yı en iyi mukayese edebilecek seçmenler var. Bu çerçevede mevcut HSYK'nın değişmemesi için taraf olduğunu açıkça beyan edip, konuşmalarıyla, dağıttıkları broşürlerle, basın toplantılarıyla statükoyu korumada direnen, yüksek yargı dışında Kurul'a üye seçilmesine ve hâkim ve savcılara seçme ve seçilme hakkı verilmesine karşı çıkanlarla; HSYK'da hâkim ve savcıların da oy ve söz sahibi olmasını savunanları ayırt edebilecek bilinçli seçmenler var. Oynanan oyunları ve 'oy'unun kıymetini fark eden halk, 12 Eylül referandumu ile hâkim ve savcılara demokrasi yolunu nasıl açtıysa 17 Ekim seçimlerinde de değişime ayak uyduracak, adil, tarafsız, hukuka ve seçmenine hesap verebilir bir HSYK oluşması için hâkim ve savcılar tercihlerini ortaya koyacaklardır.

Değişimden yana olanlar, özellikle adli yargıda 172 aday arasında oyların dağılması durumunda, şimdiye kadar statükonun savunuculuğunu yapan bir grubun, çoğunluğun oyunu almasa da liste halinde seçilme ihtimalini göz ardı etmeyeceklerdir. Anayasal değişimin gereği gibi pratiğe yansıması, HSYK'yı yakından tanıyan, hukukun üstünlüğüne, objektif kriterlere değer veren, adil, tarafsız ve hesap verebilir bir yönetim anlayışı ile görev yapacak adayların seçilmesiyle sağlanabilecektir. Bu özelliklere sahip, kendi aralarında da uyumlu çalışabileceklerini öngördükleri, seçilebilme şansı yüksek isimleri birbirlerine de tavsiye ederek, önemli ölçüde mutabakat sağlanacağı, bu çerçevede en fazla oyu alanlardan başlayarak asıl ve yedek üyelerin sıralanacağı konuşulmaktadır. Meclis'in üye seçememesi sebebiyle çoğulculuk ve demokratik meşruiyet açısından oluşan noksanlığı, mesleği icra edip sorunları yakından bilen ve yaşayan hâkim savcılar tercihleriyle en aza indirebilirler.


REŞAT PETEK